Aspartam, sentetik, besleyici değeri olmayan bir tatlandırıcıdır. 1981'de ABD Gıda ve İlaç İdaresi FDA tarafından kuru gıdalarda kullanımı için onaylanmış ve kullanım onayı 1983 yılında gazlı meşrubatları kapsayacak şekilde genişletilmiştir. O zamandan bu yana, aspartam ve diğer yapay tatlandırıcıların güvenilirliği ve potansiyel faydalarıyla ilgili pek çok farklı tartışma gündemde kalmıştır.

Bu tartışmaların odak noktası da aspartam kullanımının kanser yapıp yapmadığıdır.

Aspartam vücuda alındıktan sonra ne olur?

Ağızdan tatlandırıcı olarak alınan aspartam, mide-bağırsak sisteminde aspartik asit, fenilalanin ve metanole dönüşür. Bu bileşenlerden biri olan metanol, önce formaldehite sonra formik asite dönüşür. Formaldehit, karsinojen olduğu bilinen maddelerden biridir.

Aspartam hakkında Avrupa Kanserojenlik Çalışması ve FDA Beyanı

Avrupa’da sıçanlar üzerinde aspartam için uzun süreli bir kansinojen çalışması başlatılmıştır. Bu sıçanlarda deneysel kanser oluşturulmuş ve hayvanların yarısına, ağırlıkları ile orantılı olarak insanlara benzer dozlarda günlük aspartam verilirken diğer yarısına kontrol grubu olmuştur. Tüketim 8 hafta içinde başladı ve doğal yaşam süreleri boyunca sürdü. Tüm hayvanlara ölümlerinden sonra tam otopsi yapıldı.

Son fare 159. haftada öldü. Aspartam verilen hayvanların erkekleri ve dişileri arasında genel sağkalım arasında bir fark yoktu. Çalışmanın sonucunda aspartam verilen farelerin tümör boyutlarının, kontrol grubuna kıyasla belirgin şekilde daha büyük olduğu sonucu ifade edildi.

FDA bu çalışmadaki verileri gözden geçirdi, daha detaylı inceleme için ek veri talebinde bulundu, fakat talebe rağmen çalışma verisinin sadece bir bölümüne ulaşabildi. Çalışmayı yapan ekip, FDA'nın patoloji bloklarını gözden geçirmesine izin vermedi. Bu nedenle FDA, bu çalışmanın sonuçlarının yeterince güvenilir olmadığına karar verdi.

Toplum temelli epidemiyolojik çalışmalarda aspartam ve kanser riski

1984-1991 yılları arasında beyin kanseri veya sağlıklı hastalar arasında yapılan bir vaka-kontrol çalışmasında; yapay tatlandırıcı aspartam kullanımı ile beyin kanseri arasında bir ilişki bulunmamıştır.

Başka bir araştırmada 50-71 yaşları arasındaki 473.984 kişinin beslenme alışkanlıklarına dair anketleri gözden geçirilmiştir. Bu çalışmada aspartam tüketiminin kanser riski üzerine bir etkisi görülmemiştir. Bununla birlikte günlük yaklaşık 200 mg aspartam tüketenlerin daha fazla diyabet öyküsüne sahip oldukları ve vücut kitle indekslerinin daha yüksek olduğu görüldü. Bu sonuçlar aspartamın diyabet veya obeziteye neden olduğu şeklinde değil, zaten diyabetli veya obez olanların daha fazla aspartam kullandığı şeklinde yorumlanmıştır.

1991 ile 2004 yıllarında İtalya'da yapılan bir çalışmada, aspartam kullanımı ile baş-boyun, yemek borusu (özofagus), kolon, rektum, meme, kadın yumurtalık (over), prostat veya böbrek kanserleri arasında herhangi bir ilişki bulunmadı.

125 bin kişiyi kapsayan başka bir çalışmada ise aspartamlı (diet) gazlı içecek kullanımının erkeklerde non-Hodgkin lenfoma ve multipl miyelom riskini sırasıyla yaklaşık 1.3 ve 2 kat arttığı bulunmuştur. Lösemi riskini ise her iki cinsiyet için 1.4 kat artırmıştır. Ayrıca, daha fazla aspartamlı diet gazlı içecek tüketenlerin riskinin daha fazla bulunduğu not edilmiştir. Erkeklerde riski daha fazla artırmasının sebebi, metonolün formaldehite dönüşmesini sağlayan alkol dehigrogenaz tip-1 enziminin erkeklerde daha aktif çalışması olarak yorumlanmıştır.

Bu dikkat çekici çalışmanın sonuçlarını doğrulamak için 100.442 kişinin 10 yıl takip edildiği “Kanserden Korunma Çalışması-II Beslenme Kohortu” adlı araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada aspartam tüketiminin, non-Hodgkin lenfoma da dahil olmak üzere kan ve kemik iliği (hematolojik) kanserlerinden herhangi birinin riskini artırmadığı görülmüştür.

Sonuç

Birçok çalışma göstermiştir ki yapay tatlandırıcı aspartam tüketimi ile farklı kanserler arasında anlamlı bir ilişki yoktur.

Bununla birlikte şeker yerine tatlandırıcı kullanmanın zayıflamaya yardımcı olmadığı yakın tarihli şu çalışmada ortaya konmuştur.