Kansere neden olan virüslere onkovirüs adı verilir. Bu kelime tümör yapıcı virüs anlamına gelmektedir. Aslında onkovirüslerin keşfi epey eskilere dayanmaktadır; öyle ki 1900’lü yılların başında Peyton Rous adlı bilim insanının virüslerin tavuklarda tümör oluşturduğunu gözlemlemiştir. Günümüzde ise kanserle ilişkili bu virüsler hem kanser oluşumunda hem aşılarla kansere karşı korunmada, hem de kanser tedavisinde önemli bir yer edinmiştir.

Kanserin genel tanımı kontrolsüz hücre bölünmesidir. Bu kontrolsüz bölünme, hücrenin genetik yapısında meydana gelen değişimlerin (mutasyon) birikmesi sonucu tetiklenir. Kansere neden olan birçok etmenden söz edilebilir: çevresel faktörler (radon gazı, hava kirliliği, radyasyon), yaşam tarzı (sigara, obezite, alkol), ailesel geçiş, rastgele mutasyonlar ve bazı enfeksiyonlar. Bilindiği üzere enfeksiyonlar zararlı küçük canlılar (parazit, bakteri, mantar ve virüs gibi) tarafından oluşturulur. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bilinen en küçük yaşam formları olan virüslerin kanserle sanılandan daha yakın bir ilişki içinde olduğunu ortaya koymuştur.

Günümüzde, kansere bağlı yaşam kayıplarının yüzde 15’inin onkovirüs kaynaklı olduğu bulunmuştur. Bu virüsler neden oldukları enfeksiyonlar ile kanser oluşumuna olanak sağlar. Enfeksiyonlar iltihaplanmalara neden olarak tümör oluşumu için elverişli bir ortam oluştururlar.

Kansere neden olan virüsler 7 ana grup altında toplanmıştır. Bunlar;

  1. Epstein Barr Virüsü (EBV): İnsanlarda en yaygın enfeksiyona neden olan virüs türüdür. Dünya nüfusunun yüzde 95‘inin bu virüs ile enfekte olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarda bu virüsün lenfoma, mide ve nazofarinks (geniz) kanserleriyle ilişkili olduğu bulunmuştur. Ancak bu virüsle enfekte olan kişilerde kanserleşme EBV enfeksiyonuna bağlı kanser gelişme ihtimali oldukça düşüktür. EBV virüsüne karşı geliştirilmiş bir aşı bulunmamaktadır.
  2. Hepatit C Virüsü (HCV): Kronik karaciğer iltihaplanmaları ve karaciğer kanseri ile ilişkilendirilmiştir. HCV ile enfekte, yani HCV pozitif olan kişilerin yüzde 20’sinde ciddi karaciğer rahatsızlıkları ve yüzde 4–7’sinde HCV’ye bağlı karaciğer kanseri geliştiği bilinmektedir. HCV’ye karşı geliştirilen etkili bir aşı bulunmamaktadır.
  3. Hepatit B Virüsü (HBV): En yaygın görülen 5. kanser çeşidi olan karaciğer kanseri gelişiminde temel role sahiptir. Yapılan araştırmalarda virüsün kalıcı enfeksiyonlar ile kronik karaciğer iltihaplanmaları ve kanserleşmeye neden olduğu bulunmuştur. Bu virüs tipine karşı geliştirilmiş çok etkili aşılar vardır.
  4. İnsan T-lenfotropik Virus (HTLV): Keşfedilen ilk retrovirüs türüdür. Retrovirüsler RNA’dan DNA elde etme özelliklerine sahip olduklarından, genleri kolaylıkla hücrelere ekleyebilirler. HTLV ile enfekte olmuş kişilerin yüzde 10’unda yetişkin T hücre lösemi görülmüştür. Bu virüse karşı koruyucu bir aşı bulunmamaktadır, ancak tedavi edici ilaçlar geliştirilmiştir.
  5. Human Papilloma Virüs (HPV): Hakkında en çok araştırma yapılan virüslerden birisidir. 130’dan fazla alt grubu tespit edilmiş olup, rahim ağzı (serviks) kanseriyle ilişkilendirilmiştir. Hatta son yıllarda yapılan çalışmalarda gösterilmiştir ki rahim ağzı kanserlerinin nedeni %99 HPV enfeksiyonudur. Bu virüsle enfekte olmuş kişilerin yüzde 10- 20’sinin rahim ağzı, anüs, vulva, penis, baş ve boyun kanserlerine yakalandıkları görülmüştür. HPV’ye karşı geliştirilmiş Gardasil ve Cervarix isimli etkili aşılar şu an piyasadadır.
  6. Kaposi Sarkom İlişkili Herpes Virus (KSHV): Onkovirüsler içinde en fazla sayıda onkogenlere (kanserleşmeye neden olan genler) sahip olduğu düşünülmektedir. Kaposi sarkomu adı verilen, daha çok AİDS hastalarında ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde görülen kanser türlerine neden olur.
  7. Merkel Hücreli Polyoma Virüsü (MCV): Kansere sebep olduğu yakın bir zamanda keşfedilmiş bir virüstür. Merkel hücreli kanser olarak adlandıran çok nadir görülen ve agresif özelliklere sahip bir kanser türüne neden olur. Ancak son yapılan araştırmalarda bu kanser türüne yakalanan hastaların yüze 20’sinde bu virüs tespit edilmemiştir. Bu virüse karşı geliştiren herhangi bir aşı veya ilaç bulunmamaktır. Kansere neden olup olmadığı konusundaki araştırmalar halen sürmektedir.

Sonuç olarak, onkovirüs adı verilen canlılığın en küçük formlarının kanser oluşumuna neden olduğu ve bunu nasıl gerçekleştirdiği artık net bir şekilde bilinmektedir. Bununla birlikte bu virüslerle enfekte olan bireylerin sadece az bir kısmında bu virüs enfeksiyonuna bağlı kanser gelişir. Ayrıca son yıllarda onkovirüslere karşı pek çok aşı geliştirilmiştir. Detaylı bilgi için sitemizde yer alan koruyucu kanser aşıları bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Virüslerin kanserle yakın ilişkisini keşfeden bilim insanları, son yıllarda virüsleri kullanarak kanser aşıları geliştirme yoluna gitmişlerdir. Yani ilginç bir şekilde virüsler için hem hastalık yapıcı hem de tedavi edici denilebilir. Tabii ki virüsleri tedavi edici özellik kazanmaları için bir dizi yüksek teknoloji gerektiren işlemden geçmeleri gerekir. Virüslerin tedavi amaçlı nasıl kullanıldığını anlattığımız yazımıza ulaşmak tıklayınız