Rahim ağzı (serviks) kanseri, rahim ağzı dokusunun kötü huylu (malign) hücrelere dönüşümü sonrası ortaya çıkan bir kanserdir. Rahim ağzı kadın üreme organlarından olan rahmin (uterus) çıkış bölümü ile vajenin birleşen kısmıdır.

Rahim ağzı kanseri zaman içinde yavaş gelişen bir kanserdir. Hastalığın neredeyse %99’unda altta yatan neden insan papilloma virüsü olarak adlandırılan ve HPV olarak kısa tanımlaması yapılan bir virüstür. Bu nedenle bayanların cinsel aktif olduktan sonra düzenli takibi erken tanı konulabilmesi için önemlidir. Son yıllarda bu virüse karşı geliştirilen rahim ağzı kanseri aşısı (HPV aşısı) çok sayıda ülkede rutin kullanıma başlanmıştır. Aşı farkındalığının ve aşılamanın tüm dünyada hızla artmasını ümit ediyor ve gelecekte bu kanser türü ile karşılaşmamızın giderek azalacağını umuyoruz.

Bu Yazının İçeriğinde;

  • 1. Rahim ağzı kanseri neden olur? Risk faktörleri nelerdir?
  • 2. Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
  • 3. Rahim ağzı kanseri evreleri

Günümüzde erken tarama ve ciddi oranda bilinçlendirme kampanyalarına rağmen ancak hastaların %46’sına erken evrede tanı konabilmektedir. Tüm hastaları incelediğimizde 5 yıllık yaşam süresi rahim ağzı kanserinde %67’dir. Erken evre yani tanı anında etraf dokulara uzanmamış ve diğer organlara metastaz yapmamış olarak yakalanırsa 5 yıllık yaşam süresi, farklı bir deyişle hastalıktan kurtulma oranları %90’ı aşmaktadır. Bu da rahim ağzı kanserindeki tarama yöntemlerinin ve erken tanının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

kadın üreme sistemi anatomisi jinekolojik organlar serviks rahim ağzı

Rahim Ağzı Kanseri Neden Olur? Risk Faktörleri Nelerdir

Bir hastalığa yakalanma ihtimalini artıran her tür sebebi risk faktörü olarak adlandırıyoruz. Serviks kanserinin %99.7’sinin nedeni insan papillom virüs ile (HPV) infeksiyonudur.
HPV infeksiyonu olanlarda ilave olarak rahim ağzı kanseri gelişme riskini arttıran sebepler; sigara kullanımı, uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımı ve çok çocuk doğurmuş olmaktır.
Bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklara sahip olmak HPV infeskiyonuna yakalanma ihtimalini arttıran sebeplerdendir. Bağışıklık sistemimiz infeksiyonlara karşı bizi koruyan hücrelerden oluşur. Bağışıklık sistemimizin çalışmadığı durumlarda (HIV yani AIDS hastalığı, organ transplantasyonu nedeniyle kullanılan ilaçlar gibi) HPV infeksiyonunun hastalık yapma ihtimali artar.
HPV aşısı yaptırmamak, birden fazla cinsel partnerin olması veya genç yaşta cinsel ilişkiye girmiş olmak HPV infeksiyonunun bulaşma ihtimalini arttıran nedenlerdir.

Rahim Ağzı Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Erken dönemde rahim ağzı kanserine bağlı hiç bir şikayet ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle düzenli olarak HPV infeksiyonu açısından genç yaşlarda taramaya başlanması önem taşır. Hastalık bölgesel olarak ilerlemeye başladığında kanama veya karın ağrısı şikayetleri başlar.
Adet dönemleri arasında kanama, menopoza girdikten sonra kanamanın tekrar başlaması veya cinsel ilişki sonrası kanama şikayetiniz oluyorsa mutlaka doktora başvurmalısınız. Tüm bu belirtiler rahim ağzı kanserinin öncü belirtileri olabilir.

Rahim Ağzı Kanseri Evreleri

Rahim ağzı kanserinin tedavisini belirlemede en önemli etken hastalığın yayılım derecesi yani evresidir. Bu nedenle rahim ağzı kanseri tanısı alan hastalarda tümör yayılım düzeyini yani evresini bilmek son derece önemlidir.
Biz de sizlerle, rahim ağzı kanserinin evreleme derecelerini anlatırken kısa ve özet olarak uygun olabilecek tedavi seçeneklerini de bu alanda paylaşmak istedik. birinci 1 evre rahim ağzı serviks kanseri

1. evre Rahim Ağzı Kanseri

Kanser sadece serviks bölgesinde sınırlıdır. Bu evreyi çok erken evre olarak adlandırırız ve bu evre özel durumlar haricinde rahim ağzı kanseri ameliyatı için en uygun evredir. Evre IA rahim ağzı kanseri henüz mikroskobik boyuttadır, bu evre ancak taramalar sırasında saptanabilir.
Evre IB’de ise rahim ağzı kanseri gözle görülür boyutta ulaşmıştır, ancak 4 cm’den küçüktür, ayrıca rahim ağzı anatomik yapısı dışına taşmamıştır. ikinci 2 evre rahim ağzı serviks kanseri

2. Evre Rahim Ağzı Kanseri

Bu evre de erken evre olmakla birlikte, çok erken evre olmaktan çıkmıştır. Bu evreye ulaşmış hastaların ancak çok azında ameliyat bir tedavi seçeneğidir. Rahim ağzı kanserinin bu evresinde radyoterapi eş zamanlı kemoterapi uygulaması ana tedavi seçeneğidir. Bu nedenle bu evreyi hasta ve yakınlarının anlaması, hekimlerin de bu evreyi optimum yapılacak muayene ve görüntüleme yöntemleri ile ayırt etmesi önemlidir.
Evre IIA, kanserin boyutu 4cm’den büyüktür ancak çevre dokulara yayılım olmamıştır. İşte sadece ikinci evrenin bu grup seçilmiş hastalarına ameliyat yapılabilir.
Evre IIB rahim ağzı kanserinde, tümör rahim ağzının anatomik yapılarını aşarak parametriyum olarak adlandırılan yağ ve bağ dokusuna yayılmıştır. Bu evre önemlidir, çünkü rahim ağzı kanserinin bu aşamasında ameliyat şansı ortadan kalkmıştır. üçüncü evre 3 rahim ağzı serviks kanseri

3. Evre Rahim Ağzı Kanseri

Tümör rahim ağzı dokusu dışına taşmış, vajen alt kısmına kadar ulaşmış, bazı durumlarda da böbrek tüplerini tıkayarak böbreğin şişmesine neden olmuştur. Ayrıca çoğunlukla rahim ağzı kanseri karın alt bölgesi içinde yer alan komşu lenf bezlerine metastaz gözlenir. Bu evre rahim ağzı kanserinde tercih edilmesi gereken tedavi yöntemi radyoterapi eş zamanlı kemoterapidir, ameliyat uygun değildir. dördüncü evre 4 rahim ağzı serviks kanseri

4. Evre Rahim Ağzı Kanseri

Bu evrede hastalığı tamamen iyileştirmek çoğunlukla mümkün olmaz. Vücuda yayılmış olan rahim ağzı kanserini geriletmek ve hastalığı kontrol altına almak ana tedavi hedefidir. Bu evreyi iki alt grupta sınıflayabiliriz.
Evre IVA’da hastalık uzak organlara yayılmamış ancak idrar kesesi, barsak gibi komşu organları içine almıştır. Yani bölgesel olarak ciddi düzeyde yayılmıştır. Seçilmiş hastalarda, kapsamlı tetkik yapılmış ve tümör karın alt bölgesi dışına yayılmamış ise radyoterapi eş zamanlı kemoterapi uygun olabilir.
Evre IVB rahim ağzı kanserinde ise karaciğer, akciğer, kemik, beyin ve/veya karın üst bölgesi, göğüs içi lenf bezlerine yayılım söz konusudur. Bu evrede kemoterapi ile eş zamanlı akıllı ilaç (hedefe yönelik tedavi) en uygun seçenektir.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisi

Rahim ağzı kanseri eğer çok erken evrede tanı konulmuş ise ameliyat, çok erken evrede değil ancak halen erken evre ise radyoterapi ile birlikte kemoterapi seçenekleri ön planda düşünülebilir. Hastalık uzak organlara yayılmış ise kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı ilaç uygulanır. Tedavi seçimi hastanın özellikleri, kanserin türü ve yayılım derecesine göre belirlenir.

Erken Evre Rahim Ağzı Kanserinde Tedavi

rahim ağzı kanser ameliyatı histerektomi serviks kanseri
  • Erken evre serviks kanserinde en yaygın kullanılan tedavi yöntemi ameliyattır. Ameliyat yöntemi olarak ise radikal histerektomi olarak adlandırılan (rahim ağzı, rahim ve çevre dokusunun lenf bezleri ile birlikte çıkarılması) yöntem uygulanır. Lenf bezlerinin çıkarılması bir sonraki aşamada ilave bir tedavi gerekip gerekmeyeceğini belirlemek amacı ile gereklidir. Ameliyat, rahim ağzı kanseri evreleme bölümümüzde özetlediğimiz gibi sadece çok erken evrelerde tercih edilir.
erken evre rahim ağzı kanser ameliyatı servikal konizasyon trachelectomy
  • Rahim ağzı kanseri henüz mikroskobik düzeyde (evre IA) saptanmış ise servikal konizasyon olarak adlandırılan rahim ağzı kanalının bir kısmının alındığı bir yöntem uygulanabilir. Bu yöntemin en önemli avantajı doğurganlığın korunabiliyor olmasıdır. Bu ameliyat türünde rahim ve yumurtalıklar korunduğu için hasta doğurganlığını kaybetmez. Ancak bu yöntem daha ileri evrelerde tercih edilmez.
  • Doğurganlığın korunduğu diğer operasyon ise radikal trachelektomi yöntemidir. Bu yöntemde servikal kanalın tamamı veya bir kısmı ile uterus ve servikal kanalı saran parametriyum olarak adlandırılan bağ dokusunun çıkarılması işlemidir. Bu operasyon sırasında karın içindeki lenf bezlerinden de örnekler alınarak incelenir. Kanserin bu bölgelere sıçrayıp sıçramadığı kontrol edilir. Rahim ve yumurtalıklar bu ameliyatta korunur.
  • Bu operasyon yöntemlerine uygun olmayan servikal kanser hastalarında diğer rahim ağzı kanseri ameliyatı yöntemleri kanserin evresine göre planlanacaktır.
  • Eğer erken evre rahim ağzı kanserinde rahim tamamen alınırsa veya radyoterapi uygulanırsa doğurganlık ihtimali ortadan kalkacaktır.
  • Rahim ağzı kanseri çok erken evrede olsa da, hasta ameliyatı istemez veya ameliyat için uygun bulunmaz ise radyoterapi tek başına tercih edilebilir.
  • Bunun dışındaki durumlarda rahim ağzı kanseri bölgesel olarak ilerlemiş ancak uzak organlara yayılmamış ise radyoterapi eş zamanlı kemoterapi ile birlikte verilir.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisinde Radyoterapi

Radyoterapi yüksek enerjili X ışınlarının kullanıldığı kanser hücrelerinin büyümesini engelleyen ve kanser hücre ölümünü sağlayan bir tedavi yöntemidir. Kabaca iki farklı uygulama şekli vardır. Rahim ağzı kanseri tedavisinde kullanılan radyoterapi yöntemlerinden ilki eksternal radyoterapi olarak adlandırılan dışarıdan radyoterapi uygulamasıdır. Bu yöntemde farklı radyoterapi teknolojileri, cihazları kullanılarak vücut bütünlüğünü bozmadan ve herhangi bir şekilde vücuda temas etmeden uygulanır. Diğer yöntem ise içten radyoterapi brakiterapi olarak adlandırılır. Bu yöntemde vajina içine yerleştirilen bir cihaz aracılığıyla radyoterapi uygulanır. Erken evre rahim ağzı kanseri için bu işlem uygundur. Ayrıca bölgesel ilerlemiş kanserde dışarıdan yani eksternal uygulanan radyoterapinin bitimine ilave edilebilir.

Rahim Ağzı Kanserinde Dışardan Işın Uygulaması (Eksternal Beam Radyoterapi, EBRT)

Günümüzde radyoterapi teknikleri ve teknolojisi oldukça gelişmiştir. Konformal radyoterapi olarak adlandırılan bu teknikler ile tümör alanına yüksek doz, normal dokulara ise olabildiğince az ışın verilerek yan etki minimuma indirgeriz. Bu yöntemde tomografi ve emar-MR gibi ileri görüntüleme yöntemleri kullanılarak 3-boyutlu radyoterapi yapılır. Radyasyon onkologları ve fizikçiler tümörün ve komşu normal dokuların alacakları ışın dozunu ayrı ayrı hesaplayıp ayarlama yaparlar. Bu yöntemde sıklıkla uygulanan yoğunluk ayarlı 3 boyutlu radyoterapidir. Bu yöntem yoğunluk ayarlı radyoterapi IMRT (Intensity modulated RT=IMRT) olarak adlandırılır. Bölgesel olarak ilerlemiş rahim ağzı kanserinin tedavisinde ana tedavi radyoterapi olması nedeni ile tedaviyi uygulayacak merkezin teknolojik yeterliliği yanı sıra bu alanda yetkin ve tecrübeli radyasyon onkoloğu, radyasyon fizikçisi ve teknisyenin önemli olduğu unutulmamalıdır.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisinde Sterotaktik Radyoterapi (SBRT, Radyocerrahi, SRS)

Bu tür ileri teknoloji radyoterapi teknikleri daha çok yinelemiş, sınırlı alanda ve sınırlı boyutta tümörlerde tercih edilir. Verilmesi planlanan tümör üzerine yok edici radyasyon dozunun özel cihazlar aracılığı ile tek veya birkaç seferde (fraksiyon) uygulanmasıdır.

Sterotaktik radyocerrahi veya kısaltması ile SRS olarak bilinen yöntem True-Beam, Elektra Versa ve Cyber Knife olarak adlandırılan özel ve son derece pahalı cihazlar ile uygulanır. Rahim ağzı kanserinin beyin metastazları, ve/veya sınırlı alanda olan akciğer, karaciğer, kemik ve yumuşak doku metastazlarında hastalık yaygın değil ise uygulanabilir. Bu yöntemlerin seçilmesi ve uygulanmasında merkezin ve ekibin yetkinliği son derece önemlidir.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisinde Kemoterapi

Kemoterapi kanser tedavisinde kullanılan kanser hücrelerine hasar veren ilaçların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Kemoterapi ilaçları kanser hücresinin büyümesini durudurarak, çoğalmasına veya büyümesine engel olarak etki ederler. Kemoterapinin türüne bağlı olarak kanser hücrelerinin etkilendiği gibi bazen normal hücrelerimiz de etkilenebilir. Bu durum kemoterapi yan etkileri olarak tanımlanır. Günümüzde kemoterapi yan etkileri, destek tedaviler başlığı altında geliştirilen çok sayıda ilaç ile neredeyse minimuma indirilmiştir. Kemoterapi uygulamaları hastalarımız için artık bir korkulu rüya olmaktan çıkmıştır. Bulantı kusma, saç dökülmesi ve hatta kan değer düşüklüğünü uygun tedaviler ile önlemek mümkündür.

Rahim ağzı kanserinin çok erken evrelerinde kemoterapiye ihtiyaç duyulmaz. Hastalar bu evrelerde ameliyat edilir veya ameliyata uygun değil ise radyoterapi uygulanır. Ancak hastalık bölgesel olarak ilerlemiş yani tümör rahim ağzını dışarıya (parametriuma) doğru aşmış ise veya bölgesel lenf bezlerine sirayet etmiş ise radyoterapi ile birlikte eş zamanlı uygulanır. Bu evrede kemoterapi uygulamasında iki amaç vardır. Bunlardan ilki radyoterapi ile sinerji oluşturarak radyoterapinin gücünü artırmak, diğeri ise gerek rahim ağzı alanında yer alan tümör hücrelerine, gerekse gözle göremediğimiz vücuda dağılmış kanser hücrelerine etki ederek şifa sağlamayı amaçlar.

Rahim ağzı kanserinin bölgesel olarak ilerlemiş evresinde kemoterapi radyoterapi süresince haftada bir gün damardan uygulanır. Radyoterapi çoğunlukla 6 hafta süresince uygulanır ve bu süreçte hastanın tedavi yan etkileri takip edilerek haftada bir gün radyoterapi tamamlanana kadar kemoterapi verilir. Kemoterapide seçilecek ilaçlar platin olarak adlandırılan Sisplatin ve Karboplatin isimli ilaçlardır. Bu ilaçlar kanser hücresinin DNA yapısını bozarak hasar verir.

4. Evre - Metastatik Rahim Ağzı Kanserinde Tedavi

Bu evrede hastalık vücuda yayılmıştır. Sıklıkla rahim ağzı kanserinin karaciğer akciğer, kemik gibi diğer organlara metastaz yaptığı gözlenir. Nadir durumlar dışında hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün değildir. Son yıllarda oligometastatik olarak adlandırılan az metastazlı hastalarda başarılı sonuçlar alınabilir. Ancak vücudunda tümör yükü fazla olan ve çoklu organ metastazı olan hastalarda tedavilerden amaç hastalığı geriletilmesi, hastanın şikayetlerinin azaltılması ve yaşam kalitesi ile birlikte yaşam süresinin uzatılmaya çalışılmasıdır. Günümüzde rahim ağzı kanserinde uluslararası onay alan akıllı ilaç olarak da bilinen bevasizumab kemoterapiler ile birlikte kullanılarak başarı şansı artırılmaya çalışılır.

Metastaz Yapmış, İleri Evre Rahim Ağzı Kanserinde Tercih Edilebilecek Kemoterapiler

Yeni tanı almış dördüncü evre yani vücuda sirayet etmiş (metastatik) serviks kanserinde hastanın genel durumu çoklu tedavi almaya uygun ise Sisplatin-Palitaksel-Bevasizumab üçlü tedavisi uygulanır. İleri evre rahim ağzı kanseri tedavisinde kullanılan üçlü tedavi rejimi ile yapılan klinik çalışmada hastaların %50’sinde hastalığın gerilediği ve hastalığın kontrol altına alınma süresinin ise 17 aylar düzeyinde olduğu ortaya konmuştur. İlk seçenek için tercih edilecek bu ilaçları kullanılması süresince bir grup hastada yanıtsızlık veya belli bir süre hastalıklarında ilerleme gözlenecektir. Bu grupta yer alan hastalar için ise aşağıda tabloda yer alan kemoterapi ilaçlarından uygun olanlar seçilir ve uygulanır. Başlangıçta kemoterapi almaya uygun olmayan veya çeşitli kemoterapi rejimleri aldıktan sonra yeni bir kemoterapi almaya uygun olmayan hastalarda destek tedaviler olarak adlandırılan, yaşam kalitesini artıracak, ağrıyı azaltacak tedaviler tercih edilir. Bu tedavilerde amaç hastanın yaşam süresini uzatmaktan ziyade yaşam kalitesini artırmaktır.

4 evre rahim ağzı kanseri tedavisinde kemoterapi ilaçları rejimleri serviks

Metastaz Yapmış, İleri Evre Rahim Ağzı Kanserinde Hedefe Yönelik Tedaviler – Akıllı İlaçlar

Kanser hücrelerine spesifik olup normal hücrelere zarar vermeyen tedavilere hedefe yönelik tedaviler veya farklı bir deyişle akıllı ilaçlar denir. K

anserli hücrelerin büyüme yollarına hedef, bu yolları bloke eden ilaçlara da hedeflenmiş tedaviler denir. Rahim ağzı kanserinde kanser hücresinin aktif yollarından birisi kanserin beslenmesini artırmak için kullanacağı damarlanma oluşumuna neden olan vasküler büyüme faktör (VEGF) yoludur. Kanser hücreleri büyümek için kandaki yiyecek ve oksijene ihtiyaç duyar. Tümör VEGF’ün reseptörleri üzerinden kan damarını yapar, büyüme sinyalleri oluşturur. VEGF’ün bağlandığı yüzey reseptörüne karşı geliştirilen ilaçlar kanser damar yapılanmasını bozar ve büyümesini engeller. Sıklıkla platin ve taksan türü kemoterapi rejimleri ile birlikte kullanılması rahim ağzı kanseri tedavisinde başarı oranını artırır.

Bevasizumab (piyasa adı (Altuzan): VEGF’e bağlanarak büyüme sinyallerinin gönderilmesini önler. Metastatik servikal kanserde kemoterapi ile birlikte kullanımının etkili olduğu gösterilmiştir.

Venöz - toplar damardan verilir. İlk verilişte 90 dakikada sonraki dozlarda 30 dakikada verilir. Kemoterapi ile birlikte kullanılır. Üç haftada bir verilir.

En sık yan etkisi tansiyonda yükselme ishal, yorgunluk hissidir. İdrardan protein kaçağına yol açabilir. Nadiren görülen fakat ciddi yan etkileri, kalp krizi, inme, barsak yırtığı, vücutta kanamadır.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisinde İmmünoterapi

Yüzyılın buluşu olarak değerlendirilen immünoterapi ilaçları savunma hücrelerimizin (T hücresi) kansere karşı körlüğünü ortadan kaldırır. Böylece bağışıklık sistemini kansere karşı aktifleştirerek yok etmesine yardımcı olur. Bu ilaçlar akciğer kanseri, malign melanoma, renal hücreli böbrek kanseri, mesane kanseri gibi pek çok kanser türünde etkinliğini kanıtlayarak klinik kullanıma girmiştir.

Rahim ağzı kanserinde çoklu basamak kemoterapi almış hastalarda verilen kemoterapilerle tedaviden fayda görme oranı %14’ün altındadır. Hastalığın ilerlemesine kadar geçen süre ise 2-4 ay arasındadır. Ek olarak bu hastalarda tedavilere bağlı gelişen yan etkiler ilaçların etkin kullanımını sınırlandırmaktadır. Hedefe yönelik tedavilerden bevasizumab’ın kemoterapiye eklenmesiyle katkı sağlansa da immünoterapinin başarısı acaba servikal kanserde de bu tedavi işe yarar mı sorusunu gündeme getirmiştir. Bu sorunun cevabını arayan çalışmalardan ikisi Amerikan Kanser Kongresi ASCO 2017’de sunuldu.

Ilk çalışmaya hastalığı tekrarlamış veya vücuda sirayet etmiş 19 servikal kanserli hasta alındı. Nivolumab (piyasa adı Opdivo ) 240 mg her iki haftada bir hastalık ilerleyene veya hastada bir yan etki gelişene kadar kullanıldı. PD-L1 pozitiflik oranı %42. Tedaviden fayda görme oranı %26 iken hastalığın kontrol altında tutulabilme oranı %68 olarak belirlendi. Hastalığın ilerlemesine kadar geçen süre 5.5 ay olarak saptandı. 6 aylık yaşam oranı %87 olduğu gözlendi.

Tedavinin etkinliği kadar hastalarımızın ilaca uyum sağlayabilmesi, yan etki gelişmemesi de bizim için çok önemlidir. Nivolumaba bağlı ileri düzey yan etki sadece 3 hastada (ishal ve karaciğer hasarı) gözlemlendi. Çalışmadaki hastalarda bu yan etkilerin yönetilebilir olması nivolumabın güvenilir bir ilaç olduğunu ortaya koydu.

İkinci çalışmaya metastatik servikal kanser tanısı almış ve daha önce kemoterapi almış hastalar dahil edildi. Bu Faz II çalışmaya toplam 47 hasta alındı. Pembrolizumab (piyasa adı Keytruda ) 200 mg damardan üç haftada bir hastalık ilerleyene kadar kullanıldı. Çalışmanın sonucunda tedavi cevap oranı %17 olarak saptandı.

İmmünoterapi ajanlarının servikal kanserdeki bu çarpıcı sonuçları hastalarımız ve biz hekimler için umut vericidir. Bu çalışmaların sonrasında devam eden Faz III çalışmalarını ve kemoterapi ile birlikte kullanımının değerlendirildiği çalışmaları sizler için yakından takip ediyor olacağız.

Rahim Ağzı Kanserinin Tarihi

Rahim ağzı kanserinin tanımlaması 400’lü yıllara Hipokrat’ın notlarına dayanır. Hipokrat serviks kanserini “tedavi edilemez” olarak değerlendirmiştir.

1842 yılında İtalyan bir doktor Domenico Rigoni-Stern kadınlardaki kansere bağlı ölümlerle ilgili hastalarını bir çalışma olarak yayınlamış ve bu çalışmada özellikle servikal kanserin evli olanlarda cinsel aktif olmayan kadınlara göre daha yaygın görüldüğünü ortaya koymuştur.

1908 yılında Avusturyalı bir kadın doğum uzmanı ise uterus serviksinin kanser öncesi gözlenen lezyonları tanımlayarak bu kanserin önlenebilir bir kanser olduğunu ortaya koymuştur. 1928 yılında yapılan çalışmalarla başlayan

1941 yılında son şeklini alan pap smear tarama testi kullanıma girmiştir. Pap smear testi araciğıyla serviksten alınan örnekler incelenmiştir. 1960 yılında bu örneklerdeki görünümlerin viral infeksiyona bağlı olduğu ortaya konmuştur. Bu çalışmaların devamında 1976’da Alman bilim adamı Dr Hausen servikal kanserde HPV’e ait DNA’yı saptayarak etken infeksiyonu ortaya koymuş ve bu çalışmasıyla Nobel ödülü almıştır.

2006 yılında HPV infeksiyonuna karşı geliştirilen ilk aşı Amerikan İlaç Dairesi FDA onayını alarak kullanıma girmiştir.

Serviks kanserinde human papilloma virus infeksiyonun serviks kanseri yaptığının anlaşılması pap smear tarama testinin katkılarıyla erken tanı konması sağlanmaktadır. Aşılamanın arttırılması ile HPV infeksiyonu önlenebilirse servikal kanserin ortaya çıkması %90 oranında azaltılacaktır.

Rahim Ağzı Kanserine Yakalanan Bir Hasta Doktoruna Ne Sormalı?

Rahim ağzı kanserine yakalanan bir hasta doktoruna ne sormalı

HPV Aşısını Şimdi Yaptırmamın Bir Faydası Olur Mu?

HPV aşısının koruyucu amaçlı en uygun olduğu yaş 9-11 yaşlar arasıdır. Günümüzde ileri yaşlarda koruyuculuğu azalsa da HPV aşısı cinsel aktif olana kadar uygulanabilir. Rahim ağzı kanseri tanısı alan bir bireyde HPV aşısının yapılması mevcut kanserin iyileşmesine bir katkı sağlamayacaktır. Rahim ağzı kanserinin iyileşmesi sonrası yapılacak HPV aşısı ile diğer HPV suşlarına karşı koruyuculuk sağlayabilir ancak şu an için bu öneriyi destekler bilimsel kanıt yoktur.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisinden Sonra Çocuk Sahibi Olabilir Miyim?

Hastalığınızın evresine göre seçilecek tedavi yöntemi değişecektir. Erken evre hastalıkta operasyona uygunsa konizasyon veya radikal tranchelektomi operasyonlarında doğurganlık etkilenmezken, Rahim ve overin tamamen alındığı diğer operasyon yöntemlerinde ve dıştan ışın tedavisinde doğurganlık ihtimali kaybolur.

Artık gelişen teknoloji ile birlikte ameliyat öncesi embiryo dondurma ve oosit (yumurta) saklanma yöntemleri de rahmin korunduğu durumlarda tedaviler bittikten sonra tekrar çocuk olabilme şansını getirebilir. Eğer bu durum sizin için çok önemliyse doktorunuzla hastalığınızın evresi size uygun tedavi yöntemlerini birlikte değerlendirerek karar vermeniz uygun olacaktır.

Rahim Ağzı Kanseri Ameliyatından Sonra Nelere Dikkat Etmeliyim?

  • Ameliyat sonrası ilk 4-6 hafta cinsel ilişkiden ve yüzmekten kaçınılmalıdır.
  • Ameliyat sonrası vajinal kanamanın olması beklenilen bir durumdur. Fakat kanama çok yoğunsa ( saatte bir petten fazla kanama oluyorsa) veya bir haftadan uzun sürüyorsa mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

Rahim Ağzı Kanseri Radyoterapisine Bağlı Hangi Yan Etkiler Gelişebilir?

Tedavi alırken yorgunluk hissi, sık idrara çıkma, sık gaita yapma ihtiyacı, karında rahatsızlık hissi görülebilir.Genellikle radyoterapi bittikten sonra bu şikayetler geriler.

Tedavi sonrası nadiren vajinadan idrar veya gaita sızıntısı, gaita yaparken ağrı veya kan gelmesi, vajinada darlık veya yara oluşumu ve buna bağlı cinsel ilişki esnasında ağrı meydana gelmesi, pelvik kemiklerde (Leğen kemiği) zayıflama ve menopoz gelişebilir.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisi Sonrası Cinsel Yaşantım Bozulacak mı, Neler Yapmalıyım?

Servikal kanser tedavisine bağlı vajinal kanalda kısalma, daralma, vajinal kuruluk görülebilir. Adet gören kadınlarda radyoterapi ve kemoterapiye bağlı menopoz gelişebilir. Sonuçta bu fiziksel değişiklikler sizde cinsel ilişkide güçlük, cinsel isteksizlik ve orgazmda güçlük yaratabilir.

Vajinal nemlendirici, kayganlaştırıcıların kullanılması bu şikayetleri hafifletebilir.

Radyoterapi planlandıysa radyoterapi sırasında ve sonrasında haftada birden fazla vajinal genişletici aletlerin kullanımı vajinadaki kısalma ve darlığı engelleyecektir.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavileri Bittikten Sonra Nasıl Takip Edileceğim?

İlk iki yıl her 3-4 ayda bir doktor muayenesi yapılmalıdır. 3-5 yıl arası 6 ayda bir 5 yıldan sonraysa yılda bir kez muayene yeterlidir.

Yıllık olarak doğum yolundan örnek alınmalıdır (pap smear testi)

Şikayet ve muayene bulgularınıza göre kan tahlilleri, ultrason veya diğer görüntüleme yöntemleri doktorunuz tarafından planlanacaktır.