Son yıllarda başta pankreas olmak üzere gastrointestinal sistem (mide, barsak, pankreas sistemi) kaynaklı nöroendokrin tümörlerin tedavisinde oldukça gelişme sağlanmıştır. Özellikle hedeflenmiş tedaviler, temozolomid ve kapesitabin gibi ağızdan hap şeklinde verilebilecek kemoterapi ilaçları ve lutesyum gibi radyonüklid tedavi uygulamaları ile çok ciddi yol katedilmiştir. Bu gelişmeler 10 yıl öncesine göre hastalara, hem tedaviden alınan yanıt hem de yaşam süresi açısından çok olumlu katkılar sağlamıştır. Ayrıca biz onkologların da bu hastalıkların tedavisine bakışımızı değiştirmiştir.

Ancak günümüzüde kullanılır hale gelen bu tedaviler aynı olumlu etkiyi, bugüne kadar akciğerin nöroendokrin tümörlerinde istenilen oranda vermemişti. Gerek hedeflenmiş tedavilerin gerekse kemoterapi ve diğer tedavilerin sınırlı katkısı, tedavi stratejisinde her zaman kafamızda boşluklar yaratmıştır. Ancak, RADIANT-4 ismindeki 2015 ECC Avrupa Kanser Kongresi’nde sunulan çalışma hepimizin yüreğine su serpmiştir. Burada akciğer nöroendokrin tümörleri de bu çalışmanın içine dahil edilmiştir.

Çalışmada hastalığı ilerleyen, iyi diferansiye akciğer ve gastrointestinal nöroendokrin tümörü olan toplam 302 hasta değerlendirilmiştir. Bu hastaların 90’ı akciğer nöroendokrin tümörlü olanlardan oluşmuştur. Yapılan araştırmada, gerek böbrek kanseri gerekse gastrointestinal nöroendokrin tümörlerde hedeflenmiş tedavi olarak kullanılan everolimus etken maddeli ilacın, akciğer nöroendokrin tümörlerde de tedavi yanıt süresini oldukça anlamlı oranda uzattığı görülmüştür. Everolimus verilen grupta hastalık ilerlemeden sağkalım oranı 11 ay olarak belirlenirken, ilacın verilmediği hastalarda bu oran 3,9 ay olarak tespit edilmiştir. Bu da istatistiksel olarak çok anlamlı olan ve bilim camiasını şaşırtacak ve tatmin edecek bir sonuç ortaya çıkarmıştır.

Çalışmanın sonucuna bakıldığında, neredeyse hastaların % 36’sının daha uzun süre yaşadığı görülmüştür ki, bu son derece anlamlıdır. İlk defa akciğer nöroendokrin tümöründe hedeflenmiş tedaviye yönelik olumlu bir gelişme kaydedilmiştir. Bu da rutin pratiğimizi hızla değiştirecek gibi görünmektedir. Çalışmanın nihai sonuçlarının yayınlanması ve sağkalıma olan üstünlüğünün gösterilmesi ile birlikte tüm dünyada akciğer kanseri nöroendokrin tümör tedavisinde yeni bir değişiklik olacak gibi görünmektedir. Bu da hastalarımız için müjdeli bir haberdir.

İleri Okuma: Everolimus Nasıl Etki Eder?

Everolimus, mTOR inhibitörü olarak bilinen bir ilaçtır ve ilk mTOR inhibitörü olan rapamycin 1970’lerde bir bakteriden elde edilerek mantar ilacı olarak kullanılmıştır. Daha sonra bu ilaçların bağışıklık sistemini baskıladığı görülmesi üzerine, nakledilen organların reddini önlemek için kullanılmaya başlandı ve halen de bu amaçla kullanılmaktalar. 1990’lı yıllarda mTOR inhibitörlerinin kanser tedavisinde kullanılabileceği keşfedildi ve bu amaçla çok sayıda çalışma başlatıldı. Kanser alanındaki çalışmalar ilk meyvesini 2009 yılında verdi ve bir mTOR inhibitörü olan Everolimus, ileri evre böbrek kanseri tedavisinde kullanılmak üzere Amerika Gıda ve İlaç Daire (FDA) onayı aldı. Daha sonra pankreatik nöroendokrin tümörlerin ve bir çeşit meme kanserinin tedavisinde kullanılmak üzere de FDA onayı aldı. Peki, mTOR inhibitörleri kanserli hücreler üzerine nasıl etki eder?

mTOR, protein kinaz olarak adlandırılan bir enzimdir ve bu enzim hücre büyümesi, çoğalması, hareketliliği ve protein sentezi süreçlerinde kilit rol oynar. Meme, prostat, akciğer, melanom, mesane, beyin ve böbrek kanseri gibi birçok kanser türünde mTOR enziminin aşırı aktif olduğu tespit edilmesi, bu enzimi baskılayan ilaçların kanser tedavisinde kullanılabileceği fikrini doğurmuştur.