Sterotaktik radyocerrahi (SRS), yüksek dozda radyasyonu doğrudan tümöre yönlendirerek çevre sağlıklı dokuya zararı en aza indirerek kanser hücrelerini öldürmeyi amaçlayan ileri bir radyoterapi yöntemidir. Aslında bir cerrahi yapılmaz, ama uygulanan radyoterapi, cerrahi yapılmış kadar tümörü tahrip ettiği içn böyle bir isimlendirme kullanılmaktadır. Bu yöntem, özellikle küçük veya orta boyutlardaki tümörlere uygulandığında, hastanın tedavi sürecinde yaşadığı rahatsızlığı minimuma indirirken, tedavi süresini kısaltır ve iyileşme sürecini hızlandırır. Beyin gibi hassas organlarda, SRS, cerrahi müdahaleye uygun olmayan veya yüksek risk taşıyan durumlar için özellikle tercih edilen bir yöntemdir.

Beyin metastazı, vücudun başka bir yerindeki kanser hücrelerinin beyine yayılmasıyla oluşur. Bu durum, kanserin ilerlemiş bir evresini ve genellikle daha agresif bir tedavi yaklaşımını gerektirir. Beyin metastazları, kanserin vücuttaki diğer bölgelerde kontrol altına alınmış olmasına rağmen, yaşam kalitesi üzerinde önemli etkilerde bulunabilir ve nörolojik fonksiyonlarda ciddi bozulmalara yol açabilir.

Aşağıda, kan yoluyla yayılımı takiben, meme kanseri hücrelerinin damar dışına çıkarak nasıl beyin metastazı yaptıkları basitçe resmedilmiştir.

meme kanseri beyne nasıl metastaz yapar metastatik kanser

Son yıllarda, gelişmiş görüntüleme teknikleri ve daha etkin kanser tedavileri sayesinde, ileri evre kanserli hastalar daha uzun süre yaşamakta ve dolayısıyla beyin metastazı riski artmaktadır. Bu bağlamda, stereotaktik radyocerrahi, beyin metastazlarının kontrolü için giderek daha fazla önem kazanan bir tedavi seçeneği haline gelmiştir. Etkili bir şekilde uygulandığında, SRS, hastaların yaşam kalitesini koruyarak, nörolojik fonksiyonların daha uzun süre sürdürülmesini sağlayabilir. Bu tedavi yöntemi, tüm beyin radyasyon terapisi (WBRT) gibi daha geniş çaplı radyasyon uygulamalarına kıyasla, bilişsel işlevler üzerinde daha az olumsuz etkiye sahip olabilir, böylece hastaların günlük yaşamlarını mümkün olduğunca normal şekilde sürdürebilmelerine olanak tanır.

Şaşırtıcı Çalışma

Yeni bulgulara göre, 15 veya daha fazla beyin metastazı olan hastalar için stereotaktik radyocerrahi uygulanabilir, güvenli ve etkili bir yöntem olabilir ve beyin metastazlı hastalarda yalnızca tüm beyin radyasyon terapisine (WBRT) uygun bir alternatif olabilir.

Özellikle, 15 veya daha fazla beyin metastazı olan ve SRS uygulanan hastaların, WBRT uygulananlara kıyasla, çok daha iyi bilişsel sonuçlar ve benzer sağkalım sonuçları gösterdiği bildirildi.

Daha spesifik olarak, stereotaktik radyocerrahi uygulanan hastalar daha az radyasyon nekrozu yaşadı ve değerlendirilen çoğu hasta stabil veya iyileşen bilişsel işlev gösterdi.

Radyasyon nekrozu, radyoterapi sonucu tedavi edilen dokuda hücrelerin ölmesi ve doku hasarı oluşması durumudur. Bu durum, genellikle tedavinin yüksek dozlarının uygulandığı alanlarda görülür ve kanserin ilerlemesi ile karışabilir.

Retrospektif Analiz, Fakat Önemli Bulgular

Bu makale, 15 ve üzeri beyin metastazı olan hastalarda stereotaktik radyocerrahinin gerçek dünya koşullarında başarıyla uygulanabileceğini ortaya koyarak, mevcut tedavi sınırlarını daha ileriye taşıyor.

Çalışma 12 Nisan 2024'te Radiation Oncology Advances dergisinde çevrimiçi olarak yayımlandı.

Beyin metastazları, kanser hastaları arasında giderek daha sık görülen bir durum haline gelmiştir. Bu artış, ileri görüntüleme teknikleri ve kanser tedavilerindeki gelişmeler sayesinde, primer tümörlerin kontrol altında tutulması ve hastaların daha uzun süre yaşaması ile doğrudan ilişkilidir. Stereotaktik radyocerrahi ise, bir ila dört beyin metastazı olan hastalar için zaten kabul görmüş ve etkinliği kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir. Son kanıtlar, beşten fazla beyin metastazı olan hastalar için de stereotaktik radyocerrahinin etkili olduğunu ve hastalar için sonuçların metastaz sayısından ziyade toplam tümör hacminin belirleyici olabileceğini öne sürmektedir.

Ancak, 15 ve üzeri beyin metastazı olan çoğu hasta, kötü nörokognitif sonuçlar ve bozulmuş yaşam kalitesine rağmen hala tüm beyin radyoterapisi almaktadır.

Çalışmanın Detayları

Araştırmacılar, 15 ve üzeri beyin metastazı olan hastaların stereotaktik radyocerrahiden fayda sağlayıp sağlayamayacağını belirlemek için lineer hızlandırıcı tabanlı stereotaktik radyocerrahi ile tedavi edilen 118 hastanın sonuçlarını gözden geçirdi.

Çalışmanın öncelikli sonlanım noktası, derece ≥ 3 radyasyon nekrozu idi; ikincil son noktalar ise ≥ 5 puanlık nörokognitif gerileme, lokal kontrol, intrakraniyal ilerlemesiz sağkalım ve genel sağkalımı içeriyordu.

En yaygın primer tümörler, akciğer (%48) olup, bunu melanom (%21) ve meme (%15) izledi. Tedavi edilen lezyonların medyan sayısı seans başına 20 idi ve 15 ile 94 arasında değişiyordu. Hastaların medyan toplam tümör hacmi 7 cc idi. Hastaların çoğu (%82) fraksiyonlu stereotaktik radyocerrahi ile 24 Gy dozunda üç fraksiyon aldı.

Stereotaktik radyocerrahi yapıldığı sırada, hastaların %19'u daha önce tüm beyin radyoterapisi almış ve %24'ü daha önce stereotaktik radyocerrahi almıştı.

Sonuçlar

Derece ≥ 3 radyasyon nekrozu olan dört hasta (%3.2) ile primer son nokta meydana geldi ve herhangi bir derecede radyasyon nekrozu oranı %15.3 idi.

Radyasyon nekrozunun "nispeten düşük" oranı, bu tedavi yaklaşımının "güvenli olacağını" gösteriyor.

Çalışmanın önemli ikincil sonuç noktalarından biri olarak, seri Hasta Bildirimi Sonuç Ölçüm Bilgi Sistemi (PROMIS)-8 kısa form skorlarıyla değerlendirildi.

Altı ay süren takip döneminde, 31 hastanın 20'sinde (%64.5) PROMIS skorları stabil kalırken, beş hastada (%16) iyileşme gözlemlendi. Kalan altı hastanın PROMIS skorlarında beş puandan fazla bir düşüş saptandı; bu düşüşlerden ikisi tümör ilerlemesi, biri radyasyon nekrozu, biri kurtarma amaçlı tüm beyin radyoterapisi ve bir diğeri de lurbinectedin tedavisine bağlıydı. Son takip sırasında hastaların %47'sinin PROMIS skoru 35'ten yüksekti, bu da genel popülasyonda ortalama olarak 50 olan normal skoru göz önünde bulundurduğunda önemli bir bulgudur.

Genel olarak hastaların %97.6'sında lokal kontrol sağlandı. Uzak intrakraniyal başarısızlık toplam sıklığı %46 idi. Tüm hasta grubu için medyan genel sağkalım 5.8 aydı ve hastaların neredeyse %30'u 12. ayda hayatta idi.

Daha önce beyin radyoterapisi almamış hastalar, daha önce beyin radyoterapisi almış olanlara kıyasla daha uzun bir süre hayatta kaldılar; bu gruplardaki medyan sağkalım süresi sırasıyla 7.4 ay ve 4.6 aydı (P = .034). Beyin metastazlarının teşhis edildiği tarihten itibaren hesaplanan genel sağkalım süresi 11.3 ayken, radyoterapi almamış hastalar için bu süre 9.2 ay olarak kaydedildi.

Yazarlar, çalışmalarının analizlerindeki sınırlamaların retrospektif tasarım, heterojen hasta popülasyonu ve objektif bilişsel verilere sahip sınırlı sayıda hastadan oluşması olduğunu ifade ettiler. Bu nedenle, bu çalışma henüz mevcut pratiği değiştirmekte değil, daha ziyade yeni bir uygulama önermekte.

Ayrıca, her hastanın çevresiyle etkileşimde bulunabilmesi ve bağımsız olarak işlev görebilmesi, sağkalım süresinden bağımsız olarak, her hastanın yanı sıra aileleri ve bakıcıları için de büyük önem taşımaktadır. Bu, hastaların yaşam kalitesini artırmanın ve onlara daha anlamlı bir yaşam sunmanın kritik bir parçasıdır.