Bu yıl gerçekleştirilen iki büyük kanser kongresi ASCO 2015 ve ECC 2015’te malign mezotelyoma için önemli gelişmeler sunuldu. Mezotelyoma tedavisi için hastalarımıza yeni umutlar sunan gelişmelerden ilki, bevasizumab etken maddeli ilacın standart tedaviye eklenmesinin yaşam sürelerinin anlamlı bir şekilde uzatması, ikincisi ise immünoterapinin bu hastalıkta da etkili olabileceğinin gösterilmesi idi.

Malign mezotelyoma, ya da hepimizin daha kolay anlayabileceği bir ifadeyle akciğer zarının en sık görülen kanseri, her ne kadar nadir görülse de önemli sağlık problemlerinden birisidir. Mezotelyoma akciğer zarı, kalp zarı, karın zarı ve testis zarından kaynaklanabilen sinsi başlangıçlı bir tümördür. Yüzde seksen oranında akciğer zarından (plevra) kaynaklandığı için, malign mezotelyoma denilince akla ilk olarak akciğer zarının kanseri gelir. Bu hastalığın en büyük sebebi, asbest maruziyetidir. Bununla birlikte batılı toplumlarda, simian 40 adlı virüsün de bu hastalığa neden olduğu bilinmektedir.

Malign Mezotelyoma, mesleki asbest temasının olduğu ülkelerde erkeklerde sık görülürken, ülkemiz gibi çevresel asbest teması durumunda kadın ve erkeklerde görülme oranı birbirine eşittir. Mesleki asbest temasına bağlı mezotelyoma en fazla 50-60’lı yaşlarda görülür. Asbest teması ile mezotelyoma arasındaki süre 20-40 yıl civarındadır. Uzun süreli gelişim ve dönüşüm neticesinde bu hastalığın ortaya çıkması nedeniyle, hastalık bulgu verdiğinde çoğunlukla ileri evrede yani ameliyat edilemez aşamadadır. Bu hastalarda malign mezotelyoma, akciğer zarları arasında sıvı toplanması (plevral efüzyon), zarın kalınlaşması ve solunumla ilgili birtakım şikayetler ya da başka amaçla çekilen akciğer filminde tesadüfle ortaya çıkabilir. Çoğunlukla şikayetlerin ortaya çıkmasıyla birlikte tanı konulması dolayısı ile tanıda geç kalınma eğilimi fazladır.

Malign mezotelyoma eğer erken evrede yakalanamazsa, yani ameliyat sınırını aşmışsa, bu hastalara yapılacak tedavilerin başarı oranı düşüktür. Son 30 yıla baktığımızda, klasik kemoterapi ilaçlarına sadece iki yeni kemoterapi ilacı ilave olmuştur. Bunlardan birisi 2000’lerden önce Gemsitabin, diğeri ise 2000’li yıllardan sonra da Pemetreksed adlı ilaçtır. Geçtiğimiz 15 yılda hedeflenmiş tedavilerde ciddi bir ilerleme olmasına rağmen, hedeflenmiş tedavilerin malign mezotelyomadaki kullanılmasıyla ilgili veriler son derece yetersiz kalmıştır.

Bu yıl düzenlenen 2 büyük kanser kongresinde mezotelyoma tedavisi için yüz güldürücü gelişmelere tanık olduk. Bunlardan ilki haziran ayında düzenlenen ASCO 2015 etkinliğinde Bevasizumab etken maddeli bir tür hedeflenmiş ilacın mezotelyoma tedavisinde başarı göstermesi hakkında idi. Amerika ve Avrupa 'da Avastin, ülkemizde Altuzan adı ile bilinen Bevasizumab etken maddeli ilaç daha önce, kalın bağırsak kanseri başta olmak üzere beyin tümörü, rahim ağzı kanseri, yumurtalık kanseri gibi hastalıklarda yaşamları değiştirmiştir. Bu ilaç, tümörlerin beslenmesini yani damarsal yapısını bozarak etki gösterir. Mezotelyomada en iyi tedavi rejimi olarak bilinen, Sisplatin-Pemetreksed kombinasyonuna Bevasizumab ilave edilmesi, hem tedaviden elde edilen yanıt süresini arttırmış hem de yaşam süresine olumlu katkı sağlamıştır.

Mezotelyoma tedavisinde umut veren diğer çalışma, Eylül 2015’te Viyana’da gerçekleştirilen Avrupa Kanser Kongresi’nde ön sonuçları sunulan, mezotelyoma tedavisinde immünoterapilerin etkinliği hakkında olmuştur. Bu çalışma, katılımcı hasta sayısı her ne kadar az da olsa, immünoterapilerin bu kanser çeşidinde de etkili olacağını bize düşündürmüştür.

Sonuç olarak, öyle tahmin ediyoruz ki Bevasizumab, önümüzdeki süreçte ülkemizde de onay alacak ve biz onkologlar bu zorlu kanser türünde hastalarımıza artı bir katkı olarak bu ilacı kullanabileceğiz. İmmünoterapiyi de bu alanda yakın izliyoruz. Artık immünoterapinin akciğer kanserinin hemen her türünde işe yaradığını görmekteyiz. Umuyoruz ki immünoterapi çalışmaları mezotelyomada da işe yarasın ve bu tedavisi son derece zorlu olabilen kanser türünde hastalarımıza faydalı olsun.

İleri okuma: Malign mezotelyoma ve bu hastalığın en önemli sebebi Asbest!

Asbest, tabiatta doğal olarak bulunan, lifsi yapıda olan bir grup minerale verilen ortak isimdir. Yeryüzünün toprak örtüsünde doğal olarak bulunur. Yer kabuğunu oluşturan kayaların yapısında 2/3 oranında asbest mineralleri vardır. Yaşanılan yere bağlı olarak değişmekle beraber günde ortalama 10.000 – 15.000 arası asbest lifi soluruz. Suda da asbest lifleri bulunur, lif miktarı litrede 200.000’e ulaşabilir. Dolayısıyla her insan günlük yaşamda asbest ile temas eder. Doğada, özellikle volkanik aktivitenin yüksek olduğu alanlarda, asbest, yer yer yoğun birikimler halinde yeryüzü örtüsünde bulunur. Bu toprak, ısı ve su yalıtım özellikleri nedeniyle kırsal alanda yaşayanlarca kullanılmaya başlanmıştır. Sık kullanımı nedeniyle bu tür toprak çeşitleri yöre yaşayanları tarafından bazı bölgelerimizde aktoprak adıyla da adlandırılarak diğer toprak çeşitlerinden ayırt edilmiştir.

Asbest, yirminci yüzyılın en çok kullanılan endüstriyel ara maddesi olmuş, ama bir o kadar da sağlık sorunlarıyla tanınmıştır. Söz konusu bu sorunlar, asbest ile uzun süre temas etmiş toplumlarda çok daha yaygın görülür. Önümüzdeki 30 yıl boyunca gelişmiş ülkelerde endüstriyel asbest teması nedeniyle 500.000 kişide kanser gelişmesi beklenmektedir.

Türkiye’de de asbest teması önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ancak, gelişmiş ülkelerden çok farklı şekilde, Türkiye’de asbest teması çoğunlukla kırsal alanda gerçekleşmekte olup, ilgili hastalıklar da kırsal alan kökenli kişilerde sık görülmektedir. Asbeste maruz kalan kadınlarda mezotelyoma riski, normal topluma göre 799 kez daha yüksektir. Türkiye’de, kırsal alanda bilinen asbest teması, uluslararası camiada iyi bilinen büyük bir halk sağlığı sorunudur.

Toprakta asbest minerallerinin yoğun olarak bulunduğu ve bu toprağın kullanıldığı yerlerde asbest lifleri solunmakta, yani asbest teması ortaya çıkmaktadır. Bu toprakların rahat bulunduğu yerlerde yaşayan köylüler, geçen zaman boyunca aktoprağın yararlı etkilerini tecrübe yoluyla öğrenmişler ve evlerinin badana-sıva işinde, çatıların ısı ve su yalıtımında, ateş yakılan ocakların yalıtımında aktoprağı yaygın olarak kullanmışlardır.

Ülkemizde 2012 yılı istatistiklerine göre asbest ile kırsal alanda temas etmiş 1.000 000’a yakın insanın yaşadığını kabul edilmektedir. Bu grubun 332.600’ü asbest nedenli hastalıklar gelişecek ölçüde asbest ile temas ederek risk almış bulunmaktadır. 2012 yılı içinde, 473 köyde asbest içerikli toprak kullanıldığı, buralarda yaşayan yaklaşık 88.000 köylünün halen asbest ile temasa devam ettiğini de bilinmektedir. Asbest ile temas etmiş ve halen teması kesilmiş olan toplum için 2013 yılı sonrası önümüzdeki yirmi yıl boyunca 7.638 mezotelyoma, 2.984 akciğer kanseri olgusu beklenmelidir. Ülkemizde asbest kullanımı ve ticareti 31 Aralık 2010 tarihi itibariyle yasaklanmıştır. 2010 yılı öncesi son 30 yılda asbest ithalat miktarı yaklaşık 500.000 ton olmuştur. Dolayısıyla halen bu miktar asbest sanayide ve hayatta dolaşmaktadır. Eski sanayi ürünleri ile çalışan ortamlarda, örneğin gemi tamir, araba tamir-fren balata, inşaat yıkım, kaynakçılık, izolasyon, yangın önleme, jeneratör çalışanlarında ve belki de kayıt dışı olarak küçük sanayi alanlarında asbest temasının hala olduğu bir gerçektir.

Türkiye Mezotelyoma Çalışma Grubu verilerine göre 2012 yılı itibariyle kırsal alanından mezotelyoma gelen iller aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

Asbest temaslı bir kişide, başka nedenlerle izah edilemeyen göğüs ağrısı, mezotelyoma için önemli bir alarm bulgu olabilir. Hastalığın seyrinde hastaların %95’inde akciğer zarında sıvı (plevral efüzyon) gelişmektedir. Hastalıkta metastazlar nadir görülmekte ve bu metastazlar çoğu zaman herhangi bir şikayete neden olmamaktadır.