1

Beyin Tümörü Glioblastom için Moleküler Tanıdan Bireyselleştirilmiş Tedaviye Güncel Yaklaşımlar

🧠 Beyin Tümörleri ve Glioblastom

Beyin, insan vücudunun en karmaşık ve en hayati organıdır. Bu hassas dokuda gelişen tümörler, onkolojinin en zorlu başlıklarından biridir. Beyin tümörleri, beyin dokusunda kontrolsüz hücre çoğalması ile oluşan anormal kitlelerdir ve iki ana gruba ayrılır:

  • Primer tümörler: Beynin kendi hücrelerinden (ör. glial, nöronal) kaynaklanır.
  • Metastatik tümörler: Vücudun başka bir bölgesindeki kanserin beyne yayılmasıyla oluşur.

Gliom, beynin destek hücreleri olan glial hücrelerden köken alan primer beyin tümörlerinin en yaygın grubudur. Hücre çoğalma hızı ve mikroskopik özelliklere göre derecelendirilir.

Gliomların en agresif formu, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) sınıflamasında derece 4 olarak yer alan glioblastom (GBM)’dur. Klinik seyri hızlıdır, yineleme eğilimi yüksektir ve multidisipliner yaklaşım gerektirir.

📈 Epidemiyoloji ve Hastalık Yükü

  • Primer beyin tümörleri nadirdir; erişkinlerde en yaygın malign primer tip glioblastomdur.
  • Metastatik beyin tümörleri, klinikte primerlere kıyasla daha sık görülür; akciğer, meme, melanoma ve böbrek kanserleri sık kaynaklardır.
  • GBM, malign primer MSS tümörlerinin önemli bir kısmını oluşturur ve genel sağkalım üzerindeki olumsuz etkisiyle sağlık yükü yüksektir.

🩺 Klinik Sunum: Ne Zaman Şüphelenmeli?

  • Baş ağrısı (özellikle sabahları artan, yeni başlangıçlı veya karakter değiştiren)
  • Nöbet (erişkinde yeni başlangıçlı epileptik nöbet yüksek uyarı değerine sahiptir)
  • Nörolojik defisit (hemiparezi, konuşma bozukluğu/afazi, görme alanı kaybı, ataksi)
  • Kişilik ve biliş değişiklikleri, konsantrasyon ve yürütücü işlev bozukluğu
  • Artmış kafa içi basıncı bulguları (bulantı-kusma, papil ödem)

🔔 Kırmızı bayrak: Erişkinde ilk kez ortaya çıkan nöbet veya hızlı progresyon gösteren nörolojik yakınmalar, kontrastlı beyin MRG ile acil değerlendirme gerektirir.

🧭 Tanı Yolculuğu: Nasıl İlerlenir?

  1. Görüntüleme: İlk tercih kontrastlı beyin MRG’dir. Acil durumlarda BT değerlidir; perfüzyon MRG, spektroskopi ve PET seçilmiş durumlarda ayırıcı tanıyı destekler.
  2. Nöroşirürjik değerlendirme: Maksimum güvenli rezeksiyon hedeflenir. Fonksiyonel alanlara komşulukta uyanık kraniyotomi, intraoperatif haritalama ve nöronavigasyon kullanılır. Uygun değilse stereotaktik biyopsi ile doku tanısı alınır.
  3. Patoloji + Moleküler analiz: Histolojiye ek olarak IDH1/2, ATRX, TP53, TERT promotör, EGFR amplifikasyonu, 1p/19q kodelezyonu gibi belirteçler ve uygun yaş/yerleşimde H3 K27M testi değerlendirilir.

🔬 Neden Sadece Histoloji Yetmiyor?

Aynı mikroskopik görünüme sahip iki tümörün klinik davranışı, moleküler düzeyde çok farklı olabilir. Bu nedenle modern nöro-onkoloji, tanıda “moleküler parmak izi”ni şart koşar: tümörün genetik/epigenetik imzası prognozu ve tedavi yanıtını öngörmede belirleyicidir.

Not: Primer beyin tümörleri arasında en yaygın olanlar gliomlardır. Gliomlar, beynin destek hücreleri olan glial hücrelerden köken alır. Bu tümörlerin en agresif formu, DSÖ sınıflamasında derece 4 olarak tanımlanan glioblastom (GBM)'dur.

Glioblastom tanısı almak, hasta ve ailesi için zorlu ve kafa karıştırıcı bir süreçtir. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi standart tedavi seçenekleri olsa da, glioblastomun karmaşık yapısı yeni araştırmaların ve yenilikçi tedavilerin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Geçmişte gliomların sınıflandırılması yalnızca mikroskop altında hücrelerin görünümüne (histoloji) dayanıyordu. Ancak, moleküler nöro-onkolojideki gelişmeler bu yaklaşımı değiştirdi. Artık tümörlerin genetik yapısı çözülerek her tümöre özgü bir “moleküler parmak izi” tanımlanıyor. Bu sayede tanı ve tedavi planları çok daha kişiselleştirilmiş hale geliyor.

Bu rehberin amacı: Glioblastom alanındaki bu paradigma değişimini açıklamak, moleküler sınıflandırmayı ve geleceğe dair umut vadeden deneysel tedavi yöntemlerini anlaşılır bir şekilde sunmaktır.

📖 Bölüm I: Gliom Nedir? Tanı ve Sınıflandırmanın Temelleri

1.1 Gliomlara Genel Bakış

Gliomlar, beynin destek hücreleri olan glial hücrelerden köken alan primer beyin tümörleri arasında en sık görülen türlerdir. Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl yaklaşık 20.000 kişiyi etkilerler ve erişkinlerde en yaygın malign (kötü huylu) primer beyin tümörü grubunu oluştururlar. Tüm beyin tümörlerinin yaklaşık %30’unu gliomlar meydana getirir ve bu tümörlerin büyük kısmı ne yazık ki malign karakterlidir.

Tümörler genel olarak iki ana sınıfa ayrılır:

  • Benign (iyi huylu) tümörler: Yavaş büyür, çevre dokuları istila etmez ve metastaz yapmaz. Çoğunlukla cerrahi ile tamamen çıkarılabilirler; tekrarlama olasılıkları düşüktür.
  • Malign (kötü huylu) tümörler: Hızlı ve kontrolsüz büyür, çevre dokulara yayılır ve vücudun diğer bölgelerine metastaz yapabilir. Sıklıkla ciddi semptomlara ve yaşamı tehdit eden tablolara yol açarlar.

📌 Not: Gliomlar bu çerçevede genellikle yüksek tekrarlama ve invazyon riski taşıyan malign tümörler olarak değerlendirilir.

1.2 Neden Yeni Bir Sınıflandırmaya İhtiyaç Duyuldu?

Beyin tümörlerinin sınıflandırma tarihi, 1926’da Bailey ve Cushing’in histogenetik yaklaşımıyla başlamıştır. O tarihten bu yana Dünya Sağlık Örgütü (WHO), merkezi sinir sistemi tümörleri için uluslararası bir standart oluşturmak üzere sınıflandırmaları periyodik olarak güncellemiştir. Ancak 2000’li yıllardan itibaren moleküler nöro-onkoloji alanındaki büyük atılımlar, klasik histolojik sınıflamanın yetersizliklerini net bir şekilde ortaya koymuştur.

Çünkü aynı mikroskopik görünüme sahip iki tümör, biyolojik olarak birbirinden tamamen farklı davranabiliyordu:

  • Biri hızla ilerlerken diğeri çok daha yavaş seyredebilir,
  • Biri tedaviye dirençli olurken diğeri kemoterapiye duyarlı olabilir.

Bu farklılıkların temelinde, genetik ve epigenetik düzeydeki belirgin değişiklikler yatmaktadır. Dolayısıyla yalnızca histolojik inceleme, prognozu ve tedaviye yanıtı öngörmekte yetersiz kalmıştır. İşte bu nedenle, moleküler belirteçlerin patolojiyle entegre edilmesi ihtiyacı doğmuş ve günümüzdeki modern sınıflandırma sisteminin temelini oluşturmuştur.

1.3 Yeni WHO 2021 Gliom Sınıflandırması

Bu büyük değişim, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2021’de yayımladığı 5. baskı MSS tümörleri sınıflandırmasına yansımıştır. Yeni sınıflama, tanıyı yalnızca mikroskobik görünüme dayandırmak yerine moleküler biyobelirteçlerle entegre çok katmanlı bir yaklaşımı benimsemiştir. Artık tanı koyarken sadece hücre yapısı değil, aynı zamanda genetik ve epigenetik imza da dikkate alınmaktadır.

Pediatrik ve Erişkin Gliomların Ayrılması

Yeni sınıflamanın en önemli adımlarından biri, pediatrik ve erişkin tipi diffüz gliomların klinik ve biyolojik açıdan farklı oldukları için ayrı gruplar halinde sınıflandırılmasıdır.

📌 Erişkin Tipi Diffüz Gliomların Yeni 3’lü Ayrımı

  • Astrositom, IDH-mutant
  • Oligodendrogliom, IDH-mutant ve 1p/19q-kodelete
  • Glioblastom, IDH-wildtype

Bu sadeleştirme, tanısal yaklaşımı çok daha net ve standardize hale getirmiştir.

🆕 Yeni Terimler ve Alt Tipler

Sınıflama aynı zamanda yeni tümör tiplerini (MYB/MYBL1-altere astrositomlar) ve tanı için gerekli testlerin yapılamadığı durumlarda kullanılan özel kategorileri tanımlamıştır:

  • NOS (Not Otherwise Specified): Moleküler test yapılmadığında kullanılır.
  • NEC (Not Elsewhere Classified): Moleküler özellikler atipik veya tanımlı gruplara uymuyorsa kullanılır.

Bu entegre yaklaşım, gliom tanısında bir dönüm noktasıdır. Artık tanı, yalnızca isim ve dereceyle sınırlı değil; “moleküler parmak izi” ile hastanın tümörünün biyolojik yapısını da yansıtmaktadır. Bu sayede tümörün seyri daha doğru öngörülmekte ve kişiselleştirilmiş tedavi planları mümkün hale gelmektedir.

📊 Temel Moleküler Profiller

Tümör Tipi Sınıflandırma İçin Gerekli Genetik/Moleküler Profiller
Astrositom, IDH-mutant IDH1/IDH2 mutasyonları; genellikle ATRX ve TP53 gen değişiklikleri
Oligodendrogliom, IDH-mutant ve 1p/19q-kodelete IDH1/IDH2 mutasyonları + kromozom 1p ve 19q’nun eş zamanlı kaybı
Glioblastom, IDH-wildtype IDH mutasyonu yok; kromozom 7 kazanımı, kromozom 10 kaybı, TERT promotör mutasyonu, EGFR amplifikasyonu
Diffüz Orta Hat Gliomu, H3 K27-altere H3K27M mutasyonu

🧬 Bölüm II: Moleküler Biyobelirteçler ve Anlamları

2.1 Moleküler Testler Neden Önemli?

Moleküler testler, tümör dokusunun genetik yapısını inceleyerek, tümörün nasıl davranacağını (prognoz) ve hangi tedavilere yanıt verebileceğini (prediktif değer) anlamamızı sağlar. Bu testler, hekimlere tanısal kesinlik kazandırırken hastalara da hastalıklarının seyri ve tedavi seçenekleri hakkında kritik bilgiler sunar.

Biyopsi veya cerrahi rezeksiyon sırasında alınan doku örnekleri, bu analizler için laboratuvara gönderilir ve kişiselleştirilmiş tedavi planlamasının temelini oluşturur.

2.2 IDH Mutasyonu: Programı Değiştiren Anahtar

IDH1 ve IDH2 genlerindeki mutasyonlar, gliomların yaklaşık %20’sinde, özellikle düşük dereceli gliomlarda görülür. Bu mutasyonlar tümör gelişiminin erken döneminde ortaya çıkarak normal hücresel metabolizmayı değiştirir ve D-2-Hidroksiglutarat (2-HG) adlı onkometabolitin birikimine yol açar.

📌 Klinik Anlamı: IDH-mutant gliomlar, IDH-wildtype tümörlere göre daha yavaş büyür ve daha iyi sağkalım süresi ile ilişkilendirilir. Bu bulgu, moleküler testlerin hasta prognozunu öngörmedeki gücünü açıkça göstermektedir.

2.3 1p/19q Kodelezyonu: Oligodendrogliomların Ayırt Edici Özelliği

1p/19q kodelezyonu, kromozom 1’in kısa kolu (1p) ve kromozom 19’un uzun kolunun (19q) eş zamanlı kaybı ile karakterizedir. Bu genetik değişiklik, IDH mutasyonu ile birlikte oligodendrogliom tanısını kesinleştirir.

⚕️ Klinik Önemi: 1p/19q kodelezyonu taşıyan tümörler daha yavaş büyüme eğilimindedir ve Temozolomid veya PCV kemoterapisi ile radyoterapiye daha iyi yanıt verir. Bu nedenle, bu genetik imza hastalar için daha olumlu prognoz anlamına gelir.

Patoloji raporunda bu değişikliğin varlığı, hekimlere en uygun tedavi stratejisini belirlemede doğrudan yol gösterir.

2.4 MGMT Promotör Metilasyonu: Kemoterapinin Kapısını Açmak

MGMT (O6-methylguanine-DNA methyltransferase) promotör metilasyonu, Temozolomid (TMZ) kemoterapisinin etkinliğini belirleyen kritik bir epigenetik değişikliktir. Normalde MGMT proteini, DNA’daki hasarlı metil gruplarını temizleyerek hücreyi koruyan bir “tamirci” gibi davranır.

Ancak, MGMT geninin promotör bölgesi metile olduğunda gen susturulur ve bu tamir proteini üretilemez. Böylece tümör hücresi, TMZ’nin DNA’ya eklediği metil gruplarını onaramaz ve ilaca karşı savunmasız hale gelir.

📊 Klinik Bulgular: MGMT promotörü metile olan glioblastoma hastaları, TMZ tedavisine daha iyi yanıt verir ve daha uzun sağkalım sürelerine sahiptir. Bu ilişki birçok klinik çalışma ile kanıtlanmıştır.

🔎 Yine de bu ilişki mutlak değildir: bazı metile olmayan tümörler de TMZ’ye yanıt verebilirken, bazı metile olanlar beklenen yanıtı göstermeyebilir. Bu nedenle hekimler tedavi planını sadece MGMT sonucuna göre değil, hastanın genel klinik durumu ve diğer moleküler belirteçlerle birlikte değerlendirir.

2.5 Diğer Önemli Moleküler Değişiklikler

Gliomlarda nadir de olsa tedavi açısından kritik öneme sahip başka moleküler değişiklikler de bulunmaktadır:

  • BRAF V600E Mutasyonu: Özellikle pediatrik düşük dereceli astrositomlarda, pleomorfik ksantoastrositomlarda ve nadir epitelyal glioblastomlarda görülür. Bu mutasyon, hücrede sürekli açık kalan büyüme sinyalleri oluşturarak tümör gelişimini hızlandırır.
  • TRK Füzyonları:NTRKgen ailesindeki füzyonlar, aşırı aktif proteinler üreterek hücre büyümesini teşvik eder. Bu tür tümörlerde TRK inhibitörleri önemli bir tedavi seçeneği olabilir.
  • H3 K27M Mutasyonu: Diffüz orta hat gliomlarında (DMG) sık görülür ve agresif seyir ile ilişkilidir. Yeni geliştirilen ilaçlar için hedef mutasyon olarak önem taşır.

Bu moleküler imzalar, gliomların sadece mikroskopik görünümünü değil, genetik kimliğini de yansıtır. Böylece her hasta için daha doğru ve kişiselleştirilmiş bir tedavi planı hazırlanabilir.


Bölüm III: Geleneksel ve Nüks Durumunda Tedavi Yaklaşımları

3.1 Geleneksel Tedavinin Temelleri

Gliom tedavisinin standart yaklaşımı cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiden oluşur. Bu üçlü kombinasyon, günümüzde de temel tedavi planının merkezindedir.

  • Cerrahi Rezeksiyon: Tümörün mümkün olan en büyük kısmı çıkarılır. Amaç hem semptomları azaltmak hem de diğer tedavilerin etkinliğini artırmaktır. Çoğu vakada tam rezeksiyon mümkün olmadığından biyopsi ile moleküler analiz de yapılır.
  • Radyoterapi + Temozolomid: Standart “Stupp protokolü”nde cerrahiyi takiben radyoterapiye eş zamanlıTemozolomid (TMZ)eklenir, ardından 6 ay boyunca idame TMZ devam eder. Bu kombinasyon medyan sağkalımı 12,1 aydan 14,6 aya yükseltmiştir.
  • Optune (TTFields): Elektrotlarla kafa derisine uygulanan düşük yoğunluklu elektrik alanlarıyla tümör hücre bölünmesini bozar. Temozolomid ile kombine edildiğinde, yeni tanı glioblastomda medyan sağkalımı 20,9 aya çıkarmış ve 5 yıllık sağkalımı %13’e yükseltmiştir. Bu nedenle artık birinci basamak tedavi algoritmasında yer almaktadır.

3.2 Nüks (Yeniden Ortaya Çıkan) Gliomlarda Yönetim

Gliomlarda, standart tedaviye rağmen nüks oranı yüksektir. Bu aşamada tedavi stratejileri hastaya özel planlanır.

3.2.1 Yalancı İlerleme (Pseudoprogresyon)

Tedavi sonrası erken dönemde MRG’de tümör büyümesi izlenebilir. Ancak bu sıklıkla tedaviye bağlı iltihabi değişikliklerdir. Yanlış ilerleme ile gerçek progresyonu ayırt etmek için perfüzyon MRG veya PET gibi ileri görüntüleme yöntemleri kullanılır.

3.2.2 Nüks Tedavi Seçenekleri

  • Bevasizumab: VEGF inhibitörüdür. FDA tarafından nüks glioblastomda onaylıdır. Beyin ödemini hızlı azaltır ve semptomları rahatlatır. Medyan progresyonsuz sağkalımı 3–4 ay uzatabilir.
  • Lomustin: Oral kemoterapidir. 6 haftada bir uygulanır, yan etkiler arasında kemik iliği baskılanması vardır. Bazı çalışmalarda Bevasizumab ile kombinasyonu etkinlik göstermiştir.
  • Temozolomid Rechallenge: Daha önce fayda sağlanan hastalarda, özellikle MGMT metilasyonlu tümörlerde tekrar kullanılabilir.
  • Optune (TTFields): Nüks glioblastomda da FDA onaylıdır. Medyan sağkalımı 6,6 aydan 9,6 aya uzatmıştır. Bu nedenle standart nüks tedavilerinde yerini almıştır.
  • Dordaviprone: 2025’te FDA onayı almıştır. H3 K27M mutasyonlu diffüz orta hat gliom için ilk sistemik tedavidir. Faz II çalışmasında medyan progresyonsuz sağkalım 3,8 ay, 12 aylık genel sağkalım %41 bulunmuştur. Bu onay, pediatrik ve genç erişkin hasta grubunda yeni bir umut ışığı olmuştur.

Bölüm IV: Yeni ve Deneysel Tedavi Yaklaşımları – Gelecek Perspektifi

Gliom tedavisi uzun yıllar boyunca yalnızca cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi üçlüsüne dayalıydı. Ancak son 10 yılda moleküler biyoloji ve immüno-onkoloji alanındaki ilerlemeler, bu hastalıkların artık tek tip bir tedaviye indirgenemeyeceğini gösterdi. “Kişiselleştirilmiş onkoloji” yaklaşımı ile her tümörün genetik kimliği belirleniyor ve buna uygun tedavi stratejileri geliştiriliyor. FDA onaylarıyla birlikte klinik pratiğe giren yeni ilaçlar, gliomoloji alanında bir paradigma değişimini başlatmıştır.

4.1 Hedefe Yönelik Tedaviler (Targeted Therapies)

Hedefe yönelik tedaviler, kanser hücrelerinin büyüme ve çoğalmasında rol alan spesifik genetik bozukluklara odaklanır. Klasik kemoterapiden farklı olarak sağlıklı hücrelere verilen zararı en aza indirir ve tümörün “zayıf noktasını” hedefler. Son yıllarda gliomlar için geliştirilen bu ilaçların FDA onayı alması, artık “tek beden herkese uyar” döneminin bittiğini ve tümör biyolojisine göre tedavi döneminin başladığını kanıtlamaktadır.

🧬 IDH İnhibitörleri

IDH1veyaIDH2mutasyonları, gliom hücrelerinde metabolizmayı değiştirerek 2-hidroksiglutarat (2-HG) adlı zararlı onkometabolitin birikmesine yol açar. Bu molekül, DNA ve histon metilasyonunu bozarak hücre farklılaşmasını engeller. Vorasidenib, bu enzimi bloke ederek 2-HG üretimini durdurur.

📊 Klinik Bulgular: Faz 3 INDIGO çalışmasında, düşük dereceli IDH-mutant gliomlarda vorasidenib, medyan progresyonsuz sağkalımı 11,1 aydan 27,7 aya çıkararak neredeyse iki kat uzatma sağlamıştır. Bu sonuçların ardından FDA, 2024 yılında ilacı onaylamıştır.

🔥 BRAF İnhibitörleri

BRAF V600Emutasyonu, hücre içi büyüme sinyallerini sürekli aktif tutar. Bu mutasyona sahip gliomlarda, Dabrafenib (BRAF inhibitörü) ve Trametinib (MEK inhibitörü) kombinasyonu tümör büyümesini baskılar.

Klinik Önemi: Faz 2 çalışmalarda bu kombinasyon, BRAF V600E mutasyonlu pediatrik düşük dereceli gliomlarda objektif yanıt oranını %69’a çıkarmıştır. 2023 yılında FDA tarafından pediatrik gliomlar için onaylanmıştır.

🧩 H3 K27M Mutasyonuna Yönelik Tedaviler

Diffüz orta hat gliomu (DMG), özellikle çocuklarda ve genç erişkinlerde görülen,H3 K27Mmutasyonu ile karakterize son derece agresif bir tümördür. 2025 yılında FDA, Dordaviprone adlı ilacı bu mutasyona sahip DMG hastaları için hızlandırılmış onayla kabul etmiştir.

🚨 Klinik Bulgular: Faz II çalışmada Dordaviprone, medyan progresyonsuz sağkalımı 3,8 ay ve 12 aylık genel sağkalımı %41 olarak rapor etmiştir. Bu, DMG’de sistemik tedavi için tarihteki ilk FDA onayıdır.

Bu yeni onaylar, gliomların artık yalnızca histolojik sınıflandırmaya göre değil, moleküler parmak izine göre tedavi edilmesi gerektiğini göstermektedir.

4.2 İmmünoterapi

İmmünoterapi, bağışıklık sisteminin kanseri tanıyıp yok etme kapasitesini artırmaya yönelik modern bir stratejidir. Gliomlarda kan-beyin bariyeri, düşük immünojenisite ve bağışıklığı baskılayıcı mikroçevre nedeniyle zorluklar yaşansa da, araştırmalar umut verici sonuçlar vermektedir.

🛡️ İmmün Kontrol Noktası İnhibitörleri

Nivolumab ve benzeri ilaçlar, T hücrelerinin fren mekanizmalarını ortadan kaldırarak tümörü daha etkin hedeflemesini sağlar. Gliomlarda şu ana kadar büyük bir atılım sağlanamamış olsa da, MGMT metilasyonlu veya yüksek tümör mutasyon yüküne sahip alt gruplarda kısmi başarılar bildirilmiştir.

⚠️ Sorun: Gliomların çoğu düşük mutasyon yüküne sahiptir, bu da bağışıklık sistemi için tanınmayı zorlaştırır. Klinik araştırmalar, bu engeli aşmak için kombinasyon stratejilerini test etmektedir.

🧫 Onkolitik Virüs Tedavileri

Onkolitik virüsler, seçici olarak kanser hücrelerinde çoğalır ve onları içeriden parçalayarak yok eder. Ayrıca bağışıklık sistemini tümöre karşı uyarır. Bu yaklaşım “çifte etki” sağlar: doğrudan hücre yıkımı + immün aktivasyon.

  • HSV-1 türevleri→ Klinik çalışmalarda güvenlik ve etkinlik açısından umut verici.
  • Poliovirüs→ Nüks glioblastoma hastalarında sağkalımı uzattığına dair erken faz çalışmalarda cesaret verici sonuçlar vermiştir.
📊 Klinik Bulgular: Poliovirüs temelli PVSRIPO çalışmasında, nüks glioblastoma hastalarının %20’si 3 yılın üzerinde yaşamıştır. Bu, standart tedavilere göre çarpıcı bir sonuçtur.

🔬 CAR-T Hücre Tedavisi

CAR-Ttedavisi, hastanın kendi T hücrelerinin genetik olarak modifiye edilip tümör antijenlerine karşı özel reseptörlerle donatılması esasına dayanır. Hematolojik kanserlerde çığır açan bu tedavi, gliomlarda henüz erken araştırma aşamasındadır.

🚀 Gelecek Perspektifi: Erken faz çalışmalarda CAR-T hücrelerinin IL13Rα2 ve GD2 gibi antijenlere karşı kısmi yanıtlar sağladığı gösterilmiştir. Gelecekte, çok hedefli CAR-T tasarımları ve immün baskılayıcı mikroçevreyi aşan kombinasyonlar bu alanda çığır açabilir.

Sonuç olarak, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler gliomolojide klinik pratiğe girmeye başlayan yeni bir dönemin habercisidir. Vorasidenib ve Dordaviprone gibi ilaçların FDA onayı, bu alandaki ilerlemenin hızını göstermektedir. Önümüzdeki yıllarda bu tedavilerin kombinasyonları ve kişiselleştirilmiş stratejilerle sağkalım sürelerinin daha da uzaması beklenmektedir.


Ek: Terimler Sözlüğü

  • Gliom: Beynin destek hücreleri olan glial hücrelerden köken alan tümörlerin genel adıdır. Klinik seyri, tümörün alt tipine ve genetik özelliklerine göre değişir.

  • Glioblastom (GBM): Yetişkinlerde en sık görülen ve en agresif gliom tipidir. Hızlı büyür, tedaviye dirençlidir ve genellikle kötü prognoza sahiptir.

  • Astrositom: Astrosit adı verilen yıldız şekilli glial hücrelerden gelişir. Düşük dereceli (yavaş seyirli) veya yüksek dereceli (agresif) olabilir.

  • Oligodendrogliom: Oligodendrositlerden köken alan gliom türüdür. Genellikle 1p/19q kodelezyonu ve IDH mutasyonu ile birlikte görülür ve bu durum tedaviye daha iyi yanıt anlamına gelir.

  • WHO (Dünya Sağlık Örgütü): Beyin tümörlerinin sınıflandırılmasında uluslararası kabul gören standartları belirler.

  • IDH Mutasyonu: IDH1/IDH2 genlerinde görülen mutasyonlardır. Var olması genellikle daha iyi sağkalım ile ilişkilidir.

  • 1p/19q Kodelezyonu: Kromozom 1 ve 19’un belirli bölgelerinin kaybıdır. Oligodendrogliom tanısı için anahtar biyobelirteçtir.

  • MGMT Promotör Metilasyonu: Tümör hücresinde görülen epigenetik bir değişikliktir. Temozolomid kemoterapisine duyarlılığı öngörür.

  • Temozolomid (TMZ): DNA hasarı oluşturarak kanser hücrelerini öldüren, glioblastom tedavisinde standartlaşmış oral kemoterapi ilacıdır.

  • Radyoterapi: Yüksek enerjili ışınlar ile tümör hücrelerinin öldürülmesini veya tümörün küçültülmesini hedefler. GBM tedavisinde standarttır.

  • Pseudoprogresyon: Tedaviden sonra tümör büyüyor gibi görünen, aslında tedaviye bağlı iltihabi değişikliklerden kaynaklanan geçici durumdur.

  • Hedefe Yönelik Tedavi: Tümör hücrelerinin büyümesini sağlayan belirli moleküler hedefleri baskılayan akıllı ilaçlardır.

  • İmmünoterapi: Bağışıklık sistemini tümör hücrelerini tanıyıp yok etmesi için aktive eden tedavi yaklaşımıdır.

  • Onkolitik Virüs: Kanser hücrelerini seçici olarak enfekte edip yok eden, aynı zamanda immün sistemi aktive eden genetik olarak düzenlenmiş virüslerdir.

  • CAR-T Hücre Tedavisi: Hastanın kendi T lenfositlerinin genetik olarak değiştirilerek tümör hücrelerini hedeflemesi prensibine dayanan yenilikçi bir immünoterapidir.

  • TTFields (Tümör Tedavi Alanları): Tümör hücrelerinin bölünmesini engelleyen düşük yoğunluklu elektrik alanlarının kullanıldığı yeni nesil tedavi yöntemidir.

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Serviks (Rahim Ağzı) Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi

Serviks (Rahim Ağzı) Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi

Bu yazının amacı, serviks (rahim ağzı) kanseri hakkında kapsamlı ve...

Rektum Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi – Hasta Rehberi

Rektum Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi – Hasta Rehberi

Rektum Kanseri Rehberinin Amacı ve Kapsamı Rehberin amacı, rektum kanseri...

Akciğer Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi

Akciğer Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi

Akciğer Kanserinin Önemi Dünya çapında, akciğer kanseri 2020'de tahminen 1,8...

Böbrek Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi

Böbrek Kanseri Belirtileri, Evreleri ve Tedavisi

Böbrek kanseri nedir? Böbrek kanseri belirtileri nelerdir? Böbrek kanseri nedenleri...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında