
Kanser, Yaşlanma ve Yaşamın Anlamı Üzerine – Psikososyal Zorluklarla Başa Çıkmak
Onkologlar, uzun yıllar süren eğitimleri boyunca hastalıkları teşhis etme, tedavi etme ve yönetme konusunda uzmanlaşırlar. Ancak, bir hastanın yaşam kaybıyla yüzleşmesine rehberlik etme konusunda genellikle yeterli donanıma sahip olmazlar. Tıp eğitimi, çoğunlukla fiziksel hastalıkların tedavisine odaklanırken, tedavi edilemeyen durumlarda hastalar ve yakınları için duygusal ve psikolojik desteğin nasıl sağlanacağına dair kapsamlı bir içerik sunmaz. Bununla birlikte gerçek anlamda bütüncül bir bakım, yalnızca hastalığı değil, insanı da görebilmeyi gerektirir.
Modern palyatif bakımın kurucusu Dame Cicely Saunders, şu önemli sözleri söylemişti: "Sen, sen olduğun için önemlisin ve hayatının son anına kadar önemli kalacaksın." Bu sözler, insan onuruna yakışır, merhametli bir sağlık hizmetinin temelini oluşturuyor. Umutsuz veya kendini başkalarına yük gibi hisseden hastalar için, onlara yalnızca kim oldukları için değil, yaşamları boyunca başkalarına bıraktıkları izler için de değerli olduklarını hatırlatmamız gerekiyor.
Kanserin ruhsal boyutları yalnızca fiziksel bedeni değil, ruhu da ilgilendirir – kişinin anlam, onur ve sevdikleriyle bağlantı hissini kapsar. Bu boyutlar sayılarla ölçülemez, ancak bir hastanın iyi olma halini derinden etkileyebilir.
Hastalığın Ruhsal Boyutları
Birçok hasta ile yaptığım görüşmelerde, en büyük korkularının yaşamlarını kaybetmek değil, uzun yıllar boyunca yanlarında olan eşlerini ya da – özellikle genç hastalar söz konusu olduğunda – çocuklarını geride bırakmak olduğunu gördüm. Onların acısı çoğu zaman fiziksel olmaktan ziyade, kaçınılmaz bir ayrılığın sessiz hüznüyle yoğrulmuş bir duygusal yük taşıyor.
İleri yaş hastalarım, eşleriyle birlikte çocuk büyütmüş, torunlarının ilk adımlarına tanıklık etmiş ve hayatın günlük akışı içinde huzur bulmuş bireylerdi. Ancak çoğu, ailesine yük olmak istemediği için endişelerini dile getirmiyor, duygularını içine atıyordu. Dışarıdan bakıldığında bu duruş, bir tür direnç ya da kabulleniş gibi görünebilir. Oysa bu bakış açısı, onların yaşadığı derin manevi ve duygusal acıyı göz ardı etmek anlamına gelir.
Bu hastaların ihtiyaç duyduğu destek, yalnızca fiziksel belirtilerin hafifletilmesiyle sınırlı değildir. Onlar için asıl önemli olan, anlam duygusunu yitirmemek ve tedavi sürecinde onurlarını koruyabilmektir. Ancak mevcut sağlık sistemimiz, verimlilik ve finansal kazanımları önceleyerek hastalığın manevi boyutunu göz ardı etmeye eğilimlidir. Terminal dönem hastalarının anlam arayışı, sevdikleriyle kurdukları bağlar ve hayatın ötesine uzanan düşünceleri, çoğu zaman tıbbi protokollerin ve istatistiklerin gölgesinde kalıyor. Oysa gerçek bir sağlık hizmeti, yalnızca bedenleri değil, ruhları da görebilmelidir.
Empatiye Değil, Verilere Dayalı Kararlar
Psiko-onkoloji, ileri evre kanser hastalarına bu zorlu süreçte rehberlik edebilecek değerli bir alan olmasına rağmen, sağlık sisteminde yeterince desteklenmemektedir. Psikososyal bakım ekipleri, finansal kısıtlamalar ve kaynak eksikliği nedeniyle pek çok hastaya ulaşamıyor. Hastalarla birebir temas kurmayan, onların acılarını yakından görmeyen yöneticiler, kaynak tahsisini empatiyle değil, finansal tablolar üzerinden yapıyor. Öte yandan, hastalar ve bakım veren yakınları genellikle tedavi sürecine o kadar odaklanıyor ki, psiko-onkolojik desteğin kendileri için ne kadar önemli olduğunun farkına varamıyorlar.
Oysa birçok ileri evre veya terminal dönem kanser hastası için psiko-onkoloji ve manevi bakım, aldığı kemoterapiden bile daha büyük bir anlam taşıyabilir. Kemoterapi her hastanede bulunabilir; ancak psikososyal destek ekipleri, özellikle devlet hastanelerinde son derece sınırlıdır. Oysa kemoterapi, hastaların kanserle başa çıkmasına ya da iç huzur bulmasına yardımcı olamaz. Bu noktada devreye psiko-onkolojik destek ve sanat terapileri girebilir. Bu tür yaklaşımlar, hastalar ve yakınlarına korkularını paylaşma, ayrılığı kabullenme ve sevdiklerinin yokluğunda hayatlarını nasıl şekillendireceklerini düşünme fırsatı sunar. Gerçek anlamda şefkatli bir sağlık hizmeti, yalnızca hastalığı değil, insanın bütün varlığını gözetmelidir.
Sadece Hayatta Kalmak Değil, Anlam Bulmak
Sonunda, hastaların tanısı veya hastalığın ne kadar ilerlediği değiştirilemeyebilir, ancak onların son günlerini şekillendirmesine yardımcı olabiliriz. Yaşamını ve geride bıraktığı sevdiklerini onurlandırarak veda etmesini sağlayabiliriz. Bunun için sağlık sistemimizi dönüştürmemiz gerekiyor – psiko-onkolojiyi entegre etmeli, sağlık hizmetlerinde manevi boyutları kucaklamalı ve hastaları yalnızca tanılarından ibaret görmemeliyiz.
Kanser ve yaşlanma, yalnızca hayatta kalmakla ilgili değildir; onur, anlam ve kaçınılmaz olanla zarafetle yüzleşme cesaretiyle ilgilidir. Hastalığın manevi boyutlarını kabul etmek, hastaların son günlerinde onlarla birlikte yürümemize, hastalıklarını tedavi etmemize ve onlara anlam, huzur ve rahatlık bulmaları için yardımcı olmamıza olanak tanır. Ve işte bu, en çok önemli olan bakım biçimidir.
1. Holland JC: Distress screening and the integration of psychosocial care into routine oncologic care. J Natl Compr Canc Netw 11(5 suppl):687-689, 2013.
2. Chochinov HM: Intensive caring: Reminding patients they matter. J Clin Oncol 41:2884-2887, 2023.
3. Sedhom R, Bates-Pappas GE, Feldman J, et al: Tumor is not the only target: Ensuring equitable person-centered supportive care in the era of precision medicine. Am Soc Clin Oncol Educ Book 44:e434026, 2024.
4. Holland J, Weiss T: The new standard of quality cancer care: Integrating the psychosocial aspects in routine cancer from diagnosis through survivorship. Cancer J 14:425-428, 2008.
5. Bruera E: Relieving physical and psychosocial pain in patients with cancer: The search for enlightened academic medical leaders. JAMA Oncol 5:1401-1402, 2019.
6. Sulmasy DP: Physicians, spirituality, and compassionate patient care. N Engl J Med 390:1061-1063, 2024.
7. Sedhom R, Kamal AH: Is improving the penetration rate of palliative care the right measure? JCO Oncol Pract 18:e1388-e1391, 2022.