Amerikan Tıp Dergisi JAMA’da yayınlanan bir çalışma, vejeteryan beslenenlerde kalınbağırsak riskinin daha düşük olduğunu göstermiştir. Ancak doğru olan yaklaşım; kırmızı etin ağırlığını azaltarak genel anlamda bitkisel ve hayvansal gıdalarla dengeli bir şekilde beslenmek olmalıdır.

Kalınbağırsak kanseri (kolorektal kanser), sağlık bakanlığının istatistiklerine göre en sık görülen ve en çok yaşam kaybına yol açan ilk 5 kanser türü arasındadır. Kolorektal kanserlerin gelişiminde genetik faktörlerin de etkili olduğu bilinmekle beraber, en önemli etken yaşam tarzı ve çevresel faktörlerdir. Bunlar içerisinde de en önde gelen hiç şüphesiz beslenmedir. Nitekim kolorektal kanserlerin gelişmiş batı toplumlarında, ülkemizde batı illerinde daha fazla görülüyor olması, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına bağlanmaktadır. Sigara, hareketsiz yaşam ve obezitenin; beslenme olarak da alkol ve kırmızı etin kalınbağırsak kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Bundan hareketle kırmızı etin tüketilmediği vejeteryan beslenmede, kalınbağırsak kanseri riskinin daha düşük olduğu düşünülmektedir. Ancak bu konuda yapılmış çalışmalar, bunu doğrulamak için yeterli değildir.

Vejeteryanlık; çeşitli nedenlerle kırmızı et, balık, kümes hayvanları ve bazı durumlarda yumurta, süt ve süt ürünlerini tüketmemek demektir. Vejeteryan beslenmenin; vegan (Yumurta, süt ürünleri, bal gibi hiçbir hayvansal ürünü tüketmeyen), lakto-ovo vejeteryan (hayvansal gıdalardan sadece süt ürünleri ve yumurta tüketen), pesko vejeteryan (hayvansal gıdalardan süt ürünleri, yumurta ve balık tüketen), yarı vejeteryan (kırmızı et dışındaki tüm hayvansal ürünleri tüketen) gibi türleri de vardır. Bu kişiler tahıl, sebze, meyve gibi bitkisel gıdalarla beslenmeyi tercih eder. Böyle bir beslenme şeklinin tercih edilmesinde dinsel ve ahlaki bir takım inanışlar etkili olabileceği gibi, daha sağlıklı olduğu düşüncesi de etkili olabilmektedir.

Vejeteryan Beslenmede; doymuş yağ ve kolestrol içeriği yüksek olan hayvansal gıdaların tüketilmemesi, kalp-damar hastalıkları riskini azaltır. Bunun yanı sıra, sebze ve meyvelerde yüksek oranda bulunan bazı vitaminler de bu beslenme şeklinde bolca alınmış olur ve buna ilişkin de bir takım faydalar elde edilir. Ayrıca vejeteryan beslenen kişilerde böbrek taşları ve safra taşları oluşumu riski de daha düşüktür. Bu tip beslenme posadan (liften) zengindir. Posa oranı yüksek gıdalarla beslenme, şeker hastalığından korunma ve bağırsak fonksiyonları açısından da fayda sağlar. Tüm bunların yanında geçtiğimiz günlerde, vejeteryan beslenmenin yararlarına bir yenisini daha ekleyecek nitelikte kapsamlı bir çalışma yayınlanmıştır.

Bu Çalışmada; anketlerle beslenme şekilleri belirlenen yaklaşık 75.000 kişi, vejeteryan olanlar ve olmayanlar olarak gruplandırılmıştır. Yine vejeteryan olanlar; vegan, lakto-ovo vejeteryan, pesko vejeteryan, yarı vejeteryan olarak alt gruplara ayrılmış ve gruplar yaklaşık 7,5 yıl takip edilerek kalınbağırsak kanseri gelişme oranları değerlendirilmiştir. Sonuçta; genel olarak vejeteryan olanlarda, olmayanlara göre kalınbağırsak kanseri riski %22 daha düşük olurken; özellikle pesko vejeteryanlarda (hayvansal gıdalardan süt ürünleri, yumurta ve bolca balık tüketenler) vejeteryan olmayanlara göre risk %43 daha düşük bulunmuştur.

Sonuç Olarak; vejeteryan beslenenlerde, vejeteryan olmayanlara göre kalınbağırsak kanseri riski anlamlı derecede daha düşüktür. Ancak, bu kesinlikle kanser riskini azaltmak için vejeteryan olmamız gerektiği anlamına gelmemektedir. Çünkü bu beslenme şeklinin yararlarının yanında birtakım zararları da mevcuttur. Özellikle kırmızı ette bolca bulunan demir, B12 vitamini, aminoasitler gibi bileşenlerin eksikliğine bağlı birçok problem ortaya çıkabilmektedir. Bu yüzden en doğru yaklaşım, beslenmemizde kırmızı etin ağırlığını azaltmak ama genel anlamda bitkisel ve hayvansal gıdalarla dengeli bir şekilde beslenmek olmalıdır. Bu noktada; yapılan çalışmalarla en sağlıklı beslenme şekli olduğu gösterilen Akdeniz diyetine uygun beslenmek en doğrusu olacaktır.