PLOS Medicine Dergisi’nde henüz 2 gün önce yayımlanan bir çalışmada, diyabet hastalarında kullanılan glitazon grubu ilaçların etki ettiği yolağın, Parkinson hastalığının önlenmesinde bir hedef olabileceği gösterildi.

Parkinson Hastalığı, nispeten yaygın, yavaş seyreden, ilerleyici bir sinir sistemi hastalığıdır. Vücut hareketlerinin kontrol edilmesinde görevli dopamin hormonunu üreten sinir hücrelerinin, aşamalı olarak kaybı nedeniyle gelişir. Dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80’i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve Parkinson hastalığının belirtileri ortaya çıkar. Parkinson Hastalığı genç yaşlarda da görülebilmesine karşın, ortaya çıkma yaşı ortalama 60’tır. Parkinson doğrudan hastanın yaşamını kaybetmesine neden olmaz. Ancak titreme, hareketlerin yavaşlaması, kaslarda kasılma, tutarsız yürüyüş, uyku bozuklukları, kabızlık, koku duyusunun kaybı, ciddi görünümlü yüz (maske yüz) gibi problemlere neden olarak hastanın yaşamını ciddi derecede etkiler. Parkinson hastalığının tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik bir tedavi henüz yoktur. Dopamin üreten sinir hücrelerinin kaybı da henüz durdurulamamakta, dolayısıyla hastalığın ilerlemesi de engellenememektedir. Yalnızca şikayetleri azaltmak adına, dopamin dışarıdan ilaçlarla karşılanmaya çalışılır. Bu yüzden Parkinson hastalığının önlenmesi, klinik çalışmaların önemli bir ilgi alanıdır. Bu çalışmalardan biri de 2 gün önce PLOS Medicine Dergisi’nde yayımlanmıştır. Çalışma, diyabette kullanılan glitazon grubu ilaçların Parkinson riskini azalttığını göstermiş ve bu ilaçların vücutta kullandığı PPAR gama isimli yolağı, Parkinson’un önlenmesi için önemli bir hedef haline getirmiştir.

Glitazonlar, Tip 2 diyabette (erişkin tip şeker hastalığı) kullanılan ve ağız yoluyla alınan bir ilaçlardır. Vücutta insülin direncini azaltıp, insülinin etkisini artırarak hücrelerin glukoz (şeker) tüketimlerini arttırırlar. Ayrıca bir yan etki olarak hipoglisemiye (kan şekerinin olması gerektiğinden daha düşük olması) yol açma riski düşüktür ve iyi kolestrol dediğimiz HDL’nin seviyesini de destekler. Kalp krizi riskinin yüksek olması, bir miktar (ortalama 2-5 kg) kilo aldırması ise dezavantajlarıdır. Bu yüzden kalp yetmezliği olanlarda veya kalp yetmezliği riski yüksek olanlarda tercih edilmemektedir. PPAR gama adı verilen yolak üzerinden etkili olan bu ilaçlar, uygun diyabet hastalarında iyi bir seçenektir. Ayrıca yapılan laboratuar ve hayvan deneylerinde, glitazonların sinir hücrelerini koruyucu etkisinin de olduğu gösterilmiştir. Bundan yola çıkarak, glitazonların Parkinson hastalığının önlenmesinde de etkili olabileceği düşünülmüş ve glitazon kullanan diyabet hastaları ile diğer diyabet ilaçlarını kullanan hastalar Parkinson gelişme oranları açısından kıyaslanmıştır.

Çalışmada; 45 bini glitazon, 120 bini diğer diyabet ilaçlarını kullanan 165 bin diyabet hastası değerlendirilmiş ve yaklaşık 14 yıl takip edilmiştir. Takip boyunca glitazon kullananların 175’i, diğer diyabet ilaçlarından kullananların 571’ine Parkinson teşhis konulmuştur. Yani glitazon kullanan diyabet hastalarında Parkinson, anlamlı derecede daha az görülmüştür.

Sonuç olarak, bu çalışmaya göre glitazon grubu diyabet ilaçları, Parkinson riskinde bir miktar azalma sağlıyor olabilir. Ancak neden olabilecekleri ciddi yan etkiler nedeniyle, bu ilaçlar normal insanlarda Parkinson riskini azaltma veya araştırma maksatlı kullanılamaz. Bu yüzden bu çalışmanın asıl önemi, önümüzdeki dönemlerde yapılacak çalışmalar adına PPAR gama yolağını potansiyel bir ilaç hedefi haline getirmesi ve Parkinson hastalığının önlenmesinde umut vaat etmesidir.