
PRIMA Çalışması Genel Sağkalım Sonuçları Sonrası PARP İnhibitörlerine Yeni Bakış
Over kanseri vakalarının önemli bir bölümü hâlâ ileri evrede tanı alıyor ve uzun yıllar boyunca tedavi başarısı platin bazlı kemoterapi ve destekleyici bakım stratejilerine dayanıyordu. 2014’ten itibaren PARP inhibitörleri klinik uygulamaya girince, DNA tamir kusurlarını hedefleyen bu yaklaşım özellikle BRCA-mutant veya Homolog Rekombinasyon Yetersizliği (HRD)-pozitif tümörlerde progresyonsuz sağkalımı (PFS) anlamlı biçimde uzatarak tedavi paradigmasını değiştirdi.
Ancak son yıllarda olgunlaşan veriler, “herkese PARP” döneminin yerini biyobelirteç temelli hasta seçimine bıraktığını gösteriyor. Bu noktada PRIMA çalışmasını diğerlerinden ayıran kritik bir çerçeve var: PRIMA bir idame tedavi çalışmasıdır; birincil sonlanımı PFS, ikincil sonlanımı OS’dir. Dolayısıyla PRIMA, OS’i yakalamak üzere değil, PFS ve yaşam kalitesi faydasını göstermek üzere tasarlanmıştır. Bu ayrıntı, sonuçların yorumlanmasında belirleyicidir ve “niraparib zayıf kaldı” algısının önüne geçen metodolojik bir gerçektir.
PRIMA’nın hasta evreni de farklıdır: evre III–IV epitelyal over/fallop tüpü/primer peritoneal kanserli hastaların tamamı dahil edilmiş; yalnızca HRD-pozitifler değil, HRD-negatif olgular da çalışmaya alınmıştır. Dahası, çalışmadaki BRCA-mutant hasta oranı yaklaşık %30 düzeyindedir; bu oran, biyolojik olarak daha heterojen bir kohorta işaret eder ve yararın alt gruplara dağılımını etkiler.
Uzun dönem analizlerde genel sağkalım (OS) farkının sınırlı görünmesinin önemli nedenlerinden biri, plasebo kolundaki hastaların progresyon sonrası PARP inhibitörü ile buluşmasıdır (çapraz geçiş). Buna karşın PRIMA, PFS kazanımının sürdüğünü ve yaşam kalitesi göstergelerinin HRD-pozitif grupta korunabildiğini ortaya koymuştur. Kısacası, PRIMA sonuçları niraparib’in etkinliğini değil, çalışma tasarımı, hasta karması ve tedavi sonrası yolculuğun OS sinyali üzerindeki etkisini yansıtır.
Haziran 2025’te ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), bu veriler ışığında niraparib endikasyonunu HRD-pozitif tümörlerle sınırlandırdı. Bu karar, PRIMA’nın sunduğu kanıtlarla uyumlu olarak, klinik pratiği “doğru biyobelirteç → doğru hasta → doğru ajan” eksenine taşıyor. Bu yazıda PRIMA’nın nihai bulgularını, bu kararın arkasındaki rasyoneli ve PARP inhibitörlerinin güncel yerini net, sayısal ve klinik anlamıyla ele alıyoruz.
FDA’nın Haziran 2025 Kararı: Niraparib Endikasyonu Daraltıldı
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), PRIMA çalışmasının beş yılı aşan nihai sonuçlarını inceledikten sonra, Haziran 2025’te niraparib (Zejula) için geçerli olan kullanım alanını yeniden tanımladı. Güncellenen ruhsat metni (Zejula Prescribing Information – Bölüm 1.1, 2.1 ve 5.1) artık ilacın sadece belirli bir biyolojik hasta grubunda kullanılabileceğini belirtiyor.
Yeni Endikasyon (Haziran 2025 itibarıyla)
- Niraparib, yalnızca Homolog Rekombinasyon Yetersizliği (HRD)-pozitif tümörlerde kullanılabilir. (BRCA mutasyonu ve/veya genomik instabilite ile tanımlı)
- Hasta, evre III–IV epitelyal over, fallop tüpü veya primer peritoneal kanser olmalı ve platin bazlı ilk basamak kemoterapiye tam veya kısmi yanıt vermiş olmalıdır.
- Non-HRD (BRCA-wild type ve genomik olarak stabil) hastalarda yeni niraparib tedavisi başlanmamalıdır.
“PRIMA çalışmasının nihai OS analizinde non-HRD hastalarda klinik fayda gösterilememiştir. Bu nedenle, bu popülasyonda yarar–risk dengesi olumsuzdur.”
— FDA, Zejula Prescribing Information, Haziran 2025
Bu karar, yalnızca bir ruhsat daralması olarak değil, onkolojide hasta seçiminde moleküler temelli kanıtların artık vazgeçilmez hale geldiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Böylece, “herkese aynı tedavi” dönemi yerini genetik profiline göre tedavi yaklaşımına bırakıyor.
PRIMA Çalışması: Uzun Dönem Sonuçlar (Nihai Analiz)
Beş yılı aşan takipte, niraparib progresyonsuz sağkalım (PFS) üstünlüğünü korurken, genel sağkalım (OS) farkı genel popülasyonda istatistiksel olarak belirginleşmedi. Alt grup analizlerinde en anlamlı fayda HRD-pozitif popülasyonda gözlendi.
| Parametre | Niraparib | Plasebo | Sonuç / HR (95% GA) |
|---|---|---|---|
| Genel popülasyon OS | — | — | HR 1.01 (0.84–1.23) |
| HRD-pozitif OS | — | — | HR 0.95 (0.70–1.29) |
| HRP (yetkin) OS | — | — | HR 0.93 (0.69–1.26) |
| 5 yıllık PFS (tüm popülasyon) | %22 | %12 | Niraparib lehine fark korunuyor |
| HRD-pozitif 5 yıllık PFS | %35 | %16 | En güçlü ve kalıcı fayda |
| MDS/AML insidansı | %2.3 | %1.6 | Toplam <%2.5; yakın izlem önerilir |
Klinik çıkarım: PFS faydası belirgin şekilde sürerken, OS farkının zayıflamasında plasebo kolundaki hastaların yaklaşık %40–50’sinin daha sonra PARP inhibitörü kullanmasına bağlı tedavi çapraz geçişi olası bir etkendir.
SOLO-1, PAOLA-1 ve PRIMA: Üç Büyük Çalışmadan Üç Ders
PARP inhibitörleriyle yapılan ilk üç büyük faz 3 çalışma, tedavi alanının sınırlarını ve hangi biyobelirteçlerin gerçekten fark yarattığını belirledi. Aşağıdaki tablo bu çalışmaların en kritik noktalarını özetlemektedir.
| Çalışma | Ajan | Hasta Grubu | OS Sonucu | Klinik Ders |
|---|---|---|---|---|
| SOLO-1 | Olaparib | BRCA-mutant | 7 yılda OS avantajı %45 | Kalıcı sağkalım üstünlüğü |
| PAOLA-1 | Olaparib + Bevacizumab | HRD-pozitif | HRD-pozitiflerde OS avantajı | Kombinasyon sinerjisi kanıtlandı |
| PRIMA | Niraparib | HRD(+/–) ve HRP | OS farkı yok, PFS korunmuş | Fayda yalnız HRD-pozitiflerde |
Özetle:
• Olaparib, BRCA-mutant grupta belirgin OS faydası sağlıyor.
• Olaparib + Bevacizumab, HRD-pozitif seçilmiş grupta güçlü bir kombinasyon olarak öne çıkıyor.
• Niraparib’in etkisi ise HRD-pozitif popülasyonla sınırlı görülüyor.
FDA Kararının Klinik ve Etik Yönü
Haziran 2025 FDA güncellemesi, yalnızca bir ruhsat metni değişikliği değildir; tedaviye erişim, hasta bilgilendirmesi ve toksisite yönetimi açısından klinisyenlere yeni bir sorumluluk çerçevesi getirmektedir. Karar, biyobelirteç temelli seçim ilkesini klinik pratiğin merkezine taşımaktadır.
- HRD testi olmadan PARP inhibitörü başlanmamalı. Tedavi kararı öncesinde BRCA (germline/somatik) ve genomik instabilite göstergeleri değerlendirilmelidir.
- Non-HRD (BRCA-wild type ve genomik olarak stabil) hastalarda yeni niraparib tedavisi başlanmamalı. Bu popülasyonda uzun dönem OS faydası gösterilmediğinden yarar–risk dengesi olumsuzdur.
- Hâlihazırda niraparib kullanan hastalar bilgilendirilmeli. Endikasyon daralması, hasta dosyalarına işlenmeli; klinik yanıt, toksisite ve hasta tercihi birlikte değerlendirilerek devam/ara verme/doz ayarı seçenekleri gözden geçirilmelidir.
- HRD-pozitif hastalarda niraparib klinik bir seçenek olmaya devam eder. Özellikle PFS kazanımı beklenen bu grupta, hematolojik toksisite ve nadir MDS/AML riski için yakın izlem sürdürülmelidir.
Etik çerçeve: Klinik kararlarda yalnızca tümör histolojisi değil, DNA tamir bozukluğu profili de belirleyicidir. Hastaya, biyobelirteç durumunun tedavi seçimini nasıl etkilediği açık bir dille anlatılmalı, alternatif seçeneklerin (örneğin HRD-negatif hastada PARPi dışı stratejiler) artı–eksi yönleri birlikte tartışılmalıdır.
Yeni Denge: PARP İnhibitörleri Artık Kime, Neden?
PARP inhibitörlerinin yeri, uzun dönem OS verileri ve FDA’nın 2025 güncellemesi ışığında aşağıdaki gibi yeniden konumlanmıştır.
| Hasta Grubu | Önerilen Ajan | Kanıt Düzeyi | Beklenen Faydası | Pratik Not |
|---|---|---|---|---|
| BRCA-mutant (germline/somatik) | Olaparib, Niraparib (idame, 1. basamak yanıt sonrası) | Yüksek | Belirgin OS ve PFS kazanımı (uzun dönem kalıcı etki) | Uzun süreli takipte avantaj korunur; hematolojik izlem şarttır. |
| HRD-pozitif, BRCA-wild type | Niraparib ya da Olaparib + Bevacizumab | Niraparib için IIA, Olaparib için IIB | PFS faydası; OS için seçilmiş alt gruplarda eğilim | Biyobelirteç doğrulaması şart; toksisiteye göre ajan seçimi. |
| HRD-negatif (genomik olarak stabil) | PARP inhibitörü önerilmez | Düşük | OS farkı yok; PFS kazancı klinik anlam taşımayabilir | Alternatif idame/izlem stratejileri tartışılmalı. |
| HRD durumu belirsiz | Öncelik: HRD/BRCA testini tamamlamak | — | Tedavi kararı test sonucuna bağlanmalı | Geçici erteleme düşünülebilir; hastaya bilgilendirme şart. |
Notlar: Kanıt düzeyi, büyük faz 3 çalışmaların uzun dönem analizleri ve ruhsat metni güncellemeleri temel alınarak özetlenmiştir. Tüm gruplarda hematolojik toksisite ve nadir MDS/AML riski için düzenli tam kan sayımı ile yakın izlem gereklidir.
Uluslararası Düzenleyici Farklar: FDA – TİTCK – SGK Karşılaştırması
Niraparib (Zejula) için FDA’nın Haziran 2025 kararı, ilacın kullanım alanını yalnızca HRD-pozitif hasta grubuyla sınırlarken, Türkiye’de hem ruhsat hem de geri ödeme koşulları henüz bu daraltmayı tam olarak yansıtmamaktadır. Aşağıdaki tablo, bu üç otoritenin yaklaşım farklarını net biçimde özetlemektedir.
| Alan | ABD (FDA 2025) | Türkiye Ruhsatı (TİTCK) | Türkiye Geri Ödemesi (SGK) |
|---|---|---|---|
| 1. Basamak idame | Yalnızca HRD-pozitif tümörlerde (BRCA-mutant ve/veya genomik instabil) | HRD testi şart değil; platin yanıtlı tüm hastalar ruhsatlı | BRCA1/2 pozitif veya platin duyarlı hastalar için ödeme kapsamı |
| Rekürren idame | HRD-pozitif hasta grubuna sınırlı | BRCA-mutasyon pozitif hastalar için ruhsatlı | Sadece BRCA-mutasyon pozitif olgularda geri ödeme yapılır |
| HRD-negatif hastalar | Yeni tedavi başlanmamalı (yarar–risk dengesi olumsuz) | Ruhsatlı kalmaya devam ediyor, ancak klinik öneri dışında | Geri ödeme dışı |
| Politika durumu | Ruhsat daraltıldı ve resmi olarak güncellendi | Henüz FDA’ya paralel revizyon yapılmadı | Zaten kısıtlı biyobelirteç temelli ödeme yapısı mevcut |
| Klinik gerçeklik | HRD testi zorunlu, hasta seçimi net | HRD testi opsiyonel, ancak klinik olarak tercih ediliyor | BRCA testi ödeme koşulu olarak uygulanıyor |
Yorum: Türkiye’deki mevcut durum, FDA kararına göre ruhsat açısından daha geniştir ancak geri ödeme açısından zaten biyobelirteç temelli bir kısıtlama bulunmaktadır. Bu nedenle, olası bir ruhsat güncellemesi beklenmekle birlikte klinik pratik fiilen FDA çizgisinde ilerlemektedir: HRD-negatif hastalarda niraparib başlanmamaktadır.
Sonuç
PRIMA çalışmasının uzun dönem genel sağkalım sonuçları, PARP inhibitörlerinin etkisini ve sınırlarını açık biçimde ortaya koymuştur. Niraparib progresyonsuz sağkalımı uzatmaya devam etse de, genel sağkalım farkı yalnızca HRD-pozitif ve BRCA-mutant hastalarla sınırlı kalmıştır. Bunun sonucunda FDA, Haziran 2025’te aldığı kararla endikasyonu daraltarak, tedavinin biyobelirteç temelli uygulanmasını zorunlu hale getirmiştir.
Bu karar, modern onkolojide bir dönüm noktasıdır: Artık yalnızca tümör tipi değil, DNA tamir mekanizmasının durumu da tedavi kararının merkezindedir. PARP inhibitörleri çağında klinik seçicilik, bir tercih değil; bilimsel ve etik bir zorunluluk haline gelmiştir.
Önümüzdeki yıllarda PARP inhibitörlerinin konumu; kombinasyon stratejileri, HRD dışı biyobelirteçlerin tanımlanması ve yeni nesil DNA onarım hedefleyicilerinin geliştirilmesiyle yeniden şekillenecektir. Bu süreç, yalnızca tedavi seçeneklerini değil, onkolojide kişiselleştirilmiş tıbbın sınırlarını da yeniden tanımlayacaktır.
DROZDOGAN Akademi Yorumu
PRIMA, tasarımı gereği bir idame çalışmasıdır; birincil sonlanımı PFS, ikincil sonlanımı OS’dir. Bu nedenle, “OS farkı zayıf” diye niraparib’in etkinliğini sorgulamak metodolojik olarak doğru değildir. PRIMA’nın hasta evreni heterojendir: ileri evre (III–IV) olguların hem HRD-pozitif hem HRD-negatif olanları dâhildir ve BRCA-mutant oranı ~%30’dur. Ayrıca plasebo kolunun önemli bir kısmının progresyon sonrası PARP kullanması (~%40–50) uzun dönem OS sinyalini seyreltmiştir.
Ne anlıyoruz?
• HRD biyobelirteçleri merkezî önemini koruyor. PFS ve yaşam kalitesi kazanımı özellikle HRD-pozitif grupta belirgin ve kalıcıdır.
• “PARP herkes için değil, doğru hasta için.” HRD-negatif popülasyonda yeni PARP başlanmamalıdır; alternatif stratejiler düşünülmelidir.
• OS’in “düşük görünmesi” ilaç zayıflığı değil, tasarım ve çapraz tedavinin etkisidir. İdame tasarımı + post-progression PARP kullanımı OS farkını maskeler.
• BRCA oranı (~%30) ve geniş dahil edilme kriterleri gerçek yaşam heterojenliğini yansıtır; alt grup yorumlarında bu dağılım dikkate alınmalıdır.
Klinik pratiğe çeviri: HRD/BRCA testi tedavi öncesi önceliktir. HRD-pozitif hastada niraparib (veya uygun kombinasyon) PFS uzatma ve yaşam kalitesini koruma hedefiyle rasyoneldir; HRD-negatif hastada PARP’tan kaçınmak ve farklı idame/izlem stratejilerini tartışmak gerekir. İzlemde hematolojik toksisite ve nadir MDS/AML riski için düzenli tam kan sayımı sürdürülmelidir.
Sonuç olarak, PRIMA niraparib’in zayıf kaldığını değil, doğru biyobelirteçle seçilmiş hasta grubunda değerin netleştiğini ve OS’i yorumlarken tasarım ile post-progression tedavinin hesaba katılması gerektiğini gösterir. FDA’nın Haziran 2025 kararı, bu klinik gerçekliği düzenleyici çerçeveye taşımıştır.
Kaynaklar
- Monk BJ, et al. Annals of Oncology (2024): PRIMA/ENGOT-OV26/GOG-3012 nihai OS sonuçları — 5 yıllık PFS oranları ve çapraz geçiş bilgileri dahil. Makaleyi aç
- U.S. FDA. Zejula (niraparib) — Prior Approval Supplement mektubu (18 Haziran 2025): Endikasyonun HRD-pozitif tümörlerle sınırlandırılması. Resmî mektup (PDF)
- U.S. FDA. Zejula (niraparib) — Güncellenmiş ürün bilgisi/etiket (Haziran 2025): İndikasyon, güvenlik ve PRIMA verileri özetleri. Güncel etiket (PDF)



