
2.4 Milyon Bebeğin Hayatını Kurtaran Kan Bağışçısı Hayatını Kaybetti
Bilim Kahramanları, Sadece Bilim İnsanları Değil
"Altın Kola Sahip Adam" James Harrison'ın Olağanüstü Hikâyesi
Dünyanın en üretken kan bağışçılarından biri olarak tanınan ve plazması sayesinde 2 milyondan fazla bebeğin hayatını kurtaran James Harrison, 17 Şubat’ta Avustralya’nın New South Wales eyaletinde uykusunda hayatını kaybetti. Harrison’ın ailesi, 88 yaşında vefat eden bu büyük gönüllü için duydukları derin üzüntüyü dile getirdi.
Eşsiz Bir Kan Grubuna Sahipti
Avustralya’da "Altın Kola Sahip Adam" olarak bilinen Harrison’ın kanında, Anti-D adı verilen nadir bir antikor bulunuyordu. Bu antikor, hamilelik sırasında annenin bağışıklık sisteminin bebeğin kan hücrelerine saldırmasını önleyen ilaçların yapımında kullanılıyordu. Bu sayede, HDFN (Hemolitik Hastalık) olarak bilinen ve bebeklerde ciddi anemi, kalp yetmezliği ve hatta ölüme yol açabilen bir kan hastalığı önlenebiliyordu.
HDFN Nedir ve Neden Tehlikelidir?
HDFN (Hemolytic Disease of the Fetus and Newborn), kısaca hemolitik hastalık, annenin kan grubunun bebeğinin kan grubuyla uyumsuz olması durumunda ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunudur. Bu durumda, annenin bağışıklık sistemi bebeğin kırmızı kan hücrelerini yabancı olarak algılar ve onlara karşı antikor üretir. Bu antikorlar bebeğin kanına geçerek kırmızı kan hücrelerini yok eder ve şiddetli anemiye, organ yetmezliklerine ve hatta ölüme neden olabilir. Anti-D enjeksiyonu sayesinde bu süreç önlenebilir, böylece bebek sağlıklı bir şekilde gelişimini tamamlayabilir.
Hemolitik Hastalık (HDFN) Hangi Durumlarda Ortaya Çıkar?
1. Anne ve Bebek Arasındaki Kan Uyuşmazlığı:
- En sık Rh uyuşmazlığı nedeniyle görülür. Rh negatif kan grubuna sahip bir annenin, Rh pozitif bir bebeğe hamile olması durumunda risk ortaya çıkar.
- ABO uyuşmazlığı da hemolitik hastalığa yol açabilir. Örneğin, annenin kan grubu O, bebeğin kan grubu A veya B olduğunda gelişebilir.
2. Önceki Gebelik veya Kan Nakli:
- Daha önce Rh pozitif bir bebeğe hamile kalan Rh negatif bir anne, doğum sırasında bebeğin kan hücrelerine maruz kalır ve bağışıklık sistemi antikor üretir.
- Kan nakilleriyle de annenin bağışıklık sistemi uyumsuz kırmızı kan hücrelerine tepki verebilir.
3. Plasenta Yoluyla Antikor Geçişi:
- Anne tarafından üretilen Anti-D veya diğer antikorlar, plasentadan bebeğe geçerek onun kırmızı kan hücrelerini parçalar ve hemolitik hastalığa yol açar.
4. Nadir Görülen Diğer Uyuşmazlıklar:
- Kell antijeni gibi bazı nadir kan grubu faktörleri de hemolitik hastalığa neden olabilir.
Bu durumlar sonucunda, bebekte şiddetli anemi, sarılık, kalp yetmezliği ve ciddi vakalarda hidrops fetalis (ölümcül sıvı birikimi) gelişebilir. Ancak Anti-D aşısı ile Rh uyuşmazlığından kaynaklanan vakalar büyük ölçüde önlenebilir.
Kan Bağışına Adanmış Bir Ömür
James Harrison, 14 yaşında göğüs bölgesinden büyük bir ameliyat geçirdi ve hayatını kurtaran kan nakilleri aldı. Bu deneyimden sonra, kendisinin de bir bağışçı olmaya karar verdi. 18 yaşına geldiğinde düzenli olarak kan plazması bağışlamaya başladı ve tam 81 yaşına kadar, her iki haftada bir bağış yapmaya devam etti.
2005 yılında, dünyanın en fazla kan plazması bağışlayan kişisi olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Harrison, bu unvanını 2022 yılına kadar korudu. Ancak rekoru, ABD’deki bir bağışçı tarafından geçildi.
Harrison’ın Kanı Nasıl Anti-D Üretmeye Başladı?
James Harrison’ın kanının Anti-D antikoru üretme kapasitesine nasıl sahip olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, bazı uzmanlar bunun, 14 yaşında geçirdiği büyük göğüs ameliyatı sırasında aldığı yoğun kan nakillerine bağlı olabileceğini düşünüyor. Vücudunun bu süreçte, Rh pozitif kan hücrelerine karşı bir bağışıklık yanıtı geliştirerek Anti-D üretmeye başlamış olabileceği öne sürülmektedir. Her bireyin kanı Anti-D üretmez; bu durum yalnızca belirli bağışıklık süreçlerinden geçmiş kişilerde, genellikle Rh negatif olup Rh pozitif kana maruz kalan bireylerde gelişebilir.
"Acı Yok, Maliyet Yok, Ama Kurtarılan Hayatlar Var"
Harrison’ın kızı Tracey Mellowship, babasının hayatını adadığı bu hayırseverlik için son derece gururlu olduğunu söyledi: "Babam, hiçbir acı hissetmeden ve hiçbir maliyet olmadan bu kadar çok insanın hayatını kurtarmış olmaktan büyük mutluluk duyuyordu. Her zaman, 'Bu hiç acı vermiyor ve kurtardığın hayat bir gün seninki olabilir' derdi."
Harrison’ın torunlarından ikisi ve kızı da Anti-D aşısı sayesinde sağlıklı bir yaşam sürebildi. Mellowship, "Babam, bizim gibi birçok ailenin var olmasına yardım ettiğini bilmekten büyük mutluluk duyuyordu" diye ekledi.
Anti-D'nin Hayat Kurtaran Etkisi
1960’ların ortalarına kadar, HDFN teşhisi konulan bebeklerin yarısı hayatını kaybediyordu. Anti-D enjeksiyonları sayesinde bu ölüm oranı büyük ölçüde düşürüldü. Ancak Anti-D bağışçılarının sayısı hâlâ oldukça sınırlı. Avustralya’da, Harrison gibi özel antikorlara sahip 200’den az bağışçı bulunuyor. Buna rağmen, her yıl yaklaşık 45.000 anne ve bebeğin hayatını kurtarmaya yardımcı oluyorlar.
Bilim Dünyasının Hedefi: Laboratuvarda Anti-D Üretimi
Avustralya Kızıl Haç Kan Hizmetleri (Lifeblood) ve Walter & Eliza Hall Tıp Araştırma Enstitüsü, Anti-D antikorlarını laboratuvarda üretmek için çalışmalar yürütüyor. Bilim insanları, Harrison ve diğer bağışçılardan alınan kan ve bağışıklık hücrelerini çoğaltarak, sentetik bir Anti-D tedavisi geliştirmeyi amaçlıyor.
Lifeblood Araştırma Direktörü David Irving, "Yeni bir tedavi üretmek uzun zamandır bilim dünyasının ‘kutsal kâsesi’ olarak görülüyor. Ancak düzenli bağış yapabilen ve yeterli kalite ve miktarda antikor üretebilen donör bulmak son derece zor" dedi.
James Harrison’ın fedakârlıkları, yalnızca Avustralya’da değil, dünya çapında milyonlarca insanın hayatını etkiledi. Onun mirası, tıp dünyasında ve bağışçılık kültüründe uzun yıllar boyunca hatırlanacak.
Ng, K. (2025, March 3). Australian whose blood saved 2.4 million babies dies. BBC News. Retrieved from https://www.bbc.com/news Bu yazı, BBC News’te yayımlanan haberin Türkçe çeviri ve düzenlenmiş versiyonudur..