Saygın bilim dergilerinde Nature'da yayımlanan dikkat çekici bir çalışmaya göre, mikrobiyota adı verilen bağırsak mikroorganizmalarının azalması, vücudun insüline olan duyarlılığının artmasına, obezitenin azalmasına ve kahverengi yağ dokusunda artışa neden olmaktadır.

İnsan vücudunda zıt etkili 2 tip yağ dokusu bulunmaktadır. Bunlardan ilki; beyaz yağ dokusu diye adlandırılan, alınan fazla kalorinin depolandığı, obeziteyle ilişkili istenmeyen yağ dokusu iken ikincisi; insülin hormonuna duyarlılığı artıran, metabolizmayı hızlandırarak vücut ısısını artırıp soğuğa karşı koruma sağlayan, şeker düzeylerinde ve metabolizma üzerinde olumlu etkileri görülen kahverengi yağ dokusudur.

Yıllar önce sadece bebeklerde bulunduğu düşünülen kahverengi yağ dokusunun yetişkin bireylerin omuz ve kürek kemiği hizasında da saptanmasıyla bu bilgi ortadan kalkmıştır. Ortalama 50 gram kahverengi yağ dokusu günde fazladan 500 kalori yakılmasını sağlamakta ve bu etkisini termogenin adı verilen bir protein üzerinden yapmaktadır. Bu pozitif etkileri sebebiyle kahverengi yağ dokusu miktarını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarla egzersizin ve soğuğun kahverengi yağ dokusunu artırdığı bilinmektedir.

Nature Medicine Dergisi'nde yayımlanan fareler üzerinde yapılan bir çalışmaya göre; antibiyotik kullanımı gibi etkenlerle azalan bağırsak mikroorganizmaları, kahverengi yağ dokusunda artışa neden olmaktadır. Bakterilerdeki azalmanın sağladığı bu etkinin; bazı sinyal molekülleri ve bazı savunma sistemi elemanları üzerinden gerçekleştiği düşünülmektedir. Bu sinyal molekülleri ve savunma sistemi elemanlarının tetiklediği metabolik olaylar beyaz yağ dokusunun esmerleşmesine (kahverengi yağ dokusunun artmasına) neden olmaktadır.

Çalışmaya göre bağırsak mikroorganizmalarındaki azalma, kahverengi yağ dokusunu artırarak insülin duyarlılığını artırıyor, beyaz yağ dokusunu azaltarak obeziteyi azaltıyor olabilir. Şu an için sadece farelerde gösterilen bu ektiler, elbette obezite ile mücadelede umut vericidir; fakat sadece bu çalışmadan elde edilen verilerle zayıflamak için antibiyotik kullanılması önerilemez. Bu sonuçlar, gelecekte bağırsak bakterilerinin düzenlenmesinin son derece etkili bir yaklaşım olacağına bir kere daha işaret etmekle birlikte, klinik çalışmalarla doğrulanmaya ihtiyaç duymaktadır.