Böbrek hücreli kanser ABD’de 10. sıklıkta gözlenmektedir. Kanser konusunda toplumsal bilinçlenmede artış ve görüntüleme yöntemlerinde gelişmelere rağmen her 10 böbrek kanserinden 3’üne dördüncü evrede tanı konmaktadır. Günümüzde 4. evre böbrek kanserinde az sayıda hasta dışında şifa yani tedaviler ile iyileşme, hastalıktan tamamen kurtulma şansı yoktur. Uygulanan tedavilerde amaç hastanın yaşam kalitesini artırmakla birlikte yaşam süresini uzatmaktır.

2005 yılı öncesi kemoterapi ve eski nesil immünoterapi ilaçları ile tedavi etmekte olduğumuz dördüncü evre böbrek kanserinde yaşam süresi neredeyse 6 aydan daha kısaydı. Yararı oldukça az olan bu tedaviler ile hastayı tedavi ederken metastatik evrede hastaların kanserli böbreklerinin ameliyatla alınması hastaların yaşam süresine katkı sağlaması nedeniyle tercih ettiğimiz bir uygulamaydı.

Bilindiği üzere çok sayıda kanser türünde hastalık dördüncü evreye gelmiş ise ana tümörün cerrahi yöntemle çıkarılması tercih edilmez. Hastada tümör yükünü azaltıcı (sitoredüktif cerrahi) cerrahi dediğimiz yani hastalığın tamamını vücuttan uzaklaştıramasak da hastalığın kaynaklandığı organın tümörle birlikte cerrahi olarak çıkarılması birkaç kanser türünde yararlıdır. Bunlardan birisi de böbrek hücreli kanserdi. 2005 yılı sonunda böbrek hücreli kanser tedavisinde oldukça yararlı ilaçların (hedefe yönelik tedaviler) kullanıma girmesi sonucu kanserli böbreğin alınıp alınmaması bir muamma olarak kalmıştır. Hedeflenmiş tedavilerden sonra böbrek kanserinde yeni nesil immünoterapilerinde onaylanması ile bu alanda başarı her geçen gün artmaktadır. Olumluya giden bu süreçte metastatik böbrek kanserinde 10 yılı aşan süredir merak ettiğimiz sorunun yanıtını Journal of Clinical Oncology dergisi Eylül 2016 sayısında Hanna ve arkadaşlarının yayınladıkları çalışmaları ile öğrenmiş olduk.

Ulusal kanser verileri kullanılarak 2006 ve 2013 yılları arası hedeflenmiş ilaçlar ile tedavi edilen böbrek kanserli 15.390 hasta geçmişe yönelik incelenmiş ve bunların 5.374’ünde kanserli böbreklerinin cerrahi yöntemle çıkarıldıkları saptanmıştır. Hedefe yönelik ilaçlar ile tedavi edilen hastalardan kanserli böbreklerinin ameliyatla çıkarılan grubunda ortalama yaşam süresi 17 ay iken cerrahi yapılmayan hastalarda genel sağ kalımın 7.7 ay düzeyinde olduğu saptanmıştır. Yaşam süresinde elde edilen bu üstünlük son derece dikkat çekicidir. Bu çalışmanın sonuçları günlük pratiğimizde son derece yol gösterici olmuştur.

Günlük pratiğimizde hep aklımıza takılan soru “hedefe yönelik tedaviler ve yeni nesil immünoterapiler eşliğinde hastalarımızın kanserli böbreğini aldırmak yarar sağlar mı” artık yanıtını buldu.

Bu çalışmadan edindiğimiz bilgi; metastatik böbrek kanserli hastalarımızda, ameliyat olmalarına engel bir durumları yoksa tedavi başlangıcında veya uygun olan bir süreçte kanserli böbreklerinin ameliyatla alınması hastalarımızın lehine olacaktır.