Lenfoma, Lenf Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavisi nasıldır?

Lenfoma, Lenf Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavisi nasıldır?

Lenfoma (Lenf Kanseri) Nedir?

Lenfoma, bağışıklık (immün) sisteminin lenfosit adı verilen hücrelerinde başlayan bir kanser grubuna verilen addır.

En basit tanımı ile lenfoma, lenf sisteminin kanserdir.

Bu hücreler lenf nodlarında, dalakta, timusta, kemik iliğinde ve vücudun diğer bölümlerinde bulunur. Lenfomalar, uygun tedavilerle iyileşme şansının yüksek olduğu kanser türlerindendir. Halk adında bilinen adı ile “lenf kanseri”dir.

Lenfoma (lenf kanseri) ile ilgili detaylı bilgi vermeden önce, konunun daha iyi anlaşılması için sizlere bu hastalığın ortaya çıktığı sistem olan lenf sistemi hakkında kısaca bilgi vereceğiz.

lenfatik sistem nedir lenf nodlarinin dagilimi ve anatomisi istasyonlari 297672

Lenf Sistemi

Lenf sistemi bağışıklık sistemimizin bir parçasıdır. Bağışıklık sistemi vücudumuzun enfeksiyonlarla ve hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur.

Lenf sistemi büyük oranda lenfosit adı verilen hücrelerden oluşur. Lenfositler bir çeşit beyaz kan hücresidir. İki çeşit beyaz kan hücresi vardır:

  • B lenfositleri (B hücreleri): B hücreleri antikor adı verilen proteinler üreterek vücudun virüs ve bakteri gibi yabancı yapılara karşı korunmasına yardımcı olurlar.
  • T lenfositleri (T hücreleri): T hücrelerinin çeşitli türleri vardır. Bazı T hücreleri virüsleri, bakterileri ve vücuttaki anormal hücreleri yok eder. Diğer T hücreleri, bağışıklık sistemindeki diğer hücrelerinin aktivitesini kontrol eder.

Vücutta lenf dokularının bulunduğu bölgeler sırasıyla şöyledir:

  • Lenf bezleri: Lenf bezleri lenfositlerin ve diğer bağışıklık sistemi hücrelerinin oluşturduğu fasulye büyüklüğünde bezlerdir. Göğüs, karın ve alt karının içi dahil olmak üzere vücudun her yerinde bulunurlar. Bu bezler lenfatik damarlar yoluyla birbirlerine bağlanmışlardır.
  • Dalak: Dalak vücudun sol tarafında, alt kaburga kemiklerinin altında bulunan bir organdır. Dalak lenfositleri ve diğer bağışıklık sistemi hücrelerini üretir. Aynı zamanda hasarlı kan hücrelerini, bakterileri ve hücre artıklarını temizler.
  • Kemik iliği: Kemik iliği belli bazı kemiklerin içinde bulunan bir dokudur. Yeni kan hücreleri (lenfositler dahil) burada oluşturulur.
  • Timüs bezi: Timüs bezi, göğüs kemiğinin (iman tahtası) üst kısmının altında ve kalbin önünde bulunan küçük bir organdır. T hücrelerinin gelişmesinde önemli rol oynar.
  • Adenoidler (daha küçük lenf bezleri) ve bademcikler: Bu dokular boğazın arkasında bulunurlar. Nefesle alınan veya yutulan bakterilere ve/veya virüslere karşı antikorlar üretirler.
  • Sindirim sistemi: Mide, bağırsaklar ve pek çok diğer organda da lenf dokusu bulunur.

Lenfoma her yaşta olabilir fakat gençlerde en sık rastlanan kanser türüdür. Genellikle tedavi edilebilir ve pek çok insan teşhisten sonra uzun süre yaşayabilir. Lenfomanın ilk belirtisi çoğunlukla lenf bezlerinde şişlik ve sertliktir.

İlgili konu: Lenf Nodu Nedir, Nerelerde Bulunur ve Neden Şişer?

Lenfoma Türleri Nelerdir?

Lenfoma, Hodgkin lenfoma ve non-Hodgkin lenfoma olmak üzere iki ana tipe ayrılır ve her biri 70'den fazla alt tipe sahiptir.

Lenfomanın iki ana tipi vardır:

  • Hodgkin (Hoçkin okunur) Tipi Lenfoma
  • Hodgkin Olmayan Tip Lenfoma (Non-Hodgkin Lenfoma)

Hodgkin olmayan tipte lenfoma, diğer tüm lenfomalara verilen genel isimdir. Yüksek dereceli veya düşük dereceli olabilir. Bu derece, tıbbi dilde “grad” olarak ifade edilir ve yüksek gradlı kanserler genel olarak daha agresif bir hastalık gidişatına sahiptir. Lenfomanın derecesi, tedavi seçiminde ve hastalığın ilerleyişinin tahmininde rol alır.

Hodgkin tipi lenfomada kanser hücreleri genellikle B lenfositlerinin anormal bir türüdür. Bu anormal türe Reed-Stenberg hücreleri adı verilir. Hodgkin lenfomanın pek çok alt tipi vardır. Bu alt tipler hücrelerin mikroskop altında incelenmesiyle ayırt edilir. Fakat, vakalar genellikle “klasik” Hodgkin’dir.

Hodgkin tipi lenfoma her yaşta olabilir. Daha çok erkekleri etkiler ve genellikle tamamen tedavi edilebilir.

Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomaların birçok alt tipi vardır. İşte en yaygın olanları:

Hodgkin Lenfoma Alt Tipleri:

  1. Klasik Hodgkin Lenfoma: Bu, Hodgkin lenfoma vakalarının çoğunu oluşturur ve dört alt tipe ayrılır:
    • Nodüler skleroz Hodgkin lenfoma
    • Mikst hücreli Hodgkin lenfoma
    • Lenfosit zengini Hodgkin lenfoma
    • Lenfosit yoksunu Hodgkin lenfoma
  2. Nodüler Lenfosit Hakim Hodgkin Lenfoma: Bu, Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %5'ini oluşturur ve genellikle daha yavaş ilerler.

Non-Hodgkin Lenfoma Alt Tipleri:

  1. Diffüz Büyük B-Hücreli Lenfoma (DLBCL): Bu, non-Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %30'unu oluşturur ve en yaygın alt tipdir.
  2. Foliküler Lenfoma: Bu, non-Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %20'sini oluşturur ve genellikle yavaş ilerleyen bir hastalıktır.
  3. Mantle Hücreli Lenfoma: Bu, non-Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %6'sını oluşturur ve genellikle agresif bir hastalıktır.
  4. Marginal Zone Lenfomalar: Bu, non-Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %5-10'unu oluşturur ve genellikle yavaş ilerler.
  5. Küçük Lenfositik Lenfoma (SLL): Bu, non-Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %5'ini oluşturur ve genellikle yavaş ilerleyen bir hastalıktır.
  6. Burkitt Lenfoma: Bu, non-Hodgkin lenfoma vakalarının yaklaşık %1-2'sini oluşturur ve çok hızlı ilerleyen bir hastalıktır.

Bu alt tipler, lenfoma hücrelerinin mikroskop altında nasıl göründüğüne, hangi genetik değişikliklere sahip olduklarına ve vücutta nerede bulunduklarına göre belirlenir. Her alt tipin kendine özgü bir tedavi yaklaşımı vardır ve bazıları daha agresif olabilirken, diğerleri daha yavaş ilerleyebilir.

Türkiye Lenfoma İstatistikleri

2020 yılında Türkiye'deki lenfoma vakalarına dair istatistikler aşağıdaki gibidir:

  • Non-Hodgkin Lenfoma: 2020 yılında yeni vaka sayısı 6,237 olmuştur. Bu, tüm kanser vakalarının %2.7'sini oluşturur. Aynı yıl içinde Non-Hodgkin Lenfoma nedeniyle yaşam kaybı sayısı 3,067 olmuştur. Bu, tüm kanser ölümlerinin %2.4'ünü oluşturur. 5 yıllık prevalans (tüm yaş grupları için) 18,873'tür.
  • Hodgkin Lenfoma: 2020 yılında yeni vaka sayısı 1,520 olmuştur. Bu, tüm kanser vakalarının %0.65'ini oluşturur. Aynı yıl içinde Hodgkin Lenfoma nedeniyle ölüm sayısı 378 olmuştur. Bu, tüm kanser ölümlerinin %0.30'unu oluşturur. 5 yıllık prevalans (tüm yaş grupları için) 5,445'tür.

Bu bilgilere bakıldığında Türkiye’deki tüm lenfoma hastalarının yaklaşık %20’sini Hodgkin Tipi Lenfoma, yaklaşık %80’inin de Hodgkin Olmayan Tip Lenfoma hastası olduğu görülür. Tüm yaş gruplarında kadın ve erkeklerdeki Hodgkin Olmayan Tip Lenfoma yüzdelerine bakıldığında, bu yüzdelerin hemen hemen aynı olduğu görülür (erkeklerde %3, kadınlarda %2,8). İstatistiklere göre Türkiye’de lenfoma yaklaşık olarak her 10,000 kişiden 2’sini etkilemektedir.

Lenfomanın, Lenf Kanserinin Sebebi Nedir?

Lenfomaya neyin sebep olduğu her zaman tam olarak bilmemekle birlikte araştırmacılar, lenfomanın ortaya çıkma olasılığını artıran bazı risk faktörlerini belirlemişlerdir:

Hodgkin Olmayan Tipte Lenfoma

  • Yaş: Pek çok Hodgkin olmayan tipte lenfoma 60 yaş ve üstü bireylerde görülür. ABD’de ortanca tanı alma yaşı 67’dir.
  • Cinsiyet: Cinsiyetler arasında farklı tipte Hodgkin olmayan tipte lenfoma görülme sıklığı değişkenlik gösterir.
  • Ülke ve etnik köken: Bu hastalık gelişmiş ülkelerde daha yaygındır.
  • Zararlı kimyasallar ve radyasyon: Tarımda kullanılan bazı kimyasallarla ve nükleer radyasyona maruz kalmayla bağlantı bulunmuştur.
  • İmmün yetersizlik: Örneğin, organ nakli veya HIV enfeksiyonuyla ortaya çıkan bağışıklık sistemi baskılanması.
  • Otoimmün hastalıklar: Bu tür hastalıklarda bağışıklık sistemi vücudun kendi hücrelerine saldırır.
  • Enfeksiyon: Bazı viral ve bakteriyel enfeksiyonlar lenfomaya yakalanma riskini artırır. Helikobakter enfeksiyonuyla ve Epstein-Barr virüsüyle (glandüler ateşe neden olur) bağlantı bulunmuştur.

Hodgkin Tipi Lenfoma

  • Enfeksiyöz mononükleoz: Epstein-Barr virüsüyle ortaya çıkan enfeksiyon
  • Yaş: En fazla etkilenen iki yaş grubu vardır: 20’lerindeki insanlar ve 55 yaş üstü insanlar
  • Cinsiyet: Erkeklerde biraz daha sık görülür.
  • Ülke: Sıklıkla Amerika, Kanada ve Kuzey Avrupa’da görülür; Asya’da daha az rastlanır.
  • Aile: Eğer kardeşlerden birinde bu hastalık varsa risk biraz daha yüksektir. Kardeşler ikizse risk daha da yüksektir.
  • Refah Seviyesi: Yüksek sosyoekonomik statüde olan insanlar daha fazla risk altındadır.
  • HIV Enfeksiyonu

Lenfoma, Lenf Kanseri Belirtileri Nelerdir?

lenfoma lenf kanseri belirtileri nelerdir 67965

Lenfomanın belirtileri basit viral hastalıkların (soğuk algınlığı gibi) belirtilerine benzerdir ve bu benzerlik teşhisinin gecikmesine neden olabilir. Lenfomayla basit viral hastalıkların farkına bakıldığında, lenfoma belirtileri, bir viral enfeksiyonun normal seyrinden daha uzun sürelidir.

Belirtiler arasında genellikle lenf bezlerinin ağrısız şişkinliği görülür. Bu şişkinliker genellikle boyun ve koltukaltı gibi bu bezlerin yüksek miktarda bulunduğu yerlerde olur. Şişikinlik kasık veya karında da olabilir. Bazı insanlarda da vücudun hiçbir bölgesinde şişkinlik görülmez.

Bu belirti sizlere tanıdık gelmiş olabilir, çünkü boyundaki lenf bezleri enfeksiyonlar (soğuk algınlığı gibi) sırasında şişer; fakat bu şişkinlik hastalık iyileşince ortadan kaybolur. Lenfomada ise bu şişkinlik kaybolmaz.

Şişmiş lenf bezleri organlara, kemiklere ve vücudun diğer yapılarına baskı yaparak acı veya ağrıya sebep olabilir. Fakat bu ağrılar, daha basit sebeplerden oluşan ağrılarla benzerlik gösterdiği için teşhisi zorlaştırır.

Lenf bezleri şişen ve kısa bir süre sonra iyileşmeyen kişiler doktora başvurmalıdır!

Lenf bezleri vücudun bağışıklık sistemindeki lenfatik sistemin bir parçasıdır. Vücudun her yerinde bulunur. Fakat lenfoma kaynaklı şişkinlik fark edilebilir seviyededir.

Lenfoma hastalarında görülen diğer belirtiler

  • Bacaklarda ve bileklerde şişkinlik
  • Karın ağrısı ve karında şişkinlik
  • Gece terlemeleri ve ateş
  • İştah ve kilo kaybı
  • Titreme
  • Normal olmayan kaşıntı
  • Bitkinlik
  • Acı veya normalde olmayan fiziksel his
  • Normal olmayan yorgunluk/enerjide azalma
  • Kronik öksürük
  • Nefes darlığı
  • Bademciklerin şişmesi
  • Baş ağrısı

Ağrılı belirtiler lenfomanın erken safhalarında normalde görülmez. Aslında şişmiş ve ağrılı lenf bezlerine eşlik eden diğer enfeksiyon belirtileri genellikle aktif bir enfeksiyonun belirtileridir.

Lenf bezlerinin ağrısız şişkinliği lenfomada sıkça görülür. Şişkinliğe eşlik eden ağrı, güçsüzlük, felç veya diğer belirtiler sadece şişen bir lenf bezi belkemiğine veya omurilikteki sinirlere baskı yaptığında ortaya çıkar.

Bu belirtilere sahip kişiler derhal tıbbi yardım almalıdır.

Bazı kişilerde alkol alımı lenf bezi ağrısını tetikler.

Lenfoma lenf bezlerinde ortaya çıkan bir kanserdir fakat lenfatik sistem yoluyla vücudun diğer bölgelerine hızla yayılabilir. Kanserli lenfositler diğer dokulara yayıldıkça vücudun enfeksiyonlara karşı savunma kabiliyeti azalır.

Lenfoma pek çok farklı belirti verebilir. Bu belirtiler başka hastalıkların belirtileriyle de benzerlik gösterebilir. Bu belirtileri bir doktora danışmak sizin için yararlı olacaktır.

Lenfoma Nasıl Yayılır?

Lenf dokuları vücudun tamamında birbirleriyle bağlantılı olduğu için, kanser hücreleri bulundukları yerden diğer dokulara kolaylıkla yayılabilirler; bu dokulara lenf dışı dokular da dahildir.

  • Hodgkin tipi lenfomada bu yayılma genellikle sıralı olur: hastalık sırayla bir lenf bezinden diğerine sıçrar.
  • Hodgkin olmayan tip lenfomada ise tümörler farklı lenf bezlerinde ortaya çıkabilir, bazı lenf bezleri atlanabilir.

Lenfoma Teşhisi Nasıl Konur? Hangi Testler Yapılır?

Lenfoma Teshisi Nasil Konur Hangi Testler Yapilir 509882

Lenfoma için şu anda aktif bir tarama programı bulunmamaktadır. Lenfoma teşhisi belirtilere sahip kişilerin doktora başvurmasıyla konmaktadır. Belirtilerin diğer enfeksiyon hastalıklarının belirtileriyle benzer olmasından dolayı doktorlar lenfomanın erken safhalarını basit enfeksiyonlarla karıştırabilmektedir.

Belirtiler iyileşmezse hastalar tekrar doktora başvurmalıdır.

Bir hastada belirtiler olduğu zaman doktorlar lenfoma varlığını araştırır.

Doktorlar lenfoma varlığını araştırmaya bir “şikayet öyküsü” alarak başlarlar- belirtilerin diğer hastalıklar yüzünden olabilecek açıklamalarını elemek için sorular sorarlar.

Soruların içeriği şu şekilde özetlenebilir:

  • Olası risk faktörleri
  • Aile geçmişi
  • Diğer tıbbi durumlar

Lenfomadan şüphelenilen tüm durumlarda bu soruları fiziksel muayene izler. Fiziksel muayenede vücutta şişmiş lenf bezleri olabilecek alanlar elle dokunularak incelenir. Doktor dalak ve karaciğeri muayene etmek için karnı da dokunarak muayene edebilir.

Fiziksel muayene sırasında doktor lenf bezlerinin yakınında enfeksiyon belirtileri arar. Çünkü çoğu durumda şişkinliğin sebebi enfeksiyondur. Doktor vücudun belli bölgelerinde şişmiş lenf nodu arar.

Bu bölgeler şunlardır:

  • Çene
  • Boyun
  • Bademcikler
  • Kasık
  • Koltukaltı
  • Omuzlar
  • El bilekleri

Lenfoma Nasıl Sınıflandırılır?

Lenfoma kompleks bir hastalıktır, fakat sınıflama doktorlara tedavi için en iyi yolu belirlemelerinde kolaylık sağlar.

Geçmiş yıllarda bazı farklı sınıflandırma sistemleri tanımlanmıştır. En sık kullanılan sistem Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından oluşturulmuştur. Bu lenfoma sınıflandırma sistemi doktorlara lenfoma ile ilgili ortak bir standart sağlar.

Lenfoma Dereceleri (grad) Nelerdir?

Sınıflandırmadan sonra lenfomanın derecesi belirlenmelidir. Lenfomanın derecesi tümörün ne derece agresif olduğunu belirler ve tümörün nasıl davranacağını tahmin eder.

İnceleme yapacak patoloğun dikkat ettiği noktalar şunlardır:

  • Biyopside görülen hücrelerin çeşidi
  • Bu hücrelerin fonksiyonu ve büyüme hızı
  • Hücrelerde gözlemlenebilecek herhangi bir özgün karakter ve diğer faktörler
  • Düşük dereceli lenfoma yavaş büyür (indolen olarak da adlandırılır). Orta veya yüksek dereceli lenfoma ise agresiftir ve hızlı büyür.

İndolen (yavaş seyirli) tipte lenfomalar şunlardır:

  • Foliküler lenfoma
  • Küçük lenfosit hücre tipli lenfoma
  • MALT türü lenfoma
  • Nodal marjinal bölge B hücresi lenfoması
  • Lenfoplazmasitik lenfoma
  • Anaplastik büyük hücre lenfoması, birincil deriyi etkileyen tip (bu lenfoma türü aynı zamanda agresif bir lenfoma da olabilir)

En sık görülen agresif lenfoma türü Diffüz Büyük B Hücreli Lenfomadır (DLBC).

Diğer agresif lenfoma türleri şunlardır:

  • Burkitt Lenfoması
  • Lenfoblastik Lenfoma
  • Hepatosplenik (karaciğer ve dalakla ilgili) Gama/Delta T Hücresi lenfoması
  • Cilt altında görülen Panikülit Benzeri T Hücresi Lenfoması
  • Enteropati Tipli Bağırsağa Özgü T Hücresi lenfoması
  • Yetişkin T Hücresi Lenfoması/Lösemisi (HTLV1+)
  • Anaplastik Büyük Hücre Lenfoması, Birincil Sistemik Tipi
  • Agresif Doğal Öldürücü Hücre Lenfoması

Biyopsi ve Laboratuvar Testleri

Eğer bir hastada lenfoma şüphesi varsa (örneğin şişkinlik enfeksiyon şüphesinin ortadan kalkmasına rağmen geçmiyorsa), biyopsi ile sorunun ne olduğunun ortaya çıkarılması gerekir. Biyopsi, lenf bezinin veya lenf dokusundan bir parçanın cerrahi veya girişimsel radyolojik yöntemlerle alınmasıdır. Alınan parça daha sonra mikroskop altında incelenir.

Biyopsi aynı zamanda lenfomanın türünü tespit eder. Böylece hastalık gidişatının tahmin edilmesinde ve tedavide yol gösterir.

Biyopsinin en sık yapılan türleri şunlardır:

  • Tam (eksizyonel) Biyopsi – operasyonu gerçekleştiren cerrah lenf bezinin tamamını alır.
  • Kısmi Biyopsi – operasyonu gerçekleştiren cerrah veya girişimsel radyolog şüphelenilen lenf tümörünün sadece bir kısmını alır.

Biyopsi operasyonları operasyonun yapıldığı bölgeye bağlı olarak lokal anesteziyle, yatıştırıcıyla veya genel anestezi ile yapılır.

Bu süreçte ayrıca diğer testler kan testleri de çalışılır.

Eğer biyopsiye bakılarak lenfoma teşhisi konduysa, kanserin aşamasını belirlemek için ileri testler yapılır. Bu testler hastalığın diğer dokulara yayılıp yayılmadığını anlamak amacıyla yapılır.

Lenfomanın seviyesinin belirlendiği testler, aşağıdaki seçeneklerden bir ya da birkaçını içerir:

  • Kan testleri – tam kan sayımı (CBC), beyaz kan hücresi sayımı, protein seviyeleri, karaciğer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyonu testleri, ürik asit seviyeleri, enflamatuvar marker’lar ve laktat dehidrojenaz (LDH) seviyesi incelemeleri bu gruptadır.
  • Biyopsi – kandan hücre örneği alınır ve mikroskop altında bakılır. Biyopsi sonuçları teşhiste ve lenfomanın sınıflandırılmasında anahtar niteliği taşır. Yapılan biyopsi tümörün B hücresi kaynaklı mı T hücresi kaynaklı mı olduğunu bulur (B hücresi kaynaklı tümörler daha sık görülür). Biyopsi aynı zamanda patoloğa hastada görülen Hodgkin olmayan lenfoma tipini bulmasında yardımcı olur.
  • Tomografi – göğüste, karında ve alt karında (bazen kontrast madde kullanılarak) tümör olup olmadığına bakmak için yapılır
  • MR – dokuların detaylı taraması için çekilir
  • PET taraması lenfomanın yayılımı en iyi gösteren görüntüleme yöntemidir. Radyoaktif belirteçler kullanır.
  • Kemik iliği biyopsisi – bazı durumlarda yapılır. Kemik iliğinde lenfoma hücresi olup olmadığına bakılır.
  • Spinal Tap – lokal anestezi altında uzun, ince bir iğne ile omurilikten sıvı alınır. Bu sıvıda lenfoma hücresi olup olmadığına bakılır.

Tüm bu testler kanseri tanılayan ve tedavi eden ekibin hastalığın tipini ve derecesini belirlemesini sağlar. Onkologlar tüm kanser tipleri için derecelendirme sistemleri kullanır.

Lenfomanın Evreleri (hastalık yayılım aşamaları) Nelerdir?

lenfomanin evreleri hastalik asamalari 261951

Lenfoma için belirlenen dört evre vardır. Her evre kanserin yayılma derecesiyle ilgilidir.

Aşağıda her evrenin basit tanımları verilmiştir:

  • Evre I – Tümör tek bir alandadır.
  • Evre II – Lenfoma sınırlı olarak yayılmıştır. Bu yayılma diyaframın bir bölgesiyle sınırlıdır.
  • Evre III – Hastalık diyaframın herhangi bir bölgesine veya birincil lenf bezi tümörünün yakınındaki bir alana veya organa bölgesel olarak yayılmıştır.
  • Evre IV – Lenfoma lenfatik sistemden öteye geçerek vücudun uzak bölgelerine yayılmıştır.

Hastalığın evresinin daha detaylı tanımı hastalıkta gözlenen belirtilere göre yapılır. Hastalığın evresini belirten Roma rakamının yanına A veya B harfi eklenir. B harfi eklenmiş kanser A harfi eklenmiş kansere göre daha ileridir. Eğer harflendirme yapılmadıysa lenfomanın A tipi olduğu kabul edilir.

B tipi kanserler aşağıda belirtilen şikayetlerle tanımlanır:

  • Son 6 ay içerisinde vücut ağırlığının %10’undan daha fazla açıklanamayan kilo kaybı
  • Açıklanamayan ateş (en az 38°C)
  • Aşırı derecede gece terlemeleri

Lenfoma Tedavisinde Başarı Oranları Nedir?

Lenfoma tedavisinde başarı oranını etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar arasında hastalığın evresi, hastanın genel sağlık durumu, lenfoma türü ve tedaviye yanıt gibi faktörler bulunur. Ancak genel olarak, lenfoma tedavisinde başarı oranı oldukça yüksektir.

Hodgkin olmayan lenfoma (NHL) ve Hodgkin lenfoma (HL), lenfomanın en yaygın iki türüdür ve her ikisi de farklı tedavi yaklaşımları ve başarı oranlarına sahiptir.

  • Hodgkin olmayan lenfoma (NHL) teşhisi konulan hastaların beş yıllık sağkalım oranı, hastalığın alt türüne ve evresine bağlı olarak değişir. Ancak genel olarak, NHL teşhisi konulan hastaların yaklaşık %71'i beş yıl veya daha uzun süre hayatta kalır.
  • Hodgkin lenfoma (HL) daha az yaygın olmasına rağmen, tedaviye genellikle daha iyi yanıt verir. HL teşhisi konulan hastaların beş yıllık sağkalım oranı %86'dır.

Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

Lenfoma Nasil Tedavi Edilir 830199

Lenfoma tedavisi, hastalığın türüne ve evresine bağlı olarak değişir. Lenfoma, Hodgkin lenfoma ve non-Hodgkin lenfoma olmak üzere iki ana tipe ayrılır ve her biri 70'den fazla alt tipe sahiptir. Lenfoma tedavisindeki son gelişmeler, genetik değişikliklerin daha kişiselleştirilmiş tedavilerin tasarlanmasına yardımcı olduğu bir anlayışı içerir.

Non-Hodgkin Lenfoma Tedavisi

Non-Hodgkin lenfoma, agresif veya indolen (yavaş büyüyen) olabilir. Agresif non-Hodgkin lenfoma hızla büyür ve genellikle hemen tedavi gerektirir. Modern tedavi rejimleri ile agresif non-Hodgkin lenfoma olan kişilerin yaklaşık %70'i tedavi ile iyileşir. İndolen non-Hodgkin lenfoma yavaş büyür ve bazı durumlarda yıllarca belirti göstermez. Bu tür lenfoma genellikle tamamen tedavi edilemez, ancak son 20 yılda bu tür lenfoma için tedavi gören kişilerin hayatta kalma sürelerini uzatma konusunda iyileşmeler görülmüştür.

Non-Hodgkin lenfoma tedavisinde kemoterapi, radyasyon terapisi, hedefe yönelik terapi ve immünoterapi kullanılır. Ayrıca, lenfoma tekrarladığında bazen kök hücre nakli yapılır. Dört CAR T-hücre terapisi, bazı türlerdeki tekrarlayan lenfoma için onaylanmıştır. Ancak, bu yeni terapiler hala birçok tekrarlayan lenfoma hastasını iyileştiremez.

Lenfoma tedavisi, özellikle Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma (DLBCL) ve foliküler lenfoma olmak üzere, çeşitli lenfoma türlerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu iki lenfoma türü, klinik uygulamada karşılaşılan en yaygın non-Hodgkin lenfomalarıdır ve her ikisi de biyolojik olarak heterojendir, yani farklı genetik ve moleküler özelliklere sahiptirler. Bu nedenle, yönetim stratejileri giderek karmaşıklaşmaktadır.

  • DLBCL genellikle agresif bir davranış sergiler ancak çoğu durumda immünokemoterapi ile tedavi edilebilir. R-CHOP (rituksimab artı siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin ve prednizon) yıllardır standart tedavi olarak kullanılmaktadır. Ancak, son zamanlarda polatuzumab-vedotin-R-CHP (rituksimab artı siklofosfamid, doksorubisin ve prednizon) kombinasyonu, orta ve orta-yüksek riskli hastalarda ilerlemesiz yaşam süresini artırdığı gösterilmiştir. Ayrıca, hedefe yönelik ajanlar ve immünoterapi temelli yaklaşımlar da dahil olmak üzere birçok yeni tedavi, nükseden/hastalığı ilerleyen hastalar için onaylanmış ve sonuçları iyileştirmiştir.
  • Foliküler lenfoma ise yavaş seyirli bir lenfoma türüdür ve standart yaklaşımlarla tedavi edilemez. Çoğu hastada genel yaşam süresi mükemmeldir, ancak bazı hastaların erken nüks eden hastalığı olabilir ve daha kötü sonuçlar alabilirler. Nükseden/hastalığı ilerleyen durumlar için yeni ajanların kullanılabilir olması tedavi algoritmasını değiştirmiştir.

Bu tedavilerin yanı sıra, CAR T hücre terapisi ve diğer yeni ajanlar, kemoterapiye dirençli hastalığı aşma kapasitesine sahip olmuş ve bu durum tedavi yaklaşımlarını değiştirmiştir. Bu yeni seçeneklerin düşünülerek sıralanması, bireysel hastalarda sonuçları optimize etmek için önemlidir, bu da tedaviyi yönlendirmek için öngörücü belirteçlere ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

Hodgkin Lenfoma Tedavisi

Hodgkin lenfoma, non-Hodgkin lenfomadan çok daha az yaygındır. Standart kemoterapi, radyasyon terapisi veya her ikisi ile yeni teşhis edilen tüm yetişkin Hodgkin lenfoma hastalarının %75'inden fazlası tedavi edilebilir. Araştırmacılar şimdi standart tedavi rejimlerini ayarlamaya ve uzun vadeli yan etkileri azaltmaya ve hayatta kalanların yaşam kalitesini iyileştirmeye odaklanıyorlar.

Lenfoma Tedavisine Genel Yaklaşım:

Lenfoma tedavisi, hastalığın türüne, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve belirli semptomlara bağlı olarak değişir. Ancak, genel bir lenfoma tedavi algoritması aşağıdaki gibi olabilir:

  1. Teşhis ve Evreleme: Lenfoma teşhisi genellikle biyopsi ile konulur, bu genellikle lenf düğümünden bir örnek almayı içerir. Teşhis konulduktan sonra, hastalığın evresi belirlenir. Bu genellikle bilgisayarlı tomografi (BT) veya pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme testleri ve bazen kemik iliği biyopsisi ile yapılır.
  2. Tedavi Planlaması: Teşhis ve evreleme tamamlandıktan sonra, bir tedavi planı oluşturulur. Bu, hastalığın türüne, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve belirli semptomlara bağlı olarak değişir. Tedavi genellikle kemoterapi, radyasyon terapisi, hedefe yönelik terapi, immünoterapi veya bunların bir kombinasyonunu içerir.
  3. Tedavi Uygulaması: Tedavi genellikle birkaç hafta veya ay boyunca döngüler halinde uygulanır. Her döngü, tedavi günlerini ve tedavisiz dinlenme dönemlerini içerir.
  4. İzlem: Tedavi tamamlandıktan sonra, hastalar düzenli olarak izlenir. Bu genellikle fizik muayene, kan testleri ve görüntüleme testlerini içerir. İzlem, herhangi bir nüksü veya yan etkiyi erken tespit etmeye yardımcı olur.
  5. Nüks veya İlerleme Durumunda Tedavi: Eğer hastalık nüks ederse veya ilerlerse, farklı bir tedavi yaklaşımı seçilebilir. Bu, farklı bir kemoterapi rejimi, hedefe yönelik terapi, immünoterapi veya yüksek doz tedavi ve kök hücre nakli içerebilir.

Yüksek Doz Tedavi

Yüksek doz tedavi ve kök hücre nakli, özellikle lenfoma gibi bazı kanser türlerinin tedavisinde kullanılan bir yaklaşımdır. Bu tedavi genellikle, standart tedavilere yanıt vermeyen veya hastalığı tekrarlayan hastalar için kullanılır.

Yüksek doz tedavi, genellikle kemoterapi veya radyasyon terapisi şeklinde, kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır. Bu tedaviler, kanser hücrelerini öldürürken aynı zamanda sağlıklı hücrelere de zarar verebilir, özellikle de kemik iliği hücrelerine. Kemik iliği, vücudun yeni kan hücreleri ürettiği yerdir, bu nedenle kemoterapi veya radyasyon terapisi kemik iliğini etkileyebilir ve yeni kan hücrelerinin üretimini azaltabilir. Bu, enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini, kanın pıhtılaşmasını ve oksijen taşıma yeteneğini etkileyebilir.

Kök Hücre Nakli

Yüksek doz tedavi sonrasında, hastalara genellikle kök hücre nakli yapılır. Kök hücre nakli, kemik iliğini yenilemek ve vücudun yeni kan hücreleri üretme yeteneğini geri kazanmak için kullanılır.

Kök hücre nakli iki ana türdür: otolog kök hücre nakli ve allojenik kök hücre nakli.

  • Otolog Kök Hücre Nakli: Bu tür bir nakilde, hastanın kendi kök hücreleri kullanılır. Tedavi öncesinde, hastanın kök hücreleri toplanır ve dondurulur. Yüksek doz tedavi sonrasında, bu hücreler hastaya geri verilir. Otolog kök hücre nakli, lenfoma tedavisinde sıklıkla kullanılır.
  • Allojenik Kök Hücre Nakli: Bu tür bir nakilde, başka bir kişinin kök hücreleri kullanılır. Bu kişi genellikle hastanın kardeşi veya başka bir akrabasıdır, ancak bazen uygun bir akraba donörü bulunamaz ve bu durumda anonim bir donör kullanılır. Allojenik kök hücre nakli, daha yüksek risklere sahiptir ve genellikle daha agresif hastalığı olan veya başka tedavi seçenekleri olmayan hastalar için kullanılır.

Lenfoma tedavilerinde kullanılan yeni nesil edavilerden bazıları şunlardır:

Brentuximab Vedotin (Adcetris)

Brentuximab vedotin, Hodgkin lenfoma hücrelerinin yüzeyinde yaygın olarak bulunan CD30 adlı bir protein hedefleyen bir ilaçtır. İleri Hodgkin lenfoma olan kişilerin başlangıç tedavisinin bir parçası olarak onaylanmıştır. Bu yeni ilacın kullanımı, özellikle toksik bir kemoterapi ilacı ile standart tedaviyi önlemeye yardımcı olabilir. Brentuximab vedotin, diğer kemoterapi ilaçları ve immünoterapilerle birlikte test edilmektedir. Ayrıca, Hodgkin lenfoma olan bazı çocuklar ve gençler için kemoterapi ile birlikte FDA tarafından onaylanmıştır.

CAR-T Hücre Terapisi

CAR-T hücre terapisi, bir hastanın T hücrelerini (bir tür bağışıklık hücresi) laboratuvarda değiştirerek kanser hücrelerine daha iyi saldırmasını sağlayan bir tür immünoterapidir. Non-Hodgkin lenfomanın tedavisinde kullanılan dört CAR-T hücre terapisi bulunmaktadır:

  • Axicabtagene ciloleucel (Yescarta): Büyük B-hücreli lenfoma veya foliküler lenfoma olan ve kanseri bir tedavi rejimi aldıktan sonra ilerleyen kişiler için.
  • Tisagenlecleucel (Kymriah): Üç tür non-Hodgkin lenfoma olan yetişkinler için.
  • Lisocabtagene maraleucel (Breyanzi): En az iki diğer tedaviye rağmen iyileşmeyen veya nükseden B-hücreli non-Hodgkin lenfoma olan kişiler için.
  • Brexucabtagene autoleucel (Tecartus): Diğer tedavilere yanıt vermeyen veya nükseden bazı mantar hücreli lenfoma hastaları için.

Ibrutinib (Imbruvica)

Ibrutinib, birçok non-Hodgkin lenfoma türünün tetiklendiği B-hücre reseptör sinyal yolunu kapatmak için geliştirilen bir ilaçtır. İbrutinib, son birkaç yıl içinde, indolen non-Hodgkin lenfomalar olan küçük lenfositik lenfoma ve Waldenstrom makroglobulinemi tedavisi için onaylanmıştır. Ayrıca, belirli bir tür diffüz büyük B-hücreli lenfoma olan yeni teşhis edilmiş kişilerde kemoterapi ve rituksimab (Rituxan) ile birlikte ibrutinibin eklenmesini test eden bir randomize klinik denemede NCI yer aldı. 60 yaşın üzerindeki kişiler, ibrutinib eklenmesiyle daha kötü sonuçlar aldı. Ancak, ibrutinib verilen 60 yaşın altındaki hastaların hayatta kalma oranı önemli ölçüde iyileşti.

Bu bilgiler, lenfoma tedavisindeki son gelişmeler hakkında genel bir bakış sağlar. Ancak, her hasta için en iyi tedavi planını belirlemek, hastanın belirli durumu ve genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlıdır. Bu nedenle, lenfoma tedavisi hakkında herhangi bir karar vermeden önce bir sağlık profesyoneli ile konuşmak önemlidir.

Sonuç

Sonuç olarak lenfoma bağışıklık sistemi hücreleri olan lenfositleri etkileyen bir hastalıktır. Uygun tedavilerle iyileşme şansı oldukça fazladır. Sizler için lenfoma tedavisi ile ilgili en yeni araştırmaları takip ediyor ve paylaşıyor olacağız.

Henry Ngu; Radhika Takiar; Tycel Phillips; Jessica Okosun; and Laurie H. Sehn. Revising the Treatment Pathways in Lymphoma: New Standards of Care—How Do We Choose? ASCO Educational Book

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


HPV p16 Negatif veya Pozitif Nedir? HPV mRNA E6/E7 ve DNA Testi Ne Anlama Gelir?

HPV p16 Negatif veya Pozitif Nedir? HPV mRNA E6/E7 ve DNA Testi Ne Anlama Gelir?

Tüm Kanserlerin %5'inin Sebebi İnsan papilloma virüsü (HPV), dünya genelinde yaygın görülen bir enfeksiyon olup, özellikle rahim...

Rahim Ağzı Kanseri Öncüleri: CIN1, CIN2 ve CIN3 Nedir? Kansere Dönüşmesi Önlenebilir mi?

Rahim Ağzı Kanseri Öncüleri: CIN1, CIN2 ve CIN3 Nedir? Kansere Dönüşmesi Önlenebilir mi?

Rahim ağzı kanseri, dünya genelinde kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türlerinden biridir ve erken teşhis...

Kemoterapi-İmmünoterapi Uygularken Dikkat Edilmesi Gerekenler – İnfüzyon Reaksiyonu Nedir?

Kemoterapi-İmmünoterapi Uygularken Dikkat Edilmesi Gerekenler – İnfüzyon Reaksiyonu Nedir?

Kemoterapi ve immünoterapi, kanser tedavisinde hayati yöntemlerdir ve bu ilaçlar uygulanırken kullanılan infüzyon yöntemi, ilaçların damar...

Prostat Kanserinin Gizli Tehlikesi: Biyokimyasal Nüks Nedir?

Prostat Kanserinin Gizli Tehlikesi: Biyokimyasal Nüks Nedir?

Prostat kanseri, ülkemizde her yıl yaklaşık 19 bin yeni tanı ile erkeklerde akciğer kanserinden sonra en...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında