Kanserin Son Döneminde Hastalığın Seyrinin Farkında Olmak Ya Da Olmamak!
Son dönem kanser hastalarının, tıp dilinde prognoz olarak adlandırılan hastalık gidişatını bilip bilmediklerinin sorgulandığı ve prognoz farkındalığının hastalık sürecine etkileri üzerine değerli bir çalışma yayımlandı.
The Oncologist adlı bilim dergisinde yayımlanan çalışmada, onkoloji dilinde "terminal" olarak adlandırılan son dönem kanser hastalarının %40’tan fazlasının, yani yarıya yakınının hastalıklarının seyri hakkında yeterli bilgi ve farkındalığa sahip olmadığı olmadığı görüldü. Ülkemizde bu oranın daha yüksek olduğunu düşünüyoruz.
Kötü prognoz ile yüzleşme konusunda isteksizlik, gereksiz tedavilere ve özellikle yaşamın son döneminde çok önemli olan palyatif bakımın aksamasına neden olmaktadır. Ayrıca kalan sürecin daha travmatik ve stresli geçmesinde de bu durumun payı büyüktür. Bu yüzden hastalarda tanı ve prognoz üzerine doğru bilincin oluşması kanser araştırmalarında üzerinde sıkça durulan bir konudur. Çünkü gereksiz tedavileri önlemenin ve yaşam kalitesini artıracak bakıma odaklanabilmenin en önemli koşulu budur.
Hastanın kötü prognoz ile yüzleşme konusunda gönülsüz olmasına saygı duyulmalıdır. Ancak doğru bir şekilde prognozun bilinmesi yönünden hasta hazırlanmalıdır.
Bu Çalışmada Hastalar Çalışmanın Başında Hastalık Seyrini Farkındalıklarına Göre 4 Gruba Ayrılmışlar
- prognozu bilmeyen ve öğrenmek istemeyen grup (%8),
- bilmeyen ama öğrenmek isteyen grup (%17),
- pronozu bilen ve yetersiz farkındalığı olan grup (%15) ve
- prognozu bilen ve yeterli farkındalığı olan grup (60)
Matematiksel bir model kullanılarak bulunduğu farkındalık kategorisinden diğer kategoriye geçmesi olasılığını hesaplanmış. Çalışma boyunca hastaların prognoz farkındalığında değişiklik olmadığı ama olayı daha fazla anlama yönünde davranma eğiliminde değişiklik olduğu görülmüş. Çalışmanın başlanıcında hastaların %60’ının doğru derecede farkındalığı olduğu, %15’inin yetersiz farkındalığı olduğu, %17’sinin prognozu bilmediği ama öğrenmek istediği, sadece %8’inin hem bilmediği hem öğrenmek istemeyen grupta olduğu görülmüş.
Prognozu bilmeyen ve bilmek istemeyen grubun diğer farkındalık kategorilerine ilerlemelerinin en düşük olasılıkta olduğu görülmüş. Ölüme çok yakın dönemde hastaların %82’sinin yeterli farkındalığa ulaştığı, %18’inin hala yeterli derecede farkında olmadığı %3.6’sının tamamen inkarda olduğu bulunmuş. Bu hastalar için ölüme dair hazırlık söz konusu olamamaktadır.
Çalışmadan elde edilen bulgulara göre onkologlar her hastaya uygun bir şekilde ve mümkün olduğu kadar kısa sürede prognoz hakkında konuşmalıdır. Elbetteki terminal dönem kanser hastalarının doğru farkındalığının oluşması için belli bir süreye ihtiyaç vardır. Bu bağlamda prognoza dair farkındalığının doğru zamanda oluşabilmesi adına hekim prognoz bilgilendirmesine erken başlamalıdır.
Bu çalışma Tayvan’ da yapılmış olup, burası prognozun hastadan ziyade hastanın ailesine açıklandığı ve hastaya ne kadarının söyleneceğinin ailenin seçimine bağlı olduğu yerdir. Ülkemizin de dahil olduğu birçok ülkede durum benzer şekilde gelişmektedir.
Dünyadaki birçok kanser doktoru prognoz hakkında konuşmak için küratif (tam şifa sağlayan) tedavilere devam etmenin yararı olmadığı zamana kadar veya hasta ve yakınları bilgi almak isteyene kadar beklemeyi tercih etmektedir. Ancak bu konuda uygun zamanlamanın yapılamaması istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir. Hastaların “yaşam sonu bakım” kararlarını tutarlı bir şekilde verebilmeleri için bilişsel olarak yeterli durumda olmaları gerekmektedir. İlerlemiş kanserin tanısı koyulduktan sonra mümkün olan en kısa sürede prognoz bilgilendirilmesinin yapılması önerilmektedir.
Chen Hsiu Chen, Fur-Hsing Wen, Ming-Mo Hou et. al.
Transitions in Prognostic Awareness Among Terminally Ill Cancer Patients in Their Last 6 Months of Life Examined by multi-state Markov Modeling.
The Oncologist, July 2017.