
Erken Evre Meme Kanserinde RAD51 Testinin Önemi
Son yıllarda kanser tedavisinde biyobelirteçlerin önemi giderek artmaktadır. Erken evre meme kanseri için kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri geliştirmek, hastalara gereksiz agresif tedavilerden kaçınma ve daha hedefe yönelik yaklaşımlar sunma açısından kritik bir hedeftir. Clinical Cancer Research dergisinde Villacampa ve arkadaşları tarafından yayımlanan yeni bir çalışma, RAD51 biyobelirteç testinin erken evre meme kanseri hastalarında tedavi kararlarını yönlendirmede önemli bir rol oynayabileceğini ortaya koydu.
RAD51 Nedir?
RAD51, DNA hasarlarının onarımı ve homolog rekombinasyon sürecinde kilit rol oynayan bir proteindir. Özellikle çift sarmallı DNA kırıklarının onarımında görev alarak genom bütünlüğünü korur. Hücre döngüsünün S ve G2 fazlarında aktif olan RAD51, BRCA1 ve BRCA2 gibi DNA onarımına katılan proteinlerle etkileşime girer. Mutasyonları, özellikle BRCA gen mutasyonlarıyla ilişkili olan meme ve over kanseri gibi kanser türlerinde DNA onarım mekanizmasının bozulmasına yol açarak tümör oluşum riskini artırabilir. Bu yüzden RAD51, kanser biyolojisi ve hedefe yönelik tedaviler açısından önemli bir araştırma konusudur.
DNA Onarımında Homolog Rekombinasyonun Rolü
Homolog rekombinasyon, DNA'daki hasarları onarmak ve genetik bilgiyi korumak için kullanılan bir hücresel mekanizmadır. Bu süreçte, hücre benzer DNA dizilerine sahip homolog kromozomlar arasında bilgi alışverişi yaparak DNA onarımını gerçekleştirir. Böylece, genetik bütünlük korunur ve hücrelerin sağlıklı çoğalması sağlanır. DNA rekombinasyonu, hücre içinde DNA'nın yeniden düzenlenmesi veya değiştirilmesi sürecidir.
Farklı türleri vardır:
Homolog rekombinasyon: Benzer DNA dizileri arasında gerçekleşen değişimlerle genetik materyali düzenler ve DNA hasarlarını onarır.
Site-yönlendirilmiş rekombinasyon: Belirli gen veya DNA bölgelerini değiştirmek için kullanılır ve genetik mühendislikte önemli bir rol oynar.
Non-homolog rekombinasyon: Farklı DNA bölgelerinin birleşmesiyle gerçekleşir ve genetik değişikliklere yol açabilir.
Bu süreçler, DNA onarımı, genetik mühendislik ve hücresel işleyişte kritik rol oynar.
Aşağıda, homolog rekombinasyon yolu ile DNA tamirinin basitleştirilmiş şemasını görebilirsiniz. BRCA1, RPA, RAD51, BRCA2 ve PALB2, homolog rekombinasyon tamir yolunda görevli moleküllerdir.
HRD testi, over ve üçlü-negatif meme kanseri olan tüm hastalarda PARP inhibitörleri denilen yeni nesil kanser ilaçlarının kullanımının uygunluğunu anlamak için önerilir.
Homolog rekombinasyon hakkında daha fazla bilgi için ' Homolog Rekombinasyon Eksikliği Nedir Nasıl Test Edilir ve Kanserde Önemi ' ziyaret edebilirsiniz.
Çalışmanın Arka Planı
Vall d’Hebron Onkoloji Enstitüsü Deneysel Terapötikler Grubu Başkanı Dr. Violeta Serra, çalışmanın temel amacının kemoterapiden daha az agresif tedavilerden fayda görebilecek hastaları belirleyebilecek biyobelirteçleri tespit etmek olduğunu belirtiyor. Meme kanserinde bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının önünü açabilecek yeni yöntemler araştırılmaktadır ve RAD51 proteini de bu bağlamda önemli bir biyobelirteç olarak öne çıkmaktadır.
RAD51 Testi ve Çalışmanın Bulguları
RAD51 proteininin homolog rekombinasyon tamir mekanizmasının fonksiyonel bir biyobelirteci olarak kullanıldığı yeni bir test geliştirildi. Bu testin kanser hücrelerindeki DNA hasar onarım yolaklarındaki eksiklikleri belirleyerek hastaların hangi neoadjuvan tedaviye daha iyi yanıt vereceğini öngörebileceği değerlendirildi.
Araştırmacılar, GeparOla adlı randomize klinik çalışmadan elde edilen tümör örneklerini analiz etti. Bu klinik çalışma, homolog rekombinasyon eksikliği (HRD) bulunan erken evre HER2-negatif meme kanseri hastalarında, PARP inhibitörü olaparib ile karboplatin bazlı kemoterapiyi karşılaştırdı. Çalışmaya liderlik eden Vall d’Hebron Onkoloji Enstitüsü Biyoistatistik Grubu Başkanı Dr. Guillermo Villacampa, post-hoc analiz kapsamında RAD51 testinin hastaların neoadjuvan tedaviye verdiği yanıtı tahmin etme yetisini değerlendirdiklerini belirtti.
Çalışma kapsamında değerlendirilen 90 hastadan %80’inde RAD51 protein seviyeleri fonksiyonel homolog rekombinasyon eksikliği (HRD) ile korelasyon gösterdi. Neoadjuvan tedavi olarak PARP inhibitörü alan ve RAD51 testiyle HRD saptanan hastalarda patolojik tam yanıt oranı %66,7 olarak bulundu. Buna karşılık, RAD51 testi negatif olan hastalarda bu oran %22,2’ye düştü. Çeşitli klinik ve patolojik faktörlerin, tümör içi lenfosit varlığının ve tedavi tipinin dahil edildiği çok değişkenli analizde, RAD51 testinin patolojik tam yanıt ile anlamlı bir ilişki gösterdiği ve prognostik kapasitesini koruduğu saptandı.
Sonuç ve Gelecekteki Araştırmalar
Dr. Serra, elde edilen bulguların, erken evre meme kanserinde tedavi stratejilerini kişiselleştirmek için RAD51 testinin kullanım potansiyelini desteklediğini vurguladı.
Çalışmanın diğer yazarı Dr. Judith Balmaña, SOLTI liderliğindeki RADIOLA adlı klinik çalışmanın RAD51 biyobelirteç testinin ileri evre meme kanserinde de geçerliliğini değerlendirmek için tasarlandığını belirtti. Bu çalışmadan elde edilecek sonuçların, hasta seçim kriterlerini daha da geliştirmek için mevcut verilerle birlikte kullanılabileceğini ifade etti.
Bu tür biyobelirteç odaklı çalışmalar, kanser tedavisini daha hedefe yönelik hale getirerek hastaların gereksiz kemoterapiye maruz kalmasını önleyebilir ve tedavi yanıtlarını optimize edebilir.
1. Villacampa G, Llop-Guevara A, Filmann N, Herencia A, Fasching PA, Karn T, Marmé F, Klare P, Müller V, Stefek A, Schem C, Uleer C, Fehm T, Doering G, Stickeler E, van Mackelenbergh M, Felder B, Nekljudova V, Balmaña J, Denkert C, Loibl S, Serra V. RAD51 testing in patients with early HER2-negative breast cancer and homologous recombination deficiency: post-hoc analysis of the GeparOla trial. Clin Cancer Res. 2024 Dec 30. doi: 10.1158/1078-0432.CCR-24-3148. Epub ahead of print. PMID: 39786436.
2. "BRCA1 and BRCA2: Cancer Risk Assessment and Management" by F. Andrew Leslie and Steven A. Narod, published in the Annual Review of Medicine in 2019. Bu gözden geçirme makalesi, meme ve yumurtalık kanseri gelişiminde BRCA1 ve BRCA2 genlerinin rolünü ve bu genler için genetik testlerin klinik sonuçlarını tartışmaktadır.
3. "The Role of Homologous Recombination Deficiency in Cancer" by M. T. Carney and R. T. Weitzel, published in the Journal of Clinical Oncology in 2016. Bu gözden geçirme makalesi, homolog rekombinasyon onarım yollarındaki kusurların, özellikle BRCA1 ve BRCA2 mutasyon taşıyıcılarında nasıl kanser riskinde artışa yol açabileceğini ve bu bilginin klinikte tedavi kararlarını yönlendirmek için nasıl kullanılabileceğini tartışmaktadır.
4. "Clinical Implications of Homologous Recombination Deficiency in Ovarian Cancer" by J. A. M. van der Burg, L. A. Koster, and L. C. L. M. Kiemeney, published in Cancer Research in 2019. Bu gözden geçirme makalesi, yumurtalık kanserinde homolog rekombinasyon eksikliğinin BRCA ile ilişkisi de dahil olmak üzere klinik etkilerini tartışmaktadır.