Düşük Riskli DCIS için Cerrahi Yerine Gözetim?

Düşük Riskli DCIS için Cerrahi Yerine Gözetim?

Duktal karsinoma in situ (DCIS), meme kanallarında başlayan ve henüz çevre dokulara yayılmamış olan erken evre bir meme kanseri türüdür. Genellikle invaziv kansere ilerleme potansiyeline sahip olduğu için tedavi ve izlem stratejileri önem taşır.

DCIS’in Standart Tedavisi Nedir?

DCIS’in standart tedavisi, hastalığın kapsamına ve özelliklerine bağlı olarak genellikle cerrahi, radyoterapi ve bazen endokrin tedaviyi içerir:

  1. Cerrahi:

    • Lumpektomi: Kanserli dokunun çevresindeki sağlıklı bir sınırla birlikte çıkarılması.
    • Mastektomi: Daha geniş bir yayılım varsa memenin tamamen alınması.
  2. Radyoterapi:
    Lumpektomi sonrası kalan meme dokusunda olası tümör hücrelerini yok etmek için uygulanabilir.

  3. Endokrin Tedavi:
    Hormona duyarlı DCIS vakalarında, tamoksifen veya aromataz inhibitörleri gibi ilaçlarla hormonların etkisini baskılayarak nüks riskini azaltmak için kullanılır.

Tedavi seçimi, hastanın yaşı, genel sağlığı, tümörün büyüklüğü, derecesi ve hormon reseptör durumu gibi faktörlere dayanır.

Aşağıda, DCIS ve klasik meme kanserlerinin farkı basitçe resmedilmiştir ve DCIS ameliyatı için uygulanan yöntemler özetlenmektedir:

dcis nedir ameliyati ne tercih edilmeli 955446


Yeni Bir Çalışma: Cerrahiye Alternatif Olarak Aktif Gözetim

Dük riskli duktal karsinoma in situ (DCIS) için cerrahiye alternatif olarak aktif gözetimin uygulanabilirliğini araştırmak amacıyla büyük bir klinik çalışma başlatıldı.  San Antonio Meme Kanseri Sempozyumu (SABCS) 2024'te sunulan COMET (Comparison of Operative to Monitoring and Endocrine Therapy) adlı bu çalışma, dük riskli DCIS hastalarında cerrahi ve radyasyon tedavisi olmaksızın aktif gözetim modelinin kısa vadeli güvenilirliğini test ediyor.


COMET çalışmasında düşük riskli DCIS, şu şekilde tanımlanmıştır:

  1. Hormon Reseptörü Pozitiflik (HR-pozitif): DCIS'in östrojen ve/veya progesteron reseptör pozitif olması.
  2. Derece: Lezyonun patolojik değerlendirmesinde düşük veya orta derece (grade 1 veya grade 2) olarak sınıflandırılması.
  3. Yaş: 40 yaş ve üzerindeki kadınlar.
  4. İnvaziv Kanser Bulunmaması: Tanı sırasında invaziv meme kanserine dair bir bulgunun olmaması.

Bu kriterlere uygun hastalar, düşük riskli olarak değerlendirilmiş ve çalışmaya dahil edilmiştir. Bu tanım, potansiyel olarak invaziv kansere dönüşüm riski düşük olan hasta grubunu hedeflemiştir.


COMET Çalışması: 2 Yıllık Sonuçların Gösterdikleri

COMET’in 2 yıllık sonuçları, aktif gözetim uygulamasının kısa vadede güvenli olduğunu gösteriyor. Aktif gözetim grubundaki aynı memede kanser oranı %4,2 iken, cerrahi ve/veya radyoterapi uygulanan grupta bu oran %5,9 olarak bulundu. Bu sonuçlar, aktif gözetim modelinin potansiyel olarak cerrahinin yerini alabileceğini gösterse de, bu konuda öncü araştırmacı Dr. Shelley Hwang bu bulguların henüz klinik pratiği değiştirecek seviyede olmadığını belirtti.

Uzun Vadeli Analizlerin Önemi

DCIS genellikle invaziv (klasik) kansere dönüşmek için 2 yıldan daha uzun bir süre gerektirir. Bu nedenle, 5, 7 ve 10 yıllık planlanmış analizlerin sonucunu beklemek, uzun vadede aktif gözetimin güvenli olup olmadığını değerlendirmek için kritik önem taşıyor. Dr. Hwang, eğer bu sonuçlar süreklilik gösterirse, dük riskli DCIS hastalarının tedavisinde önemli bir değişikliğine yol açabileceğini ifade etti.

Aktif Gözetimin Amacı

Aktif gözetim modelinin temel hedefi, gereksiz tedaviyi önlemek. DCIS her zaman invaziv kansere dönüşmez; bu nedenle, bazı kadınlar için cerrahi ve radyoterapi gereksiz olabilir. Aktif gözetim altında, lezyonlar ileri hastalığa dönüşüm sinyalleri için yakından izlenir ve bu durumda, kılavuzlara uygun tedavi başlatılır.

COMET’in Yöntemi ve Katılımcı Profili

COMET, prospektif, randomize ve non-inferiority tasarımlı bir çalışmadır. Araştırmaya, 40 yaşından büyük, HR-pozitif (hormon reseptör pozitif) derece 1 veya derece 2 DCIS tanısı alan ve invaziv kanseri bulunmayan 957 kadın dahil edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı: 484 kadın aktif gözetim grubuna ve 473 kadın standart cerrahi grubuna randomize edildi.

Tedavi Seçenekleri ve Endokrin Tedavi Kullanımı

Katılımcıların her iki grupta da endokrin tedavi alma seçeneği bulunuyordu. Bu tedavi genellikle 5 yıllık bir süreyi kapsıyordu ve aktif gözetim grubundaki hastaların %71’i, cerrahi grubundaki hastaların ise %65,5’i bu tedaviyi tercih etti. Endokrin tedavi alan hastalarda invaziv kanser oranı aktif gözetim grubunda %3,21, cerrahi grubunda ise %7,15 olarak bulundu.


dusuk riskli dcis icin ameliyat mi aktif gozetim mi 943504


Sonuçların Klinik Anlamı

COMET’in bulguları, endokrin tedavinin invaziv kansere dönüş oranlarını azaltabileceğini öne sürüyor. Bununla birlikte, cerrahi grubunda bulunan hastaların çoğu invaziv kanseri ilk ameliyatlarında tespit etti. Bu durum, aktif gözetim grubunun cerrahiye geçmesi durumunda benzer invaziv kanser oranları görülebileceğini işaret ediyor.

Hasta Tercihleri ve Yaşam Kalitesi Analizi

COMET’in hasta tarafından bildirilen sonuçlarına (patient reported outcomes) ilişkin yan çalışması, aktif gözetim ve cerrahi seçenekleri arasında yaşam kalitesi, kaygı ve depresyon gibi faktörlerde anlamlı bir fark olmadığını ortaya koydu. Hastalar, hangi tedavi grubunda olurlarsa olsunlar benzer deneyimler yaşadıklarını bildirdiler.


Sonuç: Aktif Gözetim Yeni Bir Tedavi Yaklaşımı Yaratabilir mi?

COMET çalışmasının 2 yıllık bulguları, hasta bilgilendirme süreçlerinde önemli bir rol oynayabilir. Bu veriler, cerrahiden kaçınmayı tercih eden hastalara, DCIS’in 2 yıl içinde invaziv meme kanserine dönüşme olasılığını daha net bir şekilde aktarılmasını sağlar. Aynı zamanda, DCIS’in genellikle agresif bir kanser olmadığı ve hastaların tedavi seçeneklerini düşünmek için yeterli zamana sahip oldukları vurgulanmalıdır.

COMET’in kısa vadeli bulguları, dük riskli DCIS hastaları için aktif gözetimin cerrahiye alternatif bir tedavi yaklaşımı olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, bu modelin uzun vadede güvenilirliğini ortaya koymak için ileri analizler çok önemlidir. Bulguların dayanıklılığı kanıtlandığı takdirde, gereksiz cerrahilerin önüne geçmek ve hasta yaşam kalitesini korumak amacıyla yeni bir tedavi paradigmasının gelişmesi mümkün olabilir.

Surveillance Instead of Surgery for Low-Risk DCIS? - Medscape - December 17, 2024.

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Meme Kanseri Tanısından Sonra Kilo Alımı, Yaşam Süresini Etkiliyor mu?

Meme Kanseri Tanısından Sonra Kilo Alımı, Yaşam Süresini Etkiliyor mu?

Kanser denildiğinde çoğu kişinin aklına hâlâ zayıflamış, iştahsız ve güçsüz düşmüş hastalar gelir. Ancak özellikle erken...

BRCA Mutasyonlu Erken Evre Meme Kanserinde Olaparib Zamanlamasının Önemi

BRCA Mutasyonlu Erken Evre Meme Kanserinde Olaparib Zamanlamasının Önemi

BRCA1 veya BRCA2 geninde kalıtsal mutasyon taşıyan kadınlar, özellikle üçlü negatif meme kanseri (ÜNMK) başta olmak...

HER2-pozitif Meme Kanserinde Ameliyat Öncesi Enhertu, Herceptin ve Perjeta Kombinasyonu

HER2-pozitif Meme Kanserinde Ameliyat Öncesi Enhertu, Herceptin ve Perjeta Kombinasyonu

Erken evre HER2-pozitif meme kanseri, yüksek tedavi edilebilirliğe sahip olmasına rağmen bazı hastalarda tedaviye yetersiz yanıt...

PD-L1 Negatif Baş-Boyun Kanserlerinde Kemoterapisiz Yeni Tedavi: Eftilagimod Alfa

PD-L1 Negatif Baş-Boyun Kanserlerinde Kemoterapisiz Yeni Tedavi: Eftilagimod Alfa

Soğuk Tümörlere Karşı Etkili İmmünoterapi Kombinasyonu! Soğuk tümör, bağışıklık sistemi hücrelerinin (özellikle T hücrelerinin) tümör mikroçevresine yeterince...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında