2020 yılında yapılan istatistiklere göre, dünya genelinde rahim ağzı kanseri en sık görülen 4. kanser türüdür ve kadınlarda kansere bağlı ölümler arasında 4. sırada yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre her yıl yaklaşık 570.000 yeni serviks kanseri vakası tespit edilmekte ve 311.000 kadın bu nedenle hayatını kaybetmektedir. Bu rakamların yüksek olması, serviks kanserinin önemini vurgulamaktadır. Ancak, erken teşhis ve tedavi yöntemleriyle bu kanserin önlenebilir bir hastalık olduğu da bilinmektedir. Düzenli tarama testleri ve aşılar sayesinde serviks kanserinin önlenmesi mümkündür.

Düzenli doktor kontrolleri sayesinde, rahim ağzı kanseri artık kadınların korkulu rüyası olmaktan çıkmıştır. Kadınlar cinsel aktif olduktan sonra 3 yılda bir yaptırmaları gereken hekim muayenesi ve smear testi ile yaşamlarını koruyabilirler. Rahim ağzı kanserinde sigara kullanımı önemli bir risk faktörüdür. Ayrıca, istatistikler cinsel yolla bulaşan hastalıklar, erken yaşta cinsel ilişki, çok eşli kadınlar ve düşük sosyoekonomik durumdaki kadınlar arasında yaygın görüldüğünü gösteriyor.

Erken evrede teşhis edildiğinde, rahim ağzı kanserinin anormal lekelenme tarzı vajinal kanamalar, cinsel ilişki sonrası kanamalar, kötü kokulu akıntı, et suyu kıvamında akıntı, genital kaşıntı ve yanma gibi sıklıkla görülen belirtileri vardır. Rahim ağzı kanseri erken dönemde belirti veren bir özelliğe sahiptir ve tanısı jinekolojik muayene ve smear testi ile kolaylıkla konulabilir. Erken evrede yakalanıp tedavi edildiğinde başarı oranı %80-85'tir. Günümüzde, rahim ağzı kanseri en korkutucu kanser türleri arasından çıkmıştır ve artık ölümcül bir hastalık olmaktan uzaklaşmıştır.

Erken teşhisin önemi göz önüne alındığında, ilerlemiş rahim ağzı kanseri için daha güçlü bir tedavi seçeneğimiz olduğunu öğrendik. Bevasizumab adlı ilaç, kanser tedavisinde antikor olarak kullanılmaktadır. Tümör hücreleri kontrolsüzce ürerken oksijen ve besin madde ihtiyacı artar. Bevasizumab, tümörün büyümesi için gerekli olan kan damarları oluşum sinyalini tanıyarak ve bloke ederek tümörün büyümesini engeller. Yapılan bir çalışmada, ilerlemiş vakalarda bevasizumab-kemoterapi kombinasyonunun tek başına kemoterapi uygulamasına göre yaşamı uzattığı saptandı. Ancak, Bevasizumab kullanan hastalarda daha fazla yan etki görüldüğü tespit edildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), güncel olarak tüm dünyada 2 milyondan fazla kadında rahim ağzı kanseri olduğunu ve her gün 650`den fazla kadının rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini tahmin etmekte. Her yıl 490 bin yeni rahim ağzı kanseri olgusuna tanı koyuluyor ve bu, günde 1300`den fazla yeni olgu demek anlamına geliyor. Rahim ağzı kanseri en sık 35-55 yaş grubundaki kadınları yakalıyor. Ancak hastalığın görülme yaşı giderek düşmekte ve 20-30 yaş grubundaki kadınlar da bu hastalığa yakalanmakta. Artık ileri evre rahim ağzı kanseri için daha güçlü bir tedavi seçeneğimiz olduğunu öğrendik. Tabi ki ülkemizde hastalarımızın bu ilacı rahim ağzı kanserinde doğrudan kullanması için bir onay süreci gerekecektir. Ancak gerekli olduğu durumlarda endikasyon dışı Sağlık Bakanlığı başvuruları ile de bu ilaca ulaşımın mümkün olacağını düşünmekteyim. Hastaların kendilerini takip etmekte olan hekimleri ile tedavi seçeneklerini konuşmaları ve hekimlerinin kendileri için seçtiği en doğru tedavi yöntemi ile devam etmeleri son derece önemlidir.