Kanda D vitamini (25-hidroksivitamin) seviyesinin pankreas kanseri oluşumunda rol oynamakta olduğu ileri sürülmektedir.
Ayrıca son yıllarda birkaç araştırmacı ekip, pankreas kanseri varlığında D vitamini ölçümlerinin bir biyobelirteç olarak prognostik (hastalık gidişatını öngörücü) rolü olup olmadığını belirlemek için bu ilişkiyi netleştirmeye çalışmaktadır.
Örneğin, randomize faz 3 MPACT klinik çalışmasının bir ileri analizi, pankreas kanserli hastalarda D vitamini seviyeleri ve genel sağkalım arasında hiçbir ilişki bulmadı.
MPACT çalışması, metastatik (4. evre) pankreas kanseri 861 hastada nab-paklitaksel ve gemsitabin ile tek başına gemsitabini karşılaştırdı. D vitamini seviye verileri, D vitamini seviye sınıflandırmasına dayanarak 3 gruba ayrılan hastaların 422’si için mevcuttu:
- Yeterli (>30 ng / mL)
- Nispeten yetersiz (20-30 ng / mL)
- Yetersiz (>20 ng /mL)
Çalışmadan Von Hoff ve arkadaşları 3 grup arasındaki ortanca genel sağkalımda istatiksel olarak herhangi önemli farklılık bildirmedi. D vitamini yetersiz olan grup için ortanca genel sağkalım 7,9 ay, nispeten yetersiz olan grup için 9,4 ay ve yeterli olan grup için 7,8 aydı. Gruplar arası analizlerde de D vitamini seviyesi konusunda ortanca genel sağkalımda hiçbir farklılık görülmedi.
Çalışma, D vitamini seviyeleri ve genel sağkalım arasında hiçbir ilişkinin olmaması ile sonuçlanmasına rağmen araştırmacılar, geniş örneklem eksikliğinin ve hastalığın derecesinin bu bulguları etkilemekte olduğunu bildirdi.
D vitamini ve pankreas kanseri üzerine yapılan çalışmaların meta analizi
Pankreas kanseri ve yaşam kaybı oranı üzerine D vitamini seviyesinin etkisinin değerlendirildiği 12 çalışmayı inceleyen bir meta-analiz de ayrıca sağkalım sonuçlarında istatiksel hiçbir fark görmedi.
Özellikle yükselmiş 25 D vitamini seviyesi, pankreas kanseri riskini azaltmadı ve alınan D vitamini miktarı pankreas geliştirme riski ile ilişkili değildi.
D vitamini takviyesi ve pankreas kanseri arasındaki ilişki
Günlük alınan D vitamini ve pankreas riski ayrıca Uluslararası Pankreas Kanseri Vaka Kontrol Konsorsiyumunun 9 kontrol çalışmasının sonuçlarını içeren havuzlanmış veri analizinin odak noktasıydı. Meta-analiz bulgularının aksine bu havuzlanmış analiz verileri, daha yüksek miktarda D vitamini alımı ve artan pankreas kanseri riski arasında bir bağlantı olduğunu kanıtladı. Sonuçlar sigara içmeye göre ayarlandığında hiçbir önemli etki gözlemlenmedi. Araştırmacılar, D vitamini alımı ve pankreas kanseri arasındaki ilişkinin düşük A vitamini alımı ile ilişkili olabileceğini belirtti.
Ancak “Pankreas Kanseri Hastalarda Biyobelirteçler Çalışması”ndan (BIOPAC) elde edilen bilgiler, D vitamini eksikliği olan hastalarda interlökin (IL)-6, YKL-40 ve C-reaktif protein (CRP) gibi inflamasyon biyobelirteçlerin daha yüksek seviyelerde olduğunu gösterdi. BIOPAC araştırmacıları, pankreatik duktal adenokarsinomlu (PDAC, pankreas kanserinin en sık gözüken alt türüdür) hastalarda tedavisi öncesi D vitamini seviyesinin, inflamasyon biyobelirteçleri ve genel sağkalım arasındaki ilişkiyi özellikle değerlendirdi.
Tedavi öncesi D vitamini seviyelerine dayanarak hastalar 3 grupta sınıflandırıldı:
- Yeterli olanlar (>50 nmol / L)
- Yetersiz olanlar (25-50 nmol / L)
- Eksik olanlar (<25 nmol / L)
Tüm hastaların %49’unun ya D vitamini seviyesi yetersiz ya da eksikti ve D vitamini eksikliği olanlar kanser evreleri ne olursa olsun en yüksek IL-6, YKL-40 ve CRP seviyelerine sahipti.
Pankreas kanseri ameliyatı olan (1. ve 2. evre) ve D vitamini eksikliği olan hastalar için ortanca genel sağkalım, D vitamini seviyesi yeterli bulunan hastalara kıyasla daha kısaydı (18,3 ay ve 29,7 ay). Çalışmadan Rasmussen ve arkadaşları, D vitamini seviyeleri ne olursa olsun ileri evre pankreas kanserli hastalarda, genel sağkalımda hiçbir farklılık görülmediğini söyledi. Benzer şekilde, gemsitabin alan, D vitamini seviyeleri çeşitlilik gösteren hastalarda, ortanca genel sağkalımda istatiksel hiçbir farklılık görülmedi.
Optimal D vitamini seviyesinin 54 nmol / L ve 80 nmol / L arasında olduğu tanımlandı. Çalışmadaki araştırmacılar, ameliyat sonrası minimal hastalığı kalan hastaların, kanser hücresinin ilerlemesini önlemek adına D vitamini takviyesi için makul adaylar olabileceğini varsaydılar.
Pankreas kanserinde D vitamini patofizyolojisi
Pankreas kanserinde D vitaminin altta yatan patofizyolojisi tam olarak anlaşılmamaktadır. Pankreas kanseri tümör mikro-çevresi (TMÇ) fibroza yol açan hipoksi ve immünosupresyon ile karakterize edildi. TMÇ’de artan iltihaplanma anjiyogenez (yeni damar oluşumu) ve metastazları destekleyebilir. D vitamini büyük olasılıkla tek bir hücresel yolaktan ziyade bu aşamaların çoğunda yer almaktadır. Özelikle D vitamini reseptörü (VDR) VDR-1, 25-hidroksivitamin-D2 kompleksi ile bağışıklık yanıtını uyarmada rol oynayabilir, ki bu da anjiyogenezi inhibe eder ve hücre farklılaştırmasını ve apoptozu destekler.
D vitamini ayrıca insülinin düzenlenmesi ile pankreas endokrin işlevini de etkileyebilir.
Bazı çalışma verileri, D vitaminin tedavi sonrası hücresel yeniden şekillenmeyi artırarak kemoterapi ile sinerjik olabildiğini öne sürdü. Çalışma bulguları bu noktada, neden D vitaminin, pankreas kanseri ortamında ilgi çekici bir biyobelirteç olduğunu da özetler.
Ancak gelecek çalışmaların, özellikle D vitamini ve kemoterapi arasındaki olası sinerji ile ilgili, pankreas kanserinde D vitamini üzerine veriler elde etmeye devam etmeleri gereklidir. Kişinin D vitamini gereksinimlerinin yaklaşık %90’ı güneş ışığından geldiği için gelecek çalışmaların yeri ayrıca önemlidir.