0
Beslenmeye farklı bakış: DNA tabanlı diyetler & Nutrigenomik

Beslenmeye farklı bakış: DNA tabanlı diyetler & Nutrigenomik

Uzun süredir gen-beslenme ilişkisi revaçta bir konu. Besinler, sindirim sürecinin en son aşaması olan hücreye girişten sonra bile pek çok işleme tabi tutulur ve genlerin bunda payı büyüktür! Genlerin besinleri etkilemesi gibi besinler de genleri etkiliyor olabilir mi?

Bu soru epigenetik ve nutrigenomik kavramlarını akıllara getirmektedir.

Epigenetik, DNA dizimizde bir değişiklik olmadan gen ifadesinin değişmesini incelemektedir. Besinlerin bu bağlamda epigenetik faktörler olarak rol aldığı düşünülmektedir.

Nutrigenomik ise, genetik yapımızın diyetimiz ile ilişkisini ele almaktadır. Vücudumuzun hangi besine ihtiyacı olduğunu, aynı besinin farklı kişileri nasıl farklı etkileyebildiğini daha iyi anlamak için genetik yapımızın aydınlatılması gerektiği düşünülmektedir.

Düşünelim, hepimiz şu tarz durumla karşılaşmışızdır: Spor salonuna 2 hafta gidip 5 kilo verenler kişiler de vardır, aylarca spor salonlarında dirsek çürütüp üstüne sıkı bir diyetle bile istediği sonucu alamayanlar da. Belki de vücudumuz için doğru olanı yapmıyoruz?

DNA tabanlı diyetler, hepimiz eşsiziz!

Nutrigenomik alanında yapılan çalışmalar göstermiştir ki genetik yapımıza bağlı olarak, besinleri farklı şekilde kullanmaktayız.

DNA tabanlı diyetler ile kişiye özgü en uygun beslenme tavsiyeleri oluşturulma yolunda ciddi adımlar atılmıştır. Bu tarz diyetleri özellikle profesyonel sporcular tercih etmektedir. Sağlık danışmanlarının eşliğinde, genetik farklılıklar ve özel durumlar yorumlanabilir ve test sonuçları doğrultusunda beslenme önerilerinde bulunulabilir.

Nutrigenomik çalışmalardan örnekler

Polimorfizm bir genin farklı çeşitleridir. Bir gende veya birden fazla gende aynı anda olabilir. Gen polimorfizmleri (varyantları) belirli şartlarda ortaya çıkarsa birçok hastalığa neden olabilir. Bunun dışında bazı gıdaların vücudumuzda farklı etkileri olması veya bazı kişilere ilaçların fazla yan etki yapması da gen polimorfizmleri ile ilişkilidir.

Bu konudaki ilk örneğimiz aynı ölçüde besin tükettiği halde farklı hızlarda kilo alanlar hakkında. “Su içsem dahi kilo alıyorum” sözü abartılı olabilir, ama bilimsel bir temeli de var. FTO geninin obezite ile ilişkisi vardır. Yapılan araştırmalarda FTO geninde AA varyantına sahip olan bireylerin yüksek yağ ve düşük karbonhidrat aldıklarında, TT fenotipine sahip olan bireylere göre daha fazla kilo aldıkları saptanmış.

Kafein tüketiminin de CYP1A2 geni ile ilişkisi vardır. Bu genin çeşitli varyantları vardır. GA ve AA varyantına sahip bireyler kafeini tolere etmekte zorlanırlar. Bu kişiler günde en fazla 200 mg kafein tüketmelidir. Fakat GG varyantına sahip bireylerde risk normal düzeylerdedir. Bu kişiler günde 400 mg’a kadar kafein tüketebilirler.

Bir başka örnek ise MTHFR genindeki C677T polimorfizmli bireylerde kalın bağırsak kanseri görülme riskinin artışı hakkında. Bu bireylerde folat alımının azalması ve az bile olsa alkol tüketimi durumunda kalın bağırsak kanseri riski belirgin bir şekilde artmaktadır. Asetilaz enzimini kodlayan gende polimorfizm taşıyan bireyler yüksek ısıda pişmiş kırmızı eti yoğun bir şekilde tüketirse, genin aktivitesi artar bağırsak kanserini tetikler. Bu da genin tek başına söz sahibi olmadığını, çevresel faktörlerin ve diyetin genlerin işleyişini etkilediğini göstermiştir.

Hal böyle olunca nutrigenomik testler büyük popülerlik kazandı ve birçok merkez bu testleri mevcut potansiyelinin üstünde pazarlamaya başladı. Bu testlerde vücudumuz için uygun besinleri bulabilmek için basit bir tükürük örneği kullanılarak DNA analizi yapılmaktadır. Sonraki yazımızda nutrigenomik testlerin ne olduğunu, gerçek potansiyelini ve ne kadar faydalanabileceğimizi sizlerle paylaşacağız.

Nanci S. et al.

Does your DNA Hold the Secret to Your Optimal Diet?

ACSM Aug 12, 2016

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Meme Kanseri Tanısından Sonra Kilo Alımı, Yaşam Süresini Etkiliyor mu?

Meme Kanseri Tanısından Sonra Kilo Alımı, Yaşam Süresini Etkiliyor mu?

Kanser denildiğinde çoğu kişinin aklına hâlâ zayıflamış, iştahsız ve güçsüz düşmüş hastalar gelir. Ancak özellikle erken...

Uzun Yaşamın Sırrı Olan Diyet Nedir?

Uzun Yaşamın Sırrı Olan Diyet Nedir?

Gün geçtikçe yaşlanan dünya nüfusu, sadece hastalıkları önlemeyi değil, aynı zamanda zihinsel, fiziksel ve ruhsal olarak...

Kolesterol Gerçeği: Bilmeniz Gereken 12 Şey – Yumurta, Kilo, Statinler ve Daha Fazlası

Kolesterol Gerçeği: Bilmeniz Gereken 12 Şey – Yumurta, Kilo, Statinler ve Daha Fazlası

Neden Bu Konu Önemli? Kolesterol, kalp krizi ve felç gibi ölümcül kalp-damar hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden...

Gluten Hassasiyeti Nedir? Nedenleri ve Gluten Kansere Yol Açar mı?

Gluten Hassasiyeti Nedir? Nedenleri ve Gluten Kansere Yol Açar mı?

Gluten hassasiyeti (gluten intoleransı), buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten adlı proteine karşı vücudun...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında