1
Metronomik Kemoterapi Nedir? Hangi İlaçlar Metronomik Verilir?

Metronomik Kemoterapi Nedir? Hangi İlaçlar Metronomik Verilir?

Metronomik kemoterapi (MK), klasik maksimum tolere edilen doz (MTD) yaklaşımından ayrılarak; düşük dozların, kesintisiz veya çok sık aralıklarla, uzun süre verilmesi prensibine dayanır. Amaç tümörü tek darbede “vurmak” değil, tümörü biyolojik olarak aç bırakmak, damar gelişimini baskılamak ve immün sistemi tümör lehine baskılayan mikro-ortamı bozarak sürdürülebilir bir kontrol kurmaktır. 

Metronomik Kemoterapi Neden Doğdu?

Onkolojide klasik paradigma, yüksek doz kemoterapiyi (örneğin 3 haftada bir, yoğun sitotoksik infüzyon) uygulamak ve ardından hastaya kemik iliği toparlanması için süre tanımaktır. Bu modelin adı maksimum tolere edilen doz (MTD) yaklaşımıdır. Bu strateji hızlı tümör küçülmesi sağlar, ancak aynı zamanda ağır toksisite, hastaneye yatış ihtiyacı, tedavi aralarının zorunlu uzunluğu ve seçici baskı nedeniyle dirençli klonların hayatta kalması gibi sorunlar yaratır. 

Metronomik kemoterapi (MK) ise bunun tersine, tümörü “aç bırakma” stratejisidir: İlaçlar çok daha düşük dozlarda, genellikle oral yolla, günlük ya da haftalık aralıksız verilir. Buradaki hedef, maksimum hücre öldürme anından ziyade:

  • Neo-anjiyogenezi (tümörün damar oluşturma kapasitesini) kronik olarak baskılamak: Tümörün kanlanma desteğini kesmek; bu “anti-anjiyojenik baskı” MK’nin en kritik mekanizmalarından biridir. Düşük, sürekli siklofosfamid; VEGF düzeylerini düşürebilir ve endotel proliferasyonunu kısar. 
  • Tümör mikro-çevresini yeniden şekillendirmek: İmmünsüpresif T-regülatör hücreleri azaltmak, antitümöral CD8+ T hücre yanıtını daha etkin hale getirmek.
  • Düşük toksisite ile uzun süre sürdürülebilirlik: Kırılgan, çok basamak tedavi almış, kemik iliği rezervi azalmış hastalarda dahi tolere edilebilecek bir baskı tedavisi sağlamaktır. Bu yönüyle MK, bazı durumlarda kemoterapi “idame” stratejisi gibi kullanılır. 

Klinik olarak bu yaklaşım, özellikle ileri evre meme kanseri, rekürren over kanseri, pankreas kanseri (ileri/metastatik), baş-boyun ve bazı sarkom benzeri yüksek damar bağımlı solid tümörlerde çalışılmıştır.

Metronomik kemoterapi “palyatif ama aktif” bir strateji değildir sadece; bazı durumlarda progresyonsuz sağkalımı (PFS) belirgin uzatmış, hatta kombine edildiğinde immünoterapi için tümör mikro-ortamını daha duyarlı hale getirmiştir. 

 Mekanizma: Neden “Düşük Ama Sürekli” Etkilidir?

1. Anti-anjiyojenik Etki

Solid tümörlerin belirli bir hacmi aşması için yeni damar ağı (anjiyogenez) gerekir. Sürekli düşük doz alkilleyici ajanlar (ör. siklofosfamid 50 mg/gün oral), endotel hücre proliferasyonunu kronik olarak baskılar ve vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) düzeylerini aşağı çeker. Sonuç: tümörün oksijen ve besin kaynağı kısıtlanır. Bu anti-anjiyojenik etki klasik “şok doz” kemoterapiden daha sürdürülebilir görünmektedir. 

2. İmmün Mikro-Çevre Modülasyonu

Metronomik siklofosfamid, tümör yatağındaki T-reg immünsupresif hücre popülasyonunu azaltabilir ve böylece sitotoksik T lenfositlerin (CD8+) fonksiyonunu artırabilir. Bu durum son yıllarda MK’nin immünoterapi ile kombine edilmesinin teorik temelini oluşturmuştur: pembrolizumab (PD-1 blokajı) + bevacizumab (anti-VEGF) + metronomik siklofosfamid gibi kombinasyon rejimleri, özellikle rekürren over kanserinde, klinik olarak anlamlı yanıt oranları göstermiştir. 

3. Dirençli Kalan Klonların Beslenmesini Kesme

MTD yaklaşımında yüksek doz sonrası uzun ara verilir; bu arada en dirençli tümör klonları stromal destekle toparlanabilir. MK ise “hiç ara vermeden” baskı kurduğu için, bu klonların filizlenmesine izin vermez. Matematiksel modeller, sürekli düşük dozlama altında tümör büyümesinin daha stabil biçimde baskılandığını ve bazı tümörlerde stabil hastalık (SD) durumunun aylarca sürdürülebileceğini öngörmektedir. 

4. Toksisite Profili

Çünkü her uygulamada verilen doz düşüktür, global toksisite (ör. grade 3-4 nötropeni, mukozit, kusma) geleneksel şemalara göre daha hafif olabilir. Bu, ileri basamak tedavi almış, performansı sınırlı hastalarda yaşam kalitesi açısından kritik bir avantaj sağlar. 

 Solid Tümörlerde Klinik Kanıtlar

A. Over Kanseri (Epitelyal, Rekürren / Platin Dirençli)

Rekürren ve özellikle platin dirençli over kanserinde, tedavi seçenekleri sınırlıdır ve toksisite genellikle yaşam kalitesini hızla düşürür. Bu nedenle metronomik siklofosfamid ± anti-anjiyojenik tedavi konsepti bu alanda erken benimsendi.

Garcia ve ark., J Clin Oncol 2008: Faz II çalışmada rekürren epitelyal over kanserli hastalar, bevacizumab 10 mg/kg IV her 2 haftada bir + oral siklofosfamid 50 mg/gün rejimiyle tedavi edildi. Birincil sonlanım noktası 6. ayda progresyonsuz kalma oranıydı. Bulgular:

  • 6 aylık progresyonsuz sağkalım hedefinin anlamlı şekilde karşılandığı;
  • Objektif yanıt gözlendiği (tam + parsiyel yanıtlar);
  • Tedavi genel olarak tolere edilebilir bulundu, baskın toksisiteler hipertansiyon ve proteinüri gibi bevacizumab ilişkili yan etkiler oldu.

Bu çalışma, “anjiyogenezi kesintisiz baskıla + tümörü düşük dozla rahatsız et” yaklaşımının klinik karşılığını ilk kez güçlü biçimde gösteren çalışmalar arasında kabul edilir. 

Zsiros ve ark., JAMA Oncol 2021: Faz II, tek kollu çalışmada rekürren over kanseri hastalarına pembrolizumab 200 mg IV q3w + bevacizumab 15 mg/kg IV q3w + oral siklofosfamid 50 mg/gün sürekli verildi. Sonuçlar:

  • Nesnel yanıt oranı (ORR): %47.5
  • Klinik fayda (tam yanıt + parsiyel yanıt + stabil hastalık ≥ 3 ay): %95
  • Medyan ilerlemesiz sağkalım (PFS): 10.0 ay
  • Yan etki profili belirgin olarak yönetilebilir düzeydeydi; en ciddi toksisiteler hipertansiyon (%15 grade 3-4) ve lenfopeni (%7.5)

Bu çalışma, MK’nin tek başına değil anti-VEGF ve immünoterapi ile sinerjistik şekilde kullanılabileceğini ve rekürren over kanserinde yaşam kalitesini bozmayacak bir kronik baskı tedavisi olabileceğini gösterdi. 

Gerçek yaşam verileri (2024): 2024’te yayınlanan retrospektif analizlerde (özellikle yaşlı, çok tedavi görmüş, performansı sınırlı hastalarda) günlük oral metronomik siklofosfamid kullanımının “klinik fayda oranı”nın (tam + parsiyel yanıt + ≥3 ay stabil hastalık) yaklaşık %40–50 bandında olduğu, medyan PFS’nin ~7 ay civarına kadar uzayabildiği ve toksisitenin genelde yönetilebilir seviyede kaldığı rapor edildi. 

Klinik anlamı: Platin dirençli / çok basamak tedavi almış over kanserinde, MK tek başına “küratif” değildir; ancak oral, evde kullanılabilir, düşük toksisiteli bir hastalık baskılama / idame stratejisi olarak giderek daha fazla değerlendiriliyor. Özellikle bevacizumab ve/veya immünoterapi ile kombinasyonları umut vericidir.

B. Metastatik Meme Kanseri

Metastatik meme kanserinde metronomik siklofosfamid + metotreksat +/- bevacizumab rejimleri uzun süredir araştırılıyor. Amaç, agresif olmayan ama kalıcı baskı yaratmak ve böylece yaşam kalitesini koruyarak progresyonu geciktirmek.

Mayer ve ark., randomize Faz II (2024 güncellemesi): Metastatik meme kanserli hastalarda metronomik siklofosfamid + metotreksat rejimi ile aynı rejimin bevacizumab eklenmiş versiyonu karşılaştırıldı. Bevacizumab eklenmesi, progresyonsuz sağkalımı anlamlı şekilde uzattı; ancak genel sağkalımda belirgin fark saptanmadı. Bu, anti-VEGF eklenmesinin mikrovasküler düzeyde tümör baskısını güçlendirdiğini destekliyor. 

Daha eski ama yön belirleyen çalışmalar (Colleoni ve ark., 2002-2006; Khan 2011) metronomik siklofosfamid + metotreksat ± COX-2 inhibitörü (celecoxib) ile klinik fayda oranlarının %30-40 bandında olduğunu, yani hastaların üçte birinden fazlasında hastalığın en az 6 ay stabil tutulabildiğini göstermiştir.

Meme kanserinde MK şu hasta grubunda özellikle anlamlı görülüyor: Hormonal seçenekleri tüketilmiş, hedefe yönelik tedavilere yanıtı sınırlı, kemik iliği rezervi kırılgan, fakat tamamen tedavisiz bırakmak istemediğimiz hasta. Yani amaç agresif tümör erimesinden çok, kontrollü kronik hastalık yönetimi.

C. Pankreas Kanseri (mPDA / Metastatik Pankreatik Duktal Adenokarsinom)

Pankreatik duktal adenokarsinomda (mPDA) standart tedavi sonrası ilerleyen hastalarda terapötik opsiyonlar çok kısıtlıdır. Yakın zamanda bildirilen gözlemsel analizlerde, ilk basamakta en az ~6 ay kemoterapi alıp stabil kalan hastalarda oral metronomik siklofosfamid temelli idame ile progresyonsuz sağkalım (PFS) ve genel sağkalımın (OS) uzatılabildiği ve toksisitenin “düşük profilli” olduğu sunulmuştur. Bu yaklaşımla mPDA hastalarında PFS ve OS’nin anlamlı şekilde uzadığı rapor edildi.

Bu veri henüz randomize faz III düzeyinde olgun değil; ancak pankreas kanserinde “kemoterapi arası verelim mi, yoksa hafif baskı ile devam mı edelim?” tartışmasını ciddi şekilde değiştirmeye başladı.

D. Diğer Solid Tümörler

Baş-boyun yassı epitel kanserleri, yumuşak doku sarkomları, glioblastom ve pediatrik solid tümörler (nöroblastom gibi) için MK; anti-anjiyojenik, immünomodülatör ve “ilaç yeniden konumlandırma” (drug repurposing) aklıyla birlikte çalışılmaktadır. Fakat bu alanlarda ya pediatrik veriler baskın (pediatrik ekstrakraniyal solid tümörlerde kombinasyon MK rejimleri ile anlamlı stabilizasyon raporları) ya da çok erken faz I/II düzeyinde olup standart pratiği henüz şekillendirmemektedir.

Pratik Uygulama: Hangi İlaçlar, Hangi Şekilde?

Metronomik kemoterapi bir “tek protokol” değildir; bir dozlama felsefesidir. En sık kullanılan bileşenler:

  • Siklofosfamid (oral, genelde 50 mg/gün veya 50 mg/gün 14 gün on / 7 gün off): En yaygın ajan. Over, meme, pankreas ve bazı sarkom senaryolarında kullanıldı. 
  • Metotreksat (düşük haftalık dozlar): Siklofosfamid ile kombine edilerek “CM” (cyclophosphamide-methotrexate) şeklinde, özellikle metastatik meme kanserinde kullanıldı. 
  • Anti-VEGF ajanları (ör. bevacizumab): Anti-anjiyojenik baskıyı sinerjistik artırır. Over ve meme kanseri verilerinde özellikle PFS üzerinde katkı gösterildi.  
  • İmmünoterapi (ör. pembrolizumab): MK ile kombine edildiğinde, tümör mikro-çevresi daha “saldırılabilir” hale gelebilir; over kanserinde ORR %47.5 olarak raporlandı. 

Doz-dense ≠ Metronomik:
Doz-dense kemoterapi aralıkları kısaltır (2 haftada bir gibi) ama dozu yüksek tutar. Metronomik ise tam tersi: dozu düşürür ama dozu hiç kesmez. İki stratejinin biyolojik hedefi ve toksisite profili tamamen farklıdır.

Aşağıdaki tablo, solid tümörlerde klinik olarak en sık kullanılan metronomik (düşük doz, sürekli / çok sık aralıklı) kemoterapi yaklaşımlarını özetler. Dozlar merkezden merkeze değişebilir; burada amaç prensibi göstermek, reçete vermek değildir.

Önemli: Metronomik yaklaşım “klasik şemanın aynısı ama düşük doz” değildir. Buradaki amaç; tümörü damar/bağışıklık düzeyinde sürekli baskılamak ve toksisiteyi yönetilebilir tutmaktır. Bu tedaviler genellikle ileri basamak, kırılgan veya çok tedavi almış hastalarda kronik kontrol stratejisi olarak düşünülür.
İlaç / Rejim Tipik Metronomik Uygulama Mantığı Kullanıldığı Solid Tümör Tipleri Klinik Amaç / Not
Siklofosfamid (oral düşük doz)
(tek başına veya kombinasyonda)
Günlük çok düşük sabit doz (örneğin 50 mg/gün oral) ya da 14 gün on / 7 gün off gibi kesintisiz baskı döngüleri. Platin dirençli / rekürren over kanseri
Metastatik meme kanseri (özellikle hormon tedavisi sonrası)
İleri / metastatik pankreas kanseri (idame amaçlı seçilmiş olgularda)
- Anti-anjiyojenik baskı (tümör damar gelişimini kısma)
- T-reg azaltarak immün mikro-çevreyi tümör aleyhine çevirme
- Evde ağızdan alınabilir; performansı sınırlı hastada tolere edilebilir bir “sürekli baskı” stratejisi olarak kullanılır.
Siklofosfamid + Metotreksat
(“CM” tipi metronomik rejim)
Siklofosfamid düşük sabit doz + Metotreksat düşük doz (genelde haftalık / sık aralıklı). Metastatik meme kanseri
(özellikle yavaş ilerleyen ER+/HER2- hasta, kemik-dominant veya çok sıra tedavi görmüş)
- Hedef: Hızlı tümör erimesi değil, hastalığı “kronik stabil” tutmak
- Yaşam kalitesini koruyarak progresyonu geciktirme
- Genelde ayaktan yönetiliyor; hastaneye yatış gerektirmiyor.
Siklofosfamid (metronomik) + Bevacizumab Siklofosfamid sürekli düşük doz ağızdan + Bevacizumab düzenli IV anti-VEGF (örneğin q2-3 hafta). Rekürren / platin dirençli epitelyal over kanseri
Metastatik meme kanseri (seçilmiş hastalarda)
- Çift taraflı damar baskısı: Siklofosfamid tümör mikrovasküler yatağını kronik bozar, bevacizumab VEGF sinyalini keser
- PFS uzaması (özellikle over kanserinde)
- Toksisite profili genelde yönetilebilir; ana izlem noktaları hipertansiyon ve proteinüri.
Siklofosfamid (metronomik) + Bevacizumab + Pembrolizumab - Siklofosfamid düşük ve sürekli (oral)
- Bevacizumab anti-VEGF
- Pembrolizumab (PD-1 blokajı) standart aralıkta IV
Rekürren epitelyal over kanseri (özellikle çok sıra tedavi görmüş, platin dirençli) - Üçlü yaklaşım şunu hedefler: damar beslenmesini kes (bevacizumab) + immün baskıyı çöz (siklofosfamid ile T-reg azalt) + bağışıklık frenini kaldır (pembrolizumab)
- Çalışmalarda objektif yanıt oranları %40-50 bandına kadar bildirildi ve medyan progresyonsuz sağkalım ~10 aya uzadı.
Kapesitabin (capecitabine)
(düşük doz, kesintiye uğramayan / sık aralıklı)
Klasik 14 gün açık / 7 gün ara yerine daha düşük sabit dozlarda, daha uzun süre kesintisiz veya kısa molalarla verilebilir. Metastatik meme kanseri (özellikle yavaş progresyonlu hasta)
Bazı gastrointestinal kanserler (kolorektal / pankreas) için küçük serilerde idame baskı amacıyla denenmiştir
- Oral olduğu için hasta evde kalır, hastaneye bağımlılık azalır
- Kronik el-ayak sendromu (palmar-plantar) gelişebileceği için deri toksisitesi yakından izlenmelidir
- Amaç genelde “hastalığı yavaşlat, yaşam kalitesini bozma”.
Vinorelbin (özellikle oral form, düşük ve sık) Yüksek tek doz yerine haftada birkaç küçük doz şeklinde, uzun süreli baskılayıcı kullanım. İleri evre akciğer kanseri (özellikle yaşlı / frail hasta profili)
Bazı meme kanseri olgularında da kullanılmıştır
- Tümör yükünü tamamen eritmekten çok, hastayı hastaneye yatırmadan kontrol altında tutma hedefi
- İzlemde nöropati ve konstipasyon kritik
- Bu yaklaşım daha “kurum deneyimi” odaklı; kanıt seviyesi over/meme kadar güçlü değil.
Özet Klinik Mesaj:
Metronomik kemoterapide en yerleşik ilaç siklofosfamidtir. Bu ilaç çoğu zaman tek başına değil, bevacizumab (anti-VEGF) ve bazen immünoterapi (pembrolizumab gibi) ile beraber verilerek; damar beslenmesini kesen, bağışıklık frenini kaldıran ve hastayı yormadan tümörü kronik baskı altında tutan bir strateji oluşturur.

Hasta Seçimi

  • Performans durumu orta / sınırda (ECOG 1-2): Yüksek toksisite kaldırması zor hastalar.
  • Polikemoterapi sonrası kalan minimal-measurable hastalık: Mikroskobik rezidüel yükü baskılamayı hedefler.
  • Platin-dirençli veya çok basamak tedavi almış over kanseri gibi “seçenek tükenmiş” hasta: Burada amaç yaşam kalitesini bozmayacak stabilizasyon.
  • İmmünoterapi ile sinerji beklenen hasta: T-reg baskılanması istenen senaryolar.

Tersine, çok hızlı progresyon gösteren, visseral kriz yaşayan hasta için MK genellikle uygun değildir; bu tabloda daha hızlı tümör yükü azaltan rejimler gerekir.

 Toksisite, İzlem ve Sınırlamalar

MK genelde “daha hafif” toksisiteli olarak tanımlansa da toksisite yok demek değildir. Özellikle sürekli oral siklofosfamid ile:

Yan Etki Ne Kadar Sık? Yönetim
Lökopeni / lenfopeni Grade 3-4 lenfopeni %5-10 düzeyinde bildirildi.  Doz arası verme (drug holiday), büyüme faktörü gerekirse destek.
Hipertansiyon / proteinüri Bevacizumab içeren rejimlerde grade ≥3 hipertansiyon ~%10-15.  Antihipertansif tedavi, gerekirse bevacizumab arası verme veya kesme.
Yorgunluk, bulantı, ishal Genellikle grade 1-2, çoğu hastada yönetilebilir.  Semptomatik destek (antiemetik, antidiarrheal, beslenme desteği).

Uzun süreli düşük doz siklofosfamid kullanımıyla ilgili teorik endişeler arasında kümülatif kemik iliği baskısı ve mesane toksisitesi (hemorajik sistit) bulunur. Ancak kullanılan metronomik dozlar klasik yüksek dozlara kıyasla çok daha düşüktür, dolayısıyla bu riskler daha sınırlıdır; yine de tam kan sayımı ve idrar analizi ile düzenli izlem gerekir.

MK her hastaya uygun değildir. Agresif, hızlı büyüyen, organ fonksiyonunu tehdit eden tümör yükü varsa MK tek başına yetersiz kalabilir. Bu durumda MK bazen “idame” veya “köprü” rolünde düşünülür, küratif değil, hastalığı kontrol altında tutma amacındadır.

Klinik Pratikte Konumlandırma

  • Over kanseri: Platin dirençli / çok basamak tedavi görmüş hastada, yaşam kalitesi korunarak PFS’yi makul şekilde uzatma potansiyeli nedeniyle öne çıkıyor. Kombinasyonlar (MK + bevacizumab ± immünoterapi) en umut verici alan.
  • Metastatik meme kanseri: Hedef “uzun süre stabil hastalık”. Bevacizumab eklenmesi PFS avantajı gösterdi; ancak OS kazancı net değil. Yani amaç, agresif kür değil kronik baskı ve semptom kontrolü. 
  • Pankreas kanseri: İlk basamak tedaviyle kontrol altına alınmış hastada MK tarzı idame, seçilmiş olgularda PFS/OS’yi uzatabilir ve toksisiteyi yönetilebilir tutabilir; hâlâ erken faz veriler olsa da klinisyenlerce giderek daha fazla konuşuluyor.

Bu noktada MK, “klasik kemoterapinin daha hafifi” gibi algılansa da aslında stratejik olarak bambaşka bir şeydir: anjiyogenezi baskılayan, immün baskıyı kıran ve tümörü biyolojik olarak yoran kronik baskı tedavisi.

Önümüzdeki adım, MK’nin immünoterapilerle ve hedefe yönelik tedavilerle hangi sırada ve hangi biyobelirteçlerle daha etkili olduğunu netleştirmektir. Örneğin rekürren over kanserinde MK + anti-VEGF + anti-PD-1 kombinasyonu, tek başına kemoterapiye göre çok daha yüksek yanıt oranı bildirmiştir; bu, mikro-çevre hedeflemenin gerçek klinik karşılığıdır. 

Metronomik kemoterapi, “daha düşük doz = daha az etkinlik” klişesini kıran bir yaklaşımdır. Asıl hedefi tümörü yavaş ama sürekli baskılamak, damar yatağını kurutmak, immün baskıyı gevşetmek ve bunu yaparken hastayı ayakta tutmaktır. Solid tümörler içinde en güçlü veri şu anda rekürren/platin dirençli over kanseri ve ileri basamak metastatik meme kanseri hastalarındadır; pankreas kanseri gibi agresif ve tedavisiz bırakılmak istenmeyen senaryolarda da idame fikri giderek daha fazla tartışılmaktadır.

Bu yaklaşımın kliniğe mesajı nettir: Her zaman yüksek doz gerekmiyor; bazı hastalarda “sürekli baskı + yönetilebilir yan etki” stratejisi, yaşam kalitesi ve progresyonsuz süre açısından daha anlamlı olabilir.

Kaynakça

  1. Wu H et al. Metronomic chemotherapy in cancer treatment: new wine in an old bottle? 2024. (Güncel derleme; düşük doz sürekli kemoterapinin anti-anjiyojenik ve immünomodülatör etkilerini özetler.) 
  2. Mayer EL et al. Randomized phase II study of metronomic cyclophosphamide/methotrexate ± bevacizumab in metastatic breast cancer. 2024 güncel analiz. Bevacizumab eklenmesi PFS avantajı sağladı. 
  3. Garcia AA et al. Phase II trial of bevacizumab plus low-dose oral cyclophosphamide in recurrent ovarian cancer. J Clin Oncol. 2008; antitümör aktivite ve tolere edilebilir toksisiteyi gösteren ilk büyük verilerden biri. 
  4. Zsiros E et al. Pembrolizumab + bevacizumab + oral metronomic cyclophosphamide in recurrent ovarian cancer: single-arm phase II. JAMA Oncol. 2021; ORR %47.5, klinik fayda %95, medyan PFS 10 ay. 
  5. Attianese D et al. Real-life clinical benefit of oral metronomic cyclophosphamide in recurrent ovarian cancer. 2024; yaşlı ve yoğun tedavi görmüş hastalarda bile ~%40-50 klinik fayda rapor edildi, iyi tolere edildi. 
  6. Reni M et al. Metronomic cyclophosphamide maintenance after first-line therapy in metastatic pancreatic ductal adenocarcinoma (mPDAC). 2023 analiz; iyi tolere edilen idame yaklaşımıyla PFS/OS uzaması bildirildi. 
  7. Khan OA et al. Continuous low-dose cyclophosphamide and methotrexate with celecoxib in advanced solid tumors: antiangiogenic rationale and clinical benefit rates ~%30-40. Br J Cancer. 2011. 

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Antrasiklin, Siklofosfamid (AC), Pembrolizumab Tedavi Rejimi

Antrasiklin, Siklofosfamid (AC), Pembrolizumab Tedavi Rejimi

AC (Antrasiklin + Siklofosfamid) + Pembrolizumab Tedavisi Nedir? AC +...

Neoadjuvan Karboplatin, Paklitaksel (Taxol) ve Pembrolizumab Tedavi Rejimi

Neoadjuvan Karboplatin, Paklitaksel (Taxol) ve Pembrolizumab Tedavi Rejimi

Neoadjuvan Karboplatin + Paklitaksel (Taxol) + Pembrolizumab Tedavisi Nedir? Bu...

Kanser Tedavisinde İlk Kombinasyon: CMF (Siklofosfamid+ Metotreksat + 5-FU) Tedavi Rejimi

Kanser Tedavisinde İlk Kombinasyon: CMF (Siklofosfamid+ Metotreksat + 5-FU) Tedavi Rejimi

CMF Rejimi Nedir? CMF, üç kemoterapi ilacının bir kombinasyonudur: Cyclophosphamide,...

Kolon Kanserinde FOLFİRİ ve Altuzan (Bevasizumab) Tedavi Rejimi

Kolon Kanserinde FOLFİRİ ve Altuzan (Bevasizumab) Tedavi Rejimi

FOLFIRI + Bevasizumab, metastatik kolorektal kanserde (mCRC) irinotekan/5-FU/folinik asit kemoterapisini...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında