Safra yolu kanseri – kolanjiokanser nedir? Nedenleri - risk faktörleri nelerdir?

Safra yolları, karaciğerden ince barsağa kadar uzanan ince kanallardır. Bu kanallar, safra olarak bilinen sıvının, karaciğer ve safra kesesinden ince barsağa hareket etmesini sağlar.

Karaciğer hücrelerinde biriken safra, birçok küçük kanalcık olarak karaciğerde başlar. Bu küçük kanalcıklar bir araya gelerek küçük kanallar meydana getirir. Daha sonra bu küçük kanallar daha geniş kanallarla ve sağ - sol karaciğer kanalı ile birleşir. Karaciğerin içinde oluşan tüm bu kanallara intrahepatik (karaciğer içi) safra kanalları denir.

Sol ve sağ karaciğer kanalı bulunduğu karaciğerden çıkarak ortak karaciğer kanalını oluşturmak için hilum adı verilen alana bağlanır. Daha aşağıda yer alan safra kesesi de (safrayı depolayan küçük bir organ), küçük bir kanalla (sistik kanal) bu ortak karaciğer kanalıyla birleşir. Ortak safra yolu, pankreas yolu ile birleşmeden önce pankreasın bir kısmından geçer ve vater kabarcığında ince bağırsağın (duodenum) ilk bölümüne boşalır.

Safra yolları kanseri (kolanjiyokarsinom), safra kanallarının çeşitli bölgelerinde meydana gelen kötü huylu epitel bir hücredir. Kanser bulunduğu yere göre; intrahepatik (karaciğer içi), perihilar ve distal (uzak) safra yolları kanseri (kolanjiyokarsinom) olmak üzere 3 farklı türde sınıflandırılır.

Safra yolları kanseri (kolanjiyokarsinom), nadiren rastlanan diğer alt türleri ile birlikte kolay farkedilemeyen adenokarsinomlar olarak bilinir. Bu kanser türü için ilk tedavi seçeneği cerrahi müdahaledir. Ancak, cerrahi müdahaleyi planlarken damar yapısının ve lenf bezlerinin tutulumunu gözönünde bulundurmak gerekmektedir. Safra yolları kanserinin (kolanjiyokarsinom) dezmoplastik yapısı ve birden fazla genetik yapıda olması, tedaviye karşı direnci etkileyen unsurlardır.

Safra yolları kanserinin ileri evresinde yayılımın çok olduğu ve cerrahinin yapılamadığı durumlarda kemoterapi tedavileri (gemsitabin ve sisplatin) kullanılmaktadır. İntrahepatik (karaciğer içi) safra yolları kanserinde ise daha çok bölgesel tedaviler uygulanmaktadır, ancak etkinliği halen yeterli değildir. Safra yolları kanserinin biyolojik yapısını, tümörün karmaşık etkileşimini anlamak, doğru ve etkili bir tedavinin uygulanmasına imkan sağlar ve hastanın yaşam süresini uzatır.

Safra yolu kanserinin nedenleri – risk faktörleri nelerdir?

Hastalığa yakalanma şansını değiştiren herşey bizler için risk faktörüdür. Bu nedenle yaşam tarzımıza, edindiğimiz alışkanlıklarımıza, maruz kaldığımız tüm çevresel etkenlere dikkat ederek kanser hastalığında etkisi olan risk faktörlerini azaltmamız mümkündür.

Sigara içmek, alkol kullanmak gibi bazı risk faktörleri, yaşamın içinde edindiğimiz alışkanlıklardandır ve değiştirilebilir. Kişinin yaşı ve ailesel geçmişi gibi bazı risk faktörleri de vardır ki değiştirilemez. Öte yandan, riske sahip olmanız kansere yakalanacağınız anlamına gelmez. Ya da herhangi bir risk faktörü yokken kanser olmanız mümkündür denilebilir.

Bu sebeple, safra yolu kanserinde etken risk faktörlerini bilmeniz önemlidir. Bu sayede, hayatınızda yapacağınız ufak değişikliklerle riski azaltabilirsiniz. Safra yolu kanseri ile ilgili bazı risk faktörlerine sahipseniz, sık aralıklarla rutin kontrollerinizi ihmal etmemelisiniz. Böylece, kanserde erken tanı ve etkin bir tedavi olanağına sahip olabilirsiniz.

Bazı risk faktörleri var ki, safra yolu kanserinin gelişmesinde etkin rol oynamaktadır.

Karaciğerde ya da safra yolunda görülen bazı hastalıklar

Kanser riskini artıran bir etkendir. Safra yolları ve karaciğerde görülen bazı hastalıklar (safra yollarında kronik görülen iltihap) kanser riskini artıran etkenlerdir. Risk oluşturan bazı etkenleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Birincil sklerozan kolanjit; safra yollarında doku sertleşmesine (skleroz) yol açan iltihaplanmadır. Bu durum safra yollarında kanser gelişme riskibi artırır. İltihaplanmanın sebebi genellikle bilinmez. Bu rahatsızlığı olan kişilerin bir çoğunda kalın bağırsakta da iltihaplanma (ülseratif kolit) görülür.
  • Safra yolunda taş, iltihaplanmaya yol açtığı için yine bu bölgede kanser riskini artırır.
  • Koledok kisti, doğuştan gelen bir anormalliktir. Karaciğer dışındaki safra yolunda şişliğe yol açar. Bu alanda prekanseröz değişiklikler, safra yolu kanseri riskini artırabilir.
  • Karaciğerde parazite bağlı enfeksiyon; çiğ yenen balıktan kaynaklanan küçük parazit kurtçukların yol açtığı bir enfeksiyondur. Safra yollarında yaşayan bu parazitler, bulundukları alanda kanser riskini artırabilir.
  • Siroz, aşırı alkol tüketimi ve hepatit gibi hastalıklara bağlı karaciğerde gelişen iritasyon sonucu oluşan hasardan kaynaklanan bir hastalıktır. Buda safra yolu kanser riskini artırır.
  • Caroli sendromu, karaciğer içindeki küçük safra kanallarında doğuştan gelişen anormalliktir. Bu sendrom, karaciğerde oluşan enfeksiyon ve safra taşı riskini artırır.
  • Hepatit B veya hepatit C’nin yol açtığı enfeksiyon, intrahepatik safra yolu kanser riskini artırdığı gözlenmiştir.

Yaş

Safra yolu kanseri daha çok 60-70 yaşındaki kişilerde görülmektedir. Buda safra yolu kanserinin daha sonraki yaşlarda görüldüğünü söylenebilir.

Zararlı bazı kimyasallara maruz kalmak

İnsan sağlığında tehlike yaratan bazı kimyasallara [diyoksin, nitrozaminler, asbest, radon, torotrast (eskiden radyolojide kullanılan opak madde) gibi] maruz kalmak, safra yolu kanseri riskini artırabilir.

Sigara ve alkol

Sigaranın safra yolu kanseri riskinde etken bir oynayabileceği düşünülmektedir. Fazla alkol tüketiminin intrahepatik safra yolu kanserinde risk faktörü olabileceği söylenebilir. Aşırı alkol tüketimine bağlı gelişen karaciğer problemleri, bu riski daha da artırmaktadır.

Obezite

Aşırı kilolu veya obez olmak, safra kesesi ve safra yolu kanserlerinde riski artıran faktörlerdir. Bunun, obezitenin safra kesesi ve safra yollarında taş oluşma riskini artırmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

Aile geçmişi

Ailede safra yolu kanseri olan bireylerin varlığı, bu kanser türünde bir risk faktörü olabilir. Ancak nadir görülen bir hastalık olduğu için risk genellikle azdır. Safra yolu kanseri vakalarının birçoğunda aile geçmişi ile ilgili bir bağlantıya rastlanmamıştır.

Safra yolu kanseri belirtileri nelerdir?

Ekstrahepatik (karaciğer dışı) safra yolu kanserleri genellikle tümör biliyer drenaj sistemini tıkadığında belirti gösterir. Kanser sadece intrahepatik safra kanallarındaysa farklı bir gelişmenin gözlenmesi mümkündür.

  • Test sonucu belirlenen anormal karaciğer fonksiyonları,
  • idrar ya da dışkı renginde değişiklik,
  • sarılık,
  • karın ağrısı,
  • mide bulantısı ve kusma,
  • kaşıntı,
  • kilo kaybı ve
  • ateş safra yolu kanserlerinin sık görülen belirtileridir.
Zaman zaman belirti göstermeyen hastalık, görüntüleme ya da karaciğer kan testi sonucu tesadüfen ortaya çıkabilir. Kanser karaciğer dışında geliştiğinde, hastalığın belirtileri tümörün bulunduğu yere göre değişkenlik gösterebilir. Ekstrahepatik safra yolları (karaciğer dışında) kanserinde sarılık görülürken, karaciğer içindeki safra yollarında tümör olan hastalarda sarılık yerine daha çok ağrı gözlenmektedir.

Safra yolları kanseri çeşitleri nelerdir?

  1. İntrahepatik safra yolu kanseri
İntrahepatik safra yolu kanseri nadiren rastlanan bir kanser türüdür. Karaciğer içinde bulunan küçük safra kanallarında gelişir. Zaman zaman karaciğer hücrelerinde gelişen kanserle karıştırılabilir. Her iki kanser de çoğunlukla aynı şekilde tedavi edilir.
  1. Perihilar safra yolu kanseri
Bu kanser türü, sağ ve sol karaciğer kanallarının birleştiği karaciğerin çıkışında hilum adlı bölgede gelişir. Perihilar kanser, safra yollarında en sık rastlanan kanser türüdür ve distal(uzak) kanserlerle birlikte ekstrahepatik (karaciğere bağlı olmayan) safra yolu kanserleri olarak gruplandırılır. Perihilar safra yolları kanseri olan bazı hastaların tedavisinde uygulanan cerrahi müdahale ve karaciğer nakli birer seçenek olsa da, hastaların yaşam sürelerine çokta fayda sağlamadığı gözlenmiştir.
  1. Distal (uzak) safra yolu kanseri
Yaklaşık 10 safra yolu kanserinden 2-3’ü distal safra yolu kanseri olarak görülür. Bu kanser türü, safra yolunun daha aşağısında barsağa yakın gelişir. Karaciğer dışında geliştiği için ekstrahepatik (karaciğere bağlı olmayan) safra yolu kanserlerinden biri olarak bilinmektedir.

Safra yolu kanserinde erken tanı ve tarama mümkün müdür? Nasıl teşhis edilir?

Lezyonun bulunduğu yer, hastanın tıbbi bulguları ve görüntüleme tetkikleri sonucu belirlenir. Sarılık değerlendirmesinin yapılması için hasta çoğunlukla transabdominal ultrasondan geçirilecektir. Safra yolu kanseri şüphesi olan ancak görüntüleme testleri uygulanmamış bir hasta (kanda CA19-9 seviyesi yüksek olan bir hasta) için yapılacak ilk görüntüleme testi; kontrastlı manyetik rezonans görüntüleme (MRG), manyetik rezonans kolanjiopankreotografi (MRCP) veya çok fazlı kontrastlı çok dedektör sıralı bilgisayarlı tomografidir (MDBT). Ayrıca, manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) de teşhis için kullanılan görüntüleme testleridir. Bunun yanında biyopsi, ince iğne aspirasyonu ya da safra yollarında fırça sitolojisi, uygulanması gereken diğer teşhis yöntemleridir.

Fiziksel Muayene

Ekstrahepatik safra yolu kanseri olan hastaların çoğunda sarılık, bir kısmında karaciğer büyümesi (hepatomegali), sağ üst kadranda kitle veya ateş görülebilir. Safra kesesi elle muayenede nadiren hissedilir. Sarılık olan hastalarda safra kesesi elle hissediliyorsa bunun, safra yolları tıkanıklığına yol açan diğer nedenlerden çok, kötü huylu tümörün (pankreas veya safra) işareti olduğu düşünülür. Ancak, bu kuralında istinai durumları (kronik pankreatit, parazitik safra tıkanıklığı, konjenital (ırsi) koledok kisti, sıkça rastlanan sistik kanala yakın karaciğer kanal tıkanıklığı) vardır. Bu nedenle, teşhis koyulması açısından değerlendirildiğinde fiziksel muayene bulgularının yararları sınırlıdır.

Laboratuvar testleri

Kan Testleri

Safra yolları kanserini (kolanjiyokarsinom) tek başına teşhis edebilen bir kan testi yoktur. Yapılan kan testlerinde bilirubin, alkalen fosfataz ve gama glutamil transferaz seviyeleri çoğunlukla yüksek iken, karaciğer fonksiyon testleri olarak adlandırılan transaminaz (ALT, AST) seviyeleri normal olabilir. Bu tür laboratuvar bulguları, sarılığın nedeninin karaciğer parenkim enfeksiyonu veya iltihabından değil, safra yollarında tıkanmadan kaynaklı olduğunu gösterir. Ayrıca, safra yolu kanserinde CA19-9 seviyesi de genelde yüksektir. Ancak bu yine de, net sonuçlar elde edilecek kadar hassas bir tarama aracı değildir. Buna rağmen görüntüleme testleri ile birlikte değerlendirildiğinde safra yolu kanseri teşhisinde fayda sağlayabilir.

Görüntüleme Testleri

Ekstrahepatik safra yolu kanserleri, özellikle tümör küçükse doğrudan görüntülenemeyebilir. Ancak bu kanser türü dolaylı yoldan bazı belirtiler (kanallarda genişleme) göstererek teşhisin koyulmasına katkı sağlayabilir. Eğer safra taşı tespit edilmezse, kanallardaki genişlemenin (normal yetişkinlerde >6mm) tıkanıklığa yol açan kötü huylu lezyon sonucu olduğu düşünülür. Uzak bölgelerde gelişen lezyonlar hem intrahepatik hem de ekstrahepatik kanallarda genişlemeye yol açarken, proksimal (yakın) ekstrahepatik lezyonlar, yalnız intrahepatik kanallarda genişlemeye neden olabilir.

Abdominal (karın) Ultrason

Sarılık olan hastalara uygulanan ilk görüntüleme testi, transabdominal ultrasondur. Transabdominal ultrason safra kanallarındaki genişlemeyi ve tıkanıklığın seviyesini belirleyen yüksek duyarlılıkta bir görüntüleme testidir. Ancak, safra yolu kanseri şüphesi güçlediyse doğrudan kesitsel görüntü almak yerinde olacaktır.

Abdominal ultrason, safra yollarının uzak bölümlerini görüntüleyemez. Uzak safra yolları tıkanıklıklarının teşhisi, çoğu zaman safra genişlemesi incelenerek gerçekleştirilir. Ultrason teşhisine yardımcı olan önemli noktalardan biri, dubleks ultrason (renkli doppler) kullanarak damar tutulumunu (örn; karaciğer kapı damarının etrafının sarılması, pıhtılaşma ya da basınç, karaciğer atardamarının etrafının sarılması ya da tıkanıklık) değerlendirmektir.

Endoskopik veya laparoskopik ultrason

Uzak safra yolu lezyonlarda endoskopik ultrason tümörün yayılımını ve bölgesel lenf bezlerinin durumunu görüntüleyebilir. Ucunda kamera bulunan ince, ışıklı bir tüp, ağızdan aşağıya mideye, oradan da safra kanallarının yanındaki bağırsaklara sokulur ya da bu işlem endoskopik ultrason (EUS) eşliğinde ince iğne biyopsisi ile yapılır. Tümörün büyüklüğü ve yayılımı, lenf bezlerindeki genişleme kontrol edilerek bir sonraki aşama olan cerrahinin planlaması yapılır.

Bu işlem, kötü huylu uzak tümörlerin belirlenmesinde fırçalama ile uygulanan ERKP’den (endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi) daha hassastır. Aynı zamanda bu teknik safra kanallarına enfeksiyon bulaşma riskini de azaltır.

Endoskopik ultrason, yakın (proksimal) safra kanalı lezyonlarının görüntülenmesinde ve evrelenmesinde etkili ve yeterli sonuç vermez.

İntraduktal (kanal içi) ultrason

İntraduktal ultrason (IDUS), safra yolları anatomisine ve kendine has sonografik görüntüleme özelliklerine bağlı olarak kötü huylu ve iyi huylu daralmayı ayırmaya yardımcı olabilir. Buna ek olarak IDUS, safra yolları kanserinin evrelenmesinde net bilgiler edinilmesine yardımcı olur. IDUS, erken lezyonları ve tümörün boyutlarını belirler, yakın organlara ve kan damarlarına genişlemesini teşhis etmekte %100’e yakın sonuçlar verir. Özellikle IDUS, pankreasa ve karaciğer ana damarlarına tümörün yayılımını net olarak belirleyebilir.

Çok fazlı kontrastlı çok dedektör sıralı bilgisayarlı tomografidir (MDBT)

Geniş çaplı kullanım kabiliyeti olduğu için safra yolları kanseri şüphesi olan hastalarda transabdominal görüntülemeye alternatif olarak BT görüntüleme uygulanır. İntrahepatik tümörleri, safra yollarındaki tıkanıklığın seviyesini ve karaciğerde körelmenin varlığını belirler. Bunun yanında çok fazlı kontrastlı çok dedektör sıralı bilgisayarlı tomografi (MDBT), iyi huylu karaciğer içi (intrahepatik) safra yolları daralmasını kötü huylu daralmadan ayırmaya (özellikle kapı damarı aşamasında) ve nodal bölgeleri görüntülemeye yardımcı olabilir.

Manyetik rezonans kolanjiyopankreatografi [MRKP] ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR)

MR, MRKP ile birleştiğinde, safra yolları kanserlerini ameliyat öncesi belirlemek adına karaciğer içi (intrahepatik), karaciğer dışı (ekstrahepatik) safra yollarını ve pankreas yolunu değerlendirmek için kullanılan invaziv olmayan bir tekniktir. Endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografinin (ERKP) aksine manyetik rezonans kolanjiyopankreatografi [MRKP] kanallarda kontrast madde kullanılmadan uygulanmaktadır. Ancak MRKP safra taşı çıkartma, stent takılma veya biyopsi gibi müdahalelere izin vermez.

Kolanjiyografi

Kolanjiyografi safra yollarını görüntülemek için uygulanan radyografik kontrast madde enjeksiyonu ile gerçekleştirilir. Bu uygulama, endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERKP) ya da perkutan transhepatik kolanjiyografi (PTK) ile de uygulanabilir. Ameliyat öncesi kolanjiyografi, safra yollarında tıkanıklık olan hastalarda teşhis ya da tedavi için kullanılabilir. Ancak eşit işlevsellikte olan MRKP ve MDBT görüntüleme yöntemleri kolanjiyografinin yerini aldığı için bu yöntem nadiren kullanılmaktadır.

Safra yolları kanserinde evreleme – yayılım aşamaları

  1. İntrahepatik safra yolu kanserinde evreleme

Evre I: Tümör tamamen safra yollarının içindedir.

Evre II: Sadece bir tümör gözlenir ve yakın damarlarda gelişmiştir. Ya da birden fazla tümör vardır ve yakın damarlarda gelişebilir veya gelişmeyebilir.

Evre III: Tümör karın zarının karaciğeri kaplayan kısmında veya karaciğer dışında komşu yapılarda (bağırsak) gelişir.

Evre IVa: Kanser ileri evredir. Tümör safra yollarının çevresinde gelişmiştir ve safra kanalı boyunca yayılım görülebilir, ancak lenf bezlerine ilerlemez. Ya da tümör herhangi bir büyüklükte olabilir ve lenf bezlerinde kanser hücreleri mevcuttur, ancak daha geniş bölgelerde görülmez.

Evre IVb: Kanser safra yollarından uzakta vücudun diğer bölgelerine yayılım gösterir.

  1. Perihilar safra yolu kanserinde evreleme

    Evre I: Tümör yalnız safra yollarında bulunur.

    Evre II: Tümör safra yollarının çevresindeki yağ dokusunda gelişir, ayrıca karaciğerde görülebilir.

    Evre IIIa: Tümör, ana damarlardan birinde (karaciğer toplardamarı veya karaciğer atardamarı) gelişir.

    Evre IIIb: Tümör herhangi bir büyüklükte olabilir ve yağ dokusunda ya da karaciğerde gelişir. Ayrıca kanser hücreleri yakın lenf bezlerinde görülür.

    Evre IVa: Tümör sağ ve sol karaciğer kanalında gelişir. Ya da birden fazla damara yayılmıştır. Veya her iki şekil birlikte görülebilir. Yakın lenf bezlerinde kanser hücreleri bulunabilir.

    Evre IVb: Kanser uzak lenf bezlerinde görülür veya vücudun uzak bölgelerine yayılım gösterir.

  1. Distal (uzak) safra yolu kanserinde evreleme

    Evre I: Tümör tamamen safra yollarının içindedir. Ya da safra kanalının duvarına doğru gelişmiştir.

    Evre II: Tümör safra kesesinde, pankreasta veya ince bağırsakta gelişmiştir. Lenf bezlerine yayılım gösterebilir.

    Evre III: Tümör karaciğerin ana damarı (karaciğer atardamarı) ile birleşen ana damarın (aort-şahdamarı) bir kısmında gelişir.

    Evre IV: Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılım göstermiştir.

Safra yolu kanseri - kolanjiokarsinom nasıl tedavi edilir?

Safra yolları kanserinin tedavisi kanserin büyüklüğü, bulunduğu bölge ve yayılım derecesine göre değişmektedir. Kanserin ileri evresinde uygulanan tedavi, hastalığa bağlı oluşan belirtileri hafifleterek yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir.

  • Erken evrede ana tedavi cerrahidir.
  • Bununla birlikte hastalığın ve hastanın durumuna göre ameliyat sonrası koruyucu tedaviler (adjuvan radyoterapi ve/veya kemoterapi),
  • Palyatif tedaviler (yaşam kalitesini ve süresini artırmak için),
  • Hedefe yönelik tedaviler ve
  • Atar damar için tedaviler uygulanabilir.
Sonraki konu başlıklarında her bir tedavi yöntemi ve bu alanda geliştirilme safhasındaki yeni tedaviler hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Safra yolu kanseri – kolanjiokarsinom ameliyatı

Safra yolu kanserinde ana tedavi cerrahidir. Ancak ne tür cerrahi yöntemin gerçekleştirileceği, kanserin büyüklüğüne ve yakın lenf bezlerine yayılımına göre değişir.

Bölgesel safra yolu kanserinde cerrahi tedavi

Kanser erken evrede teşhis edilirse, safra yollarının sadece kanserli bölgesi alınır. Safra akışının tekrar sağlanması için karaciğerde geriye kalan safra kanalları ince bağırsakla birleştirilir.

Kanserin karaciğere yayıldığı görülürse, hastalıktan etkilenen bölge ve safra yollarının alınması söz konusudur.

Safra yolu kanseri nispeten nadir görülen bir kanser türüdür. Karaciğer içi ve karaciğer dışı safra kanallarında bulunan epitelyal hücrelerden kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. Yakındaki lenf bezlerine sirayet etme eğilimindedir, ayrıca uzak yayılım da söz konudusur.

Bölgesel safra yolları kanserinde cerrahi mümkün olan tek iyileştirici tedavi şeklidir. Ancak, hastaların sadece çok az bir kısmında hastalık erken evrede tespit edilir ve buda cerrahi müdahaleye imkan sağlar. Cerrahi ile tümörün tamamı alınmış olsa da, birçok vakada kanserin tekrarladığı görülmektedir.

Bölgesel ilerlemiş, ameliyat edilemez veya kanseri tekrarlamış safra yolu kanserli hastalar için en uygun tedavinin hangisi olduğu konusunda henüz net bir kanıya varılamamıştır. Hastaların çoğuna konvansiyonel fraksiyonlu dıştan radyoterapi ile 5-FU tabanlı kemoradyoterapi tedavisi önerilir.

Uzak safra yolu kanserinde cerrahi tedavi

Kanser uzak yayılım gösterirse genellikle whipple operasyonu ile tedavi edilir. Safra yoluyla birlikte midenin bir kısmı, ince bağırsağın bir kısmı, pankreas, safra kesesi ve çevrelerindeki lenf bezleri alınır. Bu işlem, midenin oniki parmak bağırsağına açıldığı delik korunarak uygulanır (pilor-koruyucu operasyon).

Tümörün alınması mümkün değilse, tıkanmayı azaltmak için cerrahi yapılabilir. Bu işlem aynı zamanda varolan sarılığı da azaltır. Safra yolunun tıkalı kısmına uygulanan bypass ile safranın karaciğerden barsağa akması sağlanır. Tıkanıklığı gidermek için kullanılan bir başka yöntem ise, cerrahi uygulamadan tıkalı safra kanalını açık tutacak bir stent takılmasıdır.

Stent

Stent, tıkalı olan safra yolunu açık tutmak için safra kanalına takılan ve safranın akmasını sağlayan bir tüptür. Stent takılırken safranın yeterli miktarda akmasını sağlamak için basıncı azaltmak ve bakteriyel kolanjit riskini önlemek önemlidir.

Safra yolu kanserinde kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı ilaç tedavileri

Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için uygulanan ilaç tedavisidir. Tek başına adjuvan kemoterapinin, cerrahi ile kanseri tamamen veya kısmen alınmış safra yolu kanseri hastalarında yaşam süresine katkı sağladığına dair henüz tatmin edici bulgular elde edilmemiştir. Ancak yine de kemoterapi ileri evre bazı vakalarda tümörü küçültmek ve hastalığın gelişimini yavaşlatmak için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Ayrıca cerrahi sonrası uygulanan kemoterapi yöntemiyle kanserin tekrarlama riski azaltılmış olur.

Uygulanan en aktif kemoterapi ilaçları 5-FU, gemsitabin, sisplatin ve oksaliplatin’dir. Gemsitabin-sisplatin kombinasyonunun, tek başına gemsitabine göre daha faydalı olduğu gözlenmiş olsa da, bu rejimin diğer gemsitabin tabanlı kombine rejimlerle etkisi karşılaştırılmamıştır.

Lökovorin - 5-FU, tek başına kapesitabin veya tek başına gemsitabin ileri evre safra yolları kanseri hastalarında uygun tedavi seçenekleridir.

Karaciğer içi safra yolları kanserinde hepatik damardan tedaviler

Hepatik damardan tedavilerde özellikle radyoembolizasyon tedavisi, ameliyat edilemez, bölgesel ilerlemiş intrahepatik (karaciğer içi) safra yolu kanseri olan hastalarda umut vadetmektedir. Bu yöntemde, karaciğer atardamarından tümöre radyoaktif izotoplar yani fokal radyoterapi gönderilir. Karaciğer içindeki tümörü besleyen kan akışı, karaciğer toplardamarından çok karaciğer atardamarından elde edilmektedir. Buda, tümörü besleyen kanı akışını engellemek için bazı teknikler geliştirilmesini sağlamıştır. Partikül embolizasyon ve/veya sitotoksik kemoterapi gibi yöntemlerde ise, ilaç tümörü besleyen karaciğer atardamarının dallarına enjekte edilerek tümörün beslenmesi önlenmiş olur (transarteriyal embolizasyon veya kemoembolizasyon).

Hedefe yönelik tedavi

Erlotinib – Safra yolu kanseri tedavisinde kullanılan tirozin kinaz inhibitörü erlotinib’in epidermal büyüme faktör reseptörünü engellediği görülmüştür.

Erlotinib ve bevasizumab kombinasyonu

Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF), safra yolları kanserlerinde sık rastlanır ve tedavi hedefi olarak öngörülür.

Tedavinin ilk aşamasında durumunu koruyan hastalara ikinci aşamada gemsitabin – kapesitabin, kapesitabin – oksaliplatin (eğer sisplatin tedavinin birinci aşamasında kullanıldıysa) veya erlotinib – bevasizumab kombine tedaviler uygulanabilir.

Fotodinamik tedavi

Fotodinamik tedavide, lazer ışığı ve ışığa duyarlı ilaç kombinasyonu kullanılarak kanser hücrelerinin yok edilmesi hedeflenir. Safra yolu kanserinde ortaya çıkan belirtileri de azaltmaya yardımcı olur.

Işığa duyarlı ilaç damardan enjekte edilerek kan dolaşımı yoluyla vücudu dolaşması sağlanır. Enjekte edilen bu ilaç kanserli hücreleri tutar ve lazer ışığı ile temas edince harekete geçerek kanser hücrelerini yok eder.

Safra yolu kanserinde radyoterapi ile tedavi

Cerrahi sonrası kanserin tamamı alınamamış, bölgesel olarak cerrahi uygulanmamış veya kanseri tekrarlamış olan hastalara genellikle kemoterapi ile birlikte ya da tek başına radyoterapi uygulanır.

Radyoterapi, yüksek enerji ışınları kullanılarak belli bir bölgedeki kanser hücrelerinin öldürülme işlemidir. Genellikle kemoterapi ile birlikte kullanılarak (kemoradyoterapi) tedavinin etkinliğinin artırılması amaçlanır. Dıştan radyoterapi klasik yöntemle uygulanabilir ya da iridyum-192 ile brakiterapi ve stereotaktik radyoterapi gibi yanlız tümör ve yayıldığı alanı içeren daha bölgesel radyoterapi teknikleri planlanabilir. Safra yolu kanserinde bu yöntem cerrahi sonrası uygulandığında kanserin tekrarlama riski azaltılır. Bazen de cerrahi yapılamayan vakalarda, tümörün küçültülmesi ve gelişiminin yavaşlatılması hedeflenir.

Safra yolu kanserinde immünoterapi tedavisi

İmmünoterapiler görece olarak yeni nesil kanser tedavileridir. Birçok çeşitleri olmakla birlikte en etkili immünoterapi ilaçları immün kontrol noktası baskılayıcıları olarak adlandırılan ilaçlardır (günümüzde çeşitli kanserlerin tedavisinde kullanılmak üzere FDA onayı alan bu grup ilaçlar ipilimumab, nivolumab, pembrolizumab, atezolizumabdır).

İmmünoterapiler, kanser hücrelerini direk öldürmek yerine, bağışıklık sistemimizin bu işi üstlenmesi için dolaylı yoldan etki eden ilaçlardır. Klasik kemoterapi ilaçlarından farklı olarak daha uzun süreli hastalık kontrolü ve daha az yan etki özelliklerine sahiplerdir.

Safra yolları kanserinde henüz onay alan bir immünoterapi yöntemi yoktur. Bu konudaki gelişmeleri yakın takip edip, olumlu bir gelişme olması halinde sizlerle paylaşıyor olacağız.

Safra yolu kanserinde ısı – hipertermi tedavisi

Günümüzde hipertermi, kanser tedavisinin 5. ayağı olarak adlandırılmaktadır (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi ve hipertermi). Kolanjiokarsinomda hiperterminin intra-arteryel kemoterapi ile etkinliğinin değerlendirildiği bir çalışmada, 9 hastaya hepatik arterden kemoterapi ve endogenetik tümör yatağı hipertermisi uygulanmış. Hastalara toplam 27 seans kombinasyon tedavisi uygulanmış ve çalışma sonucunda tedaviye yanıt oranı %77, hastalık kontrol oranı %88 olarak bulunmuş.

Isı tedavisi veya termoterapi olarak da bilinen hipertermi, vücut dokusunun yüksek ısıya (39 – 44 °C arası) maruz bırakılmasıyla uygulanan tamamlayıcı bir kanser tedavi yöntemidir.

Araştırmalar yüksek ısının normal dokulara çok az zarar vererek kanser hücrelerine hasar verdiğini veya öldürdüğünü göstermiştir. Hipertermi, kanser hücrelerini öldürerek ve hücrelerdeki proteinlere ve yapıya zarar vererek, kanserin bağışıklık sistemi tarafından fark edilmesini sağlayarak tümörü küçültebilir.

Hipertermi - ısı ile tedavi hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.