Özofagus – yemek borusu kanseri nedir? Nedenleri - risk faktörleri nelerdir?

Özofagus yani yemek borusu sindirim sisteminin bir parçası olarak görev yapar. Amerikan İngilizcesi’nde “esophagus”; İngiltere İngilizcesi’nde “oesophagus” olarak yazılır. Türkçe yazılışında da farklılıklar bulunmaktadır (özofagus veya özefagus; çoğunlukla özofagus tercih edilir).

Ağıza alınan besinleri mideye taşıyan içi boş tüp şeklinde bir organdır. Göğüs kafesinin içinde yer alan özofagus (yemek borusu), ağız boşluğunun sonundan başlayarak soluk borusu ile omurilik arasında yukardan aşağıya mideye kadar uzanır. Yutma işlemi gerçekleştiğinde özofagusta bulunan kas tabakaları kasılarak besinlerin mideye iletilmesi sağlanır.

Özofagus duvarının birkaç tabakası vardır. Bu tabakalar, özofagusun neresinde kanserin başlama eğiliminde olduğunu ve nasıl gelişebileceğini anlamamızda önemli bir yer teşkil eder.

Mukoza: Bu tabaka özofagusun iç kısmında yer alır ve üç bölümü vardır:

Epitelyum özofagusun en iç tabakasıdır ve normalde skuamöz hücreler olarak adlandırılan yassı, ince hücrelerden oluşur. Özofagus kanserinin en sık görüldüğü yer burasıdır.

Lamina propiya epitel dokunun hemen altında yer alan ince bağ dokusu tabakasıdır.

Muskülaris mukoza lamina propiya’nın altındaki çok ince kas tabakasıdır.

Alt mukoza (submukoza): Kan damarları ve sinirlerin yer aldığı mukozanın hemen altındaki bağ dokusu tabakasıdır. Özofagusun bazı bölümlerinde alt mukozada mukus salgılayan salgı bezleri yer alır.

Muskülaris propiya: Alt mukozanın altındaki kalın kas tabakadır. Düzenli bir biçimde kasılarak besinlerin mideye iletilmesini sağlar.

Adventisya (dış kabuk): Özofagusun bağ dokularından oluşan en dışta kalan tabakasıdır.

Özofagusun üst tarafında kastan oluşan bu özel bölge, besinlerin geldiğini hissederek özofagusun açılması için gevşer. Bu kas özofagusun üst sfinkteri olarak adlandırılır.

Özofagusun alt kısmında mideye birleşen yeri gastroözofajiyal bileşke (GB) olarak adlandırılır. GB’nin yakınında özofagusun alt sfinkteri olarak adlandırılan kas bölgesi besinlerin özofagustan mideye hareketini kontrol eder. Yemek yeme eylemi bittiğinde mide asiti ve sindirim enzimlerininin yemek borusuna girmemesi için özofagusu kapatır.

Özofajiyal (yemek borusu) kanser

Özofajiyal (yemek borusu) kanser, iç tabakada (mukoza) başlayarak dışa doğru (alt mukoza ve kas tabakasına doğru) gelişir. Özofagusta 2 tip hücre bulunmaktadır. Bu nedenle de 2 tür özofajiyal (yemek borusu) kanser türü gelişir. Şimdi gelin birlikte özofagusta gelişen bu iki kanser türünü inceleyelim.

Skuamöz (yassı) hücreli karsinom

Özofagus yani yemek borusu normalde skuamöz hücrelerle kaplıdır. Kanser daha çok bu hücrelerde başlar ve genellikle yemek borusunun üst kısmında ve biraz da orta kısmında görülür. Bu hücreler sıcak içeceklere ve sert yiyeceklere karşı dirençlidir ve hasar gördüğünde çabuk iyileşebilir. Ancak ne kadar çok hasar görürse, o kadar çok yeni hücre üretecektir. Buda üretilen yeni hücrelerin kansere dönüşme şansını artırır.

Adenokarsinom

Bez hücrelerinde başlayan kanserler adenokarsinom olarak adlandırılır. Bu bez hücreler, özofagusun alt mukozasında bulunur ve mukus salgılar. Son yıllarda özofagus (yemek borusu) kanserlerinin yarısından fazlası adenokarsinom olarak teşhis edilmektedir.

Adenokarsinom özofagusun mide ile birleştiği alanda başlar ve kanser gibi gelişme eğilimindedir. Bir başka neden ise, özofagusu kaplayan hücrelerin uzun süreli reflü sonucu değişimine bağlı tümör hücrelerinin oluşumudur. Reflünün sık görülmesi adenokarsinom’a yakalanma oranını artırmaktadır. Ayrıca bu kanser türünün gelişiminde “Barrett özofagusu”nun da etkisi olduğu görülmüştür.

Ayırt edilemeyen kanser türleri

Farklılaşmamış kanser, hangi hücre türünde başladığını belirleyecek özellikte değildir. Laboratuvar ortamında incelendiğinde kanser hücrelerinin belirlenecek kadar gelişmemiş olduğu görülebilir. Bu nedenle de, bez hücrelerden mi (adenokarsinom) ya da cilt hücrelerden mi (skuamöz hücreli) geliştiği söylenemez.

Hücrelerin özelleşmesi ile birlikte bu hücrelere ayırt edilebilen hücreler denilir. Bu özelleşme hücrelerde görülemediğinde “özofagusta ayırt edilemeyen kanser” olarak nitelendirilir.

Nadir rastlanan kanser türleri

Nadiren de olsa özofagusta (yemek borusu) görülen kitle, gastrointestinal stromal tümör olarak karşımıza çıkabilir ya da lenfoma, melanom (cilt kanseri), sarkom gibi başka kanser türlerine rastlanabilir.

Özefagus (yemek borusu) kanserinde risk faktörleri nelerdir?

Hastalığa yakalanma şansını değiştiren herşey bizler için risk faktörüdür. Bu nedenle yaşam tarzımıza, edindiğimiz alışkanlıklarımıza, maruz kaldığımız tüm çevresel etkenlere dikkat ederek kanser hastalığında etkisi olan risk faktörlerini azaltmamız mümkündür.

Sigara içmek, alkol kullanmak gibi bazı risk faktörleri, yaşamın içinde edindiğimiz alışkanlıklardandır ve değiştirilebilir. Kişinin yaşı ve ailesel geçmişi gibi bazı risk faktörleri de vardır ki bunlar değiştirilemez. Öte yandan, riske sahip olmanız kansere yakalanacağınız anlamına gelmez. Ya da herhangi bir risk faktörü yokken kanser olmanız mümkündür denilebilir.

Bu sebeple, özofagus (yemek borusu) kanserinde etken risk faktörlerini bilmeniz önemlidir. Bu sayede, hayatınızda yapacağınız ufak değişikliklerle riski azaltabilirsiniz. Bu kanser türü ile ilgili bazı risk faktörlerine sahipseniz, sık aralıklarla rutin kontrollerinizi ihmal etmemelisiniz. Böylece, kanserde erken tanı ve etkin bir tedavi olanağına sahip olabilirsiniz.

Şimdi gelin özofagus (yemek borusu) kanserinde etken olan risk faktörlerini birlikte inceleyelim.

Yaş ve Cinsiyet

Özofagus (yemek borusu) kanserine yakalanma riski yaş ilerledikçe artmaktadır. Kadınlara nazaran erkeklerde daha fazla görülen özofagus kanseri, 50 yaş altındaki kişilerde nadiren rastlanmaktadır.

Sigara ve Alkol

Sigara, puro, pipo kullanmak, özofagus kanserinde en önemli risk faktörlerinden biridir. Çok miktarda ve uzun süre tütün ürünleri kullanılırsa kanser riskide o derece artacaktır. Bu oran özellikle skuamöz(yassı) hücreli özofagus kanserine yakalanma riskinde daha da fazladır.

Alkol kullanmakta özofagus kanser riskini artırır. Alkol tüketimi ne kadar fazla olursa kanser riski de o oranda artış gösterir. Alkol, skuamöz hücreli özofagus kanserinin gelişmesinde daha etken rol oynar. Ayrıca hem alkol hem de tütün ürünlerini kullanmak, bunların tek başına kullanıldığında gelişen riski ikiye katlar.

Bu nedenle size tavsiyem; özofagus kanseri dahil birçok kanser türünde etken risk faktörü olan tütün ve tütün ürünlerini kullanmayı bırakarak sağlıklı bir yaşama merhaba demenizdir.

Barrett özofagusu

Mide asitinin reflüsü uzun süre özofagusun alt kısmına giderse, özofagusun iç yüzeyine zarar verebilir. Buda, normalde skuamöz hücre ile kaplı alanın bez hücrelerle yer değiştirmesine neden olur. Bu bez hücreler mide ve bağırsak hücrelerine benzer ve mide asitine karşı daha dayanıklıdır. Gelişen bu duruma Barrett özofagusu adı verilmiştir.

Reflü ne kadar uzun süre devam ederse Barrett özofagusu gelişme olasılığı da o kadar artacaktır. Barrett özofagusunda bez hücreler zaman içinde anormalleşir, buda prekanseröz bir durum olan displaziye yol açabilir. Dizplazi, hücrelerin görünümlerindeki anormalliğin nasıl göründüğüne bağlı olarak derecelendirilir. Düşük derece displazide hücreler normal hücrelere benzer. Yüksek derece displazide ise, hücreler çok daha anormal görünüştedir. Buda kanser riskinin yüksek olduğu anlamına gelir.

Gastroözofageal reflü hastalığı

Mide normalde besinleri öğütmek için güçlü asit ve enzim üretir. Bazen asit mideden özofagusun alt kısmına sızabilir. Bu duruma gastroözofageal reflü hastalığı ya da kısaca reflü denir. Halk arasında oldukça yaygın bir hastalık olarak görülen reflü, yemekten sonra hazımsızlık, mide ekşimesi, yemek borusunda yanma gibi belirtilere neden olur. Bazende hiçbir belirti göstermeyebilir.

Reflü olan kişilerde özofagusta adenokarsinom riski biraz daha fazladır. Bu risk, kişi sık reflü belirtisi gösterdiğinde artar, ancak yine de reflü olan kişilerin büyük çoğunluğunda özofagus (yemek borusu) kanseri gelişmez.

Obezite

Aşırı kilolu ya da obez olmak, reflü ve özofagusta adenokarsinom gelişme riskini artırır.

Beslenme

Besin maddelerinde bulunan bazı maddeler özofagus (yemek borusu) kanser riskini artırabilir. Yapılan araştırmalarda henüz tam bir karara varılmamış olsa da, işlenmiş et ürünlerini çok tüketmenin özofagus kanserinde riski artırabileceği düşünülmektedir. Buda dünyanın belli bazı bölgelerinde bu kanser türünün neden yüksek oranda görüldüğünü açıklamaktadır.

Öte yandan sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenin özofagus riskini azalttığı görülmüştür. Bunun sebebinin de sebze ve meyvelerde bulunan vitamin ve minerallerin kanseri önlemede etken rol oynayabileceği düşünülmektedir.

Ayrıca, çok sıcak içecek tüketmek özofagusta skuamöz hücreli kanser riskini artırabilmektedir. Bunun sebebi; çok sıcak içeceklere maruz kalan özofagus (yemek borusu) yüzeyindeki hücrelerin uzun vadede zarar görmesi sonucu kanserin oluşabileceği düşüncesidir.

Akalazya

Bu durum yemek borusunun alt uç kısmındaki kasların düzgün bir şekilde çalışmayarak düzenli gevşememesi yani yutma güçlüğüdür. Katı ve sıvı besinler yutma işleminde mideye geçmekte zorlanır ve yemek borusunda birikir. Normalden daha uzun süre besinlere maruz kalan yemek borusu yüzeyindeki hücreler zamanla tahriş olur. Bu durum yemek borusu kanser riskini artırır.

Tiloz

Tiloz ayak tabanları ve avuç içi derisinin en üst tabakasında gelişen ve nadir görülen kalıtsal bir hastalıktır. Bu durum, yemek borusunda papillom (küçük urcuk) gelişmesinde etken rol oynar ve yemek borusunda skuamöz hücreli kanser riskini oldukça artırır.

Plummer-Vinson sendromu

Nadir olarak görülen Plummer-Vinson sendromunda yemek borusunun iç yüzeyinde dışarıya doğru uzanan ince cepler (web) oluşur ve daralmaya neden olur. Bu daralma sonucu besinlerin sıkışıp kalması kişide yutkunma problemine yol açar. Bu sendrom, demir eksikliğine bağlı kansızlık, glossit (dilde tahriş), kolay kırılan tırnak, bazende tiroid bezlerinde veya dalakta büyüme gibi belirtiler gösterir.

Bazı kimyasallar

Sudkostik çözeltisi, solvent, asbest gibi maddeler güçlü kimyasallar içerir. Temizleme ürünlerinde kullanılan ve aşındırıcı madde içeren bu kimyasallar, temas ettiği hücreleri yakıp yok eder ve ciddi yanıklara neden olarak özofagusta daralmaya yol açar. Buda özofagusta skuamöz hücreli kanser gelişmesi için zemin hazırlayabilir.

İnsan papillom virüs (HPV) enfeksiyonu

Yapılan araştırmalarda, özellikle Asya ve Güney Afrika’da özofagus kanseri olan 3 hastadan birinde HPV enfeksiyonu belirtilerine rastlandığı gözlenmektedir. Buda özellikle bazı bölgelerde HPV virüsünün özofagus kanseri gelişme riskini artırabileceğini gösterir

Özofagus – yemek borusu kanseri belirtileri nelerdir?

Özofagus kanseri genellikle görülen belirtilerden yola çıkılarak teşhis edilir.

  • En sık görülen belirti yutma güçlüğüdür.
  • Bunun yanında yutkunma sırasında ağrı,
  • kilo kaybı,
  • ses kısıklığı,
  • devamlı öksürük,
  • kusma,
  • yutulan besinlerin geri gelmesi gibi bazı belirtilere özofagus (yemek borusu) kanserinde sıkça rastlanmaktadır.

Ancak, bu belirtilerin doğrudan özofagus (yemek borusu) kanseri ile ilişkilendirilmesi doğru değildir. Ciddi olmayan başka sağlık problemleri de bu tür belirtilere yol açabilir. Bu durumda size düşen, vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurmanızdır. Bu sayede, erken tespit edilen sağlık sorununa hızlıca çözüm bulunması mümkün olacaktır.

Özefagus – yemek borusu kanserinde erken tanı ve tarama mümkün müdür? Nasıl teşhis edilir?

Özofagus kanseri için rutinde uygulanan bir kanser tarama testi mevcut değildir ve genellikle görülen belirtilerden yola çıkılarak teşhis edilir.

Görüntüleme testleri

Görüntüleme testlerinde X ışınları, manyetik alan, ses dalgaları ya da radyoaktif madde kullanılır. Görüntüleme testleri şüpheli alanın kanser olup olmadığını anlamak, kanserin yayılımını tespit etmek, tedavinin etkinliğini belirlemek ve kanserin tekrarlama eğilimini incelemek için uygulanan testlerdir.

Baryumlu pasaj grafisi

Özofagus duvarını kaplaması için baryum içeren bir madde içirilir. Anahatları ile yemek borusunun görüntüsü sağlanarak gerekli görülen yerlerden görüntü alınır. Bu test yemek borusunun iç tabakasında normalde yumuşak olan yüzeyinde anormallikleri gösterebilir.

Baryumlu pasaj grafisi yutma problemine neyin neden olduğunu görmek için yapılan ilk testtir. Bu test kullanılarak erken evre küçük boyutlardaki kanser bile görülebilir. Erken evre kanserler küçük yuvarlak veya yassı yumrular olarak gelişebilir. İleri evre kanserlerde anormal görünen alan geniştir ve yemek borusunda daralma vardır.

Aynı zamanda bu test özofagus kanserine bağlı gelişen ciddi komplikasyonlardan biri olan trakeo-özofajial fistül teşhisinde kullanılabilir. Bu komplikasyonda tümörün soluk borusu ile yemek borusu arasında bulunan dokuya zarar verdiği ve ikisinin arasında bir delik açtığı görülür. Yutma gerçekleştiğinde besinler yemek borusundan geçerken bu delikten soluk borusuna ve akciğerlere gidebilir. Buda sık sık öksürüğe, öğürmeye hatta zatürreye (pnömoni) yol açabilir. Bu problem cerrahi müdahale veya endoskopi işlemi ile tedavi edilebilir.

Baryum, sadece yemek borusunun iç yüzeyinin şeklini gösterir. Bu yüzden yemek borusu dışında kanserin yayılımı belirlenemez.

Endoskopi

Endoskop, ucunda kamera bulunan esnek, ince ve görüntü kapasitesi yüksek bir cihazdır. Sindirim sisteminin görüntülenmesinde sık kullanılan endoskopi, özofagus kanserinin teşhisinde ve yayılımının belirlenmesinde yardımcı olabilen bir testtir.

Üst endoskopi

Üst endoskopi özofagus kanserinin teşhisinde önemli rol oynayan bir testtir. Bu test sırasında endoskop boğazdan aşağıya doğru sokularak özofagus ve mide içi görüntülenir. Endoskopun ucundaki kamera görüntüleri monitöre verir. Böylece özofagus duvarında anormal bölgeler tespit edilir. Bu işlem tümörün büyüklüğü ve yayılımı hakkında bilgi vererek cerrahinin yapılabilme olasılığını belirleyecektir.

Endoskopik ultrason

Bu test gerçekte bir görüntüleme testidir. Ancak genellikle üst endoskopi ile birlikte uygulanır. Ultrason testleri vücudun hedeflenen bölgelerini görüntülemek için ses dalgaları kullanır. Ses dalgaları yayan endoskop boğazdan içeri yemek borusuna sokulur. Endoskoptan yayılan ses dalgalarından gelen yankılar bilgisayar tarafından kaydedilerek siyah beyaz görüntü haline getirilir. Bu sayede tümörün yemek borusu içinde ne derinlikte olduğu büyüklüğünü, yakın alanlara yayılımı ve etkilenen lenf bezleri görülebilir. Ayrıca endoskopik ultrason, büyüyen lenf bezlerinden biyopsi örneği alınmasına yardımcı olan bir testtir. Buda cerrahi müdahale ile tümörün alınma şansı hakkında bilgi verecektir.

Özefagus – yemek borusu kanserinde evreleme

Özofagus (yemek borusu) kanseri teşhis edildiğinde, evrelenmesi veya yayılım durumunun belirlenmesi gerekir. Bu sayede, uygulanacak tedavi planı şekillenir. Evreleme, kanserin yemek borusunda veya vücudun diğer bölgelerine yayılım durumuna ve yayılım söz konusu olduysa, vücudun hangi bölgelerine yayıldığına göre belirlenir. Bir başka deyişle, buna hastalığın derinlik ve genişlik ölçümü de denilebilir. Bazen teşhis sırasında kanserin evresi belirlenebilir veya emin olmak için ilave testlerin [BT(bilgisayarlı tomografi), MR (manyetik rezonans görüntüleme), PET BT gibi] uygulanması gerekebilir. Sonrasında yemek borusu ve kanserin yayılım durumuna bakılarak etkin tedavinin planlaması yapılır.

Evreleme yapılırken hastalığın yayılım alanı ve ne kadar agresif olduğunu bilmek önemlidir. 0’dan IV’e kadar sıralanmış olan evreler kanserin ilerleme derecesini göstermektedir. Kanserin en ilerlemiş evresi IV rakamı ile ifade edilir. 0 evresi ise, kanserin erken evrede olduğunu belirtir. Evrelemede yemek borusu kanserinin türüne göre her evrenin ifade ettiği özellikleri kısaca şöyle açıklayabiliriz:

  1. Özofagusta (yemek borusu) skuamöz hücreli kanser evrelemesi

Evre 0: Bu evrede kanser epitel dokuda (özofagusu kaplayan hücrelerden oluşan tabaka) gelişir, ancak bu hücrelerin altındaki bağ dokularına ilerlememiştir. Kanser, yakındaki lenf bezlerine ve diğer organlara yayılım göstermemiştir.

Özofagusta (yemek borusu) skuamöz hücreli kanserin I’inci evresini 2 şekilde gözleyebiliriz;

Evre Ia: Kanser epitel dokudan aşağıya; lamina propiya, muskülaris mukoza ya da alt mukozaya ilerlemiştir. Ancak ilerleme bununla sınırlı kalır. Yakındaki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez.

Evre Ib: Kanser muskülaris propiya olarak adlandırılan kas tabakasına ilerlemiştir. Ayrıca kas tabakasından geçerek özofagusun dış kısmını kaplayan bağ dokusuna da yayılım gösterebilir. Kanser yakındaki lenf bezlerinde veya uzak bölgelerde görülmez.

Özofagusta (yemek borusu) skuamöz hücreli kanserin II’nci evresini 2 şekilde gözleyebiliriz;

Evre IIa: Kanser muskülaris propiya olarak adlandırılan kas tabakasında gelişir. Ayrıca kas tabakasından geçerek özofagusun dış kısmını kaplayan dış çeper (adventisya), bağ dokusuna da yayılım gösterebilir, ancak yakındaki ya da uzaktaki hiçbir lenf bezinde veya uzak bölgede görülmez.

Evre IIb: Kanser epitel dokudan aşağıya; lamina propiya, muskülaris mukoza ya da alt mukozaya ilerlemiştir. Ayrıca, muskülaris propiya’da da kanser görülebilir. Ancak özofagusu kaplayan dıştaki doku tabakasında görülmez, fakat özofagusa yakın 1-2 lenf bezinde görülür. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez.

Özofagusta (yemek borusu) skuamöz hücreli kanserin III’üncü evresini 3 şekilde gözleyebiliriz;

Evre IIIa: Kanser epitel dokudan aşağıya; lamina propiya, muskülaris mukoza ya da alt mukozaya ilerlemiştir. Ayrıca, muskülaris propiya’da da kanser görülebilir. Ancak özofagusu kaplayan dıştaki doku tabakasında görülmez. Kanser özofagusa yakın 3-6 lenf bezinde görülür. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez. Ya da kanser özofagusun duvarından dış çepere ilerler. Özofagusa yakın 1-2 lenf bezine yayılım gösterir. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez. Ya da kanser tüm özofagusta, yakın organlarda ya da dokularda gelişir, ancak yakındaki lenf bezlerine ya da uzak bölgelere yayılım göstermez.

Evre IIIb: Kanser özofagusun duvarından dış çepere ilerler ve özofagusa yakın 3-6 lenf bezine yayılım gösterir. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez.

Evre IIIc: Kanser tüm özofagusta, yakın organlarda ya da dokularda gelişir. Özofagusa yakın 1-6 lenf bezinde görülür, ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez. Ya da kanser soluk borusu, aort (kalpten gelen atardamar), omurga gibi hayati önem taşıyan yapılarda geliştiği için cerrahi ile alınamayabilir. Yakındaki lenf bezlerinde görülebilir veya görülmeyebilir. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez. Ya da kanser özofagus yakınındaki 7 veya daha fazla lenf bezine yayılmıştır. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez.

Evre IV: Kanser uzak lenf bezlerine ya da vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır.

  1. Özofagusta (yemek borusu) adenokarsinom evrelemesi

Evre 0: Kanser hücreleri sadece epitel dokuda gelişir, ancak bu dokunun altında bulunan bağ dokusuna ilerlemez. Kanser yakındaki lenf bezlerine veya diğer organlara yayılım göstermemiştir.

Özofagusta (yemek borusu) adenokarsinomun I’inci evresini 2 şekilde gözleyebiliriz;

Evre Ia: Kanser epitel dokudan aşağıya; lamina propiya, muskülaris mukoza ya da alt mukozaya ilerlemiştir, ancak daha derinlerde görülmez. Yakındaki lenf bezlerine veya uzak bölgelerde yayılım görülmez.

Evre Ib: Kanser muskülaris propiya olarak adlandırılan kas tabakasında gelişir. Yakındaki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermemiştir.

Özofagusta (yemek borusu) adenokarsinomun II’nci evresini 2 şekilde gözleyebiliriz;

Evre IIa: Kanser muskülaris propiya olarak adlandırılan kas tabakasında gelişir. Yakındaki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez.

Evre IIb: Kanser özofagusun duvarından dış çepere ilerler. Yakındaki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez. Ya da kanser epitel dokudan aşağıya; lamina propiya, muskülaris mukoza ya da alt mukozaya ilerlemiştir. Ayrıca, muskülaris propiya’da da kanser görülebilir, ancak özofagusu kaplayan dıştaki doku tabakasında görülmez. Kanser özofagusa yakın 1-2 lenf bezinde görülür, ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez.

Özofagusta (yemek borusu) adenokarsinomun III’üncü evresini 3 şekilde gözleyebiliriz;

Evre IIIa: Kanser epitel dokudan aşağıya; lamina propiya, muskülaris mukoza ya da alt mukozaya ilerlemiştir, Ayrıca, muskülaris propiya’da da kanser görülebilir. Ancak özofagusu kaplayan dıştaki doku tabakasında görülmez. Kanser, özofagusa yakın 3-6 lenf bezinde görülür. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez. Ya da kanser özofagusun duvarından dış çepere ilerler. Özofagusa yakın 1-2 lenf bezine yayılım gösterir. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez. Ya da kanser tüm özofagusta, yakın organlarda ya da dokularda gelişir, ancak yakındaki lenf bezlerine ya da uzak bölgelere yayılım göstermez.

Evre IIIb: Kanser özofagusun duvarından dış çepere ilerler. Özofagusa yakın 3-6 lenf bezinde görülür. Ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere yayılım göstermez.

Evre IIIc: Kanser tüm özofagusta, yakın organlarda ya da dokularda gelişir. Özofagusa yakın 1-6 lenf bezinde görülür, ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez. Ya da kanser soluk borusu, aort (kalpten gelen atardamar), omurga gibi hayati önem taşıyan yapılarda geliştiği için cerrahi ile alınamayabilir. Yakındaki lenf bezlerinde görülebilir veya görülmeyebilir. Ancak kanser özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez. Ya da kanser özofagus yakınındaki 7 veya daha fazla lenf bezine yayılmıştır, ancak özofagusun daha ilerisindeki lenf bezlerine veya uzak bölgelere ilerlemez.

Evre IV: Kanser uzak lenf bezlerine ya da vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır.

Özofagus – yemek borusu kanseri nasıl tedavi edilir?

Özofagus kanserinde uygulanan ana tedavi cerrahidir. Bu yöntemle kanserin tamamen yok edilerek tedavide başarı sağlanması mümkün olmaktadır. Ancak cerrahinin uygulanabilmesi için kanserin erken evrede yakalanabilmiş olması gerekir.

Kanser yemek borusunun tüm tabakalarına, lenf bezlerine ve uzak organlara yayılmışsa (metastatik evre = 4. evre), cerrahi yapma şansı ortadan kalkar. Ancak kanser uzak organlara yayılmamış sadece yemek borusu ile sınırlı kalmış ve etrafındaki lenf bezlerine ilerlemişse, cerrahi bir tedavi seçeneğidir.

Bununla birlikte kanserin cerrahiye uygun hale getirilebilmesi için kemoterapi ve radyoterapi tedavilerine başvurulması gerekir. Ayrıca, hedefe yönelik ve endoskopik tedaviler de hastalığın seyrine göre özofagus kanserinde kullanılan tedavi yöntemlerindendir.

Sonraki konu başlıklarında bu tedaviler hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Özofagus – yemek borusu kanseri ameliyatı

Cerrahi, erken evre yemek borusu (özofagus) kanserinde ana tedavi olarak uygulanır. Bu yöntemle kanserin tamamen yok edilerek tedavide başarı sağlanması hedeflenir. Yine kanser uzak organlara yayılmamış, sadece yemek borusu (özofagus) ile sınırlı kalmış ve etrafındaki lenf bezlerine ilerlemişse, cerrahi bir tedavi seçeneği olabilir. Ancak böyle durumlarda kanserin cerrahiye uygun hale getirilebilmesi için kemoterapi ve radyoterapi tedavilerine başvurulmaktadır. Cerrahi zaman zaman da tedavi yerine kansere bağlı gelişen problemlerin hafifletilmesi ya da önlenmesi için kullanılabilir.

Özofajektomi

Özofajektomi, yemek borusunun kanserli kısmının ve yakın lenf bezlerinin alınması işlemidir. Kanserli bölge alındıktan sonra yemek borusunun kalan bölümü mideye eklenir. Özofajektomi tekniklerinden biri klasik açık cerrahi şeklinde uygulanır. Boyunda, göğüste ya da karında birkaç geniş kesi açılarak gerçekleştirilir. Diğer bir teknik ise, minimal invaziv cerrahi olarak adlandırılan kapalı cerrahi yöntemidir. Karın ön duvarında açılan 0,5-1 cm’lik kesilerden yerleştirilen kamera ve özel aletlerle yapılır. Minimal invaziv cerrahi klasik açık cerrahi tekniklere nazaran daha hızlı bir iyileşme süresi, daha az ağrı ve minimum enfeksiyon riski gibi birçok avantaj sağlamaktadır. Bu nedenle de, karın ve pelvik cerrahilerinde ilk tercih olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.

Özofagogastrektomi

Kanser yemek borusunun alt kısmında mideye yakın bir yerde ise veya mide ile yemek borusunun birleştiği yerde ise, midenin, yemek borusunun ve yakındaki lenf bezlerinin kanserli olan kısmı alınır. Eğer kanser yemek borusunun üst veya orta kısmında ise, kanserden temizlenmesi için yemek borusunun çoğunun alınması gerekecektir. Ardından mide, yemek borusu ile birleştirilir. Bu birleştirme işleminde kanserli bölge alındıktan sonra köprü görevi görsün diye kalan boşluğa küçük bir parça bağırsak eklenebilir.

Cerrahi öncesinde, kanserin evresine ve yerine göre hangi cerrahi yöntemin uygulanacağı konusunda doktorunuzdan bilgi almanız önemlidir.

Özefagus – yemek borusu kanserinde kemoterapi ve hedefe yönelik tedavi

Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için uygulanan ilaç tedavisidir. Kemoterapi tedavisi ağızdan veya damar yoluyla enjekte edilerek kullanılan kanser ilaçlarını içermektedir. Bu ilaçlar, kan dolaşımı yoluyla tüm vücudu dolaşıp kanserin baş boyun bölgesinin ötesinde, vücuda yayılmış tüm kanserin tedavisinde etkili olmaktadır. Kemoterapi yemek borusu kanseri tedavisinde tek başına etkili olmaz. Bu sebeple de çoğunlukla radyoterapi ile eşzamanlı verilir (kemoradyoterapi).

Yemek borusu kanserinin tedavisinde farklı birçok kemoterapi ilacı kullanılabilir.

  • Karboplatin ve paklitaksel [(Taxol®) bu ilaç tedavisi radyoterapi ile birlikte verilebilir]
  • Sisplatin ve 5-floroürasil [(5-FU) radyoterapi ile birlikte sıkça kullanılır]
  • Epirubisin(Ellence®), sisplatin ve 5-FU [(ECF) özellikle gastroözofajiyal birleşiminde gelişen tümörlerin tedavisinde kullanılır]
  • Dosetaksel(Taxotere®), sisplatin ve 5-FU (DCF)
  • Kapesitabinle(Xeloda®) birlikte sisplatin
  • Oksaliplatin ve 5-FU ya da kapesitabin

Yukarıda belirtilen sık kullanılan kemoterapi ilaçlarının dışında yemek borusu kanserinin tedavisinde kullanılan diğer kemoterapi ilaçları; doksurubisin (Adriamisin®), bleomisin, metomisin, metotreksat, vinorelbin (Navelbine®), topotekan ve irinotekan (Camptosar®) olarak sıralanabilir.

Hedefe yönelik tedavi – akıllı ilaçlar

Hücre içinde kansere neden olan değişiklikler hakkında daha fazla bilgi edinildikçe, bu değişiklikleri hedefleyen yeni ilaçlar geliştirilmeye devam edilmektedir. Hedefe yönelik kullanılan bu ilaçlar standart kemoterapi ilaçlarından farklı çalışır. Kemoterapi ilaçlarının tedavide etkili olamadığı durumlarda, hedefe yönelik ilaçlar tercih edilebilir.

Yemek borusu kanserlerinin çok azında hücre yüzeylerinde kanser hücrelerinin gelişmesine yardım eden HER2 proteinine fazla miktarda rastlanır. Trastuzumab (Herceptin) adlı hedefe yönelik ilaç, HER2 proteinini hedef alır. Bu ilaç, cerrahi yapılamayan ve HER2 proteini ya da genine rastlanan yemek borusu kanseri hastalarda kemoterapi ile birlikte verildiğinde tedaviye fayda sağlayabilir.

Bunun yanında, kanserin gelişip yayılabilmesi için yeni kan damarları oluşturarak beslenmesi gerekir. Yeni kan damarlarını oluşturan proteinlerden biri VEGF’dir. VEGF proteini hareket etmek için hücre yüzeyindeki reseptör olarak adlandırılan proteinlere bağlanır. Ramusirumab adlı hedefe yönelik ilaç; VEGF proteini için reseptöre bağlanan monoklonal antikordur. Böylece VEGF’nin reseptöre bağlanması engellenir ve yeni damar oluşturmak için vücuda sinyal gitmez. Buda kanserin gelişimini ve yayılımını yavaşlatır veya durdurur.

Özefagus – yemek borusu kanserinde radyoterapi ile tedavi

Radyoterapi, yüksek enerji X ışınları veya parçacıklar kullanarak kanser hücrelerini öldürmeyi veya gelişimini yavaşlatmayı hedefler. Radyoterapi, yemek borusu kanserinde tedavinin etkisini artırmak için kemoterapi ve/veya cerrahi ile eşzamanlı uygulanabilir. Kemoradyoterapi tedavisi olarak adlandırılan bu yöntem daha çok cerrahi yapılamayan ya da sağlık durumu uygun olmayan hastalarda kullanılır.

  • Radyoterapi, cerrahi öncesi tümörün küçültülerek operasyona elverişli hale getirilmesi için uygulanabilir (neoadjuvan tedavi).
  • Bunun yanında, cerrahi sonrası geride kalan olası kanser hücrelerini yok etmek için de radyoterapi tedavisi tercih edilmektedir (adjuvan tedavi).
  • Ayrıca ileri evre yemek borusu kanserinde görülen bazı belirtileri (kanama, ağrı ya da yutma güçlüğü gibi) azaltmak için radyoterapi uygulanabilir (palyatif tedavi).

Dıştan radyoterapi; vücudun dışından kansere radyasyon göndermeye odaklıdır. Bu yöntem, yemek borusu kanserinin tedavisinde sıkça kullanılmaktadır.

İçten radyoterapi (brakiterapi) ise; kanser hücrelerine yüksek güçte radyoaktif ışın kaynağı yerleştirilerek uygulanan bir yöntemdir. İçeri yerleştirilen bu ışın kaynağı sayesinde kanserli bölgeye yüksek dozda radyasyon verilmesine imkan sağlanır. Bu uygulama sağlıklı dokulara daha az zarar verdiği için yan etkileri minimize eder.

Brakiterapi, daha çok ileri evre yemek borusu kanserlerinde tümörü küçültmek ve böylece hastanın daha kolay yutmasını sağlamak için kullanılır.

Özofagus – yemek borusu kanserinde immünoterapi

Özofagus kanserinde birçok immünoterapi yöntemi denenmektedir, fakat henüz kullanım onayı alan bir ilaç olmamıştır. Bu alanda denenen immünoterapi yöntemleri 5 başlıkta incelenebilir: immün kontrol noktası inhibitörleri/düzenleyicileri, adoptiv hücre transferi, monoklonal antikorlar, terapötik aşılar, ve sitokinler. Yazımızda en dikkat çeken klinik çalışmalara yer verdik.

İmmün kontrol noktası inhibitörleri / Bağışıklık düzenleyiciler

Bir PD-1 antikoru olan nivolumab (Opdivo®), ameliyatla çıkarılamayan veya tekrarlayan özofagus kanseri için umut vaad etmektedir (klinik çalışma başlığı ve linki: Study of ONO-4538 in Unresectable Advanced or Recurrent Esophageal Cancer ; https://clinicaltrials.gov/ct2/show/NCT02569242 ). Bnzer şekilde başka bir PD-1 antikoru olan pembrolizumabın da klinik çalışmaları devam etmektedir.

Adoptiv hücre tedavisi

Bu yaklaşımda bağışıklık sistemi elemanlarından olan T hücreler hastadan alınır, genetik olarak modifiye edilerek veya kimyasallara tabi tutularak aktiviteleri artırılır, ve tekrar hastaya verilir. Böylelikle daha güçlü bir bağışıklık sistemi yanıtı oluşturulması hedeflenir.

Tümör çevresindeki bağışıklık sistemi hücrelerinin alınıp, modifiye edilip tekrar hastaya verildiği faz-2 bir klinik çalışma halen devam etmektedir (klinik çalışma başlığı ve linki: Immunotherapy Using Tumor Infiltrating Lymphocytes for Patients With Metastatic Cancer ; https://clinicaltrials.gov/show/NCT01174121 ).

Monoklonal antikorlar

Monoklonal antikorlar (mAbs), laboratuvarda üretilen, tümörlere özgü antijenleri hedef alan moleküllerdir. Hali hazırda birçok mAbs bağışıklık sistemi yanıtı oluşturmak için kanser tedavilerinde kullanılmaktadır.

Nimotuzumab adlı mAb’nin özofagus kanserinde denendiği bir faz-3 çalışma metastatik özofagus kanserli hastalarda devam etmektedir. Bu antikor hücre büyümesinden sorumlu EGFR’ye bağlanıp işlevini baskılamaktadır (klinik çalışma başlığı ve linki: Nimotuzumab in Combined With Paclitaxel and Cisplatin for Treatment of Metastatic Esophageal Squamous Cell Carcinoma ;https://clinicaltrials.gov/ct2/show/NCT02611700 )

Özofagus – yemek orusu kanserinde ısı – hipertermi tedavisi

Özofagus kanserinde hipertermi yöntemlerinin etkili olduğuna dair klinik çalışmalar mevcuttur. 2015 yılında yapılan bir çalışmada, hiperterminin özofagus kanseri hücrelerinde hücre ölümünü (apopitoz) tetiklediği gösterilmiştir.

Isı tedavisi veya termoterapi olarak da bilinen hipertermi, vücut dokusunun yüksek ısıya (39 – 44 °C arası) maruz bırakılmasıyla uygulanan tamamlayıcı bir kanser tedavi yöntemidir.

Araştırmalar yüksek ısının normal dokulara çok az zarar vererek kanser hücrelerine hasar verdiğini veya öldürdüğünü göstermiştir. Hipertermi, kanser hücrelerini öldürerek ve hücrelerdeki proteinlere ve yapıya zarar vererek, kanserin bağışıklık sistemi tarafından fark edilmesini sağlayarak tümörü küçültebilir.

Hipertermi - ısı ile tedavi hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.

Özefagus – yemek borusu kanseri araştırmaları ve tedavisinde yenilikler

Endoskopik tedaviler

Yemek borusu kanseri tedavisinde endoskopik yöntemlerin uygulanmasının birkaç farklı nedeni vardır. Kanser erken evredeyse bu yöntemler tedavi edici olarak kullanılabilir veya Barrett özofagusu ya da displazi tedavi edilerek kanserin gelişimi engellenebilir. Ayrıca endoskopik tedaviler, cerrahi ile tümörü alınamayan ileri evre yemek borusu kanserlerine bağlı oluşan belirtileri hafifletmek için kullanılabilir.

Endoskopik mukozal rezeksiyon (EMR)

Endoskopik mukozal rezeksiyon, sindirim yolundan kanserli ya da anormal dokuların çıkarılması için kullanılan bir yöntemdir. Bu işlem ucunda kamera bulunan ışıklı, ince, uzun bir tüp ile yapılır. Tüp (endoskop), yemek borusundaki anormal alana ulaşması için boğazdan geçirilir.

Anormal doku alındıktan sonra midedeki asit üretimini baskılamak için hastaya proton pompa inhibitörü ilaçlardan verilir. Bu sayede kanserin tekrarlaması önlenebilir.

Fotodinamik tedavi

Fotodinamik tedavi (FDT), sistemik ilaçlarla ışığa duyarlı hale getirilen hedef lezyonun özel bir lazer ışığı ile ışınlanarak ortadan kaldırılması olarak özetlenebilir. Buna bir çeşit fotokemoterapi denilebilir. Fotodinamik tedavinin avantajı, doğrudan tümörü hedefleyerek normal hücrelere daha az zarar vermesidir. Bunun yanında, bir seferde çok sayıda kanser hücresini yok ettiği ve hastaların bu tedaviyi iyi tolere ettiği gözlenmektedir. Bu yöntem kanseri ortadan kaldırmaz, ancak kanserin önemli bir kısmını yok ederek hastanın besinleri yutabilmesini sağlar. Bu nedenle hastalığın tekrarlama olasılığına karşı hastanın yakından izlenmesi ve rutin olarak kontrol edilmesi gerekir.

İşlem sonrası midedeki asit üretimini baskılamak için hastaya proton pompa inhibitörü ilaçlardan verilmesi gerekir.

Elektrokoagülasyon

Elektrokoagülasyon, elektrik akımı ile tümörün yakılmasını sağlar. Ayrıca bazı durumlarda yemek borusu tıkanıklığının giderilmesine yardımcı olabilen bir yöntemdir.

Lazer ablasyonu

Lazer ablasyonu, kanserin ileri evresinde tıkanan yemek borusunu açmak için kullanılabilir. Bu sayede hastanın yutma problemi azalabilir. Ancak kanserin yenilemesine karşı bu işlemin her ay ya da her iki ayda bir tekrarlanması gerekebilir.

Argon plazma koagülasyon

Argon plazma koagülasyonu, kanama ve anormal dokuların tedavisinde kullanılan bir elektrocerrahi tekniktir. Burada yüksek frekanslı (HF) akım iyonize edilmiş argon gazı yoluyla dokuya aktarılır. İşlem güvenlidir ve başarısı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bu yöntem, hasta yutma güçlüğü çektiğinde yemek borusunu açmada kullanılır.

Yemek borusuna stent takılması

Bu işlemde yemek borusuna stent takılarak sürekli açık durması sağlanabilir. Endoskopi yöntemi kullanılarak tümörün bulunduğu yemek borusuna stent yerleştirilir. Doğru yerleştirilmesi halinde çoğu hastada yutma güçlüğü sorunu azalır. Bu işlem daha çok diğer endoskopik tedavilerden sonra yemek borusunun açık kalması için kullanılmaktadır.