
Resveratrol Nedir? Takviyesi Ne İşe Yarar? Faydaları ve Zararları
Resveratrol, başta kırmızı üzüm kabuğu olmak üzere bazı bitkilerde doğal olarak bulunan, güçlü antioksidan özelliklere sahip bir polifenol bileşiğidir. Özellikle kırmızı şarap, üzüm suyu, yer fıstığı, dut, yaban mersini ve kızılcık gibi gıdalarda az miktarda bulunur. Son yıllarda resveratrol takviyesi şeklinde tablet ve kapsül formlarında da popüler hale gelmiştir. Peki, resveratrol ne işe yarar, kanser üzerinde etkisi var mı, faydaları ve olası zararları nelerdir?
Resveratrol Nedir?
Resveratrol, kimyasal olarak stilbenoid grubu bir polifenoldür (bilimsel adı 3,5,4'-trihidroksistilben). İki fenol halkasının etilen köprüsüyle bağlanmasından oluşan bu bileşik, bitkilerin savunma mekanizmasının bir parçasıdır. Fitoaleksin adı verilen bu tür bileşikler, bitkiler tarafından hastalık etkenlerine (mantarlara, bakterilere) ve çevresel strese karşı üretilir. Resveratrol özellikle üzümün kabuk ve çekirdeğinde yoğun olarak sentezlenir; örneğin kırmızı üzüm kabuğunun 1 gramında yaklaşık 50–100 µg resveratrol bulunabildiği bildirilmektedir. Kırmızı şarap yapımında üzüm kabuklarının fermantasyona dahil olması sayesinde kırmızı şarap beyaz şaraba göre daha fazla resveratrol içerir (kırmızı şarapta ortalama bir kadehte ~1 mg civarı).
Doğal kaynaklardan alınan resveratrol miktarı genellikle düşüktür. Buna karşın, takviye formunda çok daha yüksek dozlar alınabilir. Vücut alınan resveratrolü hızlı bir şekilde metabolize eder ve atar. Laboratuvar araştırmalarında resveratrolün antioksidan, antienflamatuar (iltihap azaltıcı), antiproliferatif (hücre çoğalmasını engelleyici) ve hatta östrojen benzeri etkilere sahip olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle kalp-damar sağlığından kanser önlemeye kadar birçok potansiyel faydası bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Aşağıda, resveratrolün insan sağlığı üzerindeki olası etkilerine ve güncel bilimsel görüşlere değineceğiz.
Resveratrolün Faydaları Nelerdir? (Ne İşe Yarar?)
Resveratrol, güçlü bir antioksidan olması sayesinde vücutta pek çok yararlı etki potansiyeline sahiptir. Resveratrol ne işe yarar? İşte araştırmaların öne sürdüğü başlıca resveratrol faydaları:
-
Kalp ve damar sağlığını destekleyebilir: Resveratrolün kan damarlarını koruyucu etkileri olduğu düşünülür. Damarların esnekliğini artırarak kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Ayrıca düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL, “kötü” kolesterol) oksidasyonunu azalttığı ve kan pıhtılaşmasını azaltarak damarlarda pıhtı oluşumunu yavaşlattığı bulunmuştur. Bu etkilerle resveratrolün, düzenli tüketildiğinde kalp krizi ve felç riskini azaltmaya katkı sağlayabileceği öne sürülmektedir.
-
Kan şekeri ve metabolizma üzerine olumlu etkiler: Özellikle diyabetik kişilerde, resveratrol insülin duyarlılığını artırarak kan şekeri kontrolüne yardımcı olabilir. Bazı küçük çalışmalar resveratrol takviyesinin kan şekeri düzeylerini ve insülin direncini iyileştirebileceğini göstermiştir. Ayrıca yağ hücrelerinin oluşumunu azaltıp depolanmasını engelleyerek kilo kontrolüne destek olabileceği de incelenmektedir.
-
Beyin sağlığı ve hafıza: Resveratrolün nöroprotektif (sinir hücrelerini koruyucu) etkileri olabileceği düşünülür. Antioksidan olarak beyin hücrelerini hasardan koruyup iltihabı azaltarak Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklarda yarar sağlayabileceği araştırılmıştır. Bazı çalışmalar resveratrolün kan-beyin bariyerini geçip Alzheimer hastalığıyla ilişkili biyobelirteçleri olumlu etkileyebildiğini gösterse de, insanlarda bellek ve bilişsel fonksiyon üzerinde belirgin bir iyileşme kanıtı şu an için yetersizdir. Yani, sağlıklı bir beyin yaşlanması için potansiyel faydası olsa da bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
-
Antioksidan ve antiaging etkiler: Serbest radikalleri nötralize eden resveratrol, hücre yaşlanmasını yavaşlatabilir. Yaşlanma karşıtı (antiaging) etkileri sayesinde zamanla oluşan hücre hasarını azaltarak, uzun vadede daha sağlıklı bir yaşlanma sürecine katkı sağlayabileceği düşünülür. Hatta bazı laboratuvar deneylerinde maya hücrelerinin ömrünü uzattığı bulunmuş ve bu nedenle “gençlik molekülü” olarak da pazarlanmaktadır. Ancak bu uzun ömür etkisinin insanlarda doğrulanmadığını vurgulayalım.
-
Eklem ve iltihaplı durumlar: Resveratrolün antienflamatuar özellikleri, romatoid artrit gibi iltihaplı eklem hastalıklarında ve osteoartritte ağrıyı ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Yine de bu etkiler genellikle destekleyici tedavi düzeyindedir.
-
Cilt sağlığı: Antioksidan ve iltihap karşıtı yapısıyla resveratrol, cilt hücrelerini oksidatif stresten koruyarak cilt yaşlanmasını yavaşlatabilir. Kolajen yıkımını azaltıp cilt elastikiyetini destekleyerek kırışıklık görünümünü hafifletebilir. Ayrıca antimikrobiyal etkileri sayesinde akneye yol açan Propionibacterium acnes bakterisinin çoğalmasını engelleyebileceği ve akne lezyonlarındaki kızarıklığı/iltihabı azaltabileceği gösterilmiştir. Bu nedenle bazı cilt bakım ürünlerinde resveratrol aktif madde olarak kullanılmaktadır.
-
Kanser riskini azaltma (kemoprevensiyon) potansiyeli: Resveratrol, laboratuvar ortamında kanser hücrelerinin büyümesini engelleyen ve kanser oluşumuna karşı koruyucu özellikler gösteren bir bileşik olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle kanserden korunmaya yardımcı olabileceği yönünde umutlar vardır (aşağıda detaylı ele alınacaktır).
Yukarıdaki faydalar umut vadedici görünse de, büyük ölçekli klinik çalışmaların sonuçları çoğu alanda tutarsız veya yetersiz kalmıştır. Yani resveratrol bir ilaç değildir; olası yararları destekleyen bulgular olsa da bu etkileri kesinleşmiş değildir. Özellikle kalp sağlığı konusunda bazı insan çalışmalarında olumlu sonuçlar rapor edilmişken (ör. düşük doz düzenli resveratrol alanlarda kan basıncında hafif düşüş gözlemlenmesi gibi), tüm sebeplere bağlı ölüm oranında bir azalma sağladığı gösterilememiştir. Diyabet ve metabolik sendrom üzerinde de faydaları tam olarak kanıtlanmamıştır. Bu nedenle resveratrolü mucizevi bir takviye olarak görmek yerine, dengeli beslenme ve sağlıklı yaşam tarzının bir parçası olarak düşünmek daha doğru olacaktır.
Resveratrol Kanser’e İyi Gelir mi? Kanser Üzerindeki Etkileri
Resveratrol ismi, özellikle kanser konusunda sıkça gündeme gelmektedir. Laboratuvar çalışmalarında elde edilen çarpıcı sonuçlar nedeniyle “resveratrol kansere iyi gelir mi?” sorusu birçok hasta ve yakını tarafından merak edilmektedir. Bu konuyu bilimsel veriler ışığında inceleyelim:
Laboratuvar ve hayvan çalışmaları: Petri kabında veya hayvan modellerinde yapılan klinik öncesi araştırmalar, resveratrolün kanser hücrelerine karşı çok yönlü etkiler gösterebildiğini ortaya koymuştur. Örneğin, resveratrol kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyebilmekte (antiproliferatif etki) ve programlanmış hücre ölümü (apoptoz) mekanizmalarını tetikleyebilmektedir. Aynı zamanda güçlü antioksidan özelliğiyle hücreleri kansere yol açan oksidatif hasardan korur. İlgili deneylerde resveratrolün radyasyon tedavisiyle birlikte verildiğinde tümör hücrelerinde radyasyonun etkisini artırdığı (radyosensitize edici etki) veya sağlıklı hücreleri radyasyon hasarından koruduğu (radyoprotektif etki) bile gözlenmiştir. Bazı çalışmalarda ise belirli kemoterapi ilaçlarıyla kombinasyonunun, ilacın tümör üzerindeki etkisini güçlendirdiği; kemoterapinin kalp üzerindeki yan etkilerine karşı koruma sağladığı önerilmektedir. Kısacası, temel bilim düzeyinde resveratrolün kansere karşı çok sayıda faydalı etki potansiyeli saptanmıştır.
İnsan çalışmaları ve klinik veriler: Ne yazık ki, laboratuvar bulguları her zaman klinik ortama yansımayabilir. Şu ana dek resveratrol ile yapılmış sınırlı sayıdaki insan çalışması, kanser tedavisi konusunda net bir fayda gösterememiştir. Örneğin, kolon (kolorektal) kanseri hastalarında yapılan küçük ölçekli bir Faz I klinik çalışma, yüksek doz resveratrolün tümör hücre proliferasyonunda bir miktar azalma sağlayabileceğini rapor etmiştir. Ancak başka bir pilot çalışma, resveratrolün muhtemel yararının mevcut kanseri tedavi etmekten ziyade kanser gelişimini önlemede olabileceğini öne sürmüştür. Yani resveratrol, henüz oluşmamış tümörlerin gelişimini engelleyebilir ama vücutta halihazırda var olan bir kanseri küçültmede etkisiz kalabilir.
Daha çarpıcı bir örnek, ileri evre Multipl Miyelom (bir tür kan kanseri) hastalarında resveratrol ile yapılan bir çalışma. Bu çalışmada hastalara çok yüksek dozda (günlük 5 grama yakın) resveratrol takviyesi verilmiş, ancak ciddi yan etkiler ortaya çıkması üzerine çalışma erken sonlandırılmıştır. Görülen yan etkiler arasında böbrek yetmezliği de vardır. Bu sonuç, yüksek doz resveratrolün güvenliği ve etkinliği konusunda endişe yaratmıştır.
Hormon duyarlı kanserler ve östrojen etkisi: Özellikle meme kanseri ve prostat kanseri gibi hormon receptor pozitif (östrojen veya androjenle büyüyen) kanser türlerinde resveratrol konusunda dikkatli olunmalıdır. Resveratrol yapısal olarak bir fitoöstrojendir, yani bitkisel kaynaklı östrojen benzeri etki gösterebilir. Laboratuvar deneyleri, resveratrolün belli konsantrasyonlarda hem östrojen hem de androjen reseptörlerini aktifleyerek bu hormonların etkilerini taklit ettiğini ortaya koymuştur. Bu durum, hormonsal sinyallerle büyüyen bazı kanser hücrelerinde istenmeyen bir proliferasyon (çoğalma) uyarımına yol açabilir. Basitçe söylemek gerekirse, resveratrol anti-kanser etkilerinin yanı sıra östrojen benzeri bir etkiyle bazı tümörleri büyütme riski de taşıyabilir. Bu nedenle, özellikle östrojen reseptörü pozitif meme kanseri geçirmiş veya risk faktörü taşıyan kişilerin, kontrolsüz şekilde resveratrol takviyesi kullanmaması önerilir. Mutlaka doktorlarıyla görüşerek karar vermelidirler.
Sonuç olarak kanser açısından: Resveratrol üzerinde yapılan araştırmalar heyecan verici olsa da, şu anki bilimsel kanıtlar resveratrolün tek başına bir kanser tedavisi olarak kullanılmasını desteklememektedir. Kanserden korunma amacıyla sağlıklı beslenme kapsamında resveratrol içeren gıdaların (ör. meyveler, sebzeler) tüketimi elbette faydalıdır. Ancak herhangi bir kanser hastasının veya yüksek riskli bireyin, doktora danışmadan resveratrol haplarına sarılması doğru değildir. Devam eden klinik çalışmalar gelecekte resveratrolün hangi koşullarda faydalı olabileceğini daha net gösterebilir. Şu an için, var olan kanser tedavilerinin yerine resveratrol veya benzeri takviyeleri koymak yanlış ve tehlikeli olacaktır. Resveratrol takviyesi alan kanser hastalarının da bu durumu mutlaka doktorlarına bildirmesi, tedavi ekibinin bilgisinde kullanması gerekir.
Resveratrol Takviyesi ve Kullanımı
Doğal besinlerle bir miktar resveratrol almak mümkün olsa da, bu yolla alınan dozlar oldukça sınırlıdır. Örneğin, bir avuç kırmızı üzüm yemek veya bir kadeh kırmızı şarap içmek, miligram mertebesinde resveratrol sağlar. Buna karşılık piyasada satılan resveratrol takviyeleri, kapsül başına onlarca veya yüzlerce miligram resveratrol içerebilir (genellikle Polygonum cuspidatum adlı bitkiden, yani Japon madımağı kökünden elde edilir). Peki resveratrol takviyesi nasıl kullanılmalı, nelere dikkat edilmelidir?
Öncelikle, güvenli kullanım için tercih her zaman doğal besinler olmalıdır. Üzüm, dut, yer fıstığı, nar, yaban mersini gibi gıdalarla hem resveratrol hem de diğer faydalı besin öğelerini almış olursunuz. Takviye ürünler ise konsantre dozlar içerir ve bu yüksek dozların uzun vadeli etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bilim insanları henüz “günlük şu kadar mg resveratrol almak idealdir” diyebilmiş değiller. Herhangi bir resveratrol dozu için kesin bir öneri veya resmi bir limit yoktur. Küçük çaplı çalışmalarda günde 100-300 mg gibi dozlar kullanılsa da, bazı araştırmalarda çok daha yüksek dozlar (gram düzeyinde) denenmiştir. Genel olarak sağlıklı bireylerde düşük-orta dozlarda (örneğin 150-500 mg/gün) kısa süreli kullanımın tolere edildiği belirtilse de, bu bir güvenlik garantisi değildir.
Resveratrol takviyesi kullanmayı düşünen kişilerin mutlaka doktorlarına danışması gerekir. Özellikle kronik bir hastalığı olanlar veya düzenli ilaç kullananlar için bu önemlidir (aşağıda etkileşimler kısmına bakınız). Hamileler ve emziren anneler üzerinde resveratrolün güvenliği yeterince araştırılmamıştır; bu nedenle gebelik ve emzirme döneminde resveratrol takviyesi önerilmez. Çocuklarda da benzer şekilde kullanılmamalıdır.
Resveratrol en iyi yemeklerle birlikte veya hemen sonrasında alınabilir, çünkü yağda çözünen bir bileşik olduğundan besinlerle emilimi bir miktar artabilir. Takviye formunda alırken, ürünün güvenilir bir markadan ve mümkünse eczane gibi denetime tabi bir yerden olmasına dikkat edilmelidir. Her takviyede olduğu gibi, etikette belirtilen doz aşılmamalıdır. “Fazlası daha çok fayda eder” düşüncesi yanlıştır ve aksine yüksek dozlar zararlı etkilere yol açabilir.
Resveratrolün Yan Etkileri ve Olası Zararları
Genel olarak, gıdalarla düşük miktarda alınan resveratrol sağlıklı bireyler için güvenli kabul edilir ve belirgin bir yan etki oluşturmaz. Hatta resveratrol toksisitesi oldukça düşüktür. Ancak yüksek doz resveratrol alındığında ya da bazı hassas kişilerde istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Resveratrolün zararları başlığı altında, olası yan etkileri ve dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle sıralayabiliriz:
-
Sindirim sistemi sorunları: Günde yaklaşık 1-2,5 gram gibi yüksek miktarlarda resveratrol alındığında en sık görülen yan etkiler mide bulantısı, kusma ve ishal şeklindedir. Ayrıca karın ağrısı, gaz ve şişkinlik de bildirilmiştir. Normal beslenme ile bu denli yüksek dozlara ulaşmak mümkün olmadığı için bu etkiler daha çok takviyenin aşırı dozda kullanılmasıyla ortaya çıkar. Örneğin, 2016 yılında yapılan bir klinik çalışmada 6 ay boyunca günde 1.5 gram resveratrol alan bir kişide ateş ve pansitopeni (tüm kan hücrelerinde düşüş) geliştiği rapor edilmiştir. Yani uzun süreli yüksek doz kullanım ciddi sorunlara yol açabilir.
-
Karaciğer enzimlerinde değişim: Çok yüksek dozlar karaciğer fonksiyon testlerinde bozulmalara (ALT, AST enzimlerinde yükselme) neden olabilir. Özellikle karaciğer hastalığı olan bireylerin yüksek doz resveratrolden kaçınması gerekir.
-
Kanama riskinde artış: Resveratrol, kanın pıhtılaşmasında rol alan trombositlerin yapışmasını azaltan bir etki gösterir. Bu nedenle kan sulandırıcı (antikoagülan veya antiplatelet) ilaç kullanan kişilerde resveratrol almak, istenmeyen kanamaları tetikleyebilir. Aspirin, heparin, warfarin gibi ilaçlarla birlikte resveratrol takviyesi almak kanama riskini artırabilir. Bu tür kombinasyonlar mutlaka doktor onayıyla ve kontrolü altında olmalıdır.
-
İlaç etkileşimleri (CYP enzimleri): Resveratrol, karaciğerde ilaçları metabolize eden sitokrom P450 enzim sistemini etkileyebilir. Örneğin sağlıklı gönüllülerde 4 hafta boyunca günde 1 gram resveratrol kullanımı sonrası CYP3A4, CYP2D6 ve CYP2C9 enzim aktivitelerinde azalma; CYP1A2 aktivitesinde ise artış saptanmıştır. Bu teorik olarak, bu enzimler üzerinden metabolize olan birçok ilacın kandaki düzeyini değiştirebileceğini gösterir. Karbamazepin gibi bazı spesifik ilaçlarla etkileşimi olduğuna dair hayvan verileri de vardır (resveratrol, karbamazepin düzeyini yükseltebilir). Kısaca, düzenli ilaç kullananlar resveratrol alırken çok dikkat etmeli, yeni bir takviyeye başlamadan önce doktoruna ve eczacısına danışmalıdır.
-
Hormonal etkiler: Yukarıda değindiğimiz gibi resveratrolün östrojen benzeri davranışı, fitoöstrojenik özelliği, bazı kişiler için istenmeyen bir durum olabilir. Özellikle hormona duyarlı hastalığı olanların (meme kanseri, rahim kanseri, over kisti, endometriozis gibi östrojenle ilişkili durumlar) resveratrol kullanımı sakıncalı olabilir. Bu kişilerde resveratrol, mevcut hastalığın seyrini olumsuz etkileyebileceğinden kullanılmamalıdır veya doktor kontrolünde çok dikkatle kullanılmalıdır.
Yukarıdaki noktalar göz önüne alındığında, her ne kadar resveratrol genel popülasyon için güvenli görünse de, yüksek dozlarda veya bazı hassas bireylerde zararlı etkiler ortaya çıkabilir. Özetle, resveratrolün faydaları ve zararları dengesinde, bilinçli ve ölçülü kullanım şarttır. Eğer herhangi bir yan etki görülürse takviye kullanımı sonlandırılmalı ve sağlık profesyoneline danışılmalıdır.
Resveratrolün Olası Faydaları ve Riskleri (Özet Tablo)
Potansiyel FAYDALARI | Olası ZARARLARI |
---|---|
Kalp-damar sağlığını koruma: Kan basıncını düşürme, kötü kolesterolü azaltma ve damar tıkanıklığını önleme potansiyeli. Diyabet yönetimi: İnsülin duyarlılığını arttırarak kan şekeri kontrolüne yardımcı olma. |
Sindirim sorunları: Yüksek dozda bulantı, kusma, ishal gibi mide-bağırsak yan etkileri. Karaciğer yükü: Çok yüksek dozda karaciğer enzimlerinde yükselme, organ stresine yol açma. |
Antioksidan etki: Hücreleri serbest radikal hasarından koruyarak yaşlanma karşıtı etki gösterme, cilt sağlığını destekleme. Beyin sağlığı: Hafızayı koruma ve nörodejenerasyonu yavaşlatma potansiyeli. |
İlaç etkileşimleri: Kan sulandırıcılarla kanama riskini arttırma; bazı ilaçların etkinliğini değiştirme (CYP450 etkileşimleri). Hormon benzeri etki: Östrojen benzeri davranarak hormona duyarlı hastalıklarda risk oluşturma. |
Kanser önleme: Laboratuvar çalışmalarında tümör oluşumunu engelleme ve kanser hücrelerini baskılama. (Not: İnsanlarda kanıtlanmamıştır) |
Yetersiz kanıt: İnsanlarda kanseri tedavi ettiğine dair kanıt yok; standart tedavilerin yerine kullanılması tehlikeli. Uzun vadeli belirsizlik: Uzun süre yüksek doz kullanımda ortaya çıkabilecek riskler tam bilinmiyor. |
Tablo: Resveratrolün başlıca yarar potansiyelleri ve risklerinin karşılaştırılması. Uygun dozlarda, doktor kontrolünde kullanıldığında faydalar görülebilir; ancak yanlış ve aşırı kullanımı durumunda yan etkiler ve zararlar ortaya çıkabilir.
Resveratrol Hakkında Sık Sorulan Sorular
Resveratrol kansere iyi gelir mi?
Resveratrolün kanseri tedavi ettiğine dair kanıtlanmış bir veri yoktur. Laboratuvar ortamında kanser hücrelerini öldürebildiği veya büyümelerini yavaşlattığı gösterilse de, insanlardaki klinik çalışmalarda doğrudan tümörü küçültücü bir etkisi tespit edilememiştir. Bu nedenle resveratrol, kanser hastalarında bir tedavi alternatifi olarak görülmemelidir. Ancak antioksidan ve antienflamatuar özellikleri nedeniyle kanserden korunmaya bir miktar katkı sağlayabilir. Yani dengeli beslenme içinde resveratrol içeren gıdaların tüketimi, genel sağlık için faydalı olup dolaylı olarak kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Önemli nokta: Kanser teşhisi konmuş kişiler resveratrol veya benzeri takviyeleri doktor onayı olmadan kullanmamalıdır.
Resveratrolü kimler kullanamaz?
Aşağıdaki grupların resveratrol kullanmaması veya çok dikkatli olması gerekir: (1) Hamileler ve emziren anneler: Bu dönemde resveratrolün güvenliği bilinmediğinden uzak durulmalıdır. (2) Hormon duyarlı kanseri veya hastalığı olanlar: Özellikle meme, rahim, yumurtalık gibi östrojenle ilişkili kanser geçmişi olanlar doktor onayı olmadan kullanmamalıdır (resveratrol östrojen benzeri etki gösterebilir). (3) Kan sulandırıcı ilaç kullananlar: Bu kişilerde resveratrol kanama riskini artırabileceği için sakıncalı olabilir. (4) Ciddi kronik hastalığı olanlar veya sürekli ilaç kullananlar: Karaciğer hastaları, böbrek hastaları, epilepsi veya benzeri nörolojik hastalığı olanlar, kolesterol veya diyabet ilaçları kullananlar vb. mutlaka doktora danışmalıdır. Genel olarak, sağlık durumu hassas olan herkes için resveratrol takviyesi ancak bir hekim önerirse kullanılmalıdır.
Resveratrol sivilce yapar mı?
Resveratrolün doğrudan sivilce (akne) yapıcı bir etkisi olduğuna dair bir bilgi yoktur. Aksine, resveratrol antioksidan ve antibakteriyel özellikleri sayesinde akneye eğilimli ciltler için faydalı bile olabilir. Yapılan bazı araştırmalar, resveratrolün akne oluşumunda rol oynayan P. acnes bakterisini inhibe edebildiğini ve ciltteki iltihabı azaltabildiğini göstermiştir. Bu da sivilcelerin daha çabuk iyileşmesine katkı sağlayabilir. Nitekim bazı akne tedavilerinde veya kozmetik ürünlerde resveratrol kullanılmaktadır. Ancak her bünyenin farklı olduğunu unutmamak gerekir. Nadir de olsa bazı kişiler, özellikle topikal (cilde sürülen) resveratrol içeren ürünleri kullandığında ciltlerinde tahriş veya reaksiyon geliştiğini bildirebilmektedir. Bu tepki genellikle resveratrolden ziyade ürünün diğer bileşenlerine veya cildin genel hassasiyetine bağlıdır. Sonuç olarak, resveratrol genel olarak sivilceye neden olmaz; tam tersine akneye karşı potansiyel bir destek sunar. Eğer resveratrol içeren bir ürün kullanırken sivilcelenme artışı fark ederseniz, ürünü kullanmayı bırakıp bir dermatoloğa danışmanız uygun olacaktır.
Resveratrol adet söktürür mü?
Halk arasında bazı bitkisel ürünler için kullanılan “adet söktürücü” tabiri, regl kanamasını başlatmaya veya düzenlemeye yardımcı olma anlamına gelir. Resveratrol için böyle bir etki bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Yani resveratrol doğrudan adet söktüren bir madde değildir ve gecikmiş bir adet kanamasını başlatmak amacıyla kullanılmaz. Bununla birlikte, Polikistik Over Sendromu (PCOS) gibi adet düzensizliklerine yol açan bazı durumlarda resveratrolün faydası olabileceğine dair ön araştırmalar mevcuttur. Örneğin PCOS’lu kadınlarda yapılan bir çalışmada, resveratrol takviyesinin hormon dengesini iyileştirerek adet düzenini kısmen toparlayabileceği öne sürülmüştür. Bu, resveratrolün hormonal denge üzerindeki dolaylı etkilerinden kaynaklanıyor olabilir (insülin direncini azaltması vb.). Ancak bu çalışma erken aşama olup genel popülasyona genellenemez. Özetle: Resveratrol normal şartlarda bir adet söktürücü değildir. Adet gecikmesi yaşıyorsanız kendi kendinize takviye almak yerine bir kadın doğum uzmanına başvurmanız en doğru yaklaşım olacaktır.
Resveratrol emzirirken kullanılır mı?
Emzirme döneminde annelerin tükettikleri her şey bir miktar süte geçebilir ve bebeği etkileyebilir. Resveratrolün emziren annelerde kullanımı konusunda yeterli veri bulunmamaktadır. Bu nedenle güvenli tarafta olmak adına, emzirme süresince yüksek doz resveratrol takviyelerinden kaçınmak önerilir. Anne sütüyle beslenen bebeğin sağlığı için, annenin gereksiz veya yüksek dozlu takviyeler almaması önemlidir. Emzirme döneminde ihtiyaç duyulan her takviye gibi, resveratrol de ancak doktor tavsiyesi ile alınmalıdır. Öte yandan, beslenme yoluyla (ara sıra üzüm, dut yemek gibi) alınan düşük miktardaki resveratrolün emzirme üzerinde bilinen bir olumsuz etkisi yoktur. Burada söz konusu olan, yoğun resveratrol içeren hap ve toz formundaki destek ürünleridir. Kısaca, emzirirken resveratrol takviyesi kullanımı önerilmez.
Resveratrolün cilde faydaları nelerdir?
Resveratrol, hem oral (ağızdan) alındığında hem de topikal (cilde sürülen) formda kullanıldığında cilt için bazı faydalar sağlayabilir. En belirgin faydası, güçlü antioksidan özelliği sayesinde cilt hücrelerini ultraviyole (UV) ışınlar ve çevresel toksinlerin oluşturduğu hasardan korumasıdır. Bu sayede düzenli kullanımda ciltte daha az foto-yaşlanma belirtisi (lekeler, kırışıklıklar) görülmesine yardımcı olabilir. Ayrıca resveratrolün iltihap giderici etkisi, ciltte kızarıklık ve hassasiyetle seyreden akne, egzama, rozasea gibi durumlarda yatıştırıcı rol oynayabilir. Bilimsel çalışmalar resveratrolün kollajen yıkımını yavaşlattığını ve cilt elastikiyetini artırabildiğini de göstermektedir; bu da ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünde azalma anlamına gelebilir. Leke giderici etkisi de araştırılmış; melanin üretimini baskılayarak hiperpigmentasyon (cilt lekeleri) problemlerinde hafifleme sağlayabileceği ileri sürülmüştür. Bir diğer faydası, antibakteriyel özellikleri nedeniyle cilt yüzeyindeki zararlı bakterilerin çoğalmasını engelleyerek akne oluşumunu azaltabilmesidir. Sonuç olarak resveratrol, cilt bakımında anti-aging (yaşlanma karşıtı), aydınlatıcı ve koruyucu bir bileşen olarak değerlidir. Piyasada resveratrol içeren serumlar, kremler bulunmaktadır ve bunlar özellikle gece antioksidan bakımı olarak kullanılır. Eğer takviye şeklinde alıyorsanız, dolaylı olarak cilt sağlığınıza katkı yapacaktır ancak doğrudan cilde sürülen ürünlerdeki etkiyi beklememek gerekir. Cildiniz için resveratrol kullanmayı düşünüyorsanız, dermatoloğunuza danışarak cilt tipinize uygun bir ürün seçmeniz tavsiye edilir.
Sonuç
Resveratrol, doğal kaynaklardan alınabilen ve takviye olarak da sunulan umut vaat eden bir bileşiktir. Antioksidan yapısı sayesinde kalpten beyne, ciltten metabolizmaya kadar pek çok alanda potansiyel faydaları bulunmaktadır. Özellikle kanser üzerindeki etkileri yoğun şekilde araştırılmaktadır ancak mevcut veriler, kanser tedavisinde mucize yaratmadığını göstermektedir. Resveratrol takviyesi kullanırken mutlaka bilinçli olunmalı; doktor tavsiyesi ve kontrolü dışında yüksek dozlara başvurulmamalıdır. Unutmayın ki, her takviye gibi resveratrol de destekleyici bir role sahiptir ve sağlıklı yaşamın yerini tutmaz. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve doktorunuzun önerdiği tıbbi tedaviler her zaman temel taşını oluşturmalıdır. Resveratrol ise bu temelin üzerine ek bir yarar sağlayabilecek, doğru kullanıldığında faydalı olabilecek bir yardımcıdır. Sağlıklı günler dileğiyle...
1. Hall SS. Longevity research. In vino vitalis? Compounds activate life-extending genes. Science. Aug 29 2003;301(5637):1165.
2. Howitz KT, Bitterman KJ, Cohen HY, et al. Small molecule activators of sirtuins extend Saccharomyces cerevisiae lifespan. Nature. Sep 11 2003;425(6954):191-196.
3. Tome-Carneiro J, Gonzalvez M, Larrosa M, et al. One-year consumption of a grape nutraceutical containing resveratrol improves the inflammatory and fibrinolytic status of patients in primary prevention of cardiovascular disease. Am J Cardiol. Aug 1 2012;110(3):356-363.
4. Zamora-Ros R, Urpi-Sarda M, Lamuela-Raventos RM, et al. High urinary levels of resveratrol metabolites are associated with a reduction in the prevalence of cardiovascular risk factors in high-risk patients. Pharmacol Res. Jun 2012;65(6):615-620.
5. Kennedy DO, Wightman EL, Reay JL, et al. Effects of resveratrol on cerebral blood flow variables and cognitive performance in humans: a double-blind, placebo-controlled, crossover investigation. Am J Clin Nutr. Jun 2010;91(6):1590-1597.
6. Wong RH, Howe PR, Buckley JD, et al. Acute resveratrol supplementation improves flow-mediated dilatation in overweight/obese individuals with mildly elevated blood pressure. Nutr Metab Cardiovasc Dis. Nov 2011;21(11):851-856.
7. Magyar K, Halmosi R, Palfi A, et al. Cardioprotection by resveratrol: A human clinical trial in patients with stable coronary artery disease. Clin Hemorheol Microcirc. 2012;50(3):179-187.
8. Brasnyo P, Molnar GA, Mohas M, et al. Resveratrol improves insulin sensitivity, reduces oxidative stress and activates the Akt pathway in type 2 diabetic patients. Br J Nutr. Aug 2011;106(3):383-389.
9. Crandall JP, Oram V, Trandafirescu G, et al. Pilot study of resveratrol in older adults with impaired glucose tolerance. J Gerontol A Biol Sci Med Sci. Dec 2012;67(12):1307-1312.
10. Lu R, Serrero G. Resveratrol, a natural product derived from grape, exhibits antiestrogenic activity and inhibits the growth of human breast cancer cells. J Cell Physiol. Jun 1999;179(3):297-304.
11. Gehm BD, McAndrews JM, Chien PY, et al. Resveratrol, a polyphenolic compound found in grapes and wine, is an agonist for the estrogen receptor. Proc Natl Acad Sci U S A. Dec 9 1997;94(25):14138-14143.
12. Wang TT, Hudson TS, Wang TC, et al. Differential effects of resveratrol on androgen-responsive LNCaP human prostate cancer cells in vitro and in vivo. Carcinogenesis. Oct 2008;29(10):2001-2010.
13. Chen ZH, Hurh YJ, Na HK, et al. Resveratrol inhibits TCDD-induced expression of CYP1A1 and CYP1B1 and catechol estrogen-mediated oxidative DNA damage in cultured human mammary epithelial cells. Carcinogenesis. Oct 2004;25(10):2005-2013.
14. Brown VA, Patel KR, Viskaduraki M, et al. Repeat dose study of the cancer chemopreventive agent resveratrol in healthy volunteers: safety, pharmacokinetics, and effect on the insulin-like growth factor axis. Cancer Res. Nov 15 2010;70(22):9003-9011.
15. Zhu W, Qin W, Zhang K, et al. Trans-resveratrol alters mammary promoter hypermethylation in women at increased risk for breast cancer. Nutr Cancer. Apr 2012;64(3):393-400.
16. Boocock DJ, Faust GE, Patel KR, et al. Phase I dose escalation pharmacokinetic study in healthy volunteers of resveratrol, a potential cancer chemopreventive agent. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev. Jun 2007;16(6):1246-1252.
17. Howells LM, Berry DP, Elliott PJ, et al. Phase I randomized, double-blind pilot study of micronized resveratrol (SRT501) in patients with hepatic metastases—safety, pharmacokinetics, and pharmacodynamics. Cancer Prev Res. Sep 2011;4(9):1419-1425.
18. Chi YC, Lin SP, Hou YC. A new herb-drug interaction of Polygonum cuspidatum, a resveratrol-rich nutraceutical, with carbamazepine in rats. Toxicol Appl Pharmacol. Sep 15 2012;263(3):315-322.
Patel KR, Brown VA, Jones DJ, et al. Clinical pharmacology of resveratrol and its metabolites in colorectal cancer patients. Cancer Res. Oct 1 2010;70(19):7392-7399.
19. Semba R, Ferrucci L, Bartali B, et al. Resveratrol levels and all-cause mortality in older community-dwelling adults. JAMA Intern Med. 2014 Jul;174(7):1077-84.
20. Turner RS, Thomas RG, Craft S, et al. A randomized, double-blind, placebo-controlled trial of resveratrol for Alzheimer disease. Neurology. Oct 20 2015;85(16):1383-1391.
21. Elgebaly A, Radwan IA, AboElnas MM, et al. Resveratrol Supplementation in Patients with Non-Alcoholic Fatty Liver Disease: Systematic Review and Meta-analysis. J Gastrointestin Liver Dis. 2017 Mar;26(1):59-67.
22. Fischer N, Seo EJ, Efferth T. Prevention from radiation damage by natural products. Phytomedicine. Aug 1 2018;47:192-200.