Yeni bir araştırma, meme kanserinin metastaz yapmasının (yayılmasının) büyük çoğunlukla uyku sırasında meydana geldiğini gösteriyor. Araştırmacılar bu gelişmeyi, “çarpıcı ve beklenmedik” olarak tanımlıyor.

Zürih’teki İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden Profesör Moleküler Onkolog Nicola Aceto, “Bu daha önce gösterilmedi ve doğrusunu isterseniz bize de sürpriz oldu” dedi.

Çalışmanın yazarları, bulguların biyopsi zamanlaması ve metastaz eğilimli kanserlerin tedavisi için potansiyel çıkarımlar taşıdığını söylüyor.

Çalışma 22 Haziran’da Nature dergisinde online olarak yayımlandı.

Çalışmanın Detayları

Dolaşımdaki tümör hücrelerinin (DTH) genellikle sürekli olarak veya cerrahi ya da fiziksel aktivite gibi belirli olayları takiben dolaşıma geçtiğine inanılır; ancak, tümör hücresi metastazını düzenleyen süreçler ve sirkadiyen ritimlerin (biyolojik saat) tümör oluşumunda nasıl rol oynayabileceği, belirsizliğini korumaya devam etmektedir.

Bu süreçleri daha iyi anlamak için Aceto ve ekip arkadaşları, meme kanseri 30 kadından, sırasıyla vücudun dinlenme ve aktif evrelerini temsil eden saat 4.00 ve 10.00’da kan örnekleri aldı.

Araştırmacılar, elde edilen tüm dolaşımdaki tümör hücrelerinin %78’inden fazlasının dinlenme evresinde alınan kan örneklerinde olduğunu gözlemledi. Araştırmacılardan Harrison Ball, Sunitha Nagrath ve Michigan Üniversitesi’nden Ann Arbor, Nature News & Views’da bu bulguların şaşırtıcı olduğunu yazdı.

Ekip ayrıca, kilit sirkadiyen ritim hormonlarının (melatonin, testosteron ve glukokortikoidler gibi) dolaşımdaki tümör hücrelerinin oluşumunu düzenlediğini ve insülinin, tümör hücresi çoğalmasını zamana bağlı bir şekilde desteklediğini gözlemledi, bu da “meme kanserinin karakterizasyonu ve tedavisi için zaman kontrollü yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu” ortaya koydu.

Tedavilerde Değişiklikler Yakın mı?

Ball ve Nagrath, dolaşımdaki tümör hücresi (DTH) dinamiklerinin zamana bağlı doğasının, kanser hastalarının nasıl değerlendirileceğini ve tedavi edileceğini çok iyi değiştirebileceğini söylüyor. Dinlenme evresinde (dolaşımdaki tümör hücresinin) çoğalmasına ve salınmasına işaret eden veriler, uzmanların belirli tedavileri ne zaman uygulayacakları konusunda daha bilinçli olmaları gerekebileceğini gösterdiğini söylüyorlar. Ancak her ikisi de sirkadiyen ritimlerin standart uygulamaya dahil edilmesinden önce büyük klinik deneylere ihtiyaç duyulacağına da dikkat çekiyor. Ayrıca meme kanserindeki bu sonuçların diğer tümör türleri için geçerli olup olmadığı da belirsizdir.

Araştırmaya dahil olmayan New York, Mount Sinai, Icahn Tıp Fakültesi’nden Mariana G. Figueiro, eğer çalışmalar geceleri daha fazla metastatik yayılım olduğunu doğrularsa, “hastaları stratejik zamanlarda tedavi etmek için bir fırsat olduğu” konusunda hemfikirdir. Figueiro da kan alımının zamanlaması üzerinde potansiyel bir etki görüyor. “Bence insanların sirkadiyen zamana dayalı biyopsi ve kan çalışması yapma konusuna odaklanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi.

New York, NYU Langone’s Perlmutter Kanser Merkezi’nden Klinik Tıp Profesörü Marleen Meyers de bu bulguların birçok klinik anlamı olabileceği konusunda hemfikir. "En açık olan şey de tedavinin uygulandığı günün saatinin etkinliği etkileyebileceğidir." Ancak Meyers, birini gece tedavi etmenin faydalarının, kişinin normal uyku – uyanıklık döngüsünü kesintiye uğratmanın olumsuz yönleri ile karşılaştırılması ve kar-zarar durumuna bakılması gerektiğini belirtti. "Bu bulgu, klinik olarak önemliyse, bunu klinik tedaviye dahil etmek zor olacaktır" dedi. 

*