Kanserden yaşam kayıplarının önde gelen sebepleri erken evrede teşhis edebilecek sistemlerin geliştirilmemiş olması ve biyobelirteçlerin (biomarker) keşfedilmemesidir. Son yıllarda genetik biliminin sunduğu umut verici gelişmelerin yanında kanserde erken teşhiste büyük kolaylıklar sağlayacak bir bilim dalıyla tanışıyoruz: “Proteomik”

Proteomik, proteinleri ve proteinlerin birbirleriyle olan ilişkileri inceler

Bilindiği üzere hücrenin temel yöneticisi DNA’dır. DNA’nın bölümlerinden her birine gen adı verilir ve genler içerdikleri bilgi sayesinde vücuttaki yaşamsal olayları gerçekleştiren proteinlerin üretilmesini sağlar.

Bunu somut bir örnekle anlatmak gerekirse; proteinleri bir yemek gibi düşünelim, genler proteinlerin nasıl üreteceğini tarif eder.

Son yıllarda proteinler üzerindeki çalışmalar artmıştır. Vücudumuzda 22 bin gene karşılık 500.000’den fazla protein türü yer almaktadır. Proteinler genlere göre daha komplekstir. Geçirdikleri modifikasyonlar (değişimler), farklı yolaklarla ilişkileri, farklı yerlerde görev yapmaları ve hastalıklara, uyarıcılara karşı tepki göstermesi gibi nedenler proteinlerin yaşamsal açıdan önemli olmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda bir genin aktivitesinin çok fazla olması o genin üreteceği proteinin fazla olması anlamına gelmemektedir. Bu sebeple kanser proteomik bir hastalık olarak düşünülebilir.

Genomik yapının katkısının yanında, proteinlerin üretildikten sonraki modifikasyonlardaki hatalar kanserleşmede önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle tümöre özgü (spesifik) proteinlerin tespit edilmesi kanserde erken teşhis için büyük umut vaat etmektedir.

Proteinlerin kanserdeki rollerini irdeleyen klinik proteomik adı verilen bilim dalıdır. Klinik proteomik biliminin amacı kanserleşmede rol oynayan proteinlerin tespit edilmesi ve yer aldığı yolakları ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla araştırmacıların üzerinde çalıştığı başlıklar şunlardır;

  1. Kanserde ilaç dirençliliğine neden olan proteinlerin keşfedilmesi
  2. Kanserleşmeye neden olan nadir kanser proteinlerini az miktardaki kan veya idrar örneğinden tespit etmek
  3. Tümör uykusuna neden olan proteinleri tespit ederek, Tümörün ne zaman ve hangi şekilde uykuya girdiğini belirlemek
  4. Kanserde mutasyona uğramış proteinlerin, hangi durumda ve ne şekilde hasar aldığına tespit ederek hedeflenmiş tedaviler geliştirmek.

Sonuç olarak, proteomik bilimi kanser araştırmalarında yeni ufuklar açmaktadır. Proteomik bilimi kanserleşmede genlerden daha fonksiyonel işlev gören proteinleri hedef almasından dolayı son yıllarda büyük önem kazanmıştır.