İleri evre meme kanserinde hastalara söylenecek tahmini yaşam süresiyle alakalı yeni bir yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Bu yaklaşıma göre, tek bir hayatta kalma süresi vermek yanlıştır ve doğruluğu da tartışılmaktadır. Bu nedenle hastalara daha farklı bir şekilde yaklaşılmalıdır ve tek bir ortalama sayı verilmemelidir.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, yılda 2.1 milyon teşhis ile meme kanseri kadınlarda en çok görülen kanser türüdür. Diğer kanser türlerine kıyasla, meme kanseri kolay tedavi edilebilir bir kanser türüdür ancak, ileri seviyelerde metastaz meydana geldikten sonra hasta sağ kalım oranları azalmaktadır. Bu sebeple, ileri evre meme kanseri olan hastalar ve yakınları, geleceğe yönelik planlarını yapabilmek adına doktorlarından ortalama kalan yaşam sürelerini öğrenmek istemektedirler. Portekiz’in başkenti Lizbon’da düzenlenen 5. International Consensus Conference for Advanced Breast Cancer (İleri Evre Meme Kanseri için Uluslararası Konsensüs Konferansı) adlı toplantıda konuşan Dr. Kiely’nin aktardığına göre, kliniğine gelen ileri seviye meme kanseri hastaları sıklıkla “Kızımın düğününe katılabilecek miyim?” gibi soruları, ileriye yönelik planlarını yapabilmek adına sormaktadırlar.

Dr. Kiely’nin bulgularına göre, son yıllarda meme kanseri tedavilerinde yaşanan gelişmelerin henüz istatistiklere yansımamasının da etkisi ile, hastalara söylenen tek sayılı tahminler ancak %20-30 oranında doğru çıkmaktadır. Bu nedenle, vakaya özel olarak tek sayılı bir tahmin yapmaktansa, üç farklı durum senaryosu sunmanın çok daha iyi olabileceğini ileri sürmektedir. Bu üç farklı senaryo ise;

  • en iyi yaşam süresi,
  • en kötü yaşam süresi ve
  • ortalama bir yaşam süresinden oluşmaktadır.

Bu yöntemi denemek amacı ile, 146 hastaya tahmini hayatta kalma süresini söyleyen 33 kanser uzmanı ile çalışılmıştır. Araştırmaya katılan 146 kişiden %91’i üç senaryolu tahmini yararlı bulmuş, %88’i de bu yaklaşımın ileriye yönelik plan yapmalarına yardımcı olduğunu ve olası sonuçları daha iyi anlamalarına yardımcı olduğunu dile getirmiştir. Katılımcıların %77’si ise bu yaklaşımın beklediklerinden daha iyimser ve eşit olduğunu düşünmektedir.

Bu yaklaşım ile hastalar en kötü senaryoya kendisini hazırlarken aynı zamanda da en iyi senaryo için gelecek planlarını yapabilmektedir ve psikolojik olarak bu yaklaşımın hastalara faydası olmaktadır.