Rahim Kanseri Nedir?

Rahim kanseri, rahimde başlayan kanserlerin genel adıdır. Tıp dilinde uterus adı ile anılan rahim organımız, içi boş olan, fetüsun gelişimini tamamladığı kadın üreme organıdır. Uterusun alt kısmı serviks (rahim ağzı) olarak adlandırılan ve vajina ile birleşen bölümle sonlanır. Rahim, barsak (sigmoid kolon) ve idrar torbasının (mesane) arasında yer alır. Boyut olarak yaklaşık 7,5 cm’dir. İçi boş olan bu organın kalınlığı yaklaşık 3 cm’dir. Üç katmanı vardır.

  • Endometriyum: Eni iç katman olup menstürel (adet) siklusun geliştiği fonksiyonel kısım bu bölümdür. Ayrıca gebelik döneminde fetus için gereken oksijen ve besin ihtiyacını karşılayan damar yapılarının geliştiği plasenta ile ilişkili olan bölümdür. Rahim kanserleri en sık olarak endometrium tabakasından gelişir ve bu nedenle "rahim kanseri" denilince çoğu zaman "endometrium kanseri" kast edilir ve bu iki terim eş anlamlı gibi kullanılmaktadır. Bu yazı genel olarak endometrium kanseri hakkındadır.
  • Myometriyum: Uterusun kas tabakasıdır.
  • Perimetriyum: Uterusun dış yüzeyini çarşaf gibi saran bölümüdür. Karın zarının (periton) bir katmanından oluşur.

Endometriyumdan gelişen kanser, kadın üreme (jinekolojik) organlarının en sık görülen kanseridir.

Rahim Kanseri Belirtileri Nelerdir ?

Rahim kanseri gelişen hastaların %75’i 50 yaşın üstünde ve menopoz dönemindeki kadınlardır.

Rahim kanserinin en sık belirtisi vajinal kanamadır. Adet dönemleri arasında kanama, menopoza girdikten sonra tekrar kanamanın başlaması, adet dönemindeki kanamanın çok yoğun olması durumunda mutlaka doktora başvurmalısınız. Kanama bulgusu erken dönemde karşılaşılan şikâyet olduğu için hastaların %75’i tanıda erken evrededir ve bu hastaların 5 yıllık yaşam süresi %90’dır.

Rahim Kanserinde Olağandışı Kanama, Lekelenme veya Akıntı

En sık görülen rahim kanseri belirtisi: rahim kanser tanısı konan hastaların ortalama % 90'ında, adet tarihlerinde değişiklik veya iki adet dönemi arası veya menopoz sonrası kanama gibi anormal vajinal kanama vardır. Bu belirtiler, zaman zaman bazı kanserli olmayan durumlarda da ortaya çıkabilir. Ancak, bu gibi durumlarda geciktirmeden doktor kontrolü yaptırmanız önemlidir. Menopoz dönemini geçiren kadınların oluşan vajinal kanama, lekelenme veya anormal akıntıları doktorlarıyla paylaşması yararlarına bir davranış olacaktır.

Kansız vajinal akıntı da rahim kanserinin belirtisi olabilir. Gelen akıntıda kan olmaması, kanser olmadığınız anlamına gelmez. Rahim kanserine bağlı oluşan akıntı vakalarının yaklaşık %10'unda kansızdır. Oluşan anormal herhangi bir akıntının doktor tarafından kontrol edilmesi gereklidir.

Rahim Kanserinde Pelvik Ağrısı ve/veya Kitle ve Kilo Kaybı

Pelviste (kasık bölgesi) ağrı, kitle (tümör) varmış hissi ve çaba sarf etmeden ortaya çıkan kilo kaybı, rahim kanserinin belirtileri olabilir. Bu belirtiler, rahim kanserinin daha ileri evrelerinde sıkça rastlanmaktadır. Bir kez daha üzerine basarak değinilecek olursa, doktora başvurmakta gecikme hastalığın daha da ilerlemesine zemin hazırlayabilir ve başarılı bir tedavi olasılığını azaltır.

Rahim Kanserinde Ailesel Geçmiş ve Fiziksel Muayene

Ailesinde rahim kanseri öyküsü olan kadınların aile öyküsü olmayanlara göre 2 kat daha fazla bu hastalığa yakalanma riski vardır. Ayrıca Lynch sendromu olan kadınların yaşam boyu rahim kanseri riski 10 kata kadar artmıştır. Rahim kanseri için bir kanser tarama programı olmamakla birlikte Lynch sendromlulara veya ailesinde Lynch sendromu öyküsü olanlara yıllık kadın-doğum muayenesi öneririz.

Rahim kanseri belirtileri varsa vakit kaybetmeden doktorunuza başvurunuz. Doktorunuz hastalığın belirtileri, risk faktörleri ve ailenizin tıbbi geçmişi hakkında size sorular yöneltecek, genel fiziksel muayene ve pelvik muayenesi yapacaktır.

kadın üreme organları jinekolojik organlar rahim endomatrium anatomisi

Rahim Kanseri Evreleri

Rahim kanseri tanısı konduktan sonra en önemli şey, hastalığın vücuda yayılımı gösteren evresini belirlemektir. Kanserin evresi tedavi stratejisini belirler.

Evreleme sistemi hastalığın vücuttaki yayılımını belirlememize yardımcı olur. Endometriyal kanser evrelemesinde 2 sistem kullanılır. Uluslararası Jinekoloji ve Obstetriks (Doğum Bilimi) Federasyonu (FIGO) Sistemi ve Amerikan Kanser Komitesi TNM Evreleme Sistemi. Bu iki sistem temelde aynıdır. Her iki sistemde kanseri 3 faktöre dayandırarak sınıflandırır:

  • tümör alanının genişliği (T)
  • kanserin lenf bezlerine yayılımı (N)
  • kanserin vücudun uzak bölgelerine yayılımı, metastaz yapması (M).

Evreleme sistemi, kanserin ne kadar yayıldığına bakarak belirlenir. Kanser, bölgesel olarak rahim ağzına ve rahimin diğer bölümlerine, yakındaki lenf bezlerine (fasülye şeklinde bağışıklık sisteminin bir parçası olan organ) yayılmış olabilir. Bölgesel lenf bezleri pelviste ve daha uzaktaki aortta (kalpten karın ve pelvis boyunca uzanan ana damardır) bulunur. Aort boyunca bulunan lenf bezlerine paraaortik lenf bezleri denir. Son olarak, kanser uzak lenf bezlerine, karın üst bölgesine, omentuma (mide, bağırsak ve diğer organları önlük gibi kaplayan karın bölgesinde yer alan geniş yağlı bir doku) veya akciğer, karaciğer, kemik ve beyin gibi diğer organlara yayılmış olabilir. Tüm bu yayılımlar belirlenerek tedavi planı yapılır.

Rahim Kanseri - EVRE 0

Bu evre, kanser öncesi evredir. Kanser hücreleri sadece endometriyum hücrelerinin yüzey tabakasında bulunur ve hücrenin alt katmanlarında gelişmemiştir. Kanser, yakın lenf bezlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılmamıştır.

Tedavisi: Operasyon bu evrede yeterlidir.

1. Evre Rahim Kanseri - EVRE I

Kanser, rahmin sadece gövdesinde gelişir. Rahim ağzı salgı bezlerinde gelişmesi de mümkündür. Ancak, rahim ağzının destek bağ dokularında kanser gelişmez, lenf bezlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılım göstermez. Bu evre kendi içinde iki evreye ayrılır.

  • Evre IA: Birinci evrenin en erken formunda kanser endometriyumdadır ve rahimin kas dokularının (miyometriyum) yarısından daha azında gelişmiş olabilir. Kanser, lenf bezlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılmamıştır.
  • Evre IB: Kanser, endometriyumdan miyometriyumun yarısından fazlasına yayılmıştır. Kanser, rahim gövdesinin dışına yayılmamıştır.
birinci evre rahim kanseri evre 1a ve 1b

2. Evre Rahim Kanseri - Evre II

Kanser, rahim gövdesinden yayılmış, rahim ağzının destek bağ dokularına kadar ilerlemiştir. Kanser, rahim dışına, lenf bezlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılım göstermemiştir.

ikinci evre rahim kanseri evre 2

3. Evre Rahim Kanseri - Evre III

Kanser ya rahim dışına ya da pelvik (leğen kemiği) bölgesindeki yakın dokulara yayılmıştır.

  • Evre IIIA: Kanser, rahimin daha dış yüzeyine (seroza) ve/veya fallop tüpleri veya yumurtalıklara (adneks) yayılmıştır. Lenf bezlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılım göstermemiştir.
  • Evre IIIB: Kanser, vajina veya rahim çevresindeki dokulara (parametriyum) yayılmıştır. Kanser, lenf bezlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılım göstermemiştir.
üçüncü evre rahim kanseri evre 3a ve 3b
  • Evre IIIC1: Kanser, rahimin gövdesinde gelişir. Yakındaki bazı dokulara yayılabilir, ancak mesane veya rektum içinde gelişmez. Kanser, pelvik lenf bezlerine yayılmıştır, ancak aort çevresindeki veya vücudun uzak bölgelerindeki lenf bezlerine yayılım göstermemiştir.
  • Evre IIIC2: Kanser, rahim gövdesinde gelişmiştir. Yakındaki bazı dokulara yayılım göstermiş, ancak mesane veya rektum içinde gelişmemiştir. Kanser, aort çevresindeki lenf bezlerine (paraaortik lenf bezleri) yayılmış, ancak vücudun uzak bölgelerinde tespit edilmemiştir.
üçüncü evre rahim kanseri evre 3c

4. Evre Rahim Kanseri - Evre IV

4. evre rahim kanserinde tümör, mesane veya rektumun daha iç yüzeyine, kasıklardaki lenf bezlerine ve/veya omentum (bağırsakları örten iç zar), kemikler veya akciğerler gibi uzak organlara yayılmıştır.

  • Evre IVA: Kanser, rektum veya mesanenin iç tabakasına (mukoza – bazı organların iç yüzeyini kaplayan tabaka) yayılmıştır. Yakınındaki lenf bezlerine yayılabilir veya yayılmayabilir. Ancak, vücudun uzak bölgelerine yayılmaz.
dördüncü evre rahim kanseri evre 4A
  • Evre IVB: Kanser, uzak lenf bezlerine, üst karın bölgesine, omentum veya kemikler, omentum veya akciğerler gibi rahimden uzak organlara yayılmıştır. Kanser, herhangi bir büyüklükte olabilir. Lenf bezlerine yayılabilir veya yayılmayabilir.
4 evre rahim kanseri evre 4B

Rahim Kanseri Ameliyatı

Rahim kanserinde ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde ameliyata engel bir durum olmayan hastalarda ilk seçenek ameliyatın uygulanmasıdır. Hastaların sadece %5-10’u tanıda ameliyata uygun değildir. Geri kalan kısmında öncelikle operasyon düşünülür. Rahim kanseri ameliyatı hastalığın yayılım derecesini de göstermek açısından önemlidir. Genel durumu ameliyat için uygun hastada rahim ile birlikte her iki yumurtalık (over) ve tüpler (fallop tüpleri) operasyonla alınır ameliyat sırasında çevredeki lenf bezleri de çıkarılır.

Aşağıda rahim kanseri ameliyat çeşitlerini bulabilirsiniz

rahim kanseri ameliyatı radikal histerektomi total histerektomi salfingo ooferektomi

Rahim kanserinde ameliyat sonrası tedavi kararını belirleyen RİSK SINIFLAMASI

Kanserin derecesi (patoloji raporlarında genelde grade olarak ifade edilir) rahim kanserinde tedavi planında çok önemlidir. Derece, kanser hücresinin mikroskop altında ne kadar anormal görüldüğünü ifade eder. 1’den 3’e kadar numaralandırılır. Tüm yüksek derece (3. derece) kanser hastalarında kanser hücreleri oldukça anormal (normal hücrelerden çok farklı) gözükmektedir. Yüksek derece tümörler, düşük derece tümörlere göre daha fazla çoğalma riskine sahiptirler.

Rahim kanserinde evreleme ile birlikte kanserin mikroskopik özellikleri birlikte kullanılarak hastalığın tekrarlama ihtimaline göre düşük, orta ve yüksek riskli hastalık olarak değerlendirilir. Tedavi planı da buna göre yapılır.

Tekrarlama açısından düşük riskli hasta grubu

  • Evre 1A hastalık ve grad 1, 2 (derece) endometrioid tip kansere sahip hastalar bu gruba girmektedir.
  • Bu hastalarda operasyon sonrası hastalığın tekrarlama ihtimali %5’den azdır. Ameliyat sonrası koruyucu tedavi önerilmez.

Tekrarlama açısından orta riskli hasta grubu

  • Evre 1A ve grad 3 endometrioid tip kansere sahip hastalar, Evre 1B ve grade 1-2 endometrioid tip kansere sahip hastalar.
  • Bu hasta grubunda sadece operasyon ile hastalığın tekrarlama ihtimali %5’e düşer. Bu nedenle operasyon yeterli olmakla birlikte koruyucu radyoterapi de tedaviye eklenebilir.
  • Radyoterapinin (ışın tedavisi) ameliyat olmuş hastalardaki verilme amacı hastalığın aynı bölgede tekrarlama ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Bunun kararı hastanın yaşı ve ameliyattaki alınan parçanın patolojik ek bazı özelliklerine bakılarak karar verilir.
  • Evre 1B ve Grad 3, Evre II endometrioid tip kansere sahip hastalarda ameliyat sonrası koruyucu radyoterapi alması gerekirken birlikte kemoterapi verme kararı hastanın yaşı ve ameliyattaki alınan parçanın patolojik ek bazı özelliklerine bakılarak karar verilir.

Tekrarlama açısından yüksek riskli hasta grubu

  • Evre 3 veya üstü hastalar hastalığın grad derecesine bakılmaksızın bu gruba girer. Ayrıca kanserin mikroskopik incelemesinde seröz veya berrak hücreli rahim kanseri özelliğinde olan hastalar hastalığın evresine bakılmaksızın bu gruba girer.
  • Yüksek riskli hasta grubunda ameliyat sonrası en önemli koruyucu tedavi yöntemi kemoterapidir.

Rahim Kanserinde Kullanılan Koruyucu (adjuvan) Tedavi Yöntemleri

Radyoterapi yüksek enerjili X ışını radyasyonunun tedavi amacıyla kullanıldığı bir yöntemdir. X ışınları kanser hücresinin DNA’sına zarar vererek etki eder. Rahim kanserinde koruyucu ışın tedavisi verilmesinin amacı hastalığın aynı yerde tekrarlamasını engellemek içindir.

İki farklı tip radyoterapi uygulama yöntemi mevcuttur.

Eksternal (dıştan) radyoterapi: Vücudun dışından kanser hücrelerine makina aracılığıyla radyasyon gönderilir. Ameliyat öncesi ve sonrası çekilen filmlerle kanserli alanın çizimi yapılır ve bu bölgeye radyoterapi uygulanır. Rahim kanserinde koruyucu radyoterapi birkaç saniyelik bir işlem olup günde bir kez, haftada 5 gün 5-6 hafta boyunca uygulanır. Radyoterapi sonrası günlük aktivitelere devam edilmesinin bir sakıncası olmaz.

Rahim kanserinde radyoterapi ile tedavi

İnternal (içten, vajinal brakiterapi) radyoterapi: Radyoterapi kateter gibi bir alet yardımıyla direk kanserli alana uygulanması yöntemidir.

Rahim kanserinde bir kateter yardımıyla vajinadan (doğum kanalı) kanserli alana direk radyoterapi verilir. Bu ışın tedavisine bağlı sağlıklı dokuların etkilenmesini en aza idirmiş olur.

Vajinal brakiterapinin iki farklı uygulama şekli var:

Düşük doz oranlı brakiterapi: Doğum kanalına yerleştirilen kateter 24 saat boyunca 2-3 gün sürekli uygulanır. Bu süreçte hasta hastanede yatarak tedavi uygulanır.

Yüksek doz oranlı brakiterapi: Doğum kanalına yerleştirilen kateter bir kaç dakikalığına yüksek dozda 3-5 gün günde birkez uygulanır.

Radyoterapiye bağlı yan etkiler

  • Tedavi sırasında gelişen kısa süreli yan etkiler: Halsizlik, idrar torbasında sık doluluk hissi, idrar yaparken rahatsızlık, yanma, dışkılama sırasında zorlanma, barsakta doluluk hissi.
  • Bu şikayetler genellikle radyoterapi bittikten birkaç ay sonra geriler.
  • Uzun süre sonra ortaya çıkabilen yan etkiler ise; idrar kaçırma, ağrılı idrar ve gaita yapma, vajinada (doğum kanalı) kuruma ve darlık görülebilir.

Rahim Kanserinde Kemoterapi

Radyoterapi ile birlikte kemoterapi

Işın tedavisi ile birlikte verilen kemoterapinin amacı ışının etkinliğini arttırmak ve vücuda sirayet ihtimalini azaltmak amacıyla verilir. Radyoterapi ile birlikte platin (sisplatin veya karboplatin) grubu kemoterapi kullanılır.

Yüksek riskli hastalıkta koruyucu kemoterapi

Rahim kanserinde kemoterapi genellikle ameliyattan 4-6 hafta sonra verilir. İyileşme döneminin tamamlanması beklenir. Koruyucu kemoterapi 21 günde bir gün kemoterapi ilaçlarının kombinasyonu seklinde verilmesi tercih edilir. En sık tercih edilen paklitaksel ile karboplatin kemoterapi ilaçlarının birlikte verilmesidir.

Kemoterapiye bağlı yan etkiler hastaya bağlı değişiklik göstermekle birlikte en sık karşılaşılan yan etkiler

Bu yan etkileri doktorunuzla paylaştığınızda size uygun yan etkileri yönetecek yöntemleri, tedavileri uygulayacaktır.

4. Evre (Metastatik) Rahim Kanserinde Kemoterapi Seçenekleri

Rahim kanseri tanısı konmuş hastalarda hastalık tekrarlayacaksa, bu genellikle ilk üç yıl içerisinde olur. Bu tekrar ya hastalığın tekrar aynı bölgede sınırlı bir alanda veya vücudun başka bir yerinde, iç organlarda sıçrama şeklinde olabilir.

Şikayetler hastalığın tekrarladığı bölgeye göre değişmektedir.

Bu şikayetler:

  • Doğum kanalından idrardan veya barsak çıkışından kan gelmesi
  • Kemik ağrıları
  • Nefes darlığı
  • Karında veya bacaklarda şişlik ile kendini gösterebilir.

Hastalık tekrarı varsa tedavi planı da bulunduğu bölgeye göre karar verilir. Eğer sadece ameliyat alanında tekrarladıysa (lokal nüks) önceden radyoterapi alıp almadığı ve tekrar ameliyat için uygun mu değerlendirilerek karar verilir.

Pelvik (leğen kemiği) bölgede tek bir noktada tekrarladıysa veya sadece ameliyat bölgesinde doğum kanalında tekrarladıysa hastalıktan tamamen kurtulma kür şansı vardır.

Yeniden tekrarlamış rahim kanserinde hangi tedavi kullanılırsa kullanılsın yeni tanı konulduğu dönemdeki sürece göre daha kısa bir hastalığın kontrol altında kalma süresi ve yaşam süresine sahiptir.

Vajinal (doğum kanalında) nüks

Önceden radyoterapi almadıysa öncelikle tedavi seçeneğimiz radyoterapidir.

Eğer operasyon için uygunsa operasyon açısından değerlendirilebilir. Daha önceden radyoterapi aldıysa ve cerrahi için uygun değilse SBRT (sterotaktik body radyoterapisi) gibi nokta atışı radyoterapisi için değerlendirilebilir.

Bu lokal tedaviler tamamlandıktan sonra koruyucu olarak paklitaksel ve karboplatin içeren kemoterapi rejimi 6 kür verilmelidir.

Yeni tanı konmuş metastatik hastalıkta kemoterapi

Daha önce kemoterapi almamış hastalarda ikili kemoterapi ilacı olan paklitaksel ve karboplatin kemoterapilerinin birlikte kullanımı ilk tedavi seçeneğidir. Diğer kullanılabilecek tedavi seçeneği; sisplatin, doksorubusin ve paklitaksel üçlü ilacının birlikte kullanımıdır. Her iki tedavi kombinasyon şeklinin birbirine etkinlik olarak eşit olmakla birlikte paklitaksel- karboplatin kombinasyon rejiminde daha az yan etki görülmesi nedeniyle günümüzde daha yaygın tercih edilmektedir.

Paklitaksel ve karkarboplatin ilaç kombinasyonun daha önce kemoterapi almamış yeni tanı konmuş vücuda sirayet etmiş rahim kanserindeki fayda oranı hastalığın kontrol altında kalma süresi ortalama 13 ay, yaşam süresi ortalama 37 ay tedaviden fayda görme oranı ise %51 olarak değerlendirilmiştir.

Hastalığın tekrarlaması sonrası verilen kemoterapi

Rahim kanseri tanısıyla ameliyat olmuş, kemoterapi almış takipteki hastada verilecek kemoterapi tedavisini belirleyen etkenler; hastanın son tedavi tarihi ve tekrarlaması arasındaki geçen süre, hastanın yaşı ve genel durumudur.

Rahim kanserinde hastalık yeniden gelişmişse vücuda çoklu sirayet varsa verilecek tedavilere yanıt sınırlıdır ve 5 yıllık yaşam beklentisi %20’den azdır.

Tekrarlama sonrası genel durumu iyi olan hastalarda, son tedaviden 6 aydan uzun süre sonra hastalık tekrarlamışsa, verilecek ikili kemoterapi seçeneği paklitaksel- karboplatin kemoterapi ilaçlarının birlikte kullanımıdır.

Son kemoterapiden 6 aydan kısa süre içinde tekrarlayan veya ilk seçenek olarak verilen tedaviden fayda görmeyen hastalarda; kemoterapi ilaçlarından paklitaksel, sisplatin, karboplatin, doksorubusin, liposomal doksorubusin, topotekan, dosetaksel kemoterapi ilaçlarından biri kullanılabilir. Fakat bu ilaçlarla sağlanacak fayda oranı düşük olup %4 ile %27 arasında değişmektedir. Bu evrede amaç hastanın yaşam kalitesini arttırmak, yaşam süresini uzatmak olduğu için verilecek tedavi rejiminin hastada oluşacak yan etkileri gözeterek dikkatli seçmek gerekir.

Endokrin (hormonal) Tedavi

Tümör derecesi grad 1-2 olan ve kadınlık hormon reseptörü pozitif olan kemoterapi alamayacak hastalarda bu tedavi düşünülebilir. Özellikle etkinliği çalışmalarla ispatlanmış megesterol asetat ve tamoksifendir. Bu ilaçlarla tedaviden fayda görme oranı %15-30 arasındadır.

Diğer hormon baskılayıcı tedavi seçeneği olan letrozol ve anastrazol gibi aromataz enzimini baskılayarak etki eden ilaçların rahim kanserinde etkinliği daha azdır. Yapılan çalışmalarda tedaviden fayda görme oranı %10’dan daha azdır.

Hedefe Yönelik Tedavi – Akıllı İlaçlar

Bazı hedefe yönelik tedaviler, büyüme sinyalinin kanser hücresine ulaşmasını engeller; bazıları kan yoluyla kanser hücresinin beslenmesini azaltır, bazıları ise bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerini tanır ve saldırır. Bu sayede kanserin büyümesi yavaşlatılır veya daha fazla kanser hücresi öldürülür. Hedefe yönelik tedavi, diğer kanser tedavileri ile birlikte uygulanabilir.

Damarlanmayı engelleyici (anti-anjiogenik) hedefe yönelik moleküler tedaviler

Vasküler Epitelyal Büyüme Faktörü (VEGF) pek çok kanser için tümör damarlanmasında en önemli faktörlerden biridir. Damarlanmanın artması tümörün büyüme ve ilerlemesine katkıda bulunur. Bu büyüme faktörünün reseptörünün ve yolaklarının engellenmesi kanser tedavisinde kullanılan önemli yollardan biridir.

Bunu amaçlayan ilaçlardan biri olan bevasizumab (Altuzan), kanda dolaşan vasküler epitelyal büyüme faktörlerine ve reseptörlerine bağlanarak iletişime girmelerine engel olan bir antikordur.

İlginizi çekebilir: Anjiyogenez - yeni damar oluşumunun, kanser ve tedavileri için önemi nedir?

Vücuda sıçramış ve çoklu kemoterapi almış rahim kanserinde bevasizumabın tek başına kullanımının tedavi fayda oranı %13.5 iken, ortalama yaşam süresi 10.5 aydır.

Bevasizumabın kemoterapi ile birlikte kullanımı

Bevazsizumabın kemoterapi ile birlikte kullanımını değerlendiren klinik çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmada çoklu sirayet etmiş daha önce bir defa kemoterapi almış ve üstünden 6 aydan fazla süre geçmiş hastalarla hiç kemoterapi almamış hastalar çalışmaya alınmış. Bevasizumabın paklitaksel ve karboplatin kemoterapisi ile birlikte kullanımı ile tedaviden ek %20’lik katkı sağladığı, hastalığın kontrol altında tutulmasına kadar geçen süreye ek 4.3 aylık katkı sağladığı ortaya konmuş. Fakat yapılan bu çalışmanın faz II olması, alınan hasta sayısının 108 hasta gibi az sayıda olması bevasizumabın günümüzde rutin kullanıma girmeme nedenidir. Standart tedaviye girebilmesi için daha geniş kapsamlı faz-3 klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.

Diğer bir damarlayı engelleyici yol ise bu vasküler epitelyal büyüme faktörü reseptörünün hücre içi yolaklarındaki tirozin kinazı engellerek kanser hücresinin büyüme ve çoğalmasını engelleyen ilaçlardır. Bu yolda etki eden ve rahim kanserinde etkinliği gösterilmiş olan brivatinib ve nintedanibdir.

Brivatinib, daha önceden tedavi almış vücuda sirayet etmiş rahim kanserli 43 hastanın değerlendirildiği faz-2 çalışmasında tedaviden fayda görme oranı %19, tedavinin altında hastalığın kontrolde 6 ay kalabilme oranı %30 olarak belirlendi. Nintedanib ile bu oran %22 iken tedaviden fayda görme oranı %9 olarak değerlendirildi. Görüldüğü gibi çoklu tedavi almış hastalarda mevcut seçenekler ile yanıt oranı kısıtlı olup bu ajanlar sadece çalışma kapsamında sınırlı kalabilmiştir.

mTOR yolu baskılayıcıları

Normalde hücrelerin büyümesine ve bölünmesine yardımcı olan mTOR olarak bilinen hücre içi sinyal yolu proteinini engelleyen, kanser hücrelerinin büyüme ve çoğalmasına engel olan ajanlardır. Bu ilaçlardan olan temsirolimus (Torisel) çeşitli kanser tiplerinde etkinliği gösterilmesine rağmen ilacın Rahim kanserindeki fayda oranı %4 gibi düşük orandadır.

Yine aynı yol üzerinden etkisini gösteren diğer bir ilaç olan everolimusun (Afinitor) hormon baskılayıcı tedavi olan letrozol ile birlikte kullanımının etkinliğini değerlendiren çalışmasının sonuçları bekleniyor.

Rahim Kanseri İmmünoterapi Tedavisi

Yüzyılın buluşu olarak değerlendirilen yeni nesil kanser immünoterapi ilaçları savunma hücrelerimizin (T hücresi) kansere karşı körlüğünü ortadan kaldırır. Böylece bağışıklık sistemini kansere karşı aktifleştirerek yok etmesine yardımcı olur. Bu ilaçlar akciğer kanseri, cilt kanseri melanom, böbrek kanseri, mesane kanseri ve bazı lenfoma türleri gibi pek çok kanser tipinde etkinliğini kanıtlayarak klinik kullanıma girmiştir. Endometrium kanserinde ise immünoterapi kullanımı çok yenidir.

İleri evre endometriyal karsinom için immünoterapi pembrolizumab (Keytruda) ve hedefe yönelik kanser ilacı lenvatinib (Lenvima) kombinasyon tedavisine ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) 17 Eylül 2019'da hızlandırılmış onay verdi.

Bu yeni ikili tedavinin rahim kanserinde kullanılması için hastalar:

  • mikrosatellit instabilitesi yüksek (MSI-H) olmamalı,
  • yanlış eşleşme onarımı eksiliğine (dMMR) sahip olmamalı
  • ayrıca daha önce uygulanan sistemik kemoterapi tedavi sonrası hastalığında ilerleme gözlenmeli,
  • bununla birlikte küratif (tam şifa amaçlı) cerrahiye veya radyoterapiye uygun olmamalı.

Bu kombine tedaviye endometrium kanserinde FDA onayı getiren klinik araştırma olan Çalışma 111 / KEYNOTE-146'da, tümörleri MSI-H veya dMMR olmayan 94 hastada objektif yanıt oranı: 10 tam cevap (% 10.6) ve 26 kısmi cevap (% 27.7) ile toplam % 38.3 bulundu.

Bu onaydan önce, ileri evre rahim kanseri 2. basamakta standart tedavi, çeşitli kemoterapi uygulamaları idi ve bu tedaviler ile objektif yanıt oranları %7-15 aralığında bildirilmiştir. Pembrolizumab artı lenvatinib ile %40 varan bir yanıt görülmesi, onkoloji çevrelerinde oldukça dikkat çekici bir başarı olarak değerlendirilmiştir.