0
Eşek Sütü Nedir? Kanser Tedavisinde Yeri Var mıdır?

Eşek Sütü Nedir? Kanser Tedavisinde Yeri Var mıdır?

Eşek sütü, son yıllarda hem besleyici özellikleri hem de alternatif tıp alanındaki iddialarla gündeme gelen bir süt çeşididir. Tarihsel olarak bazı kültürlerde sağlık ve güzellik amacıyla kullanılmıştır; örneğin Kleopatra’nın güzellik sırrı olarak her gün eşek sütüyle banyo yaptığı rivayet edilir. Günümüzde eşek sütü, başta İtalya gibi ülkeler olmak üzere Avrupa’da kozmetik ürünlerinde ve gıda takviyesi olarak popülerlik kazanmaktadır. Özellikle ülkemizde, eşek sütü kanser dahil birçok hastalığa iyi geldiği iddiasıyla yüksek fiyatlara satılan mucizevi bir ürün olarak pazarlanmaktadır. Peki, bu iddiaların bilimsel temeli var mıdır? Eşek sütü gerçekten kanseri iyileştirebilir mi, yoksa kanser tedavisinde yeri olmayan bir besin midir? Bu makalede eşek sütünün besin değerini, sağlık etkilerini ve kanser tedavisindeki olası rolünü güncel bilimsel veriler ışığında inceleyeceğiz.

Eşek Sütünün Besin Değeri ve Özellikleri

Eşek sütü, bileşim olarak inek sütü ve hatta insan anne sütü ile karşılaştırıldığında dikkat çekici farklılıklara sahiptir. Genel olarak anne sütüne en yakın yapıda süt olarak bilinir. Besin içeriği açısından eşek sütünde protein ve yağ oranı düşük, laktoz (süt şekeri) oranı yüksektir. Aşağıdaki tabloda eşek sütü, insan sütü ve inek sütü temel besin öğeleri açısından karşılaştırılmaktadır:

Besin Öğesi (100 g sütte) Eşek Sütü Anne Sütü İnek Sütü
Protein (g) 1.5 – 1.8 0.9 – 1.7 3.1 – 3.5
Yağ (g) 0.3 – 1.8 3.5 – 4.0 3.5 – 3.9
Laktoz (g) 5.8 – 7.4 6.3 – 7.0 4.4 – 4.9
Toplam Katı Madde (g) 8.8 – 11.7 11.7 – 12.9 12.5 – 13.0
Kazein (g) 0.64 – 1.03 0.32 – 0.42 2.46 – 2.80
Whey Proteini (g) 0.49 – 0.80 0.68 – 0.83 0.55 – 0.70

Tablo 1: Eşek sütü, insan (anne) sütü ve inek sütü kompozisyonunun karşılaştırılması.

Yukarıdaki verilere göre eşek sütünde protein miktarı inek sütüne kıyasla oldukça düşüktür (yaklaşık %1.5, inekte %3 civarı) ve bu yönüyle anne sütüne yakındır. Yağ oranı da inek sütünden çok daha azdır; eşek sütü neredeyse yağsız denecek kadar düşüktür (%0.5–1 civarı). Buna karşılık laktoz oranı yüksektir ve anne sütüne yakındır. Düşük protein ve tuz (sodyum, potasyum) içeriği sayesinde eşek sütü, böbrekler üzerinde daha az yük oluşturur ve alerjenitesi daha düşüktür. Nitekim toplam protein miktarının az olması ve protein fraksiyonlarının çoğunlukla whey (peynir altı suyu) proteinlerinden oluşması (kazein oranı düşük, whey oranı yüksek) onu anne sütüne benzer kılar.

Eşek sütü, besleyici değerinin yanı sıra bazı biyoaktif bileşenler açısından da zengindir. Özellikle içerdiği lizozim ve laktoferrin adlı proteinler dikkat çekicidir. Bu proteinler antibakteriyel ve bağışıklık destekleyici özellikleriyle bilinir ve eşek sütünde miktarları inek sütüne göre çok daha yüksektir. Örneğin, lizozim insan sütünde de bulunan, mikroplara karşı doğal koruma sağlayan bir enzimdir; eşek sütünde yaklaşık 1 mg/mL (1000 µg/mL) seviyesinde lizozim bulunurken, inek sütünde eser miktarda vardır. Benzer şekilde laktoferrin de vücudun savunmasında rol oynayan ve antimikrobiyal etkileri olan bir protein olup eşek sütünde belirgin düzeylerdedir. Bu bileşenlerin varlığı eşek sütüne doğal bir koruma sağlar; hatta yüksek lizozim sayesinde eşek sütü, doğru koşullarda daha uzun süre bozulmadan dayanabilir. Nitekim bir çalışmada eşek sütündeki lizozim miktarının anne sütündekinin üç katı olduğu, inek sütünde ise yok denecek kadar az bulunduğu belirtilmiştir. Bu durum, eşek sütünün bakteri üremesine karşı daha dirençli olmasına katkıda bulunur.

Eşek sütünün öne çıkan avantajlı özellikleri arasında düşük alerjenite riski, yüksek sindirilebilirlik ve bağışıklığı destekleyici bileşenler yer alır. Özetlemek gerekirse:

  • Anne sütüne benzerlik: Düşük protein (özellikle düşük kazein) ve yüksek whey proteini oranı sayesinde anne sütüne en yakın hayvan sütü olarak kabul edilir. Bu sayede bebekler ve küçük çocuklar tarafından daha kolay tolere edilebilir.

  • Düşük alerjenite: Toplam protein miktarının az olması ve protein yapısının farklılığı nedeniyle, eşek sütü inek sütüne kıyasla daha az alerji yapma potansiyeline sahiptir. İnek sütü alerjisi olan çocuklarda eşek sütü çoğunlukla daha iyi tolere edilmektedir.

  • Antimikrobiyal bileşenler: Yüksek düzeyde lizozim ve laktoferrin içerdiği için doğal antibakteriyel özellik gösterir. Bu sayede bağışıklık sistemine destek olabilir ve süt, bozulmaya neden olan bakterilere karşı daha dayanıklı hale gelir.

  • Yüksek laktoz: Laktoz oranının yüksek olması, kalsiyum ve magnezyumun emilimini artırarak besin kullanımını iyileştirebilir. Aynı zamanda laktoz, bağırsaklarda faydalı bakterilerin gelişimini destekleyerek probiyotik etki gösterebilir.

  • Vitamin ve mineral içeriği: Eşek sütü, özellikle B grubu vitaminler ve C vitamini açısından zengindir; C vitamini miktarı insan sütüne yakın (yaklaşık 57 mg/L, insan sütünde ~60 mg/L, inek sütünde ~27 mg/L) bulunmuştur. Kalsiyum, fosfor ve magnezyum gibi mineraller de içermesi nedeniyle kemik gelişimine katkıda bulunabilir.

Bununla birlikte, eşek sütünde bazı dezavantajlı yönler de vardır:

  • Düşük yağ ve kalori içeriği: İnek sütüne göre çok daha az yağ içerdiği için enerji değeri düşüktür. Özellikle büyüme çağındaki çocuklar veya yüksek kaloriye ihtiyacı olan kişiler için tek başına yeterli bir enerji kaynağı olmayabilir. Nitekim sadece eşek sütüyle beslenen bir bebeğin normal büyüme sağlayamadığı ve beslenme yetersizliği geliştiği bildirilmiştir.

  • Yüksek laktozun dezavantajı: Laktoz, her ne kadar mineral emilimine fayda sağlasa da, laktoz intoleransı (süt şekeri hassasiyeti) olan yetişkinlerde sindirim sorunlarına yol açabilir. Eşek sütü laktoz bakımından zengin olduğundan, laktoz intoleransı olan bireyler için uygun bir seçenek olmayabilir.

  • Düşük bazı besin öğeleri: Eşek sütü inek sütüne kıyasla daha düşük miktarda bazı besin ögeleri içerir. Örneğin kalsiyum ve bazı yağda çözünen vitaminler inek sütünde daha yüksektir. Bu nedenle, uzun vadede yalnızca eşek sütü tüketmek bu besinlerin yetersiz alınmasına yol açabilir.

  • Maliyet ve erişilebilirlik: Eşeklerden süt verimi oldukça düşüktür (bir eşek günde ortalama sadece ~1 litre süt verebilir). Üretimin kısıtlı olması ve talebin artması, eşek sütünü çok pahalı bir ürün haline getirmektedir. Bu da düzenli tüketimini ekonomik açıdan güçleştirir.

Eşek Sütü Kansere İyi Gelir mi?

Alternatif tıp piyasasında sıkça sorulan sorulardan biri de "Eşek sütü kansere iyi gelir mi?". Bilimsel açıdan bu soruya net bir cevap vermek gerekirse: Hayır, şu an için eşek sütünün kanseri tedavi ettiğine veya kanserden koruduğuna dair kanıtlanmış bir veri yoktur. Eşek sütü tüketen birçok kişi, bu sütün kanser hücrelerini öldüreceği veya tümörün büyümesini durduracağı inancıyla hareket etmektedir. Ancak mevcut bilimsel literatür, eşek sütünün kanser üzerinde doğrudan tedavi edici bir etkisini doğrulamamaktadır.

Kanser gibi ciddi bir hastalık karşısında toplumda zaman zaman “mucize besin” arayışları gündeme gelir. Eşek sütü de son yıllarda bu kapsamda popülerlik kazanmıştır. Özellikle bazı haberlerde ve sosyal medya paylaşımlarında, eşek sütünün kanseri iyileştirebileceği yönünde anlatımlar mevcuttur. Bu durum, kanser hastalarının umutlarını bu tür doğal ürünlere bağlamasına yol açabilmektedir. Oysa ki bilimsel kanıta dayalı tıp, kanser tedavisinde etkinliği kanıtlanmış yöntemlerin (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi vb.) kullanılmasını gerektirir. Şu ana dek eşek sütü ile ilgili yapılan çalışmalarda, bu sütün kanserli hastalarda tümörü küçülttüğüne veya hastalığı iyileştirdiğine dair güvenilir bir bulgu elde edilememiştir. Dolayısıyla, kanser tedavisinde eşek sütünün herhangi bir yeri olduğunu söylemek mümkün değildir.

Eşek sütü, besleyici bir gıda olarak kanser hastalarının diyetine eklenebilir (örneğin protein desteği veya farklı bir lezzet olarak). Ancak unutulmamalıdır ki, besleyici olmak ayrı; tedavi edici olmak ayrıdır. Şu anki bilgilerimize göre eşek sütü kanser hücrelerini vücudumuzda yok eden bir ilaç niteliği taşımamaktadır.

Bilimsel Çalışmalar ve Kanıt Durumu

Eşek sütü ve kanser ilişkisini inceleyen bilimsel çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Mevcut az sayıdaki çalışma da genellikle laboratuvar (hücre kültürü) veya hayvan deneyleri düzeyindedir. Bu çalışmaların sonuçlarına kısaca göz atarsak:

  • Laboratuvar (Hücre Kültürü) Çalışmaları: 2009 yılında Çin’de yapılan bir laboratuvar çalışmasında, eşek sütündeki bazı aktif bileşenlerin insan akciğer kanseri hücreleri (A549 hücre hattı) üzerindeki etkileri incelenmiş ve tümör hücrelerinin çoğalmasını engelleyip bir kısmını öldürebildiği bildirilmiştir. Ancak bu çalışma, yöntemsel açıdan ciddi eksikleri olduğu için bilim çevrelerinde çok güvenilir bulunmamıştır; saygın dergilerde yer bulamamıştır. Benzer biçimde 2014 yılında Türkiye’de (Uludağ Üniversitesi’nde) gerçekleştirilen bir hücre kültürü deneyinde, toz haline getirilmiş eşek sütü sağlıklı akciğer hücrelerine zarar vermeyen dozlarda akciğer kanseri hücrelerinin yaklaşık %50’sini öldürmüştür (apoptoz yoluyla). Bu oldukça ilginç bir bulgu olmakla birlikte, araştırmacılar bunun daha “ilk aşama” olduğunu vurgulayarak halkın bu haberi yanlış yorumlayıp hemen eşek sütü içmeye başlamaması gerektiğini özellikle belirtmişlerdir. Yani hücre düzeyinde alınan bu sonuç, henüz klinik bir anlam ifade etmemektedir. Nitekim aynı araştırma ekibi, sonraki aşamada hayvan deneylerine geçileceğini ve uzun bir araştırma süreci gerektiğini ifade etmiştir. Öte yandan 2020 yılında yayınlanan bir başka laboratuvar çalışmasında ise sonuçlar biraz farklıdır: Bu çalışmada eşek sütü ve içerisinden izole edilen proteinlerin (kazein ve whey) insan prostat kanseri hücreleri üzerindeki etkisine bakılmış; herhangi bir anti-kanser (tümör öldürücü) etki saptanamamıştır. Hatta ilginç şekilde, eşek sütündeki kazein proteininin kanser hücrelerinin çoğalmasını %140 oranında artırdığı gözlenmiştir. Bu bulgu, eşek sütü bileşenlerinin her zaman yararlı olmadığını, bazı durumlarda istenmeyen etkilere de yol açabileceğini göstermektedir.

  • Hayvan Deneyleri: Eşek sütüyle ilgili hayvan modellerinde yapılmış çok az çalışma vardır. Yukarıda değinilen Uludağ Üniversitesi projesinin devamında fareler üzerinde deneyler planlandığı belirtilmiştir. Literatürde yer alan yeni bir deneysel çalışmada ise, bağışıklık sistemi zayıflatılmış farelerde agresif bir meme kanseri modeli (4T1 üçlü negatif meme kanseri) kullanılarak eşek sütü ile tedavi denemesi yapılmıştır. Bu çalışmada eşek sütü verilen farelerin tümör boyutlarında, verilmeyenlere kıyasla anlamlı bir küçülme gözlenmiş ve karaciğer, akciğer gibi organlarına kanser yayılımının azaldığı rapor edilmiştir. Ayrıca tedavi süresince eşek sütü alan hayvanların genel sağlık durumlarında bir bozulma veya kilo kaybı olmadığı da belirtilmiştir. Bu sonuçlar, eşek sütü bileşenlerinin hayvanlarda tümör büyümesini yavaşlatıcı bir etkisi olabileceğini düşündürmektedir.

  • İmmünolojik Etkiler: Eşek sütünün barındırdığı bazı proteinlerin, bağışıklık sistemi üzerinden anti-tümör etki gösterebileceği ileri sürülmüştür. Laboratuvar ortamında yapılan bir araştırmada eşek sütü, kanser hücreleri etrafında bağışıklık yanıtını güçlendirebilecek bir dizi sitokinin (IL-2, IFN-γ, TNF-α gibi) salınımını artırmıştır. Bu, eşek sütü ile kanser hücrelerine karşı dolaylı bir etki oluşabileceği anlamına gelir; yani hem doğrudan hücre öldürücü etki hem de bağışıklık sistemini harekete geçirici etki potansiyeli üzerinde durulmaktadır. Bunlar şüphesiz ki umut verici mekanizmalardır, ancak henüz teori aşamasındadır.

esek sutu nedir kanser tedavisinde yeri var midir 2 936824

Yukarıdaki çalışmaların tümü, henüz başlangıç seviyesinde bilimsel verilerdir. Hiçbirinin sonuçları, insanlar üzerinde denenmiş veya klinik araştırmalarla kanıtlanmış değildir. Şu ana kadar eşek sütüyle yapılmış bir klinik çalışma (insanlarda deney) bulunmamaktadır. Dolayısıyla, laboratuvar veya hayvan deneylerinde görülen etkilerin insanlar için geçerli olup olmayacağı belirsizliğini korumaktadır. Kanserde çok sayıda madde laboratuvar ortamında etkili bulunup, insanlar üzerinde işe yaramadığı için terk edilmiştir. Eşek sütü konusunda da benzer bir durum söz konusu olabilir. Bu nedenle, mevcut birkaç olumlu sonuca dayanarak eşek sütünü kanser tedavisinde etkili ilan etmek bilimsel olarak doğru değildir.

Eşek Sütü Kullanım Alanları

Eşek sütü, kanser tedavisinde kanıtlanmış bir yeri olmasa da farklı alanlarda kullanım potansiyeline sahip bir üründür. Tarih boyunca ve günümüzde eşek sütünün kullanıldığı başlıca alanlar şunlardır:

  • Beslenme ve Alerji: Eşek sütü, besleyici içeriği sayesinde bir gıda olarak tüketilmektedir. Özellikle inek sütü proteinine alerjisi (İnek Sütü Alerjisi - İSA) olan çocuklar için alternatif bir süt olarak ilgi görmektedir. İnek sütü alerjisi olan küçük çocuklarda keçi sütü bile çapraz reaksiyon yapabildiğinden pek önerilmezken, kısrak (at) ve eşek sütü düşük alerjen özellikleriyle öne çıkar. Yapılan klinik gözlemlerde, başka sütlere tepki veren birçok çocuğun eşek sütünü tolere edebildiği gösterilmiştir. Örneğin, şiddetli inek sütü alerjisi olan 46 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada çocukların %82’si eşek sütünü başarılı bir şekilde tüketebilmiş ve büyüme gelişmelerine olumlu katkı sağlanmıştır. Bu nedenle eşek sütü, alerjik çocuklar için geçerli bir alternatif besin olarak görülmektedir. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken, 1 yaşın altındaki bebeklere (özellikle ilk 6 ayda) herhangi bir hayvan sütü verilmemesi gerektiği gerçeğidir; eşek sütü dahil tüm sütler, yalnızca doktor önerisiyle ve gerekli durumlarda 1 yaş sonrası dönemde denenmelidir.

  • Kozmetik ve Cilt Bakımı: Eşek sütü, cilt sağlığı ve kozmetik amaçlı kullanımda da tarihsel bir yere sahiptir. Kleopatra’nın eşek sütü banyoları bunun en meşhur örneği olsa da, günümüzde de eşek sütü sabunları, kremleri ve losyonları popülerlik kazanmıştır. Eşek sütündeki laktik asit ve vitaminlerin cildi beslediği, nemlendirdiği ve antioksidan içeriği sayesinde yaşlanma belirtilerini azalttığı iddia edilir. Avrupa’da kozmetik ürünlerde eşek sütü sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, bu kozmetik kullanımın somut faydaları hakkında bilimsel veriler sınırlıdır; daha çok geleneksel bilgi ve pazarlama söylemlerine dayanmaktadır.

  • Diğer Halk İlaçları ve Geleneksel Kullanım: Tarih boyunca eşek sütü çeşitli rahatsızlıklara karşı bir çare olarak kullanılagelmiştir. Örneğin bronşit, astım gibi solunum yolu hastalıklarında veya mide ülseri, gastrit gibi sindirim sistemi sorunlarında bazı toplumlarda eşek sütü tavsiye edilmiştir. Bunun bilimsel dayanağı net olmamakla birlikte, eşek sütündeki immün sistem destekleyici öğelerin (immünoglobulinler, laktoferrin) enfeksiyonlara karşı koruyucu etkiler sağlayabileceği düşünülmüştür. Ayrıca, yaraların iyileşmesini hızlandırmak için geleneksel tıpta kullanıldığına dair bilgiler de mevcuttur. Nitekim laboratuvar çalışmalarında eşek sütü ve whey proteinlerinin hücre göçünü hızlandırarak yara iyileşmesini destekleyebildiği gösterilmiştir.

  • Fonksiyonel Gıda ve Takviye: Günümüzde eşek sütü, fonksiyonel bir gıda olarak da değerlendirilmektedir. Probiyotik yoğurt ve kefir gibi ürünlere eklenerek bu ürünlerin besin değerini ve sağlığa faydasını artırmak için araştırmalar yapılmaktadır. Eşek sütündeki yüksek laktoz ve büyümeyi destekleyici faktörler, faydalı bakterilerin gelişimine uygun bir ortam sağlayabilir. Bu nedenle ileride eşek sütü tozu veya katkısı içeren bebek mamaları, yaşlılar için beslenme formülleri veya tıbbi beslenme ürünleri geliştirilmesi gündeme gelebilir. Ancak bunların hayata geçebilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Eşek Sütünün Zararları ve Riskleri

Her doğal ürün gibi, eşek sütü tüketiminin de bazı riskleri ve dikkat edilmesi gereken noktaları vardır. “Doğal” = “Zararsız” düşüncesi her zaman doğru değildir. Eşek sütü ile ilgili potansiyel zarar ve riskleri şöyle özetleyebiliriz:

  • Yetersiz Bilimsel Veri: Eşek sütünün insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında kapsamlı ve uzun vadeli çalışmalar bulunmamaktadır. Bu nedenle faydalarının yanı sıra olası zararlarını da tam olarak bilmiyoruz. Yeterli çalışma olmaması, o ürünün tamamen güvenli olduğu anlamına gelmez; aksine bilinmeyen risklerin olabileceği anlamını taşır. Örneğin eşek sütü kanser hastalarında diğer tedavilerle etkileşime girip girmediği, kemoterapi alan bir hastada olumsuz bir etkisi olup olmayacağı henüz araştırılmamıştır.

  • Enfeksiyon Riski: Eşek sütü çoğunlukla çiğ (pastörize edilmemiş) olarak satılmaktadır. Bu da mikropların bulaşma riskini artırır. Nitekim araştırmalar, çiğ eşek sütünde insan için tehlikeli olabilecek bazı bakterilerin üreyebildiğini göstermiştir. Örneğin bebeklerde menenjit, sepsis ve bağırsak enfeksiyonlarına yol açabilen Cronobacter sakazakii (eski adıyla Enterobacter sakazakii) adlı bakteri, eşek sütünde izole edilmiştir. Bu tür patojenler özellikle yeni doğanlar ve bağışıklığı zayıf kişiler için ölümcül riskler taşır. Ayrıca brusella gibi zoonotik hastalık etkenleri de pastörize edilmemiş sütlerden bulaşabilir. Dolayısıyla eşek sütünün mümkünse pastörize edilmiş olarak tüketilmesi, çiğ içilmemesi önerilir.

  • Alerji ve İntolerans: Her ne kadar eşek sütü inek sütüne göre daha az alerjik olsa da, tamamen alerji yapmaz demek doğru değildir. Bazı bireylerin eşek sütü proteinlerine karşı da alerjik reaksiyon gösterebildiği bildirilmiştir (nadir de olsa). Ayrıca eşek sütü yüksek miktarda laktoz içerdiği için, laktoz intoleransı olan kişilerde şişkinlik, gaz, ishal gibi sindirim sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle laktoz sindirim problemi yaşayanların eşek sütü tüketirken dikkatli olması gerekir.

  • Tedaviyi Geciktirme ve Yanlış Yönlendirme: En önemli risklerden biri, eşek sütü gibi ürünlerin mucizevi tedavi beklentisi yaratması ve hastaların asıl tedavilerini aksatmasıdır. Kanser gibi ciddi bir hastalığı olan bazı kişiler, duydukları olumlu hikâyeler nedeniyle tıbbi tedavilerini reddedip sadece eşek sütü gibi alternatiflere yönelebilmektedir. Bu son derece tehlikelidir çünkü kanser tedavisinde zaman kaybına yol açar. Eşek sütü kullanımı yüzünden asıl tedavisini almayan bir hastada hastalık ilerleyebilir ve tedavi şansı azalabilir. Uzmanlar, bu tür ürünlerin bilimsel olarak kanıtlanmadığı sürece tedavi yerine konmaması gerektiğini ısrarla vurgulamaktadır. Eşek sütü için harcanan yüksek meblağlar da hastalar ve aileleri için maddi kayıp oluşturur.

  • Ekonomik ve Çevresel Sürdürülebilirlik: Eşek sütü üretimi hem pahalı hem de kısıtlı bir alandır. Hasta insanlar çare arayışıyla bu pahalı ürüne yöneldiğinde ciddi maddi yük altına girebilirler. Aynı zamanda yüksek talep, kontrolsüz üretimi teşvik ederek merdiven altı, hijyenik olmayan koşullarda üretime yol açabilir. Bu da halk sağlığı için risk oluşturur.

Özetle, eşek sütü tüketirken de diğer besinlerde olduğu gibi akılcı ve temkinli yaklaşmak gerekir. “Zarar gelmez, ne olacak ki?” düşüncesiyle aşırı tüketim veya tek başına tedavi umudu bağlama hatasına düşülmemelidir.

Sonuç ve Kanser Tedavisinde Yeri

Eşek sütü, besleyici özellikleri ve bazı özel bileşenleri sayesinde ilgi çekici bir gıdadır. İnek sütüne alerjisi olan çocuklar için alternatif bir besin, bazı kozmetik ve geleneksel uygulamalar için hammadde ve genel olarak sağlıklı bir içecek olarak değerlendirilebilir. Ancak iş kanser tedavisine geldiğinde, eşek sütünün kanıtlanmış bir etkisi veya yeri bulunmamaktadır. Bugüne kadarki bilimsel veriler, eşek sütünün kanseri iyileştirebileceğini gösterememiştir. Sadece laboratuvar ortamında elde edilen bazı umut verici sonuçlar vardır ki onların da insanlara uyarlanıp uyarlanmayacağı belirsizdir.

Kanser tedavisi multidisipliner ve kanıta dayalı bir yaklaşımla yürütülmelidir. Bu süreçte eşek sütü veya benzeri bir doğal ürünü destekleyici gıda olarak tüketmek isteyen hastalar, mutlaka bunu doktorlarına danışarak yapmalıdır. Eşek sütü içmek, kemoterapi veya diğer kanser tedavilerinin yerine asla konmamalıdır. Umut tacirliği yapan ve eşek sütünü “kanserin tek çaresi” gibi lanse eden kişi veya reklamlara karşı da uyanık olunmalıdır.

Sonuç olarak, eşek sütü bir şifa iksiri değil, besleyici bir gıdadır. Kanserden korunma veya kanser tedavisinde kanıtlanmış bir faydası yoktur. İleride yapılacak kapsamlı araştırmalar belki eşek sütünün içerisindeki bazı maddelerin yeni tedavilere ilham vermesini sağlayabilir. Ancak o güne dek, elimizdeki en güçlü silah bilimsel temelli tıbbî tedavilerdir. Eşek sütünü mucizevi bir tedavi olarak görmek yerine, onun gerçekçi faydalarını ve sınırlarını bilerek hareket etmek en doğru yaklaşım olacaktır.


Tüm bu bilgiler ışığında, kanser gibi hayatı tehdit eden bir hastalıkta bilimsel olmayan umutlara kapılmamak ve güncel tıp uygulamalarından vazgeçmemek esastır. Eşek sütü konusunda da kararınızı bilimsel verilere dayanarak ve doktor tavsiyesine danışarak vermeniz, en sağlıklı ve güvenli yol olacaktır.

1. V. Silvia, P. Paolo, I. Pierluigi, C. Natalina, F. Francesco, V. Alberto. Donkey's milk protein fractions characterization. Food Chemistry, 2008; 106:640–649.

2. Jasmina M. Gubić, Ljubiša Ć. ŠarićBojana M. Šarić, Anamarija I. Mandić, Pavle T. Jovanov, Dragana V. Plavšić, Đorđe G. Okanović. Microbiological, Chemical and Sensory Properties of Domestic Donkey’S Milk from Autochthones Serbian Breed. Journal of food and nutrition research 2014; 2:633-637.

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Metilen Mavisi: Mucizevi Tedavi mi, Tehlikeli Bir Trend mi?

Metilen Mavisi: Mucizevi Tedavi mi, Tehlikeli Bir Trend mi?

Güncel Sosyal Medya Trendlerinden Biri: "Metilen Mavisi" Son dönemde sosyal medya platformlarında "metilen mavisi" adı verilen sentetik...

Hibiskus Nedir? Hibiskus Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Hibiskus Nedir? Hibiskus Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Hibiskus, Ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından gelen, parlak kırmızı çiçekleri ve ekşimsi tadıyla tanınan şifalı bir bitkidir. Dünya...

Soğan Suyu Faydaları ve Zararları Nelerdir? Soğan Suyu Nasıl Yapılır?

Soğan Suyu Faydaları ve Zararları Nelerdir? Soğan Suyu Nasıl Yapılır?

Soğan, mutfaklarımızda en sık kullandığımız sebzelerden biridir ve yemeklere lezzet katmasının yanı sıra sağlık açısından da...

Hint Yağı ve Kanser Üzerindeki Etkileri – Neden Popüler Oldu?

Hint Yağı ve Kanser Üzerindeki Etkileri – Neden Popüler Oldu?

Hint Yağı Nedir? Hint yağı (kastor yağı olarak da bilinir), hint fasulyesi tohumlarından elde edilen bir bitkisel...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında