Covid-19 hastalığı, tüm dünyayı etkisi altına almaya başladığı 2019 yılından bu yana birçok kişinin yaşamını yitirmesine sebep oldu. 19 Nisan 2022 itibarı ile yeni tip SARS-CoV-2 virüsünün sebep olduğu bu hastalık, dünya genelinde resmi rakamlara göre 6,2 milyon kişinin yaşamına mal oldu; bununla birlikte etkili aşılar devreye girmese idi rakam bundan çok daha fazla olacaktı.

İlk aşıların çıkmaya başladığı 2020 yılının sonlarında araştırmalar, yetişkin ABD vatandaşlarının yaklaşık olarak 3’te 1’inin aşı olmayı istediğini, %15’inin (epey sabit kalan bir oran) aşıya olmaya karşı ciddi derecede direnç gösterdiğini ve kalanların da güçlü bir ideolojik direncinin olmadığını göstermişti. Şu anda ABD’li yetişkinlerin yaklaşık %27’si hala aşı olmamıştır. Gelecekteki pandemiler ve tüm aşılar için bir problem olan kararsızlık durumu ve bireylerin ek dozları olmaması önemli bir zorluktur.

Çoğu nefret ve yalanlarla dolu, tamamen politik olan kafa karıştırıcı gürültünün ortasında halkın sağlık sisteminin sesini kaybetmemesi gereklidir. Bu oranlar, sağlık alanında gelişmiş birçok batılı toplumda benzerdir.

Benzer Bir Mücadele: Tütün Savaşları

İçinde bulunduğumuz pandemi süreci için tütün savaşlarından çıkarılan dersler, bizlere bir perspektif sağlayabilir. Tütün söz konusu olduğunda, ürünlerini kullanmanın göz alıcı ve normal olduğunu öne süren mesajlarla milyonlarca insanı etkileyen sigara endüstrisi tarafından maalesef “önlenebilecek ölümler” körüklenmekteydi.

1960’lı yıllarda neredeyse ABD’li yetişkinlerin yarısı sigara içmekteydi. Şimdi ise yaklaşık olarak %12,5 olan bu oran, tütün kullanımını çekici hale getirmeyen, normalleştirmeyen ve sosyal olarak daha az kabul edilebilir hale getiren onlarca yıllık çok yönlü halk sağlığı çabalarının bir ürünüdür.

Tütün zararları üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, ilk olarak 1964’te sigara ve sağlık üzerine olan ilk ABD Genel Cerrahi raporunda özetlendi; tütün endüstrisi ise bu verilere saldırdı. Ne yazık ki bu raporun etkileri minimal oldu. Büyük bir epidemiyolojik ve biyolojik veri derlemesi olan C. Everett Koop’un 1986 raporu ise zorlukların üstesinden gelecek şekilde kanser ve ölümlerin önlenebilir büyük bir sebebi olarak tütün kullanımı arasındaki ilişkiyi işaret etti ve en önemlisi, sigara dumanına maruz kalmaya bağlı zararların da altını çizdi.

Tütün Endüstrisinin Direnci

Koop ve benzer araştırmacılara, sigara ve sağlık arasındaki bilimsel kanıtlara agresifçe şüphe uyandıran, sigara içmek ile ilgili yanlış bilgiler yayan, tütünün ekonomik önemini vurgulayan ve bireysel özgürlüğün kısıtlandığı konusunda sözde uyarılarda bulunan kampanyalar başlatan ve sürdüren tütün endüstrisi tarafından iftiralar atıldı. Endüstri liderleri, nikotinin bağımlılık yaptığı ve tütün kullanımının ölümcül olabileceği konusunda uzun süredir var olan bilgilerin aksine bir hükümet organı olan ABD Kongresi’ne ve halka yalan söyledi.

Sigara İçmek Sadece Size Zarar Vermez! Tıpkı, Aşı Olmamanın Sadece Size Zarar Vermeyeceği Gibi

Tütün kontrolü üzerindeki ilk tartışmalar kişinin kendi seçimlerine odaklanmış olsa da 1981’de yapılan iki çalışma, sigara içen kişilerin sigara içmeyen eşlerinin sigara içemeyen kişilerin yine sigara içmeyen eşlerine göre daha yüksek akciğer kanseri riskine sahip olduğunu bildirdi ve bununla birlikte kişisel tercihlere odaklanan tartışmalar yön değiştirdi. Sonraki birkaç yıl içinde en az bir düzine başka çalışmalar da pasif içiciliğin tehlikelerini kanıtladı. Başlangıçta sigara içenler için duyulan endişe, bir kişinin eyleminin diğer insanların hayatlarını nasıl tehlikeye attığı anlaşıldığında, herkes için bir sorun haline geldi.

Kongre hiçbir zaman federal bir sigara içme yasağı getirmedi. FDA’nın (ABD Gıda ve İlaç İdaresi) eski müdürü David Kessler ve diğer görevlilerin FDA’nın nikotin ve tütün ürünlerinin kısıtlanması yönünde gösterdiği çabalar, Yargıtay tarafından 2000 yılında reddedildi.

Tütüne Karşı Savaş Başladı

Neyse ki Kongre 2009 yılında, gençlere yönelik pazarlama ve satışların kısıtlanmasının sağlanması ve tütün ürünlerinin üzerinde uyarı etiketlerinin zorunlu kılınması için FDA’ya tütün düzenleme konusunda sınırlı yetki verdi. Böylelikle toplumun tüm tabakalarına, sağlık uzmanlarının sigara bırakmaya yönelik mesajları ulaşmış oldu. Ek olarak halka açık yerlerde, işyerlerinde, okullarda, restoranlarda, barlarda ve uçaklarda sigara içilmesini kısıtlayan politikalar da getirildi. Bu çabalar, sosyal normu genişletme hedefinin ardındaki mesajın bir parçası olarak sadece sigara içmeyi azaltmakla kalmayıp temiz havanın önemini de ortaya koymuştur.

Ayrıca sporcular, sanatçılar ve aktörler tarafından verilen halkı bilgilendirme mesajlarının yanı sıra tütün kullanımından dolayı zayıf düşmüş, sigara içmekten pişmanlık duyduğunu ifade eden ve insanların sigaraya başlamaması için uyarılarda bulunan kişileri içeren reklamlar yapıldı. 2012 yılında başlayan ve halen televizyonda yayınlanmaya devam eden ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (US-CDC) Daha Önce Sigara İçenlerden Tavsiyeler kampanyası, sigara bırakma hatlarına daha fazla çağrı gelmesini destekledi ve sigara bırakma oranlarının artmasını sağladı.

Tütün ürünlerinin vergilendirilmesi, tütün ürünlerine teşvik edici reklamların kısıtlanması ve tütün endüstrilerinin ürünleri kullanmaları için daha çok gençleri işe almalarına karşı önemli önlemlerin alınması da sigara içen kişi sayısında azalmaya katkıda bulundu. Tütün şirketlerinin sorumlu tutulduğu ve sigaradan zarar gören insanlar için sigorta masraflarını devletlerin tazmin etmesine yönelik yasal mücadeleler başlatıldı ve tüm bu mücadeleler, ABD tarihindeki en büyük hukuki sorumluluk anlaşması olan 1998 Ana Uzlaşma Anlaşması ile sonuçlandı.

Covid-19 Aşısına Karşı Direnç Savaşı

Pek yeni olmayan ancak Covid-19 Pandemisi sürecinde büyüyen aşı karşıtı hareketlerin gösterdiği efor, tütün savaşları sırasında kullanılan stratejilerle pek çok benzerlik göstermektedir. Tek bir endüstri tarafından finanse edilmemesine rağmen bu hareketler, belirli siyasi figürler, kimi doktorlar ve medya şirketleri tarafından iyi bir şekilde desteklenmektedir. Ancak maalesef ki bu karşıt görüşler bilime ve devlete karşı şüphe ve güvensizlik oluşturmaktadır. Aşı güvenliği ve etkinliği hakkındaki oldukça fazla miktarda yanlış bilgi, internet vb. araçlar sayesinde herkese kolaylıkla ulaşabilmektedir.

Başlangıçta tütün savaşları, büyük reklamları ve halkla ilişkili kampanyaları içeriyordu ancak şu anda aşı karşıtı sosyal medya ve gerici medya kanalları, aşıların insan davranışlarının kontrol edilmesini sağlayan mikroçipler içerdiği, aşıların kısırlaşmaya yol açtığı veya fetüslere zarar verdiği gibi saçma komplo teorileri üretmekte ve desteklemektedir. ABD Başkanının Baş Tıbbi Danışmanı Anthony Fauci gibi bilimsel liderlerin karalanması, Koop ve diğerlerine yönelik saldırıların üzücü bir tekrarıdır. Bir kez daha halk sağlığını etkileyen önemli kararlar halk sağlığı uzmanları tarafından değil – Yargıtay dahil – mahkemeler tarafından verilmektedir.

Aşı Yaptırmak Salgını Azaltıyor

Elbette tütün kontrolü ile aşı yapma arasında önemli farklar vardır; örneğin, sigaraya başlama ve kronik hastalıkları önlemeye yönelik müdahalelerin etkilerinin gerçekleşmesi on yıllar alırken aşı yaptırmak, hastaneye yatışları ve akut viral hastalıkları günler veya haftalar içinde azaltabilir. CDC verileri, onaylanmış Covid-19 aşısı yaptıran kişi sayısının, ABD’de hastaneye yatışları ve Covid’e bağlı ölümleri azalttığını göstermiştir. Ev – aile içi bulaşmaları inceleyen çalışmalar da aşılama programlarının SARS-CoV-2 bulaşını azalttığını göstermiştir. Ayrıca aşı yaptırmak, sağlık sistemine dolaylı yoldan zarar verilmesini de önlemektedir.

Doğru Bilgi için Kampanya

Tütün savaşlarının başarılarını model alan ikna edici halkı bilgilendirme kampanyalarının – Covid-19’un neden olduğu zararı ve aşıların gücünü gösteren bir afiş gibi – aşılara karşı olan yanlış bilgileri engellemek için gerekli olduğuna inanıyoruz. Herhangi bir pandemi sürecinde aşı ve ek dozları olmak kabul edilen sosyal bir norm olmalıdır. Aşı için tavsiyeler gibi kampanyaların uyarlamaları, entübe edilmeden hemen önce aşı olmadıklarından dolayı çoğu kişinin duyduğu pişmanlık ifadelerini içerebilir. Bu hastalar, ancak o zaman aşıya gerek duyduklarını söylüyor ve bunun artık çok geç olduğunu da ekliyorlar.

Aşı Olun, Sağlık Çalışanlarının Yükünü Azaltın!

Aşı olmayan kişiler genellikle hastalandıklarında doktor ve hastanelerin her zaman müsait olacağını varsayarlar. Bu nedenle bilgilendirici mesajlarda ayrıca Covid-19’un herhangi bir durum için tedavi gereksinimi duyan hastalara ve doktorlara verdiği yükü kanıtlayan sağlık çalışanları da yer alabilir.

Zorunlu Aşı Kartları

Aşı olma zorunlulukları, emniyet kemeri takmaya ve havaalanlarında güvenlik kontrollerine benzer şekilde bazı yerlerde aşı olanların oranlarında bir artışa yardımcı olmuştur. Kamusal alanlara girmek ve yerel iş fonksiyonlarını sürdürmek için aşı olunduğunu kanıtlayan bir belgenin (aşı kartı vb.) istenmesi gibi yerel ve topluluk düzeyindeki düzenlemeler federal zorunluluklardan bile daha etkili olabilir.

En Güvenilir Kaynak: Doktorlar

Güvenilir doktorlar, sağlık konusunda bilginin en etkili bir şekilde iletilmesi için en iyi kaynak olmaya devam etmektedir. Ancak pandemi sırasında çoğu doktorun sarf ettiği olağanüstü çabaların yanı sıra her doktor doğru bilgi vermemektedir. Hükümetler de bu durum karşısında zararlı ve yanlış bilgi yayan sağlık çalışanlarının çalışma ruhsatlarını yetersiz kılmaktadır veya kılmalıdır.

Aşı Olmamak Sadece Size Değil Tüm Topluma Zarar Verir

Halk sağlığı uzmanları yıllardır tütün kullanımının kansere neden olduğunu bilmektedir, ancak maalesef ki bilimsel bilgi tek başına sigara içme davranışı üzerinde minimal bir etkiye sahip olmaktadır. Sigara içen kişilerin başkalarını tehlikeye attığını bilmesi, tütün kontrolü için bir dönüm noktası olduğu gibi aşı olmayan kişilerin de aile üyelerini, çevresini, toplumu ve sağlık sistemini tehlikeye attığı açık ve nettir. Bu tür bilgi ve uyarıları içeren mesajlar vermek aşı olma konusunda etkili olabilir. Bununla birlikte hala kararsız olan kişilerin davranışlarını değiştirmek için iyi finanse edilmiş çok yönlü bir iletişim çabası gerekecektir.

İnsanlar hala seçim yapmak konusunda özgürdür ve özgür kalacaktır: sigara içmek veya aşı olmamak hala bir tercihtir. Ancak tütünü kontrol altına almakta sarf edilen çabaların çizdiği yol haritası, halk zihniyetinin halk sağlığına ve sosyal faydaya yönelebileceğini göstermiştir. Aşı ile bu iş onlar yılı alabilir, bu yüzden bir an önce başlanmak iyi olacaktır.