Dioksin Maruziyeti ve Obezite Riski – Hormonal Sistemi Bozucu Kimyasalların Etkisi

Dioksin Maruziyeti ve Obezite Riski – Hormonal Sistemi Bozucu Kimyasalların Etkisi

Obezite, küresel ölçekte en önemli sağlık problemi haline gelmeye başladı ve diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi ciddi rahatsızlıkların risk faktörü olarak öne çıkmaktadır. Obezitenin yalnızca genetik veya yaşam tarzı faktörleriyle açıklanamayacak kadar karmaşık bir hastalık olduğu bilinmektedir. Bu noktada, çevresel kirleticiler, özellikle dioksinler ve dioksin benzeri poliklorlu bifeniller (DL-PCB'ler), obeziteyi tetikleyen unsurlar olarak dikkat çekmektedir. Bu yazıda, Zhao-Xing Gao ve ekibinin yaptığı önemli bir araştırmayı inceleyerek, dioksin maruziyeti ile obezite arasındaki ilişkiyi detaylıca ele alacağız.


Dioksin Nedir?

Dioksinler, klorlu organik bileşikler sınıfına giren ve çevrede uzun süre kalıcılık gösteren toksik maddelerdir. Dioksinler genellikle yan ürün olarak ortaya çıkar ve doğada doğal bir şekilde oluşmazlar. Endüstriyel süreçlerde, özellikle klorlu bileşiklerin kullanıldığı veya yakıldığı işlemlerde oluşurlar. Örneğin, kağıt üretimi, atık yakma tesisleri, metal ergitme işlemleri ve bazı pestisit üretimleri sırasında açığa çıkabilirler.

Dioksinlerin Özellikleri ve Çevresel Kalıcılık

  • Lipitlerde çözünür: Yağ dokularında birikme eğilimindedirler ve canlı organizmalarda biyobirikim yapabilirler.
  • Yüksek toksisite: Özellikle TCDD (2,3,7,8-tetraklorodibenzodiyoksin), en toksik dioksin türlerinden biri olarak bilinmektedir.
  • Yarılanma ömrü: İnsan vücudunda yarılanma ömrü 7 ila 11 yıl arasında değişebilir, bu nedenle maruziyet sonrası bile uzun yıllar boyunca etkisini sürdürebilir.

Dioksinlerin Kaynakları

  1. Atık yakma tesisleri: Özellikle tıbbi ve endüstriyel atıkların yakılması sırasında oluşur.
  2. Kağıt ve hamur işleme: Beyazlatma işlemlerinde kullanılan klor bazlı kimyasallar dioksin oluşumuna neden olabilir.
  3. Pestisit ve herbisit üretimi: Bazı tarımsal kimyasalların üretimi sırasında dioksinler açığa çıkabilir.
  4. Doğal olaylar: Volkanik patlamalar ve orman yangınları gibi doğal olaylar da düşük miktarda dioksin salınımına sebep olabilir.

Güncel Araştırma

16 Aralık 2024'te The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism dergisinde yayımlanan çalışmaya göre dioksinler ve DL-PCB'lere maruz kalmak, genel ve abdominal (karın bölgesi) obezite riskini artırmaktadır.

Özellikle 1,2,3,4,6,7,8-heptaklorodibenzodiyoksin (HpCDD) adlı kimyasal, bu artışta en büyük katkıyı sağlamaktadır.

  • Genel obezite: Katılımcıların %34'ünde tespit edilmiştir.

  • Abdominal obezite: Katılımcıların %53.9'unda gözlemlenmiştir.

Araştırma, dioksinlere maruz kalan bireylerde vücut kitle indeksi (VKİ) ve bel çevresinin önemli ölçüde arttığını göstermiştir.


Araştırmanın Yöntemi

Bu çalışma, 2003-2004 yıllarına ait Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Araştırması (NHANES) verilerini kullanarak, 852 yetişkin üzerinde yapılmıştır. Araştırmacılar, aşağıda listelenen dokuz kimyasalın obezite ile ilişkisini incelemiştir:

  1. 1,2,3,4,6,7,8-HpCDD

  2. 1,2,3,4,6,7,8,9-oktaklorodibenzodiyoksin (OCDD)

  3. 3,3',4,4',5-pentaklorodibenzofuran (PnCB)

  4. PCB28

  5. PCB66

  6. PCB74

  7. PCB105

  8. PCB118

  9. PCB156

Araştırmacılar, genel ve abdominal obezite ölçümlerini değerlendirmek için çoklu istatistiksel analiz yöntemleri kullanmışlardır. Ayrıca, glisemik kontrol göstergesi olan A1c seviyelerinin aracı rolünü değerlendirmek için aracılık analizi yapılmıştır.


Bulguların Detaylı İncelemesi

  • Multivaryant lojistik regresyon analizleri: Yüksek konsantrasyonlarda 1,2,3,4,6,7,8-HpCDD, 1,2,3,4,6,7,8,9-OCDD, 3,3',4,4',5-PnCB, PCB74, PCB105 ve PCB118 maruziyeti ile genel ve abdominal obezite riski arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (P < .001).

  • Cinsiyete göre değerlendirme: PCB28, PCB66, PCB74 ve PCB156 hariç, tüm kimyasallar hem erkeklerde hem de kadınlarda genel ve abdominal obezite riskini artırmıştır.


Obezite İndeksleri ile İlişkiler

  1. Vücut Kitle İndeksi (VKİ): 1,2,3,4,6,7,8,9-OCDD, 1,2,3,4,6,7,8-HpCDD, 3,3',4,4',5-PnCB, PCB74, PCB105 ve PCB118 maruziyeti, BMI değerlerinde belirgin artışlarla ilişkilendirilmiştir.

  2. Bel Çevresi: Bu kimyasalların aynı zamanda abdominal yağlanmayı artırdığı ve bel çevresinde genişlemeye neden olduğu saptanmıştır.


A1c Seviyelerinin Aracılık Rolü

Araştırma, A1c seviyelerinin dioksin ve DL-PCB maruziyeti ile obezite arasındaki ilişkiye %5-7 oranında aracılık ettiğini ortaya koymuştur:

  • Genel obezite: %6.94 aracılık oranı

  • Abdominal obezite: %5.21 aracılık oranı

Bu bulgu, glikoz metabolizmasının çevresel kirleticilere maruz kalma sonucu bozulabileceğini göstermektedir.


obezite ve dioksin maruziyeti nedir bilimsel veriler 839053


Uygulamada Bu Bulgular Ne Anlama Geliyor?

Araştırma ekibi, dioksinlerin bağımsız birer obezite risk faktörü olabileceğine dikkat çekmiştir. "Dioksinlerin obezite üzerindeki tehlikeleri vurgulanmalı ve bu konuda daha fazla mekanistik çalışma yapılmalıdır." şeklinde açıklamada bulunmuşlardır.


Sınırlılıklar ve Gelecek Çalışmalar İçin Öneriler

Bu araştırma, çapraz kesitsel bir çalışma olması nedeniyle nedensellik ilişkisi kuramamaktadır. Diğer sınırlılıklar ise şunlardır:

  • Küçük örneklem büyüklüğü nedeniyle genellenebilirlik sınırlıdır.

  • Belirlenen eşik değerlerinin altındaki kimyasal konsantrasyonların sabit bir değerle değiştirilmesi, yanlılık oluşturmuş olabilir.

Gelecekteki çalışmaların, daha büyük popülasyonlar üzerinde uzunlamasına tasarımlarla yapılması ve biyolojik mekanizmaların detaylı incelenmesi önerilmektedir.


Sonuç

Dioksinler ve DL-PCB'ler, endokrin sistemini bozarak obezite riskini artıran çevresel faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, özellikle HpCDD'nin obezite riskine katkısının büyük olduğunu ortaya koymuştur. Obezite salgınının yalnızca bireysel tercihlerden ibaret olmadığı, çevresel maruziyetlerin de dikkate alınması gerektiği bu bulgularla bir kez daha vurgulanmıştır. Bu nedenle, toplum sağlığını korumak için çevresel kirleticilere yönelik politika ve stratejilerin güçlendirilmesi elzemdir.

*


*

İnsan Vücudunda Dioksin Seviyeleri Nasıl Ölçülür?

Dioksinler, çevresel maruziyet sonrası insan vücudunda birikebilen, yağ dokularında depolanan ve toksik etkileri olan kimyasal bileşiklerdir. Bu nedenle, dioksinlerin ölçümü dikkatli bir analiz gerektirir. İşte dioksin seviyelerinin ölçüm yöntemleri ve süreçleri:

1. Kan ve Serum Analizleri

  • Örnek Türü: Genellikle kan veya serum örneği alınır.
  • Avantaj: Diyetle alınan dioksin yükü ve kronik maruziyetin ölçülmesi için uygundur.
  • Nasıl Yapılır:
    • 10-20 ml kan örneği alınır.
    • Plazma örnekleri özel kimyasal ekstraksiyon yöntemleri ile hazırlanır.
    • Yağ içeriği ayrıştırıldıktan sonra dioksin bileşenleri ölçülür.

2. Yağ Dokusu Biyopsisi

  • Amaç: Dioksinler lipofilik (yağda çözünebilen) olduğu için vücuttaki birikimin doğru bir göstergesidir.
  • Nasıl Yapılır:
    • Vücuttan küçük miktarda yağ dokusu örneği alınır (genellikle karın bölgesinden).
    • Kimyasal analizle yağ dokusundaki dioksin miktarı belirlenir.

3. Anne Sütü Analizi

  • Özel Durum: Anne sütü örnekleri, annenin maruziyetini ve dolaylı olarak bebeğin maruziyetini belirlemek için önemlidir.
  • Neden Önemli: Dioksinler süt yoluyla bebeğe geçebilir ve süt yağında birikebilir.
  • Nasıl Yapılır: Anne sütü örneği alındıktan sonra yağ fraksiyonu analiz edilir.

4. İdrar ve Dışkı Analizi

  • Amaç: Maruziyetin bir kısmı dışkı veya idrar yoluyla vücuttan atılabilir. Ancak, ölçümler genellikle düşük düzeydedir.
  • Avantaj: Non-invaziv (cerrahi işlem gerektirmeyen) yöntemdir.
  • Dezavantaj: İdrar ve dışkı örnekleri vücut yükünü tam yansıtmayabilir.

5. Saç ve Tırnak Analizleri

  • Nasıl Kullanılır: Dioksin metabolitleri uzun vadeli maruziyet göstergesi olarak saç veya tırnaklarda birikebilir.
  • Kullanım Alanı: Bireysel geçmiş maruziyeti uzun süreli olarak ölçmek için tercih edilebilir.

Laboratuvar Teknikleri

a. Gaz Kromatografisi-Kütle Spektrometrisi (GC-MS)

  • Altın Standart: Dioksin ölçümünde kullanılan en güvenilir yöntemdir.
  • Nasıl Çalışır: Örnekten elde edilen yağ fraksiyonu cihazda ayrıştırılır ve dioksinlerin konsantrasyonu belirlenir.
  • Avantaj: Çok düşük düzeyde (ppt: trilyonda bir) bileşiklerin tespit edilmesini sağlar.

b. Yüksek Çözünürlüklü Kütle Spektrometrisi (HRMS)

  • Daha yüksek doğruluk ve çözünürlük sağlar.
  • Özellikle çok düşük maruziyetlerde bile tespit yapılabilir.

c. ELISA (Enzim Bağlı İmmunosorbent Analizi)

  • Hızlı Test: Daha hızlı sonuç almak için kullanılabilir.
  • Ancak, GC-MS ve HRMS kadar hassas değildir.

Sonuç

Dioksinlerin insan vücudunda ölçümü, özellikle yüksek hassasiyet gerektiren toksikolojik bir işlemdir ve gaz kromatografisi-kütle spektrometrisi (GC-MS) yöntemi en yaygın kullanılan ve güvenilir yöntemdir. Ancak bu testler genellikle özel laboratuvarlarda yapılır ve maliyetli olabilir. Ölçüm sonuçları çevresel maruziyet düzeylerini anlamak ve sağlık risklerini değerlendirmek için önemlidir.

Zhao-Xing Gao, Peng Zhang, Shu-Zhen Xu, Yi-Sheng He, Xiao Hu, Man Ge, Yi-Qing Xu, Tian He, Peng Wang, Hai-Feng Pan, Association Between Mixed Exposure to Dioxins and Dioxin-Like Polychlorinated Biphenyls and Obesity Among US Adults, The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 2024;, dgae873, https://doi.org/10.1210/clinem/dgae873

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Meme Kanseri Tanısından Sonra Kilo Alımı, Yaşam Süresini Etkiliyor mu?

Meme Kanseri Tanısından Sonra Kilo Alımı, Yaşam Süresini Etkiliyor mu?

Kanser denildiğinde çoğu kişinin aklına hâlâ zayıflamış, iştahsız ve güçsüz düşmüş hastalar gelir. Ancak özellikle erken...

BRCA Mutasyonlu Erken Evre Meme Kanserinde Olaparib Zamanlamasının Önemi

BRCA Mutasyonlu Erken Evre Meme Kanserinde Olaparib Zamanlamasının Önemi

BRCA1 veya BRCA2 geninde kalıtsal mutasyon taşıyan kadınlar, özellikle üçlü negatif meme kanseri (ÜNMK) başta olmak...

HER2-pozitif Meme Kanserinde Ameliyat Öncesi Enhertu, Herceptin ve Perjeta Kombinasyonu

HER2-pozitif Meme Kanserinde Ameliyat Öncesi Enhertu, Herceptin ve Perjeta Kombinasyonu

Erken evre HER2-pozitif meme kanseri, yüksek tedavi edilebilirliğe sahip olmasına rağmen bazı hastalarda tedaviye yetersiz yanıt...

PD-L1 Negatif Baş-Boyun Kanserlerinde Kemoterapisiz Yeni Tedavi: Eftilagimod Alfa

PD-L1 Negatif Baş-Boyun Kanserlerinde Kemoterapisiz Yeni Tedavi: Eftilagimod Alfa

Soğuk Tümörlere Karşı Etkili İmmünoterapi Kombinasyonu! Soğuk tümör, bağışıklık sistemi hücrelerinin (özellikle T hücrelerinin) tümör mikroçevresine yeterince...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında