Hareketsiz yaşam tarzının kalp hastalıkları, diyabet, obezite gibi ciddi sağlık problemlerine zemin hazırladığı bilinmektedir. Ayrıca hareketsizlik; iskelet, kas, dolaşım, solunum, sindirim, boşaltım sistemi, endokrin sistem gibi vücuttaki pek çok mekanizma, pek çok sistem üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Bunların yanı sıra hareketsiz yaşam, bazı kanser türleriyle de yakından ilişkilidir. Özellikle hareketsiz yaşamın kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanserine etkisi üzerine birçok çalışma yapılmış ve bu hastalarda hareketsiz yaşamın, ölüm oranlarını artırdığı, fiziksel aktivitelerin ise bu oranları azalttığı gösterilmiştir.

Özellikle de televizyon karşısında geçirilen zaman, bunda en büyük pay sahibi olarak gösterilmiştir. Çünkü televizyon izleme, hareketsiz yapılan en yaygın aktivitedir. Öyle ki; yapılan araştırmalara göre Türk halkı, günde ortalama 4 saatini televizyon karşısında geçirmektedir.

Journal of Clinical Oncology'nin Mart 2014 sayısında yayımlanan kapsamlı bir çalışmada ilk kez kalın bağırsak kanserli hastalarda, günlük televizyon karşısından geçirilen süreyle ölüm oranları arasındaki ilişki ortaya konulmuş, ayrıca hastalığa yakalanmadan önce ve sonra yapılan fiziksel aktivitelerin bu oranlara etkisi karşılaştırılmıştır.

Bu çalışmada; kalın bağırsak kanserli yaklaşık 5600 hasta değerlendirilmiş, teşhis öncesi ve teşhis sonrası günlük televizyon izleme süreleri ve haftalık düzenli fiziksel aktivite süreleri ile genel ölüm oranları arasındaki ilişki incelenmiştir. Ve sonuçta; teşhisten önce, haftada 7 saat ve üzeri düzenli fiziksel aktivite yapmış olan kalın bağırsak kanserli hastalarda genel ölüm riskinin %20, hasta olduktan sonra haftada 7 saat ve üzeri düzenli fiziksel aktivite yapanlarda genel ölüm riskinin %31 daha düşük olduğu görülmüştür. Bunun yanında, teşhis öncesi günde 0-2 saat arası tv izleyenlere kıyasla günde 5 saat ve üzeri tv izleyenlerde genel ölüm riskinin %22; teşhisten sonra günde 0-2 saat arası tv izleyenlere kıyasla günde 5 saat ve üzeri tv izleyenlerde ise genel ölüm riskinin %25 daha yüksek olduğu belirtilmiştir.

Sonuç olarak; televizyon karşısında geçirilen fazla zamanın, yaşam sürelerini doğrudan etkilediği ortadadır. Bu yüzden televizyon karşısında geçirilen vaktin olabildiğince azaltılması, fiziksel aktivitelerin olabildiğince artırılması gerekmektedir. Unutmayalım ki; televizyonsuz yaşamak elbette ki kolaydır, ancak sağlığı bir kere kaybettikten sonra yeniden kazanmak hiç de kolay değildir. Bu yüzden sağlığımızı kaybetmeden gereken önlemleri almamız ve bu konuda hekimlerimizin tavsiyelerine kulak vermememizde son derece yarar vardır.