“1816 senesiydi. Genç ve biraz kilolu bir kadın hasta başvurmuştu. Göğsünde sıkışma hissediyordu.  Genel belirtileri de kalp yetmezliğini tarif etmekteydi…” Rene Theophile Hyacinthe Laënnec (1781-1826) Fransız bir hekimdi. 1816 senesinde insanlık tarihinin en önemli buluşlarından birine imza atarak stetoskopu icat etti. Bu yeni aleti kullanarak kalp ve akciğer tarafından oluşturulan sesleri inceledi ve bunlarla tanı koydu.

Laënnec daha sonraları insan vücudunun seslerini dinleyerek çalıştığı yeni ufuklar açan çalışmalarını ilk olarak De L’auscultation Mediate’te yayınlayacak ve akciğerle ilgili pek çok hastalığı ilk kez tanımlayarak klinik oskültasyonun babası olarak anılacaktı. 1816 senesinin serin bir eylül sabahında 35 yaşındaki Dr. Laënnec Paris’teki Louvre Sarayı’nın avlusunda yürürken uzun bir ahşap ve bir iğne kullanarak iki çocuğun birbirlerine sinyal gönderdiklerini fark etti. Çocuklardan biri çubuğun deliğine kulağını dayarken bir diğeri de çubuğun diğer ucunu iğne ile çiziyor ve karşı tarafta ses artmış şekilde duyuluyordu. Daha sonraki senelerde kendi ağzından anlattığı cümlelerle De L’auscultation Mediate kitabında bu olay ile insanlık tarihine kazandırdığı buluşunu nasıl bulduğunu ve öyküsünü yazacaktı.

Kalp hastalıklarının genel belirtilerini taşıyan kilolu bir genç kadın araştırdı soruşturdu ve Dr. Laënnec’e başvurdu. O güne değin göğüs dinlemeleri doktorun kulağını hastanın göğsüne yaklaştırıp direkt olarak dinlemesiyle yapılıyordu fakat bu hastanın ne kilosu ne de cinsiyeti buna elverişli değildi. Laënnec biraz utanç biraz da çaresizlik içerisinde; bir yandan hastanın şikayetlerini dinliyor bir yandan da kalp seslerini nasıl dinleyebileceğini düşünüyordu. O sırada aklına çocukların oynadığı oyun geldi ve bir kağıdı rulo yaparak kalbe denk gelecek şekilde hastasının göğsüne koydu, diğer ucuna da kulağını yaklaştırarak dinlemeye başladı. Artık hastanın kalp seslerini daha rahat dinleyebiliyordu ve bu düşüncesi Laënnec’in tıp dünyasına yeni ufuklar açacak bir buluş sunmasının önünü açmıştı. Bugünden sonra kağıt rulo doktorumuz tarafından içi boş ahşap bir silindir şeklinde tasarlanıp stetoskop olarak adlandırılacaktı.

stetoskop sorusu

Daha sonraları Laënnec önüne 3 adımlık bir yol çizecekti. İlk olarak göğüs hastalıklarını inceleyecek bu konulara açıklık getirecek, ikinci aşama olarak bronş, akciğer ve plevra (akciğer zarı) hastalıkları üzerine yoğunlaşacaktı. Üçüncü aşamada ise kalp ve uzantılarının hastalıklarıyla ilgilenerek pek çok yeni hastalığa ilk kez açıklama getirip onları sınıflandıracaktı.

Stetos (göğüs) ve skopein (bakmak) Yunanca kelimelerinin birleşmesinden oluşan stetoskop, 1816 senesinde Rene Laënnec tarafından Paris’teki Necker-Enfants Malades Hastanesi’nde icat edilmiştir. Stetoskop vücudumuzda oluşan sesleri dinleyebilmek için kullandığımız bir cihazdır. Stetoskop ile vücudu dinlediğimiz fizik muayene işlemine ise “oskültasyon” denmektedir. Cihazın en alt kısmında bir diyafram, ortasında boru şeklinde bir tüp ve üst kısmında ise bir kulaklık bulunmaktadır. Diyafram kısmı hastanın üzerine yerleştirilir ve vücuttaki sesler diyaframı titreştirir, oluşan akustik basınç dalgaları tüp boruda ilerleyerek dinleyicinin kulaklarına ulaşır ve orada yayılır. Stetoskop tam olarak mekanik bir yükseltici görevi görmektedir.

İlk üretilen modeli ahşap bir tüpten oluşmaktadır ve tek çıkışlıdır. Daha sonra geliştirilecek ve bugünkü halini alacaktır. Laënnec’in ağaç borudan oluşturduğu ilk gerçek stetoskop 19. yüzyılın ikinci yarısında kauçuk boru geliştirilene kadar kullanılmıştır. Sonraları sesin algılanabilmesi için diyafram kısmının arkasına çan kısmı ilave edilmiştir. Çan, düşük frekanslı sesleri duymak için cilt ile hafif bir temas ile kullanılırken diyafram yüksek frekanslı sesleri duymak için cilt ile sıkı bir temas içerisinde kullanılmaktadır. İlk üretim gününden bu yana pek çok değişim görmüştür, çift çıkışlı hale getirilmiş, çan ve diyaframı iki ya da üç başlı hale getirilmiştir. Bu çift taraflı stetoskop Rappaport ve Sprague tarafından 20. yüzyılın başlarında icat edilmiştir. Yeni tekniklerle de elektronik ve diferansiyel (2 göğsü de dinleyebilen) stetoskoplar üretilmiştir.

Stetoskop çeşitleri

Stetoskopun çeşitleri bulunmaktadır. Bunlar;

  • Akustik stetoskop
  • Elektronik stetoskop
  • Fetal stetoskop
  • Doppler stetoskop
  • 3D (3 boyut)–baskılı stetoskop modellerdir.

Akustik stetoskop

Akustik stetoskoplar bahsettiğimiz klasik stetoskoplardır ve en sık kullanılan stetoskop çeşididir. Bunların yorumlanması ancak uzman kişiler tarafından mümkün olabilmektedir.

Elektronik stetoskop

Elektronik stetoskoplar ise yorumlanmış bir veri sunabilmektedir. Bu işlem için mikrofonlar kullanılmaktadır. Sensör sesi almakta, bu sinyali yükselticide yükselterek işlemciye giren verinin çıktısını alabilmektedir. Hastalıkla ilgili bir ses ya da masum bir üfürüm bu sayede bilgisayar analizli elektronik stetoskoplardan alınabilmektedir. Elektronik stetoskopların en önemli özelliklerinden biri de kayıt alabilen modellerinin bulunmasıdır, stetoskopta bulunan kayıt cihazıyla alınan sesler bilgisayar, telefon ya da müzik çalarlarda dinlenebilmekte ve bu teletıp yöntemi aynı zamanda daha geniş imkanlar sağlayabilecektir.

Fetal stetoskop

Fetal stetoskop ise eskiden fetoskop olarak adlandırılan bir akustik stetoskop türüdür. Pinard Stetoskop’u olarak da bilinen cihazın trompet benzeri bir şekli vardır. Hamile kadınlarda bebeğin kalp seslerinin dinlenebilmesi için kullanılmaktadır. Genişlemiş karın yüzeyine uyum sağlayabilmesi için bu şekilde üretilmiştir.

Doppler stetoskop

Doppler stetoskop elektronik bir cihazdır ve ultrasonda kullanılan ses dalgalarının organlardan yansımalarını kullanarak ölçülmesi amacıyla tasarlanmıştır. Doppler stetoskop kalpte hareketli olan nesneleri tespit edebilmektedir. Son zamanlarda Doppler stetoskop ile erişkinlerde kapak hareketlerini ve kan akımı seslerinin oskültasyonun sağlanabildiği gösterilmiştir. Fakat doppler ve klasik oskültasyonun fiziki farklılıkları bulunmaktadır ve her iki yöntemin birbirini tamamlayıcı olabileceği öne sürülmüştür. Doppler stetoskop son zamanlarda askeri nedenli yüksek sesli ortamlarda hastaların oskültasyonunun sağlanabilmesi için geliştirilmiştir.

3D (3 boyut)–baskılı stetoskop modeller

3D baskılı yani 3 boyutlu baskılı stetoskoplarda ise durum biraz farklıdır, bilindiği üzere 3 boyutlu yazıcılar hayatımızın artık her alanında etki gösterip hayatımızı kolaylaştırmaktadır. Açık kaynaklı olarak yürütülen son dönem projesine göre Dr. Tarek Loubani geliştirdiği stetoskop sayesinde abluka ve ateş altında bulunan bölgelere düşük bütçeli stetoskop götürmeyi amaçlamaktadır. 3 boyutlu yazıcılar sayesinde ürettiği parçalarla plastik ama oyuncak olmayan bir stetoskop üretip hayati tıbbi malzeme eksiğini tamamlamaya, temel ihtiyaçları karşılamaya çalışmaktadır.

stetoskop seklinde telefon kilifi

Bir diğer 3 boyutlu stetoskop ise 15 yaşındaki Suman Mulumudi isminde ABD’de yaşayan bir genç tarafından yapılmıştır. Babası kardiyolog olan genç 3 boyutlu bir yazıcı aracılığı ile stetoskop şeklinde bir telefon kılıfı üretmiş ve aynı zamanda bu dalgaları telefona kaydedecek bir sistem geliştirmiştir.

Son söz olarak; Stetoskop tüm doktorların ortak kullandığı belki de tek enstrümandır. Tıbbın en güçlü sembollerinden biridir ve başka hiçbir sembol doktorları bu kadar iyi tanımlayamamıştır. Hem güvenin simgesi olmuş hem de boyundan sarkan değerli bir simge haline gelmiştir. Çaresizlikten doğan mucizevi icat bu şekilde öykülenirken bütün unsurları insan hayatını derinden etkileyen tıp tarihinin çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu öykü ise tıbba yapılan katkılardan bir kesit ve güzel bir örnektir.