Amerikan Radyasyon Onkolojisi Derneğinin 2013 yıllık toplantısında açıklanan araştırma sonuçları, baş boyun kanseri olan hastalarda uygulanan yoğunluk ayarlı radyoterapinin, diğer radyoterapi metotlarına nazaran kansere bağlı yaşam süresini uzattığını göstermiştir.

İleri teknolojik özelliklere sahip olan yoğunluk ayarlı radyoterapi, tümöre veya vücudun hedeflenen bölgesine radyasyon dozları veren oldukça hassas ve gelişmiş bir radyoterapi yöntemidir. Radyasyon dozu hedeflenen bölgeye uygulanmadan önce, radyasyon yoğunluğu ayarlanır ve ilgili bölgeden alınan üç boyutlu görüntüye göre hedef tanımlanır. Bu sayede, normal dokulara verilen zarar en aza indirilir. Tek bir radyasyon ışını gönderen diğer radyoterapi yöntemlerinin aksine, gönderdiği radyasyonu binlerce ince ışına bölerek radyasyonun vücuda birçok açıdan girmesini sağlar. Farklı açılardan giren tüm bu ışınlar kanserli bölgede kesişerek, normal dokulara daha az radyasyon gönderilmesini sağlar ve doğrudan ilgili bölgeye radyasyon verir. Hedef bölgeye yüksek doz radyasyon veren yoğunluk ayarlı radyoterapi, kanser hastasına farklı nedenlerden dolayı uygulanabilir. Daha önce radyoterapi görmüş ancak yeterli sonuç alınamamış kanser hastalarında ikinci bir tedavi şansının yakalanması için kullanılabilir ya da göz, kalın bağırsağın son kısmı, prostat gibi hassas organların yakınlarındaki kanserli bölgelerin daha güvenli bir şekilde tedavi edilmesi için kullanılır. Bu sebeple, yoğunluk ayarlı radyoterapi, son yıllarda özellikle baş boyun kanserlerinde tercih edilen bir yöntemdir.

Kanser gelişimi ve hastaların yaşam süreleri üzerindeki etkisini araştırmak için, 1999 yılından 2007 yılına kadar yoğunluk ayarlı radyoterapi ve diğer radyoterapi metotları ile tedavi gören kanser hastaları incelenmiştir. Sonuçlar, hastalara uygulanan farklı radyoterapi yöntemlerinin, yaşam süreleri üzerinde bir farklılık yaratmadığını göstermiştir. Ancak, son yıllarda yoğunluk ayarlı radyoterapi uygulamalarının ve bu alanda uzman sayısının artması ile, özellikle baş boyun kanseri hastaların tedavisinde olumlu sonuçlar elde edildiği gözlenmiştir.

Amerikan Radyasyon Onkolojisi Derneğinin 2013 yıllık toplantısında sonuçları açıklanan araştırmaya, baş boyun kanseri olan 3172 hasta katılmıştır. Bu hastaların 1056’sı yoğunluk ayarlı radyoterapi ile tedavi edilirken, 2116 hastaya diğer radyoterapi yöntemleri uygulanmıştır. İnceleme sonucunda, yoğunluk ayarlı radyoterapi uygulanan hastalarda genel yaşam süresi ortalama 40 ay olarak belirlenmiştir. Yoğunluk ayarlı radyoterapi yöntemi ile tedavi edilen hastalarda kansere bağlı yaşam süresi %84.1 olarak gözlenirken, bu oran diğer radyoterapi metotlarının uygulandığı hastalarda %66 olarak belirlenmiştir. Buda, yoğunluk ayarlı radyoterapi yönteminin ortalama %18 oranında kansere bağlı yaşam süresini uzattığını göstermiştir. Hedeflenen bölgeye radyoterapi uygulayan ve bu sayede normal dokulara daha az zarar vererek yan etkileri minimize eden bu yöntem, kanser tedavisinde olumlu sonuçlar elde edilmesini de sağlayabilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, yoğunluk ayarlı radyoterapi, baş boyun kanserinde standart tedavi olarak uygulanmalıdır denebilir.

Baş boyun kanseri tedavisinde hasta konuşma ve yutma zorluğu, ağız kuruluğu, dişlerde komplikasyon gibi uzun süreli yan etkilerle karşılaşmakta ve bu yan etkiler hasta için oldukça yıpratıcı olmaktadır. Bu sebeple, birçok onkolog hastalarına kanser tedavisi uygularken, yan etkileri mümkün olduğu kadar azaltmak ister. Klasik radyoterapi yöntemlerine nazaran daha uzun süre ve maliyet gerektirse de yoğunluk ayarlı radyoterapi (SGK tarafından ödenmektedir) ile baş boyun kanseri hastaların tedavisinde elde edilen olumlu sonuçlar ve tedaviye bağlı azalan yan etkiler, göz ardı edilemeyecek niteliktedir.