Bir polip, vücuttaki bir yüzeyden, genellikle organların boşluklarında gelişen bir doku büyümesidir. Polipler en sık kalın bağırsağın bölümleri olan kolon ve rektumda, kulak kanalında, rahim ağzında bulunur.

Kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanserleri, iyi huylu adenom ve poliplerin bir kısmının zamanla malignleşmesi sonucu başlar. Polipler büyük ya da birden fazla sayıda olduğunda kanserleşme riski daha yüksektir. Kolonoskopi gibi tarama yöntemleri sayesinde, polipler erken dönemde saptanabilmekte ve kolorektal kanserlerin sıklığı azaltılabilmektedir.

Kolorektal (kalın bağırsak) polipler, kalın bağırsağın en iç katmanı olan mukozadan gelişen, yavaş büyüme gösteren ve düşük bir kanserleşme riskine sahip ( < % 1 ) oluşumlardır. Bununla birlikte bu polipler toplumda oldukça yaygın bulunmaktadır ve sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. Polipler kolorektal kanserlere önemli bir yatkınlık sağlamaktadır ve bu sebeple saptandıklarında çıkartılıp uzaklaştırılmalılar.

Tam çıkarılamayan kolorektal polipler

Bazı durumlarda gastroenterologlar, kolonoskopi sırasında polipleri çıkarırken farkında olmadan geride bir miktar neoplastik doku (tümörü oluşturan hücreler) bırakabilmektedir. Araştırmalar, bazen rezeksiyon (çıkarma) kenarlarından alınan biyopsilerin, lezyon gözle görülür bir şekilde çıkarıldıktan sonra bile polip kalıntıları içerdiğini göstermiştir. Ancak tamamlanmamış rezeksiyonun önemi net değildir.

Tamamlanmamış rezeksiyon ile tamamlanmış rezeksiyonun karşılaştırıldığı bir çalışma, takip kolonoskopisi sırasında polip bulunma olasılığının tamamlanmamış kolonoskopide önemli ölçüde arttığını göstermiştir. Çalışmada yer alan Dr. Heiko Pohl, kanıtların, kalıntı polip dokunun neoplastik polip nüksüne (tekrarı) ve buna bağlı olarak da muhtemelen kolorektal kansere sebep olduğu hipotezini güçlü bir şekilde desteklemektedir dedi.

Devam eden yıllarda takip kolonoskopisine devam eden Tamamlanmış Adenom Rezeksiyonu (CARE) çalışmasındaki 166 katılımcı arasında, tam rezeksiyonlu kolon segmentlerine kıyasla poliplerin tam olarak çıkarılmadığı kolon segmentlerinde eş zamanlı neoplazi (tümöral oluşum) daha sık tespit edildi (%52 vs. %23).

Ek olarak CARE çalışmasında tamamlanmamış rezeksiyonları olan kolon segmentlerinin 10 mm veya daha büyük poliplere sahip olma olasılıkları daha yüksekti (%18 vs. %3). Çalışma sürecinde en az bir tamamlanmamış rezeksiyon geçiren 32 katılımcının takiplerinde polip olma olasılığının üç kat daha fazla olduğunu da bulundu. Ancak takip sürecinde kanser veya yüksek dereceli displazi vakası yoktu.

Çalışmaya dahil olmayan, Stanford Üniversitesi Gastroenteroloji ve Hepatoloji Profesörü Dr. Shai Freidland ise “İnsanlar kolonoskopiden sonra neden kansere yakalanır? Belki de tamamen çıkarılmamış bu polipler yüzündendir.” dedi. Friedland, polip kalıntılarının takip muayenelerinde polip olarak ortaya çıkması şaşırtıcı olmamasına rağmen, bu küçük çalışmada bunun açıkça görülmesi için gruplar arası polip nüksündeki farkın “oldukça çarpıcı olması gerekmekte” olduğunu söyledi. Sonuçlar, "tamamlanmamış bir işten sonra kaybolmalarını umut etmekle kalmayıp, polipleri tamamen çıkardığımızdan emin olmak için çabalarımızı iki katına çıkarmaya" ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.

2009 ve 2012 yılları arasında iki akademik tıp merkezinde yürütülen CARE çalışmasında, araştırmacılar, rezeksiyon kenarlarından alınan biyopsilerde neoplastik dokunun varlığına bağlı olarak, görünür şekilde tamamen çıkarılmış neoplastik poliplerin yaklaşık %10’unun yine de tam olarak rezeke edilmediğini buldurlar.

Araştırmacılar, elektrokoter kullanılarak rutin polipektomi sırasında çıkartılan 5 ila 20 mm'lik pedunküle olmayan (sapsız) kolorektal poliplere odaklandı. Tamamlanmamış polip rezeksiyonu olan katılımcılar 1 yıl içinde bir takip muayenesi yaptırmaya teşvik edildi ve tam rezeksiyonları olanlara kılavuza dayalı takip önerileri verildi. Takip analizinde, tamamlanmamış rezeksiyon olanların ilk muayeneye kadar medyan (ortanca) süresi 17 ay ve tam rezeksiyon olanların ilk muayeneye kadar medyan süresi 45 aydı.

“Bu sonuçlar, tam rezeksiyon sağlanmasının önemini vurgulamaktadır, çünkü bu olmazsa sonradan gelişmiş neoplazi tespit riski istatistiksel olarak önemli ölçüde artmaktadır. Genel olarak kısa bir takip süresi içinde tamamlanmamış rezeksiyondan sonra büyük polip boyutu, varsayılan nüks etmiş poliplerin hiçbiri ileri histolojik özellikler içermese bile hızlı büyüme anlamına gelebilir.”

Araştırmacılar, katılımcılar ve poliplerdeki grup içi farklılıkların, gözlemleri karıştırabileceğini belirtti. İlk çalışma bulguları nedeniyle takip kolonoskopileri yapan endoskopistlerin, daha önce tamamlanmamış rezeksiyonları olan kolon segmentlerinde polipler için daha dikkatli bakmış olmaları mümkündür. Ayrıca tespit ve rezeksiyon becerileri ilişkili olmamasına rağmen, daha büyük oranda tamamlanmamış olan rezeksiyona sahip kişilerde endoskopistlerin polipleri gözden kaçırma ihtimalinin daha yüksek olması ve poliplerin daha sonraki takiplerde tespit edilmesi olası gibi durmaktadır.

Friedland, rezeksiyonun amacının polipi tek parça halinde kenar boşlukları ile birlikte çıkarmak olduğunu ancak araştırmacıların polip çıkarma tekniklerinin “mükemmel olmadığını” bildiklerini söyledi. Alanın standart tekniklerini geliştirmeye mi odaklanmalı yoksa etkili ancak uzman olmayan kişiler tarafından yapıldığında önemli perforasyon riski doğuran endoskopik submukozal diseksiyon gibi daha yeni, daha gelişmiş teknikler mi dahil edilmeli sorusu akla geliyor dedi.

Pohl, “Yıllar boyunca sahip olduğumuz en önemli odak noktalarından biri, olası kanseri önlemek için polipleri bulmaktır. Ancak CARE çalışması, polipleri tamamen çıkarmakta iyi bir iş çıkarmadığımızı gösterdi.” dedi. Rutin uygulamada tam rezeksiyonu doğrulamanın bir yolu olmasa bile, uzmanların polipleri tamamen çıkarmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaları gerektiğinin altını çizdi. Bu amaçla, uzmanlar beceri ve tekniklerini de geliştirmeyi hedeflemelidirler. Ayrıca uzman rehberliğinde video değerlendirmelerinin de yardımcı olabileceğini öne süren Pohl, “Yapılan işin kalitesinin değerlendirilmesi hakkında çok ciddi düşünmemiz gerekmektedir.” dedi.