Akciğer Kanserinin Önemi

Dünya çapında, akciğer kanseri 2020'de tahminen 1,8 milyon yaşam kaybına neden oldu. Ülkemizde 2020 yılında 41.264 yeni akciğer kanseri vakası ve bu hastalığa bağlı 37.070 yaşam kaybı bildirildi. Bununla birlikte, muhtemelen tarama ve tedavideki ilerlemeler (örn. hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi) nedeniyle tanıdan sonra sağkalım son yıllarda iyileşmektedir.

1953 civarında, akciğer kanseri erkeklerde kansere bağlı ölümlerin en yaygın nedeni haline geldi. 1985'te akciğer kanseri, kadınlarda kanser ölümlerinin önde gelen nedeni haline geldi ve şimdi meme kanserinden yaklaşık iki kat daha fazla ölüme neden oluyor. Genel olarak, akciğer kanseri meme, prostat, kolorektal ve beyin kanserlerinin toplamından daha fazla ölüme neden olur. Bununla birlikte büyük ölçüde sigara kullanımındaki azalma nedeniyle akciğer kanseri ölümlerinin erkeklerde ve kadınlarda azaldığına dair iyi haberler var. Ancak şimdi, kadın ve erkeklerde eşit sayıda yeni vaka ortaya çıkıyor ve tüm akciğer kanseri ölümlerinin yaklaşık yarısı kadınlarda meydana geliyor.

Akciğer kanseri veya bronkojenik karsinom terimi, hava yollarından veya akciğer dokusundan kaynaklanan kanserleri ifade eder. Tüm akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 95'i histolojik incelemeye dayalı olarak ya küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ya da küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olarak sınıflandırılır. Biyolojik davranış, doğal seyir ve tedaviye yanıtta belirgin farklılıklar göz önüne alındığında, bu ayrım uygun evreleme, tedavi ve hastalık gidişatını öngörmek için gereklidir. Diğer hücre türleri, akciğerde ortaya çıkan kanserlerin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturur.

Bu yazı, hem KHDAK hem de KHAK'li hastaların başlangıç tedavisine ve hastalık gidişatına genel bir bakış sunacaktır.

Akciğer kanseri tedavisinde multidisipliner ekip çalışması çok önemlidir. Tıbbi onkolog, göğüs cerrahı, radyasyon onkoloğu, nükleer tıp uzmanı, radyolog ve girişimsel radyolog, patolog ve moleküler patoloji hep birlikte ortak bir görüş felsefesinde çalışmalıdır. Hastalığın başında planlanması ve multidisipliner olarak değerlendirilmesi, geleceğe yönelik bir yol haritası çizilmesi açısından son derece önemlidir.

Akciğer Nedir?

Akciğerler, kalple birlikte göğüs boşluğunda, göğüs ve karın boşluğunu ayıran diyafram olarak adlandırılan zarın üzerinde bulunur. Süngerimsi yapısı sayesinde hacmi büyür ve küçülür. Sol akciğer, kalple birlikte yer aldığı için daha küçük ve 2 lobdan (bölümden) oluşurken, sağ akciğer 3 lobdan (bölümden) oluşmaktadır.

Akciğerler, göğüs bölgesinde bulunan havadaki oksijeni vücuda çeken organlardır. Oksijeni vücuda çekerken, vücuttaki karbondioksiti dışarı atar. Buna, nefes alıp verme hareketi denir. Nefes alıp vermek, canlının hayatta kalmasını sağlayan en önemli unsurlardan biridir.

Kan vücuttaki hücrelere oksijen ve besin taşır. Hücrelere ulaşan besinlerin oksijenle yakılması sonucu ortaya çıkan enerji hareketine solunum adı verilir. Ortaya çıkan bu enerji vücut tarafından kullanılırken, solunum yoluyla açığa çıkan atık maddeler (karbondioksit gibi) aynı enerjinin yardımıyla vücuttan dışarı atılır.

Vücudumuzda nefes almamızı sağlayan solunum sistemini oluşturan başka organlar ve dokular da mevcuttur. Bu sistemin ana bölümleri hava kesecikleri, akciğerler ve akciğerlere bağlı kan damarları ve nefes almamıza imkan veren kaslardan oluşur.

Hava kesecikleri, oksijen yönünden zengin havayı akciğerlere taşırken, karbondioksit ve artık gazları akciğerlerden dışarı atar. Hava kanalları aşağıda belirtilen bölümlerden oluşur:

  • Burun ve geniz boşluğu
  • Ağız
  • Larinks veya ses telleri
  • Soluk borusu
  • Bronşlar
  • Akciğerler

Ağız veya burun yoluyla solunan hava burada nemlenir, ısınır ve vücuda girer (kuru ve soğuk hava akciğerlere zarar verebilir).

Ses tellerinden ilerleyen hava soluk borusuna iner. Yutak ve akciğerleri birbirine bağlayan soluk borusu, akciğerlere giren iki bronşa ayrılır.

akciğer anatomisi nedir

Akciğerin içindeki bronşlar, binlerce küçük ince dallara ayrılarak bronşşiolleri oluşturur. Bronşçuklar, alveol olarak adlandırılan bir grup küçük yuvarlak hava keseciklerinde sonlanır. Bu küçük hava kesecikleri, kılcal damarlar olarak adlandırılan küçük kan damarları ile çevrilidir. Akciğerler ve akciğerlere bağlı kan damarları, oksijeni vücuda taşırken, karbondioksiti vücuttan dışarı atar. Kılcal damarlar, vücutta kan dolaşımını sağlayan atardamar ve damar ağına bağlıdır.

Vücutta böylesine hayati bir işleve sahip olan akciğerlerde gelişen kanser nedir gelin birlikte inceleyelim..

Akciğer Kanseri Nedir? Türleri Nelerdir?

Akciğer kanseri, akciğer dokusundaki hücrelerin anormal şekilde büyümeye ve çoğalmaya başlaması sonucu oluşan bir kanser türüdür.

Akciğer kanserlerinin %60-70 kadarı tanı anında 4. evrededir, yani diğer doku ve organlara metastaz yapmıştır. Akciğer kanseri en sık kemikler, karaciğer, beyin gibi organlara metastaz yapar.

Akciğer kanserlerinin %90'ının nedeni tütün ve tütün ürünlerine aktif ve pasif maruziyettir. Tütün ürünleri 1900'lü yılların başında dünya genelinde yaygınlaşmadan önce akciğer kanseri nadir görülen bir hastalık idi. Sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemli nedenleri hava kirliliği, radon gibi çevresel faktörler veya genetik yatkınlıktır.

Akciğer kanseri başlıca 2 grupta incelenir:

  1. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK)
  2. Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK)

akciğer kanseri türleri çeşitleri büyük küçük hücreli dışı karsinom

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri

Akciğer kanserlerinin %75’ini oluşturan küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri genellikle daha yavaş gelişme yayılma gösterir.

  • Adenokanser,
  • Skuamöz (yassı) hücreli kanser,
  • Büyük hücreli kanser
  • Karma tip olmak üzere dört ana grupta sınıflandırılır

Bu akciğer kanseri türlerinin tedavileri benzer olmakla birlikte, kanser yapıcı mutasyonlara yönelik akıllı ilaçlar özellikle akciğer adenokanserde % 40'lara varan oranda kullanılabilmektedir. Ayrıca hem akciğer adenokanserde hem akciğer yassı hücreli kanserde immünoterapiler, 2015 yılı sonrası FDA onayları alarak kullanıma girmiştir.

Küçük Hücreli Akciğer Kanseri

Küçük hücreli akciğer kanseri, tüm akciğer kanserlerinin % 15 kadarını oluşturan ve hemen hepsinin sebebi sigara içmek olan nöroendokrin bir tümördür.

Küçük hücreli akciğer kanseri hücreleri, küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hücrelerine göre hada hızlı büyüme ve bölünme, ve daha erken metastaz yapma özelliklerine sahiptir.

Küçük hücreli akciğer kanseri, tanı anında çoğunlukla 4. (ileri) evrededir ve bu kanserin tedavisinde kullanılabilecek ilaç sayı ve çeşidi, diğer akciğer kanserlerine göre daha azdır.

İlginizi Çekebilir: Küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri – Farkları nelerdir? (detaylı)

Akciğer Kanseri Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

Herkesin akciğer kanserine yakalanma ihtimali aynı değildir. Bir kansere yakalanma ihtimalinizi artıran nedenlere risk faktörleri denilir. Akciğer kanseri ve diğer birçok kanser türünde erken tanı için risk faktörlerini bilmelisiniz.

Akciğer kanseri için risk faktörleri şunlardır:

  • Tütün kullanımı: akciğer kanseri riskini arttırdığı bilinen en karsinojen (kansere yol açma kapasitesine sahip madde) maddelerden biridir. Tütün ürünleri kullananlarda akciğer kanseri gelişme riski, içmeyenlere nazaran 25-40 kat daha fazladır. Sigara içmeyi bırakmak bir kişinin akciğer kanseri olma riskini büyük ölçüde düşürür.
  • Asbest: yalıtım malzemesi olarak bazı endüstrilerde kullanılan ve doğal olarak fiber halinde bulunan bir mineral grubudur. Çalışmalar asbeste maruz kalan işçilerde akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara göre 3–4 kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu artış, gemi inşası, asbest madenleri, yalıtım işi ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha fazladır.
  • Radon gazı: kokusuz radyoaktif bir gazdır. Evlerimizin bulunduğu arazilerde ve özellikle uranyum içeriği zengin bölgelerde uranyumun radona dönmesi sonrası zeminden evimizin içindeki havaya karışan radon gazı solunum yoluyla akciğer kanseri oluşumuna katkıda bulunur. Ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye radon oranı değişkenlik gösterir. Kimi kaynaklara göre sigaradan sonraki en önemli akciğer kanseri nedenidir.
  • Hava kirliliği: akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuştur. Ama bu ilişki açıkça tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
  • Akciğer kanserinde kalıtımın ve gen mutasyonlarının etkisi: Mutasyon olarak adlandırılan genomik değişikliklerin kanserlerdeki rolü artık bilinmektedir. Son yıllarda bu genomik değişikliklerden akciğer kanseri ile en ilişkili olanları EGFR, KRAS, MET, LKB1, BRAF, PIK3CA, ALK, RET ve ROS1 olarak sayılabilir. Akciğer kanserinde bu genlerde saptanan mutasyonlar aynı zamanda akıllı ilaç şeçimini de etkilemektedir.
  • Akciğer hastalıkları: verem gibi bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser olma riskini artırırlar. Akciğer kanserinin veremden etkilenen bölgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.

İlginizi Çekebilir

Sigarayı Bıraktırma Rehberi

Mutasyon Nedir? Nasıl Kansere Dönüşür?

Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

akciğer kanserinin dikkat edilmesi gereken 10 belirtisi

Akciğer kanserlerinin % 85-90'ı uzun süreli tütün ve tütün ürünleri kullanımına bağlıdır. Bu nedenle özellikle 30 yılı aşkın sigara tüketimi olanlar akciğer kanserine işaret edebilecek aşağıdaki belirti ve şikayetlere dikkat etmelidir.

1. Kronik Öksürük

Herkes zaman zaman soğuk algınlığı ve öksürükten muzdariptir. Ancak, üç hafta veya daha uzun süre devam eden kronik öksürüğünüz var ve diğer soğuk algınlığı bulgularınız yoksa bu durum, akciğer kanserinin erken bir belirtisi olabilir.

Çoğu zaman, hastalar öksürük sırasında omuza ya da kolun altına uzanan göğüs ağrısından şikayet eder.

Akciğer kanserinde öksürük kuru ya da balgamlı olabilir.

Uzun ve haftalarca süren ve ilaca cevap vermeyen sürekli öksürüğünüz varsa, doktorunuza danışın. Bazı röntgen filmleri veya diğer testlerle doktorunuz kesin nedeni öğrenebilir ve uygun tedaviyi planlayabilir.

2. Öksürürken Kan Gelmesi veya Kanlı Balgam

Kanlı öksürüyorsanız, ki buna tıp dilinde buna hemoptizi diyoruz, miktarı küçük veya büyük olsun, nedenini öğrenmek için mümkün olan en kısa sürede doktorunuza danışın.

Bu, özellikle sigara kullanıyorsanız, kanlı öksürük akciğer kanserini gösterebilir. Hem küçük hücreli dışı akciğer karseri hem de küçük hücreli akciğer karseri bu şikayetlere neden olabilir.

Öksürükte kanın diğer olası nedenleri arasında verem ( tüberküloz ), bronşit veya zatürre ( pnömoni ) ve bazı kalp damar hastalıkları vardır.

3. İniltili, Hırıltılı Solunum

Hava yolları daraldığı, tıkandığı ya da iltihaplandığı zaman hırıltı solunum ya da wheezing dediğimiz iniltili solunum sesi duyulabilir.

İniltili solunumun en yaygın nedenleri astım ve alerjidir. Bununla birlikte, aynı zamanda akciğer kanseri belirtisi olabilir.

İniltili veya hırıltılı solunum uzu sürerse, nedenin araştırılması için doktora başvurulmalıdır.

4. Nefes Darlığı

Nefes alamama veya solunum zorluğu çekme, akciğer kanseri belirtisi olabilir. Tıp dilinde buna dispne diyoruz.

Akciğer kanseri olan 10 kişiden yaklaşık 9'u nefes darlığı şikayeti yaşar.

Ayrıca akciğerin atar damarlarının tıkanması ( pulmoner emboli ), kasızlık ( anemi ), solunum yolu enfeksiyonu, kronik bronşit, yüksek egzersiz programları ve yüksek rakımlı bölgelerde oksijen eksikliği de nesef darlığı nedenleri arasındadır.

Normal koşullar altında, yeterli oksijen almadığınızda nefes darlığı yaşarsınız ve akciğerleriniz bunu telafi etmek için daha fazla hava çekmeye çalışmaktadır.

Akciğer kanseri mevcutsa, solunum yolunda tıkanma olması veya akciğer zarları arasında kansere bağlı sıvı oluşması durumunda, ki buna plevral efüzyon diyoruz, nefes darlığı ortaya çıkabilir.

Geçmişte kolayca yapmış olduğunuz basit bir işi yaparken aniden nefes darlığı yaşarsanız, bunu dikate alın. Doktorunuza danışın.

İlginizi Çekebilir: Dispne Nedir? Nedenleri ve Belirtileri

5. Göğüs ve Kemik Ağrıları

Öksürük, gülme veya derin solunum ile kötüleşen göğüs ağrısı akciğer kanserinin erken bir belirtisi olabilir. Bu durum, kanser akciğer zarına yayılırsa olur.

İleri evrelerde kanser kemiklere yayılabilir ve ayrıca sırt, kollar, boyun, omuz veya vücudun diğer bölgelerinde ağrı hissedebilirsiniz.

Ağrı süresi ve şiddeti, tümörün lokal etkileri ve tümörün bölgesel veya uzak yayılımı da dahil olmak üzere farklı faktörlere bağlı olarak değişebilir.

Dört haftadan uzun süren açıklanamayan göğüs veya kemik ağrısı için daima doktorunuza danışın.

6. Sık akciğer / Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları

Antibiyotik kullanmaya rağmen sık sık bronşit veya pnömoni gibi göğüs enfeksiyonlarından muzdarip olursanız, kanser de dahil olmak üzere bir dizi akciğer hastalığının bir işareti olabilir.

Bir tümör hava yolunu tıkadığında, tıkanmanın arkasında bir enfeksiyon oluşabilir. Bu enfeksiyonun tedavisi antibiyotiklerle bile zordur. Ayrıca, birkaç hafta sürecek kuru öksürük eşlik de edebilir.

Pnömoni veya bronşitiniz tedaviye yanıt vermezse, doktorunuzdan kanser olasılığını ortadan kaldırmak için kapsamlı bir akciğer kontrolü gerçekleştirmesini isteyin.

7. Yutma Zorluğu

Yutma güçlüğü ( tıp dilinde disfaji ) boğaz enfeksiyonu yaşarken yaygındır. Bununla birlikte, birkaç hafta devam eden ve hatta daha da kötüleşen katı veya sıvı gıda yutarken ağrı yaşıyorsanız, bu durum, baş-boyun veya mide kanseri belirtisi olabileceği gibi akciğer kanseri belirtisi de olabilir.

Yutmada zorluk çekiyorsanız, nedeni ve en iyi tedavi seçeneklerini öğrenmek için mümkün olan en kısa sürede doktorunuza danışın.

8. Ses Kısıklığı, Değişikliği, Kaba Bir Ses

Çoğumuz, özellikle de larenjit ( bir üst solunum yolu viral enfeksiyonu ) yaşadığında, kısmen ses kısıklığı çekmektedir.

Ayrıca, gastroözofageal reflü hastalığı ( GÖR ), alerji, sürekli öksürme ve solunum yolu irritanlarını teneffüs etmek de ses kısıklığına yol açabilir.

Akciğer kanseri ile ilgili ses kısıklığı, tümörün ses tellerini kontrol eden siniri etkilediğinde ortaya çıkar. Kansere bağlı olarak, ses telleri ( vokal kordlar ) rahatsızlanır ve iltihaplanır, böylece sesiniz değişir.

9. Açıklanamayan / Sebepsiz Kilo Kaybı

Eğer aniden kilo kaybediyorsanız, özellikle de zayıflamak için aktif bir çabanız olmadığı halde, bu, bir kanser varlığına bağlı olabilir.

Akciğer kanseri olan 10 kişiden yaklaşık 6'sında ani kilo kaybı yaşanıyor ( kanser kaşeksisi ). Aynı zamanda mide, pankreas veya özofagus kanseri gibi diğer kanser türlerinden de kaynaklanabilir.

Kanser olduğunda, kilo verirsiniz çünkü kanser hücreleri vücutta depolanan enerjiyi kullanmaya başlarlar. Artı, vücudunuz yediğiniz gıdalardaki tüm yağ, protein ve karbonhidratları ememez. Genellikle kilo verme ile birlikte, sürekli yorgunluk, iştahsızlık ve güçsüzlük gibi belirtiler yaşayacaksınız.

Diyet yapmıyorsanız ve halen kilo veriyorsanız, kesin nedeni öğrenmek için doktorunuza danışın.

çomak parmak nedir akciğer kanseri belirtisi

10. Çomak Parmak

Tırnaklarda tokmaklaşma, çomak parmak veya clubbing olarak da bilinir. Çeşitli hastalıklarda görülebilen bir bulgu olup; parmak ve tırnaklarda deformiteyi tanımlar. Sıklıkla akciğer ve kalp hastalıklarında görülebilmekle beraber, kendiliğinden de olabilir. Tırnaklar kıvrık ve parlak görünümdedir.

Çomak parmağın nedeni, bazı kalp veya akciğer problemleri nedeniyle kandaki oksijen miktarının azalmasıdır. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri olan 10 kişiden 3'ünde bu belirti gelişebilir.

Yukarıdaki bulgular akciğer kanserinden ya da daha hafif seyreden başka hastalıklardan kaynaklanabilir. Bu sebeple bu şikayetlerden bir ya da birkaçına sahipseniz vakit kaybetmeden bir doktora başvurarak uzman görüşü almanız yerinde bir karar olacaktır.

Akciğer Kanserinde Erken Tanı ve Tarama Mümkün müdür? Nasıl Teşhis Edilir?

Akciğer kanseri %90 sigara veya diğer tütün ürünleri kullanımı nedeniyle geliştiği için özellikle genç yaşlarda sigara içmeye başlayanlar, uzun süre sigara kullananlar, günlük sigara tüketimi yüksek olan kişilerin erken tanı için düzenli doktor kontrolünde olmaları önerilmektedir. 20 yıl günde bir paket sigara içen ve 50 yaşını dolduran herkes düşük doz kontrastlı akciğer tomografisi ile erken tanı amacıyla mutlaka taranmalıdır.

akciger kanseri taramasi infografik erken tani 2020

Akciğer Kanserinde Erken Tanı Mümkündür!

Akciğer kanseri için yüksek risk grubunda iseniz veya belirtileri taşıyorsanız hekime başvurmanızı öneririz. Geçirdiğiniz hastalıklar, tütün kullanma ( sigara, pipo, puro vs.) durumunuz, çevresel veya mesleki olarak maruz kaldığınız maddeler ve diğer aile fertlerinizde kanser olup olmadığı hekiminiz tarafından sorgulanacaktır. Düşük doz kontrastlı akciğer tomografisi sonucu eğer hekiminiz akciğer kanserinden şüphelenirse emin olmak için akciğer dokusunun incelemesini (biyopsi) isteyebilir.

Akciğer Kanseri Olduğum Belirlenirse İlk Olarak Ne Sormalıyım?

Akciğer kanserinin hangi çeşidi ile karşı karşıya olduğunuzu ve hastalığın hangi aşamada olduğunu sormalısınız.

Doğru tedavi için, akciğer kanserinin türü (küçük hücreli olmayan veya küçük hücreli) ve yayılma durumu (metastaz) bilinmelidir. Akciğer kanseri bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir veya lenf bezleri, kemik ve beyin dahil vücudun başka diğer bölgelerine yayılma (metastaz) göstermiş olabilir. Bu sebeple, akciğer kanseri ve türünü belirlemek için akciğerden biyopsi ile alınan doku örneği çeşitli testlere tabi tutulur.

İlginizi Çekebilir: 

Metastaz Nedir? Kanser Neden Metastaz Yapar?

Akciğer Kanseri Metastaz Belirtileri

Akciğerde görülen ve kanser olduğuna inanılan dokudan biyopsi almak tümörün yayılmasına ve hastalığın kötüleşmesine neden olmaz.

Tanının kesinleşmesi sonrası yapılacak PET / BT ve beyin MR gibi görüntüleme yöntemleri ile kanserin evresi yani yaygınlığı belirlenir ve tedavi planı tüm bu bilgiler bir araya toplandıktan sonra yapılır.

Akciğer kanseri tanısı için yapılabilecek testler ve tıbbi girişimler

Bronkoskopi: Bronşlara ve soluk borusuna ağızdan sokulan ince ışıklı bir tüp yoluyla hava yolları incelenir ve küçük doku örnekleri alınır. Bu işlem sırasında endoskopik cihazlar kullanılır. Tümör bronş içi yerleşimli veya bronş içine uzanıyorsa, tümörün görünümü hakkında bilgi edinebileceğimiz gibi biyopsi ile tümör hakkında kapsamlı bilgi edinmemizi sağlar. Günümüzde hasta için son derece sevimsiz olabilecek bu işlem, göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahi uzmanlarınca hafif bir anestezi yöntemi ile hastayı üzmeden yapılabilmektedir.

İğne aspirasyon biyopsi uygulaması: Akciğerdeki kitleye yönelik göğüs duvarından iğne ile girilerek şüpheli dokudan örnek alınarak incelenir. Tru-cut biyopsi olarak adlandırılan kalın iğne biyopsisi, tümörden yeterli doku elde etmemizi sağlar. Böylece, kanserin türü ve tedaviye yardımcı olabilecek özellikleri konusunda kapsamlı bilgi edinmemizi sağlar. Günümüzde bu işlem deneyimli girişimsel radyologlar tarafından, hastayı üzmeden son derece kolay ve kısa sürede tomografi eşliğinde yapılmaktadır. İğne aspirasyon biyopsi uygulaması, tomografi sonrası akciğerde saptanan kitlelerin özelliklerini saptamada bugünlerde en çok tercih edilen yöntem olmaya başlanmıştır. Kliniğimizde 1500’e yakın hastaya akciğere yönelik iğne biyopsi işlemi başarı ile yapılmıştır.

Ameliyatla açık akciğer biyopsisi: Bu yöntem akciğerde saptanan bir kitlenin tanımlanması için günümüzde en tercih edilmeyen yöntemdir. Hastalar, alanında yetkin olmayan hekimlerce çok daha kolay yöntemler ile tanı konulabilecekken “kanserin yayılımına neden olur” gibi çağ dışı korkutucu uyarılar ile akciğer iğne biyopsisinden korkutularak ameliyatla açık akciğer biyopsisine ikna edilmeye çalışıldıklarını gözlemekteyim ki, bu son derece yanlıştır. Akciğer kanseri tanısı için zorunlu olmadan açık akciğer biyopsileri yapılmamalıdır. Bu yöntem, çoğunlukla akciğer kanserinde uygulanacak ana tedavilerin gecikmesine neden olmakta ve ameliyat kesi yerine bağlı ortaya çıkan ve uzun sürede geçmeyen ağrılar ile hastanın yaşam kalitesini bozmaktadır.

Torasentez uygulaması: Kanser hücrelerini tespit etmek için akciğerleri çevreleyen sıvıdan iğneyle örnek alınır.

Balgam Sitolojisi Uygulaması: Akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan balgam örneği laboratuvar ortamında incelenir.

Mediastinoskopi Uygulaması: Mediastinoskopi, kanserin göğüste bulunan lenf düğümlerine yayılımını (metastaz) göstermek için kullanılan bir yöntemdir. Genel anestezi altındaki hastanın boynundan küçük bir kesi açılarak mediastinoskopi (ince bir tüp) göğüs boşluğuna sokulur. Her iki akciğerin ortasında yer alan göğüs boşluğundaki lenf düğümleri kontrol edilir ve doku örneği alınır.

Akciğer Kanserinde Görüntüleme Testleri

Tomografi veya BT taraması: BT taraması, vücut doku ve organlarını X ray ışınları ile görüntüleme tekniğidir. Bu yöntemle organların ve dokuların detaylı görüntüleri alınır. Bu metot, göğüs röntgeninden daha hassastır.

Manyetik Rezonans Görüntüleme veya MRG uygulaması: Bu yöntem sırasında bilgisayara bağlı güçlü bir mıknatıs, vücudun bölgelerinin detaylı resmini çeker.

Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-BT): Bu alanı en iyi görüntüleyen testler, tomografi ve çok sayıda avantajı bulunan kanser tanı yöntemi PET-tomografi yöntemleridir. Akciğer üst kısmında yerleşen tümörlerde ve beyinde PET-BT yetersiz kalabilir ve beyin metastazlarını saptamak için manyetik rezonans görüntülemeye ihtiyaç duyulur. Bu görüntüleme yöntemleri, kimi zaman tek tek kimi zaman ise kombine olarak yapılabilir. Günümüz koşullarında tümörün yerleşim yerini, lenf bezlerine olan yayılımını, komşu organlara temasını ve ameliyat edilebilirliğini belirlemek amacı ile hemen her zaman PET-tomografiden yararlanırız. Başlangıç görüntülemesi olarak kolay ve daha ucuz olduğu için sık tercih edilen bir yöntem olmasının yanında, özellikle akciğer kanserleri için PET-tomografinin klasik tomografiye üstünlüğü tartışılamaz düzeydedir. Bu görüntüleme yönteminin bir diğer önemli özelliği ise, tüm vücudu aynı anda değerlendirebilme şansı vermesidir. Bu sayede, hastalığın farklı organlara (akciğer, karaciğer, kemik vs.) yayılıp yayılmadığını (metastaz) anlayabiliriz. Hastanın böbrek testleri uygun ise, PET-tomografide FDG (florodeoksiglikoz) kullanılması ve tomografik görüntülemede damardan kontrast maddenin uygulanması ilave avantajlar sağlamaktadır. Bu kombine uygulama, deneyimli nükleer görüntüleme merkezlerinde yapılmaktadır.

İlgili konu: PET-BT nedir? Kanserde neden çok önemlidir? Hangi durumlarda kullanılır?

Kemik sintigrafisi: Kanserin kemiklere yayılma durumunu gösterir. Az bir miktar radyoaktif madde kan dolaşımına verilerek anormal kemik gelişimi olan yerde toplanması sağlanır. Tarayıcı denen alet bu alanlardaki radyoaktif seviyeyi ölçerek röntgen filmine kaydeder. PET-BT yapılmış ise çok nadir durumlar dışında kemik sintigrafisine gerek yoktur.

Akciğer Kanserinde Evreleme

akciğer kanseri evreleri

Akciğer kanserinin evresini ve ne kadar yayıldığını belirlemek, doğru tedavi seçeneklerini saptamak adına önemlidir. Akciğer kanserinin evresini belirlemek için sıkça kullanılan bazı tetkikler şunlardır;

Akciğer Kanserinin Evreleri Nedir?

Tüm yeni tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler, hastanın küçük hücreli veya küçük hücreli dışı akciğer kanseri olup olmadığına ve hastalığın evresine göre sınıflandırılır.

1. Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Evreleri

TNM sistemi (Tümör, Nod, Metastaz), kanserli hastalardaki tümörün yayılma durumunu tanımlamak için kullanılan bir sınıflandırma sistemidir.

  • T: Tümör boyutu ve içerisindeki hücresel değişiklikleri tanımlar.
  • N: Tümörün lenf bezlerine yayılıp yayılmadığını tanımlar.
  • M: Tümörün diğer vücut bölgelerine yayılıp yayılmadığını tanımlar.

Bu bilgiler, kanserin nihai evresini belirlemekte ve tedavisi için en uygun yaklaşımın seçiminde yardımcı olur.

TNM Sistemi

tnm kanser evreleme sistemi 1024x616

TNM sistemi, evrelerin daha anlaşılır bir biçimde sınıflanmasını sağlar.

T (tümör boyutuna göre değerlendirme)

Tümör, tümörün büyüklüğünü (kanser bölgesi) tanımlar. Aşağıda, T evresinin basitleştirilmiş bir açıklaması bulunmaktadır.

T1'den T4'e 4 kategori vardır:

T1

T1, kanserin tek bir akciğerde sınırlı kaldığı anlamına gelir. Tümörün çapına göre T1a, T1b ve T1c olarak ayrılır.

  • T1a, kanserin en geniş yerinde 1 cm veya daha az olduğu anlamına gelir.
  • T1b, kanserin 1 cm ile 2 cm arasında olduğu anlamına gelir.
  • T1c, kanserin 2 ila 3 cm arasında olduğu anlamına gelir.
T2

T2 farklı anlamlara gelebilir.

Kanser 3 cm ila 5 cm arasındadır ya da kanser aşağıdaki özelliklerden bir veya daha fazlasına sahiptir:

  • ana hava yolunu (ana bronş) içerir, ancak bronşun her bir akciğere gitmek için ayrıldığı alana yakın değildir
  • göğüs boşluğunun iç astarını içerir (visseral plevra)
  • akciğerin bir kısmı veya tamamı iltihaplanma nedeniyle çöker veya bloke olur (buna atelektazi deriz)

T2, T2a ve T2b olarak ikiye ayrılır.

  • T2a, kanserin 3 cm ile 4 cm arasında olduğu anlamına gelir.
  • T2b, kanserin 4 cm ile 5 cm arasında olduğu anlamına gelir.
T3

T3 farklı anlamlara gelebilir.

Kanser 5 cm ila 7 cm arasındadır ya da akciğerin aynı lobunda birden fazla tümör bulunur veya kanser şu yapılardan birine veya daha fazlasına temas etmiştir:

  • göğüs duvarı (akciğerleri ve göğüsteki diğer organları çevreleyen koruyucu yapı)
  • göğüs boşluğunun dış astarı (pariyetal plevra)
  • akciğere yakın sinir (frenik sinir)
  • kalbin dış zarı (perikard)
T4

T4 farklı anlamlara gelebilir.

Kanser 7 cm'den büyük olabilir ya da akciğerin birden fazla lobundadır veya aşağıdaki yapılardan birine veya daha fazlasına yayılmıştır:

  • akciğerlerin altındaki kas (diyafram)
  • göğsün ortasındaki akciğerler arasındaki alan (mediasten)
  • kalp
  • büyük bir kan damarı
  • soluk borusu (trakea)
  • ses tellerini kontrol eden sinir
  • yemek borusu
  • omurga kemiği
  • ana hava yolunun her bir akciğere gitmek için ayrıldığı alan

N (bölgesel lenf nodu tutulumuna göre değerlendirme)

Lenf nodu (N), kanserin lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığını açıklar.

N0, lenf düğümlerinin kanser hücreleri içermediği anlamına gelir.

N1

N1, akciğer içindeki lenf düğümlerinde veya akciğerlerin hava yolu ile birleştiği bölgedeki (hiler) lenf düğümlerinde kanser hücreleri olduğu anlamına gelir.

N2

N2, lenf düğümlerinde kanser olduğu anlamına gelir:

  • Etkilenen akciğer ile aynı taraftaki göğsün merkezinde (mediasten) veya
  • nefes borusunun her bir akciğere ayrıldığı yerin hemen altında
N3

N3, lenf düğümlerinde kanser olduğu anlamına gelir:

  • etkilenen akciğerden göğsün karşı tarafında veya
  • köprücük kemiğinin üstünde veya
  • akciğerin apeksinde (tepesinde)

M (metastaz, uzak organ tutulumun göre değerlendirme)

Metastaz (M), kanserin vücudun farklı bir bölgesine yayılıp yayılmadığını tanımlar.

Metastazın 2 aşaması vardır - M0 ve M1.

M0, kanserin akciğerin başka bir lobuna veya vücudun herhangi bir yerine yayılmadığı anlamına gelir.

M1, kanserin vücudun diğer bölgelerine yayıldığı anlamına gelir. M1a, M1b ve M1c olarak ayrılmıştır. 

  • M1a, aşağıdakilerden biri veya birkaçı anlamına gelir:
    • iki akciğerde de kanser var
    • akciğerin etrafındaki astarda veya kalbin etrafındaki astarda kanser alanları var
    • akciğer veya kalp çevresinde kanser hücreleri içeren sıvı var - buna habis plevral efüzyon veya habis perikardiyal efüzyon denir
  • M1b, göğüs dışında bir organda (karaciğer veya beyin gibi) veya bir lenf düğümünde tek bir kanser alanı olduğu anlamına gelir.
  • M1c, bir veya birkaç organda birden fazla kanser alanı olduğu anlamına gelir.

TNM sisteminden elde edilen bilgilere göre hastalığın nihai anatomik evresi belirlenir. Bu evreler I ila IV arasındadır ve küçük sayılar kanserin az yayıldığı yani tümörün küçük boyutta olduğu erken evreleri gösterir. Bu evreler tedavi planının en önemli belirleyicilerindendir.

TNM'nin 8. Baskısından Uyarlanan KHDAK Evreleri

TNM sekizinci Baskısından Uyarlanan Akciğer Kanseri Evreleri

Evre I

Evre I, en erken evre akciğer kanseridir. Evre I, Evre IA ve IB olarak ikiye ayrılır:

Evre IA

evre IA akciğer kanseri nedir

Evre 1A akciğer kanseri. Tümör sadece tek bir akciğerdedir ve 3 santimetre veya daha küçüktür. Kanser lenf düğümlerine yayılmamıştır.

Evre IB

evre IB akciğer kanseri nedir

Evre 1B akciğer kanseri. Tümör 3 santimetreden büyük ama 4 santimetreden büyük değildir. Kanser lenf düğümlerine yayılmamıştır; VEYA tümör 4 santimetre veya daha küçüktür. Kanser lenf düğümlerine yayılmamıştır ve aşağıdakilerden biri veya daha fazlası bulunur: (a) kanser ana bronşa yayılmıştır ancak karinaya yayılmamıştır; ve/veya (b) kanser, akciğeri kaplayan iç zara yayılmıştır; ve/veya (c) akciğerin bir kısmı veya tüm akciğerin çökmesi veya pnömoni (akciğer iltihabı) gelişmiştir.

Evre II

Evre 2, evre 2A ve 2B'ye ayrılır.

Evre IIA

evre IIA akciğer kanseri nedir

Evre 2A akciğer kanseri. Tümör 4 santimetreden büyük ama 5 santimetreden büyük değildir. Kanser lenf düğümlerine yayılmamıştır ve aşağıdakilerden biri veya birkaçı bulunabilir: (a) kanser ana bronşa yayılmıştır ancak karinaya yayılmamıştır; ve/veya (b) kanser, akciğeri kaplayan iç zara yayılmıştır; ve/veya (c) akciğerin bir kısmı veya tüm akciğerin çökmesi veya pnömonit (akciğer iltihabı) gelişmiştir.

Evre IIB

evre IIB akciğer kanseri nedir örnek 1

Evre 2B akciğer kanseri (1). Ana tümör 5 santimetre veya daha küçüktür ve kanser, ana tümörle göğsün aynı tarafındaki lenf düğümlerine yayılmıştır. Kanserli lenf düğümleri akciğer içinde veya bronş yakınındadır.

veya

evre IIB akciğer kanseri örnek 2

Evre 2B akciğer kanseri (2). Kanser lenf düğümlerine yayılmamıştır ve aşağıdakilerden biri veya daha fazlası bulunur: (a) birincil tümör 5 santimetreden büyük ancak 7 santimetreden büyük değildir; ve/veya (b) akciğerin aynı lobunda birincil tümör olarak bir veya daha fazla ayrı tümör vardır; ve/veya kanser aşağıdakilerden herhangi birine yayılmıştır: (c) göğüs duvarı ve/veya göğüs duvarının içini kaplayan zar, (d) diyaframı kontrol eden sinir ve/veya (e) kalbin etrafındaki kese dokusunun dış tabakası.

Evre III

Evre 3, evre 3A, 3B ve 3C'ye ayrılır.

Evre IIIA

evre IIIA akciğer kanseri nedir örnek 1

Evre 3A akciğer kanseri (1). Tümör 5 santimetre veya daha küçüktür ve kanser, birincil tümör olarak göğsün aynı tarafındaki lenf düğümlerine yayılmıştır. Kanserli lenf düğümleri, trakea veya aort (gösterilmemiştir) çevresinde veya trakeanın bronşlara ayrıldığı yerdedir. Ayrıca aşağıdakilerden biri veya birkaçı bulunabilir: (a) kanser ana bronşa yayılmıştır ancak karinaya yayılmamıştır; ve/veya (b) kanser, akciğeri kaplayan iç zara yayılmıştır; ve/veya (c) akciğerin bir kısmı veya tüm akciğerin çökmesi veya pnömonit (akciğer iltihabı) gelişmiştir.

veya

evre IIIA akciğer kanseri nedir örnek 2

Evre 3A akciğer kanseri (2). Kanser, birincil tümör olarak göğsün aynı tarafındaki lenf düğümlerine yayılmıştır. Kanserli lenf düğümleri akciğerde veya bronş yakınındadır. Ayrıca aşağıdakilerden biri veya birkaçı bulunur: (a) tümör 5 santimetreden büyük ancak 7 santimetreden büyük değildir; ve/veya (b) akciğerin aynı lobunda primer tümör olarak bir veya daha fazla ayrı tümör vardır; ve/veya kanser aşağıdakilerden herhangi birine yayılmıştır: (c) göğüs duvarı ve/veya göğüs duvarının içini kaplayan zar, (d) diyaframı kontrol eden sinir ve/veya (e) kalbin etrafındaki kese dokusunun dış tabakası.

veya

evre IIIA akciğer kanseri nedir örnek 3

Evre 3A akciğer kanseri (3). Kanser, birincil tümör olarak göğsün aynı tarafındaki lenf bezlerine yayılmış olabilir. Kanserli lenf düğümleri akciğerde veya bronş yakınındadır. Ayrıca aşağıdakilerden biri veya daha fazlası bulunur: (a) birincil tümör 7 santimetreden büyüktür; ve/veya (b) akciğerin farklı bir lobunda birincil tümörle birlikte bir veya daha fazla ayrı tümör vardır; ve/veya tümör herhangi bir boyuttaysa ve kanser aşağıdakilerden herhangi birine yayılmışsa: (c) trakea, (d) karina, (e) yemek borusu, (f) göğüs kemiği veya omurga, (g) diyafram, (h) kalp, (i) kalbe giden ana kan damarları (aort veya vena kava) veya gırtlağı kontrol eden sinir (gösterilmemiştir).

Evre IIIB

evre IIIB akciğer kanseri nedir örnek 1

Evre 3B akciğer kanseri (1). Birincil tümör 5 santimetre veya daha küçüktür ve kanser, birincil tümör olarak göğsün aynı tarafındaki köprücük kemiği üzerindeki lenf düğümlerine veya göğsün karşı tarafındaki herhangi bir lenf düğümüne yayılmıştır. Ayrıca aşağıdakilerden biri veya birkaçı bulunabilir: (a) kanser ana bronşa yayılmıştır ancak karinaya yayılmamıştır; ve/veya (b) kanser, akciğeri kaplayan iç zara yayılmıştır; ve/veya (c) akciğerin bir kısmı veya tüm akciğerin çökmesi veya pnömonit (akciğer iltihabı) gelişmiştir.

veya

evre IIIB akciğer kanseri nedir örnek 2

Evre 3B akciğer kanseri (2). Tümör herhangi bir boyutta olabilir ve kanser, birincil tümör olarak göğsün aynı tarafındaki lenf düğümlerine yayılmıştır. Kanserli lenf düğümleri, trakea veya aort (gösterilmemiştir) çevresinde veya trakeanın bronşlara ayrıldığı yerdedir. Ayrıca, aşağıdakilerden bir veya daha fazlası bulunur: (a) primer tümörle birlikte akciğerin aynı lobunda veya farklı bir lobunda bir veya daha fazla ayrı tümör vardır; ve/veya (b) kanser aşağıdakilerden herhangi birine yayılmıştır: göğüs duvarı veya göğüs duvarının içini kaplayan zar, gırtlağı kontrol eden sinir, trakea, karina, yemek borusu, göğüs kemiği veya omurga (gösterilmemiştir), diyafram, diyaframı kontrol eden sinir, kalp, kalbe giden ana kan damarları (aort veya vena kava).

Evre IIIC

evre IIIC akciğer kanseri nedir

Evre 3C akciğer kanseri. Tümör herhangi bir boyutta olabilir ve kanser, birincil tümör olarak göğsün aynı tarafındaki köprücük kemiği üzerindeki lenf düğümlerine veya birincil tümör olarak göğsün karşı tarafındaki herhangi bir lenf düğümüne yayılmıştır. Ayrıca, aşağıdakilerden bir veya daha fazlası bulunur: (a) primer tümörle birlikte akciğerin aynı lobunda veya farklı bir lobunda bir veya daha fazla ayrı tümör vardır; ve/veya (b) kanser aşağıdakilerden herhangi birine yayılmıştır: göğüs duvarı veya göğüs duvarının içini kaplayan zar, gırtlağı kontrol eden sinir, trakea, karina, yemek borusu, göğüs kemiği veya omurga (gösterilmemiştir), diyafram, diyaframı kontrol eden sinir, kalp, kalbe giden ana kan damarları (aort veya vena kava) veya kalbin etrafındaki kese dokusunun dış tabakası.

Evre IV

4. evre küçük hücreli dışı akciğer kanseri, 4A ve 4B evrelerine ayrılır.

Evre IVA

evre IVA akciğer kanseri nedir

Evre 4A akciğer kanseri. Tümör herhangi bir boyutta olabilir ve kanser lenf bezlerine yayılmış olabilir. Aşağıdakilerden biri veya daha fazlası bulunur: (a) akciğerde primer tümörü olmadan bir veya daha fazla tümör vardır; ve/veya (b) kanser, akciğer veya kalp çevresindeki sıvıda bulunur veya akciğerlerin etrafındaki astarda veya kalbin etrafındaki kesede kanser nodülleri vardır; ve/veya (c) kanser, beyin, adrenal bez, böbrek, karaciğer veya kemik gibi akciğere yakın olmayan bir organ veya dokuda bir yere veya akciğere yakın olmayan bir lenf düğümüne yayılmıştır.

Evre IVB

evre IVB akciğer kanseri nedir

Evre 4B akciğer kanseri. Kanser, beyin, adrenal bez, böbrek, karaciğer, uzak lenf düğümleri veya kemik gibi akciğere yakın olmayan bir veya daha fazla organda birden fazla yere yayılmıştır.

2. Küçük Hücreli Akciğer Kanseri Evreleri

İki evre bulunur; toraksa (göğüs boşluğuna) sınırlı ve yaygın.

Sınırlı evrede tümör bir akciğerde ve yanındaki lenf bezlerinde mevcuttur. Yaygın evrede tümör vücuttaki diğer organların yanı sıra diğer akciğere de sirayet etmiştir.

Özellikle küçük hücreli akciğer kanseri beyin metastazı yapma eğilimindedir. Bu nedenle hastalık evrelendirme aşamasında mutlaka beyin MR çekilmeli ve beyinde hastalık varlığı araştırılmalıdır.

Akciğer Kanseri Tedavisi

Patolojik Alt Türün Tedavi Seçimine Etkisi

  • Yakın zamana kadar, KHDAK'nin KHAK'den patolojik olarak basitçe ayrılması ve kanserin evresinin belirlenmesi, tedavi kararları vermek için yeterliydi.
  • 2008'den beri, adenokarsinom ve skuamöz (yassı) hücreli karsinomun ayrılmasının, evre IV KHDAK için optimal kemoterapinin belirlenmesinde önemli olduğu gösterilmiştir.
  • KHDAK'de genotip alt tip analizi ve spesifik gen mutasyonları için hedefe yönelik tedavinin (akıllı ilaçların) geliştirilmesi, kişiye özel tedavi ile sonuçlanmıştır. Hedefe yönelik tedavi, epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR), anaplastik lenfoma kinaz (ALK) ve c-ROS onkogen 1 (ROS1) mutasyonları ve diğerleri dahil olmak üzere KHDAK'nin belirli alt tipleri için standart kemoterapi ile elde edilenden daha iyi yanıtlar verir. Adenokarsinomlu 700'den fazla hastanın bir analizi, hastaların yüzde 60'ından fazlasında tetikleyici mutasyonlar saptadı.
  • KHDAK'de PD-L1 pozitifliği, kontrol noktası inhibitörlerinin (immünoterapi) tek başına mı yoksa kemoterapi ile kombinasyon halinde mi kullanılacağını etkiler.
  • Akciğer kanserlerinde tetikleyici mutasyonların test edilmesi için, biyopsi ile yeteri kadar doku alınmalıdır, bu nedenle çoğu zaman tru-cut (kalın iğne) biyopsi gereklidir.
  • KHDAK'nin moleküler patogenezinin anlaşılmasındaki hızlı ilerlemeler, KHDAK'nin heterojen/karma bir hastalık grubu olduğunu göstermiştir. KHDAK'li hastalarda tümör dokusunun moleküler karakterizasyonu, adjuvan ortamda (ameliyat sonrası koruyucu) ve ayrıca metastatik hastalığı olanlarda ve birincil tedaviden sonra kanseri tekrarlayanlarda tedavi için bir kılavuz görevi görür.
  • Akciğer kanseri için şu anda tanımlanmış akıllı ilaç hedefleri, yani tetikleyici genetik değişimler için şu genler taranmalıdır: EGFR, ALK-EML4, BRAF, HER2, ROS1, CMET, RET, NTRK, KRASG12C.
  • Yüksek düzeyde PD-L1 pozitifliğinin gözlemlendiği (yoğunluğa bakılmaksızın tümör hücrelerinin en az yüzde 50'sinde boyanan) tetikleyici mutasyonları olmayanlar için, birinci basamak tedavi olarak immünoterapi mevcuttur. Düşük PD-L1 ekspresyonu olanlar için kemoterapi ve immünoterapi kombinasyonları mevcuttur.

Tedavi

Akciğer kanserinde tedavi, kanserin küçük hücreli dışı veya küçük hücreli olup olmamasına göre belirlenir.

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinin (KHDAK) Tedavisi

Cerrahi rezeksiyon, ameliyat edilebilir KHDAK'li hastalarda uzun süreli sağkalım ve kür (tam şifa) için en iyi fırsatı sunar. Bilinen veya şüphelenilen KHDAK'li hastalar için cerrahi rezeksiyonun uygunluğu, postoperatif fonksiyonun tahminine izin vermek için preoperatif evreleme ve eşzamanlı komorbiditeler ve pulmoner fonksiyon ile performans durumunun değerlendirilmesini içerir.

Akciğer kanserli bir hasta, cerrahi olarak çıkarılabilir bir KHDAK'ye sahip olması nedeniyle potansiyel olarak "rezektabl" olabilir, ancak zayıf pulmoner fonksiyon veya komorbiditeler nedeniyle "opere edilebilir" olmayabilir. Cerrahi teknikteki gelişmeler, sınırlı rezeksiyonun rolü ve postoperatif bakım, daha önce agresif tedavi adayı olarak görülmeyen hastalarda cerrahi rezeksiyon fırsatı sağlayabilir. Akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olacak hastalarda ameliyat öncesi egzersiz, hastanede kalış süresini ve ameliyat sonrası komplikasyonları azaltabilir.

Evre I veya II KHDAK'li hastalar, mümkün olduğunda tam cerrahi rezeksiyon ile tedavi edilmelidir.

Cerrahi rezeksiyon için aday olmayan veya cerrahiyi reddeden evre I veya II hastalığı olan hastalar cerrahi dışı lokal tedavi için aday olabilir. Radyoterapi (RT), stereotaktik teknikler veya geleneksel yöntemlerle uygulanabilir. Radyofrekans ablasyon (RFA) ve kriyoablasyon RT'ye alternatiftir. Fotodinamik tedavi, yüzeysel hava yolu lezyonları olan dikkatle seçilmiş hastalarda birincil tedavi yöntemi olarak da yararlı olabilir.

Akciğer kanseri evre IIIA olan hastalar için, ameliyat öncesi immünoterapi ile eşzamanlı kemoradyoterapiyi kullanan kombine bir modalite yaklaşımı genellikle tercih edilir.

Evre IIIB, tümörün ameliyatla çıkarılamayacağı anlamına gelir ve bu durumun standart tedavisi kemoterapi eşzamanlı radyoterapi ve idame olarak immünoterapi durvalumabdır. Evre IIIB akciğer kanseri hastalığa sahip olanlarda kemoradyoterapiyi takiben cerrahinin rolü aktif bir araştırma alanıdır.

Postoperatif adjuvan kemoterapi, patolojik evre II ila IIIA hastalığı olan hastalarda sağkalımı artırır ve evre IB hastalığı olan hastalar için bir rolü olabilir. EGFR-mutant KHDAK'li hastalarda adjuvan osimertinib önerilir.

Atezolizumab, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından, tümör hücrelerinin ≥ yüzde 1'inde PD-L1 ekspresyonu olan evre II ila IIIA KHDAK'li yetişkin hastalarda ameliyat ve platin bazlı kemoterapiyi takiben adjuvan tedavi olarak onaylanmıştır.

Evre IV kanseri olan hastalar genellikle palyatif sistemik kemoterapi, immünoterapi veya semptoma dayalı palyatif yaklaşımla tedavi edilir; Uygun şekilde seçilmiş hastalarda kemoterapi, moleküler hedefli tedavi ve/veya immünoterapi, yaşam kalitesinden ödün vermeden sağkalımı uzatabilir. Bu evrede tedavi ile 5 yıllık sağkalım elde eden hasta oranı %10 civarındadır. Bu durumda tedavi, mümkün olduğunda tümörün mutasyon durumuna göre yönlendirilmelidir. RT ve cerrahi de bazı hastalarda semptom palyasyonu için yararlı olabilir.

İzole bir metastazın (örn. beyin, adrenal bez) varlığına dayanan evre IV hastalığı olan hastalar, ki bu duruma oligometastaz denir, primer tümörün agresif tedavisinin yanı sıra metastazın RT veya rezeksiyonundan fayda görebilir.

Lokal palyatif önlemler, kontrol edilemeyen akciğer hastalığı olan hastalarda yararlı olabilir. Merkezi hava yolu tutulumuna bağlı dispne (nefes darlığı), pıhtılaşma veya kriyoterapi için lazer kullanılarak tümörün sert veya esnek bronkoskopik olarak çıkarılmasıyla hafifletilebilir. Hava yolu açıklığını korumak ve RT'ye izin vermek için stentleme gerekli olabilir. Brakiterapi (içten radyoterapi), bronkoskopiye yönelik bir kateter yerleştirilmesiyle lokal olarak uygulanabilir ve hava yolunda tekrarlayan veya inatçı hastalık için yardımcı olabilir.

Tekrarlayan, semptomatik malign plevral efüzyonları olan hastalar, kendi kendini kontrol eden drenaj için tünelli bir plevral kateterin yerleştirilmesinden fayda görebilir.

KHDAK'de Prognoz (hastalık gidişatı)

Hastalığın evresi — KHDAK'li hastalarda başvuru anındaki tümör, düğüm, metastaz (TNM) evresi, prognoz üzerinde en büyük etkiye sahip olan faktördür.

Hem önceki hem de sekizinci baskı evreleme sistemlerine göre, sağkalım daha ilerlemiş hastalıkla birlikte aşamalı olarak azalır.

Klinik parametreler — Tanı anında var olan ve hastalığın evresinden bağımsız olarak sağkalımı tahmin edebilen diğer klinik faktörler. Bu faktörlerin çoğu, öncelikle ilerlemiş veya ameliyat edilemeyen KHDAK'li hastaları içeren çalışmalarda tanımlanmıştır:

  • Performans durumu – Düşük performans durumu ve kilo kaybı, hayatta kalma süresinin kısalması ile ilişkilendirilmiştir. Kilo kaybının habercisi olan iştah azalmasının da olumsuz prognostik etkileri vardır.
  • Hem tek değişkenli hem de çok değişkenli analizlerde prognostik olarak önemli olan diğer klinik faktörler arasında yaş, performans durumu ve sigarayı bırakma yer alır.

Histopatoloji — KHDAK'li hastalarda yapılan çalışmalar, adenokarsinom ve skuamöz hücreli karsinom arasındaki ayrımın prognozu etkileyip etkilemediği konusunda çelişkili sonuçlar vermiştir. Bazı çalışmalarda prognozla ilişkilendirilen diğer patolojik faktörler arasında farklılaşma derecesi, lenfatik invazyon, gizli lenf düğümü metastazları ve yoğun tümör lenfositik infiltrasyonu yer alır.

Her histolojik alt tip, farklılaşma derecesine göre değişebilir. Tümör farklılaşmasının rezeke edilebilir KHDAK üzerindeki etkisi belirsizdir. Bazı çalışmalar, az diferansiye tümörlerin daha iyi diferansiye tümörlerden daha kötü bir prognoza sahip olduğunu göstermektedir. Ancak, bu bulgu kesinleşmemiştir.

Lenfatik damar invazyonunun sonuç üzerinde olumsuz bir etkisi vardır. Evre I KHDAK'li ameliyat edilen 244 hastanın bir çalışmasında, lenfatik damar invazyonu olmayan hastalarda beş yıllık kansersiz sağkalım daha yüksekti (yüzde 74'e karşı yüzde 54). Mikroskobik vasküler invazyonun (MVI) varlığının da rezeke edilmiş T1/T2 N0 lezyonları olan hastalarda sağkalım üzerinde olumsuz bir etkisi vardır. Bu bulgunun önemi, 257'sinde (yüzde 34) MVI'nın mevcut olduğu, 746 hastadan oluşan tek bir kurum serisinde gösterilmiştir. Çok değişkenli analizde, MVI olmayanlarda beş yıllık sağkalım oranı önemli ölçüde arttı (yüzde 65'e karşı yüzde 55).

Gizli lenf düğümü metastazı, immünohistokimya ile saptanabilir ve büyük bir çalışma, bu tür mikrometastazların varlığını, evre I hastalığı olan hastalarda daha kötü uzun vadeli sonuçlarla ilişkilendirmiştir. Ters transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR), KHDAK'li hastalardan alınan lenf nodlarındaki tümör belirteçlerini saptamak için de kullanılmıştır. Ancak, RT-PCR'ye dayanan bu bulgunun klinik önemi, uzun süreli çalışmalar rapor edilene kadar belirsiz kalacak olsa da, bu tür çalışmalar laboratuvar standardizasyonu ve tekrarlanabilirlik eksikliği nedeniyle sınırlıdır.

Platin bazlı adjuvan kemoterapi ile tedavi edilen ameliyat edilmiş KHDAK'li yaklaşık 1000 hastayı içeren bir çalışmada, tümörlerin yüzde 6'sında yoğun lenfositik infiltrasyon gözlendi ve bu durum genel sağkalımda (tehlike oranı [HR] 0,45, %95 GA 0,23-0,85) ve altı yıllık ortanca takipte hastalıksız sağkalımda iyileşme ile ilişkilendirildi (HR 0.44, %95 GA 0.24-0.78).

Moleküler karakterizasyon — Çağdaş araştırmalar, KHDAK'li hastaların belirli alt gruplarının karakterizasyonuna izin veren çeşitli moleküler anormallikler tanımlamıştır. Bu alt sınıflandırma, tedavinin kişiselleştirilmesi için önemli çıkarımlara sahiptir ve farklı prognozlara sahip hasta kategorilerini de tanımlayabilir.

Spesifik hedefe yönelik tedaviler, spesifik moleküler özelliklere sahip ilerlemiş hastalığı olan hastalar için yaygın olarak kullanılmaktadır:

  • EGFR'deki aktive edici mutasyonlar, hiç sigara içmeyen, kadın ve/veya Doğu Asyalı insanları daha sık etkileyen adenokarsinomlu hastaların bir alt kümesini tanımlar. Bu hastalar genellikle EGFR tirozin kinaz inhibitörlerine (osimertinib, erlotinib, gefitinib, afatinib) yüksek düzeyde yanıt verir ve EGFR mutasyonu olmayanlara göre önemli ölçüde daha iyi bir prognoza sahiptir.
  • ROS1 veya EML4 - ALK füzyon onkogeninin varlığı, sigara içmeyenlerde veya sigarayı bırakmış kişilerde daha sık görülen ve daha genç yaşta ortaya çıkan diğer KHDAK alt kümelerini tanımlar. Bu hastalar ALK inhibitörlerine oldukça duyarlıdır.
  • BRAF, insan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2 (HER2), nörotrofik reseptör tirozin kinaz (NTRK, MET ve RET dahil olmak üzere, küçük hücreli dışı akciğer kanserinde daha seyrek görülen diğer tetikleyici mutasyonları tanımlanmıştır. Çoklu ve tüm genom testi, bu potansiyel hedeflerin varlığını belirleyebilir.
  • Tümör PD-L1'in ekspresyonu, belirli immünoterapilere yanıtı tahmin eder ve hem birinci basamak hem de sonraki basamak tedavi ayarlarında tedavi seçimine rehberlik edebilir.

PET/BT —  Florodeoksiglukoz pozitron emisyon tomografisi (FDG-PET), tek başına veya bilgisayarlı tomografi (PET/BT) ile entegre olarak, tümör tutulum bölgelerini belirlemek için ilk evrelemede yararlıdır. Entegre PET/BT'nin evreleme doğruluğunu tek başına FDG-PET'e göre iyileştirdiği gösterilmiştir.

Bir tümörün metabolik aktivitesi, tümörün FDG alımını değerlendirmek için standartlaştırılmış alım değeri (SUV) kullanılarak ölçülebilir. Evre I ila IV KHDAK'si olan 2637 hastayı içeren 21 retrospektif çalışmaya dayanan bir meta-analiz, yüksek SUV'nin kötü prognoz ile ilişkili olduğunu bulmuştur. 1500 hastayı içeren müteakip çok değişkenli analiz, evre IV hastalığı olan hastalar için olmasa da, evre I ila III hastalığı olan hastalarda SUV'nin bağımsız bir prognostik özellik olduğunu öne sürdü. Evre I KHDAK'li hastalarla sınırlı ikinci bir bağımsız meta-analiz, daha düşük bir FDG alımının daha iyi bir prognoz ile ilişkili olduğunu da bulmuştur. PET (veya PET/BT), kemoterapiye yanıtı tahmin etmede de yararlı olabilir.

SUV'un prognostik bir araç olarak veya tedaviye yanıtı öngörmedeki rolünü belirlemek için ek çalışmalara ihtiyaç vardır.

Tam rezeksiyon sonrası nüks — KHDAK için tam rezeksiyon uygulanan hastalarda nüks ve/veya metastatik hastalık gelişebilir. Hastalığın nüksetmesinden sonra sağkalımı etkileyen çok sayıda faktör vardır.

Tam rezeksiyon yapılan 1073 hastalık bir seride, 445 hastada (%41) tekrarlayan KHDAK saptanmıştır. Ameliyat sonrası nükse kadar geçen ortanca süre 11.5 aydı ve nüks sonrası oranca sağkalım 8.1 aydı. Çok değişkenli analiz, nüksü takiben daha kısa sağkalımı öngören birkaç faktör tanımladı. Bunlar, düşük performans durumu, bir yıl veya daha kısa hastalıksız dönem, önceden neoadjuvan kemoterapi veya adjuvan RT kullanımı ve uzak metastazları (yalnızca intratorasik nüksün aksine) içermektedir.

Belirli hedeflenebilir mutasyonlarına sahip tümörlerle nüks eden hastalar, bazı durumlarda daha uzun hayatta kalma süresini sahip olabilir.

Aşağıda, tümörü belli genetik mutasyonları taşımayan ileri evre KHDAK tedavi yönetimi ve onaylı tedavilerin indirekt karşılaştırması görülebilir:

Küçük Hücreli Akciğer Kanserinin (KHAK) Tedavisi

Tedavi — Tanı sırasında KHAK'li hastaların yaklaşık üçte ikisinde ileri evre (toraks dışına yayılmış) hastalık vardır. Bununla birlikte KHAK, birinci basamak kemoterapiye çok yanıt verir. Bu nedenle, sistemik kemoterapi başlangıç ​​tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır.

  • Sınırlı (erken) evre KHAK, ipsilateral hemitoraks ve bölgesel lenf düğümleri ile sınırlı ve güvenli bir radyoterapi alanı içine alınabilen hastalık olarak tanımlanır. Sınırlı evre hastalığı olan hastalar öncelikle kemoterapi ve radyasyon tedavisi (RT) kombinasyonu ile tedavi edilir, çünkü RT eklenmesinin tek başına kemoterapi tedavisine kıyasla sağkalımı uzattığı gösterilmiştir.
  • Metastaz yapmamış ve bölgesel lenf düğümü tutulumu olmayan soliter pulmoner nodül ile başvuran nadir hasta dışında cerrahi kullanılmaz.
  • Profilaktik (koruyucu) beyin radyoterapisi, başlangıç tedavisine yanıt veren sınırlı evreli KHAK'li hastalarda beyin metastazı sıklığını azaltır ve sağkalımı uzatır.
  • İleri evre KHAK'si olan hastalar için (sınırlı evrenin ötesinde herhangi bir aşama), artık standart başlangıç tedavisi kemoterapi ile birlikte immünoterapidir. Hem profilaktik beyin radyoterapisi hem de torasik RT'yi içeren RT, ilk kemoterapilerine tam veya kısmi yanıt veren hastalarda faydalı olabilir.

İleri evre küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) başlangıç tedavisinde kemoterapiye immünoterapi eklenmesi artık standart yaklaşım olmuştur. Bu amaçla 2019'da atezolizumab (Tecentriq) ve 2020'de durvalumab (Imfinzi) FDA onayı aldı. Ülkemizde de bu amaçla hem atezolizumabın hem de durvalumabın T.C. Sağlık Bakanlığı ruhsatı vardır, fakat henüz geri ödeme kapsamına alınmamıştır.

İmmünoterapilerden önce bu durumdaki hastaların ortanca genel sağkalımı 10 ay civarında iken, günümüzde serplulimab ile 15 ayı geçtiğini görüyoruz.

Aşağıda, ileri evre KHAK birinci basamak tedavisinde dikkat çeken 3 çalışmanın sonuçlarının indirekt karşılaştırması görülebilir. 

ileri evre kucuk hucreli akciger kanseri en iyi baslangic tedavisi nedir impower133 caspian astrum

Prognoz — KHAK'li hastalarda en önemli prognostik faktör, başvuru sırasındaki hastalığın evresidir. Sınırlı evre hastalığı olan hastalar için ortanca sağkalım 15 ila 30 ay arasında değişir ve bildirilen beş yıllık sağkalım oranı yüzde 10 ila 13'tür. Buna karşılık, ileri evre hastalığı olan hastalarda ortanca sağkalım 8 ila 13 ay ve beş yıllık sağkalım oranı yüzde 1 ila 2'dir.

KHAK'li hastalarda klinik parametreler de prognostik öneme sahiptir. Kötü performans durumu ve/veya kilo kaybı, daha kısa sağkalım ile ilişkilendirilmiştir.

Akciğer Kanserinde Yan Etki Yönetimi

Akciğer kanserinin hem iyileştirici hem de palyatif tedavisi genellikle cerrahi, RT ve sitotoksik kemoterapi veya moleküler olarak hedeflenmiş ajanlar kullanılarak sistemik tedaviyi içerebilen multimodalite yaklaşımları içerir.

Sistemik tedavinin yan etkileri, hem tedavi sırasında hem de sonrasında yaşam kalitesi üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri nedeniyle genellikle özel bir endişe kaynağıdır. Yan etkilen, kullanılan tedavi çeşitlerine bağlı olarak değişecektir.

Akciğer kanseri tedavisi gören hastalarda gözlemlenen yaygın yan etkiler şunları içerir:

  • Kemoterapinin neden olduğu değişken şiddette bulantı ve kusma, çoğu kemoterapi rejiminde görülebilir, ancak ciddi bulantı ile genellikle önlenebilir veya etkili bir şekilde yönetilebilir.
  • Hematolojik yan etkiler, özellikle anemi ve artan enfeksiyon riski ile nötropeni dahil olmak üzere çoğu kemoterapi rejiminde görülür.
  • Özellikle sisplatin içeren kemoterapi rejimleri nefrotoksisite (böbrek fonksiyonlarında bozulma) şiddetli olabilir. Bu komplikasyonu önlemek için yoğun hidrasyon gereklidir.
  • Sisplatin ve taksanlarla (paklitaksel, dosetaksel) özellikle sık görülen nörotoksisite, tedavi kesildikten sonra genellikle en azından kısmen geri döndürülebilir.
  • Yorgunluk sık görülür ve sistemik kemoterapi, radyasyon tedavisi veya kanserin kendisinden kaynaklanabilir.
  • Anoreksiya ve kilo kaybı akciğer kanserli hastalarda sık görülür ve hastalığa veya tedavisine bağlı olabilir.

*

Özet Tablo: Akciğer Kanseri Tedavisinde İmmün Kontrol Noktası İnhibitörlerinin Kullanım Endikasyonları.

Hastalık ve Endikasyon İmmünoterapi
Küçük Hücreli  Dışı Akciğer Kanseri
Birinci basamak tedavi, metastatik hastalık
  • Pembrolizumab tek başına veya kemoterapi ile kombine
  • Atezolizumab tek başına veya kemoterapi ile kombine
  • Cemiplimab tek başına veya kemoterapi ile kombine
  • Nivolumab artı ipilimumab, tek başına veya kemoterapi ile kombine
  • Tremelimumab artı durvalumab, kemoterapi ile kombine
İkinci basamak veya sonraki tedavi, metastatik hastalık
  • Pembrolizumab
  • Nivolumab
  • Atezolizumab
Rezeke edilemeyen Evre III hastalık, kemoradyoterapi sonrası
  • Durvalumab
Adjuvan tedavi
  • Atezolizumab
  • Pembrolizumab
Neoadjuvan tedavi
  • Kemoterapi ile kombine Nivolumab
Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Birinci basamak tedavi, ileri evre hastalık
  • Atezolizumab kemoterapi ile kombine
  • Kemoterapi ile kombine Durvalumab