İnsülinli Kemoterapi nedir? Kanser tedavisinde yeri var mıdır?

İnsülinli Kemoterapi nedir? Kanser tedavisinde yeri var mıdır?

İnsülinli Kemoterapi nedir?

İnsülin destekli kemoterapi; insülinin kemoterapi ilaçlarıyla birlikte kullanılarak, kanser hücrelerine daha fazla kemoterapi ilacının girmesinin sağlanması prensibine dayanan bir yöntemdir. KemoTermi olarak da adlandırılmaktadır. Bu yöntemde daha az kemoterapi ilacı ile daha fazla etkinin sağlandığı ve yan etkilerin de azaldığı iddia edilmektedir. Bu yöntem, herhangi bir yeni ilaç keşfini içermemekte; mevcut kemoterapi ilaçlarının etkinliğini artırmayı hedeflemektedir.

Tarihçesi nasıldır ve hangi durumlar için kullanılır?

İnsülin destekli tedavi yöntemi, ilk kez 1932’de Meksikalı Doktor Donato Perez Garcia tarafından ortaya atılmıştır. Başlangıçta esas olarak sifiliz (frengi) hastalığı için geliştirilen yöntem; sonraları artrit (eklem yangısı), kolit (kalınbağırsak yangısı) ve astımda da denenmiştir. 1939 yılında Meksika Sağlık Bakanlığı, sifilizde insülin destekli tedaviyi araştırılmaya değer bulduğunu belirtmiştir, bununla birlikte aynı dönemde yeni keşfedilen antibiyotiklerin sifilizi çok iyi bir şekilde tedavi etmesi insülinle tedaviyi gözden düşürmüştür. Bunun üzerine kendine çıkış yolları arayan Dr. Perez, 1947 yılında insülinli tedavinin kanserde etkili olduğu iddiasını ortaya atılmıştır. Ancak bu iddiaların kanıtlanmasına yönelik klinik araştırmalar, hakemli dergilerde hiç yayımlanmamıştır. Daha sonra başka araştırma ekiplerince birkaç küçük çalışma yayımlansa da bu iddiaları doğrulayamamıştır.

Etki mekanizması nedir?

İnsülin benzeri büyüme faktörünün (IGF-1) hücrelerin çoğalması, göç etmesi ve tutunmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bazı kanser türlerinde, hücrelerde IGF-1 reseptörlerin aşırı aktif olduğu gösterilmiştir. Bundan hareketle, kanser hücrelerinin insülin ve insülin benzeri büyüme faktörüne (IGF-1) daha duyarlı olduğu iddia edilmektedir.

insulin glukoz uptake etki mekanizmasi 18311

İnsülin, kandaki şekerin (glukoz) hücrelere girişini sağlayan hormondur. Dolayısıyla dışarıdan insülin verildiğinde, insülin kandaki şekerin hücrelere geçişini artırmaktadır. İşte bu yüzden, dışarıdan insülin verildiğinde kanser hücrelerinde IGF-1 algılayıcılarının uyarılıp hücre zarı geçirgenliğinin artacağı iddia edilmektedir. Ayrıca kanser hücrelerinin şekere daha çok ihtiyacının olduğu, bu yüzden zar geçirgenliğinin daha da arttığı öne sürülmektedir. Zar geçirgenliğinin artmasıyla da ilacın kanser hücrelerinin içine daha fazla ulaştığına inanılmaktadır. Böylece normal kemoterapi dozlarının dörtte biri ila onda biri verilerek aynı etkinin, daha az yan etkiyle sağlanabildiği iddia edilmektedir. Ancak şu ana dek bu iddiaların hiçbiri kanıtlanamamıştır ve bilimsel temellere dayandırılamamıştır.

Bir diğer hipoteze göre ise; insülinin hücre döngüsünün S fazını etkileyerek, bu faza özgü etki yapan ilaçlara karşı tümörü daha savunmasız hale getirdiği savunulmaktadır.

İnsülinli kemoterapinin etkilerine yönelik yapılan çalışmaların sonuçları nelerdir?

Literatürde insülin destekli tedavinin kanser hastalarında kullanıma ilişkin yalnızca birkaç küçük çalışma ve vaka sunumu mevcuttur.

İleri evre prostat kanserli 16 hastanın değerlendirildiği bir klinik çalışmada; hastalar 2 gruba ayrılarak farklı kemoterapi ilaçları, insülinle birlikte uygulanmıştır. Sonuçta 6. kürden sonra hastaların 4’ünde hastalığın seyrini gösteren PSA seviyesinde ilerlemenin durduğu, 8’inde kısmi yanıt olduğu, 4’ünde ise ilerleme olduğu görülmüştür. Ancak bu çalışmada insülin her iki gruba da uygulandığından, insüline özgü etkinin değerlendirilmesi mümkün değildir. Ayrıca uygulamanın uzun dönem sonuçları da bilinmemektedir.

Çoklu ilaç direnci olan, ileri evre meme kanserli 30 kadının katılımıyla yürütülen bir başka çalışmada; kadınlar bir gruba yalnızca kemoterapi ilacı metotreksat, bir gruba insülinle birlikte metotreksat, bir gruba da yalnızca insülin verilmek üzere 3 gruba ayrılmıştır. 8 haftanın sonunda yapılan değerlendirmede; insülinle birlikte metotreksat verilen grupta hastalığın daha az ilerlediği, tümörün daha az büyüdüğü görülmüştür. Ancak bu çalışma net bir kanıya varmak için kapsamı ve metodolojisi açısından yetersiz bir çalışmadır. Nitekim çalışmada yaşam kalitesi, sağkalım süresi gibi temel parametreler değerlendirilmemiş, uzun dönem sonuçlar bildirilmemiştir.

Literatürde insülinli kemoterapi yönteminin kullanıldığı birkaç tane de vaka bildirimi mevcuttur. Bu vakalarda birtakım olumlu sonuçlar alınsa da etkinin yalnızca kemoterapi ilacına mı bağlı olduğu, insülinin payının olup olmadığını bilinmemektedir.

Çin’de yapılan bir laboratuvar çalışmasında; insülin, insan yemek borusu kanseri ve akciğer kanseri hücrelerinde kemoterapi ilacı Etoposid’in etkisini artırmıştır. Yine Çin’de yapılan bir başka laboratuvar çalışmasında da; insan endometrium (rahim içi zarı) kanseri hücrelerinde, insülinin kemoterapi ilacı Paklitaxel’in kanser hücrelerini öldürücü etkisini artırdığı belirtilmiştir. İnsan tümör hücreleriyle yapılan bir başka laboratuvar çalışmasında ise; insülin uygulanan tümör hücrelerinin, kemoterapi ilaçlarına duyarlılığında sadece küçük bir fark gözlenmiştir. Zaten bir maddenin ya da yöntemin laboratuvar çalışmalarında etkili olması, onun yalnızca klinik çalışmalarda denenebileceğini gösterir; diğer hücrelere zarar vermeden insan vücudunda da aynı etkiyi yapacağı anlamına gelmez. Aksine laboratuvarda kanser hücresini öldüren belki binlerce maddeden yalnızca birkaçı insan vücudundan da aynı etkiyi yaratabilmektedir.

Önde gelen kanser kuruluşlarından Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi de bu yöntemin, kanser tedavisinde saptanmış olumlu hiçbir etkisinin olmadığını; aksine kan şekerinin aşırı düşmesine neden olarak tehlike dahi yaratabileceğini belirtmektedir.

İnsülinli kemoterapi tamamen zararsız bir yöntem midir?

İnsülinli kemoterapiyi savunanların kullandığı en temel argümanlardan biri de yöntemin tamamen zararsız olduğu, kullanılan ilaçların uzun yıllardır var olan ruhsatlı ilaçlar olduğudur. Bu yöntemde kullanılan insülin ve kemoterapi ilaçlarının ruhsatlı, onaylı ilaçlar olması kullanımında bir sakınca olmadığı anlamına gelmemektedir. İnsülinin kanser ilaçlarının etkinliğini artırmak amaçlı bir kullanım alanı (endikasyonu) yoktur. Bu şekilde kullanımı hekim insiyatifindedir ve belli koşullarda yasak değildir. Ancak elbette bu, sakıncası olmadığı anlamına gelmemektedir.

İnsülinli kemoterapinin yan etkilerinin başında, kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) gelmektedir. Diyabet (şeker hastalığı) olmayan birine insülin vermek, kan şekeri düşüklüğüne neden olarak baş ağrısı, çarpıntı, bilinç kaybı gibi etkilere yol açabilir. Aynı şekilde kan şekerini düşürücü ilaç kullanan şeker hastalarında da kan şekerinin istenen seviyelerden daha aşağılara düşmesine neden olabilir.

Bu yöntemde hastalara, kemoterapi ilaçlarının genellikle standart dozların dörtte biri ila onda biri kadarı verilmesine rağmen, insülin sayesinde aynı etkinin sağlandığı iddia edilmektedir.

Şu ana dek insülinin klinik çalışmalarla gösterilmiş böyle bir etkisi yoktur. Bu yüzden bu yöntem, kişilerin yetersiz tedavi almasına ve dolayısıyla iyileşememesine hatta hastalığın ilerleme göstermesine neden olabilir. Dahası; kemoterapi ilaçlarının bu şekilde düşük dozlarda kullanılması, ilaç direncini artırabilir.

İnsülinin kanser hücrelerinin kemoterapi ilaçlarına geçirgenliğini artırarak, daha düşük dozlarda aynı etkiyi sağlayıp yan etkileri azalttığı iddia edilmektedir. Ancak insülinin kanser hücrelerinde geçirgenliği artırıp, normal hücrelerde artırmadığına dair hiçbir kanıt yoktur. Dolayısıyla insülinin normal hücrelerde de kemoterapi ilaçlarına geçirgenliği artırıp yan etkileri daha da artırması da olasıdır.

Tüm bunlar bir yana, insülinin tümör büyümesini artırması da muhtemeldir. Birçok kanser hücresi, insülin ve insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-1) algılayıcılarını yoğun olarak içermektedir. Bu hücrelerde insülin ve IGF-1’in; hücre bölünmesi, büyümesi ve yayılmasını direkt olarak uyarıyor olması da olasıdır. 2004 yılında önde gelen tıp dergilerinden Lancet’de yayımlanan kapsamlı bir çalışmada; insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-1) ve bu faktörün ana bağlayıcı proteini IGFBP-3’ün kandaki seviyesinin kanser riskiyle ilişkisi değerlendirilmiş ve yüksek IGF-1 düzeylerinin prostat ve meme kanseri, yüksek IGFBP-3 düzeylerinin meme kanseri riskini artırdığı belirtilmiştir.

Peki o zaman ne yapmak gerekir?

Sonuç olarak insülin destekli kemoterapi yöntemi; kanserde herhangi bir olumlu etkisine dair kanıt olmayan, bilimsel temellere dayanmayan, aksine ciddi riskler taşıyan bir yöntemdir. Şu an için önde gelen hiçbir onkoloji kuruluşu da bu yöntemin uygulanmasını desteklememektedir. Bu noktada, hakkında hiçbir bilgi olmayan, tamamen varsayımlara dayanan bir yönteme başvurmak kişinin yaşamı üzerine kumar oynamasından farksızdır. Bazı kişiler, hakkında yeterli bilgi ve kanıt olmayan bu yöntemin en azından terminal dönem kanser hastalarında kullanılabileceğini öne sürmektedir. Ancak burada şuna dikkat etmek gerekir ki; bu yöntem, herhangi bir yeni ilaç keşfini içermemekte; temelde mevcut kemoterapi ilaçlarının daha düşük dozlarda verilerek yan etkilerini azaltmayı hedeflemektedir. Sonuç olarak; şu an için insülin destekli kemoterapi yönteminin hiçbir kanser türünde, hiçbir evre ve hiçbir koşulda kullanımı uygun değildir.

1. Ayre SG, Garcia y Bellon DP, Garcia DP Jr.

Insulin, chemotherapy, and the mechanisms of malignancy: the design and the demise of cancer.

Med Hypotheses. 2000; 55:330-4.

2. Ayre SG, Perez Garcia y Bellon D, Perez Garcia D Jr.

Insulin potentiation therapy: a new concept in the management of chronic degenerative disease.

Med. Hypotheses. 1986; 20:199-210.

3. Holdaway IM, Friesen HG.

Hormone binding by human mammary carcinoma.

Cancer Res. 1977; 37:1946-52.

4. Leroith D, Roberts C.

The insulin-like growth factor system and cancer.

Cancer Lett. 2003; 195:127-37.

5. Memorial Sloan Kettering Cancer Center, Integrative Medicine, About Herbs, Botanicals & Other Products, Insulin Potentiation Therapy. (Accessed october 4, 2017) Available at:

https://www.mskcc.org

6. Benini S, Manara MC, Baldini N.

Inhibition of insulin-like growth factor I receptor increases the antitumor activity of doxorubicin and vincristine against Ewing sarcoma cells.

Clin Cancer Res. 2001; 7:1790-7.

7. Damyanov C, Gerasimova D, Maslev I, Gavrilov V.

Low-dose chemotherapy with insulin (insulin potentiation therapy) in combination with hormone therapy for treatment of castration-resistant prostate cancer.

ISRN Urol. 2012;2012:140182.

8. Lasalvia-Prisco E, Cucchi S, Vázquez J, Lasalvia-Galante E, Golomar W, Gordon W.

Insulin-induced enhancement of antitumoral response to methotrexate in breast cancer patients.

Cancer Chemother. Pharmacol. 2004; 53:220-224.

9. Renehan AG, Zwahlen M, Minder C, O'Dwyer ST, Shalet SM, Egger M.

Insulin-like growth factor (IGF)-I, IGF binding protein-3, and cancer risk: systematic review and meta-regression analysis.

Lancet. 2004; 263:1346-53.

10. Damyanov C, Radoslavova M, Gavrilov V, Stoeva D.

Low dose chemotherapy in combination with insulin for the treatment of advanced metastatic tumors. Preliminary experience.

J. BUON. 2009; 14:711–715.

11. Ayre SG, Perez Garcia y Bellon D, Perez Garcia D Jr.

Neoadjuvant low-dose chemotherapy with insulin in breast carcinomas.

Eur. J. Cancer. 1990; 26:1262-1263.

12. Kern DH, Chien FW, Morton DL.

Selective effects of insulin and hydrocortisone on colony formation and chemosensitivity of human tumors in soft agar.

Int. J. Cancer. 1984; 33:807-812.

13. Vigneri P, Frasca F, Sciacca L, Pandini G, Vigneri R.

Diabetes and cancer.

Endocr. Relat. Cancer. 2009; 16:1103-1123.

14. Goodwin PJ, Ennis M, Pritchard KI et al.

Fasting insulin and outcome in early-stage breast cancer: results of a prospective cohort study.

J. Clin. Oncol. 2002; 20:42-51.

15. Dr. Alberto P. Leon.

English translation of Mexican official document signed September 21, 1939.

(Accessed october 4, 2017) Available at: https://iptq.com

16. Jiao SC, Huang J, Sun Y, Lu SX.

The effect of insulin on chemotherapeutic drug sensitivity in human esophageal and lung cancer cells.

Zhonghua Yi Xue Za Zhi. 2003; 83:195-7.

17. Sha H, Li Y, Du X, Wang H.

Insulin in endometrial carcinoma chemotherapy: a beneficial addition and not a problem.

J Huazhong Univ Sci Technolog Med Sci. 2010; 30:631-7.

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Pulmoner Emboli Nedir? Kanser Hastalarında Neden Artıyor?

Pulmoner Emboli Nedir? Kanser Hastalarında Neden Artıyor?

Pulmoner Emboli Nedir? Pulmoner emboli (PE), genellikle bacaklardaki derin toplardamarlarda oluşan kan pıhtısının (derin ven trombozu) koparak...

Previvor Nedir? Kanser Riskiyle Yaşayanların Hikayesi ve Seçenekleri

Previvor Nedir? Kanser Riskiyle Yaşayanların Hikayesi ve Seçenekleri

Previvor Nedir ve Neden Önemlidir? Kanser, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen bir hastalık olmakla birlikte, bazı bireyler...

İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazm Nedir? Pankreas Kanalında Gizemli Tümör

İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazm Nedir? Pankreas Kanalında Gizemli Tümör

İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazm Neden Önemli? İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazm (IPMN), pankreas kanallarında oluşan ve genellikle iyi...

CA 19-9 Nedir? Kaç Olursa Tehlikelidir ve Pankreas Kanseri ile İlişkisi

CA 19-9 Nedir? Kaç Olursa Tehlikelidir ve Pankreas Kanseri ile İlişkisi

CA 19-9 Nedir? CA 19-9, kanser hücreleri veya bazı sağlıklı hücreler tarafından üretilen glikoprotein yapısında bir moleküldür....

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında