Yeni araştırmalar, seçici serotonin geri alım inhibitörlerinin (SSRI'ların), şiddete eğilim riskinin artmasıyla ilişkili olduğunu öne sürmektedir; bu, tedavinin kesilmesinden sonra 12 haftaya kadar sürebilen bir etki olarak karşımıza çıkmakta. Ancak araştırmacılar, bulgunun dikkatle yorumlanması gerektiğini söylüyor.

800 binden fazla birey üzerinde yapılan büyük nüfus temelli bir çalışma, bu antidepresanları alanların, ilacı almadığı zamana kıyasla şiddet suçu işleme riskinin genel olarak %2,7 arttığını gösterdi.

Artmış risk SSRI'ları bıraktıktan sonra 12 haftaya kadar devam etti ve sonra tedavi öncesi düzeylere döndü. Risk, daha genç bireylerde ve daha önce şiddet içeren bir suç geçmişi olanlarda daha yüksekti.

İsveç Karolinska Enstitüsü'nden doktora adayı baş yazar Tyra Lagerberg, "Bulgularımız dikkatli bir şekilde yorumlanmalıdır çünkü SSRI ilaçları ve şiddet içeren suçlar arasındaki ilişkinin nedenselliği ne kadar yansıttığını bilmiyoruz. Bulgularımız, bireylerin SSRI ilaçlarını bırakmaları veya klinisyenlerin yararlanabilecekleri ilaçları bırakmaları için bir gerekçe olarak kullanılmamalıdır." dedi.

Çalışma 29 Mayıs'ta European Neuropsychopharmacology dergisinde online olarak yayınlandı.

Önceki endişeler

Yazarların göre, SSRI'lar ve özellikle genç insanlarda yüksek saldırganlık ve şiddet riski arasındaki olası bir ilişki hakkında "endişe" olmuştur, ancak orta yaşlı ve yaşlı erişkinlerde benzer bir risk varsa bu "belirsiz"dir. Ayrıca, şiddet riskinin SSRI tedavisini başlattıktan ve bıraktıktan sonra zaman içinde değişip değişmediği belirsizdir.

Şiddet suçu riskinin SSRI tedavisine başlanmasından ve kesilmesinden sonra yaşa ve zamana göre nasıl değişebileceğini değerlendirmek için araştırmacılar, tedavi içi ve dışı dönemlerde 1000 kişi-yıl başına kesin suç oranlarını hesapladılar ve ayrıca grup içi analizler yaptılar.

Birkaç İsveçli ulusal kayıtlardan türetilen kohort çalışması (aşı, ilaç, çevresel toksin gibi belli bir ajana maruz kalmaları durumunda oluşabilecek farklılıklar temelinde, iki veya daha fazla canlı grubunun seçilerek bunların ne kadarında belli bir hastalık gelişecek ve ne gibi sonuçlar oluşacak diye izlendiği bir bilimsel çalışma çeşidi), İsveç'teki tüm bireylere 1 Ocak 2006 ile 31 Aralık 2013 tarihleri arasında (785.337 kişi; %64,2'si kadın) ortalama 7,3 yıllık bir takip süresi boyunca reçeteli bir SSRI kullandı.

Analizlerde kullanılan bazı değişkenler arasında yaş, yakın zamanda veya daha önce şiddet uygulanmış suçlar, SSRI dışı ilaçların kullanımı, cinsiyet, aile geliri, eğitim, ikamet yeri, doğum ülkesi ve yaşam boyu teşhisler yer almaktadır.

antidepresanların nadir yan etkileri

"Nadir" etki

  • Çalışma grubunun neredeyse tamamı (%99), takip süresi boyunca SSRI tedavisini değiştirmiştir. Bu süre zarfında, tam çalışma grubunun %2,7'si şiddet suçları işlemiştir (5.707.293 kişi yılında 21.203 suç).
  • Erkekler kadınlara göre şiddet içeren bir suçtan daha fazla hüküm giydi (sırasıyla %5,7 ve %1).
  • Ortak değişkenler dikkate alınmadığında tüm yaş kategorilerinde (15 ila 24 yaş arası olanlar hariç) tedavi edilen ve tedavi edilmeyen dönemlerde şiddet içeren suç oranlarının daha düşük olduğu görülmüştür.
  • Bununla birlikte tedavi sonrası ve tedavi dışı dönemlerdeki tehlikeler karşılaştırıldığında ve ortak değişkenler için ayarlandığında, SSRI tedavisi şiddet suçu için "ılımlı bir artış" riski ile ilişkilendirildi (HR, 1.10), özellikle 15-25 ve 25-34 yaşlar için (sırasıyla HR (tehlike oranı), 1,19 ve 1,16).
  • Dahası, çalışmanın daha önceki şiddet suçlarına göre sınıflandıran ileri analizler, şiddet suçu mahkumiyetleri için artmış riskin, suç geçmişi olmayanlara kıyasla, "daha önce suçu olan kişilerle sınırlı gibi" göründüğünü ortaya koymuştur (HR, 1.13'e karşı 1.07).
  • Şiddet suçu tehlikesi, bireylerin ilaçlı ve ilaçsız dönemleri arasında karşılaştırıldığında, tüm çalışma grubunda (HR, 1.26), özellikle 25-34 ve 35-44 yaşındaki hastalarda önemli ölçüde artan bir tehlike vardı (HR, sırasıyla 1.35 ve 1.15).
  • Bireysel Tehlike Oranları, SSRI'nın kesilmesinden sonraki 12 haftaya kadar yüksek kalmıştır (ilk 28 gün içinde HR 1.37 ve 29-84 günlerde HR 1.20). Her ne kadar kadınlar en genç yaş kategorisinde tedavi üzerinde önemli bir tehlike oluştursalar da yaşları arasında daha düşük suç insidansı (oranı) vardı.
  • Benzodiazepinlerle tedavi, ciddi derecede yüksek şiddet suçu tehlikesiyle ilişkiliydi ve SSRI olmayan antidepresanlar ile tedavi, "ılımlı fakat önemsiz derecede yüksek" bir tehlike ile ilişkilendirildi.
  • Aksine, diğer psikotropik ilaçlarla tedavi yüksek risk ile ilişkili değildi.

Hastaları uyarmalı mıyız?

İspanya Barselona Üniversitesi'nden, çalışma hakkında yorum yapan psikiyatri profesörü Dr. Eduard Vieta, şiddet suçu riskindeki artışa sebep olan aracı faktörün SSRI mı, yoksa reçete yazılmasını gerektiren altta yatan zihinsel durum mu hala bilinmediğini söyledi.

Çalışmaya dahil olmayan Vieta, sonuçların "Mahkûmiyet, şiddet veya suçluluk öyküsü olan hastalarda, çok doğru bir tanı ve tedavi yapma ve bu hasta grubunda mümkün olduğunda psikososyal tedaviler için ideal seçim yapma konusuna dikkat çektiğini" belirtti.

Philadelphia, Perelman Tıp Fakültesi, Psikiyatri profesörü Michael Thase, yaptığı açıklamada, bulguları "dikkate almamanın veya açıklamanın kolay olmadığını" söyledi.

Çalışmaya dahil olmayan Thase, "küçük bir bulgu olmasına rağmen, aynı zamanda ciddi bir sorundur" diye devam etti.

Şiddete eğilimde artışa dair bu riskin, intihar düşünceleri veya davranışları riskine benzer şekilde tedavi edilmesi gerektiğini önerdi: "SSRI tedavisi başladığınız hastaları bu riskle ilgili olarak uyarabileceğiniz gibi, önerinizi diğer şiddet içeren davranış türlerini içerecek şekilde genişletebilirsiniz, çünkü bir kişiye kendine zarar verme riskini provoke eden süreç dışsallaşabilir ve aynı süreç başkalarına zarar vermeyi veya şiddet uygulamayı provoke edebilir."

Lagerberg bulgularını doğrulamak ve “klinik uygulamanın değişip değişmeyeceğini ve eğer öyleyse nasıl değişeceğini” bildirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.