Ülkemizde erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür prostat kanseri. Devrim niteliğinde gelişmelerle bu hastalığa bağlı yaşam kayıpları ciddi oranda azalmış durumdadır, öyle ki bölgesel prostat kanserli hastaların 5 yıllık sağ kalım oranları %98’in üstündedir. Ancak vücuda yayılım göstermiş (metastatik) prostat kanseri için yaşam kayıpları halen fazladır. Bu yüzden hastalığın yayılımı ve ilerlemesi önlenirse, prostat kanseriyle mücadelede en büyük devrimlerden biri gerçekleşmiş olacaktır. Bu yazıda sizlerle, bu konuda kaydedilen önemli bir gelişmeyi paylaşacağız.

Amerika’da yapılan bir çalışmada, DNA-PKcs adı verilen bir molekülün prostat kanserinin uzak dokulara yayılımına (metastaz) neden olan yolakların ana düzenleyicisi olduğu keşfedildi. Bu molekül, prostat kanseri ve diğer kanser türlerinde, kanserin yayılımının önlenmesi adına ilaç geliştirilmesi için önemli bir hedef olarak nitelendi.

Kanserin kan yoluyla yayılımında; birtakım DNA bozulmalarıyla (mutasyon) daha hareketli hale gelen kanser hücreleri, kana geçerek vücudun başka bölgelerine taşınmakta ve buralara yapışıp yerleşerek yeni tümör odaklarının gelişimine neden olmaktadır.

DNA-PKcs; vücutta bozulmalara uğramış, kırılmış DNA ipliklerinin onarılarak yeniden birleşmesinde görevli bir tamir enzimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir çalışmada, bu enzimin aynı zamanda bozulmuş kanser hücrelerini tamir etmeye çalışarak vücut tarafından imha edilmesini engellediği belirlenmiştir. Ayrıca hormonal tedaviye dirençli prostat kanserli hastalarda bu enzimin daha aktif olduğu da gözlenmiştir. Yani bu enzimin, prostat kanserinde hormonal tedaviye dirençte de etkili olabileceği sonucuna varılmıştır. Araştırma ekibi, DNA-PKcs enzimini engelleyen bir ilaç geliştirdiklerini ve şu an klinik çalışmalarının devam ettiğini belirtmektedir. Biz de çalışmanın takipçisi olacak ve sonuçlandığında muhakkak sizlerle paylaşacağız.

Sonuç olarak; bu çalışma, prostat kanseri ve diğer kanser türlerinde yayılımın önlenmesi ve tedavisi adına önemli bir gelişmedir. Önümüzdeki yıllarda etkinliği netleştiği takdirde kanda DNA-PKcs seviyesinin belirlenmesi, kanser henüz yayılmadan erken dönemde tahmin etmemizi ve önlem almamızı sağlayabilir. Ayrıca bu enzimi hedef alan ilaçlar, yayılımın önlenmesi ve tedavisinde kullanılabilir. Ancak DNA-PKcs enziminin kanser yayılımının yanı sıra normal DNA tamirindeki rolü, klinik uygulamalar için zorluk teşkil etmektedir. Eğer yapılacak çalışmalarla bu zorluk aşılırsa, önümüzdeki dönemlerde ileri evre hastalığın önlenmesi ve tedavisi adına oldukça önemli bir silah elde edilmiş olacaktır.