Ginseng nedir?

Adını Yunanca’da her şeyi iyileştiren anlamına gelen Panacea’dan alan ginseng (Panax), uzun yıllardır Çin Tıbbı'nda önemli bir yere sahiptir. Adından da anlaşılacağı gibi birçok sağlık probleminde etkili, mucizevi bir bitki olduğuna inanılmaktadır. Yatıştırıcı, afrodizyak, antidepresan, idrar söktürücü, bağışıklık sistemini uyarıcı gibi birçok özelliği olduğu; diyabet, Alzheimer, erektil disfonksiyon (sertleşme bozukluğu), enfeksiyonlar gibi sağlık problemlerinin tedavisinde etkili olduğu iddia edilmektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda kanserin önlenmesi, tedavisi ve kansere bağlı şikayetlerin azaltılmasına yönelik etkileri ön planda tutulmaktadır. Ancak yapılan çalışmalar, bu etkileri doğrulamamaktadır. Nezle, diyabet, Alzheimer, sertleşme bozukluğundaki etkilerine yönelik bazı çalışmalarda birtakım olumlu sonuçlar elde edilse de henüz nihai bir şey söylemek için erkendir. Kanser hastalarında ise, yalnızca kanser ve kanser tedavisine bağlı yorgunluğun azaltılmasında etkili olduğu gösterilmiştir. Buna yanında ginseng, nispeten güvenli bir ürün olarak nitelense de önemli ilaç etkileşimlerine neden olabilmektedir. Bu noktada, şu an için ginsengin kanser hastalarında yalnızca kanserle ilişkili yorgunlukta kullanılması makul görünmektedir. Ancak bu da mutlaka onkologların bilgi ve kontrolü dahilinde olmalıdır.

Ginsengin özellikleri nelerdir?

Ginsengin botanik ismi olan Panax, Yunanca’da “her şeyi iyileştiren” anlamına gelen Panacea’dan gelmektedir. Bitkinin İngilizce ismi olan ginseng ise; kökenini Çince renshen kelimesinden almaktadır. Köklerinin çatallı şekli insan bacağına benzediğinden, Çince’de insan anlamına gelen “ren” ve bitki kökü anlamına gelen “shen” kelimeleri kullanılmıştır. Asya ve Kuzey Amerika’ya dağılmış yedi ginseng türü olmasına karşın; tıbbi özellikleri olan ve üzerinde çalışılan temel olarak iki ana ginseng türü vardır: Latince ismi panax ginseng olan Asya (Çin ya da Kore) ginsengi ve latince ismi Panax quinquefolius olan Amerikan ginsengi. Asya ginsengi aynı zamanda kırmızı ginseng olarak da adlandırılmaktadır. Her iki tür de ginsenosid adı verilen aktif bileşenleri barındırır. Ancak geleneksel Çin tıbbında farklı ginsenosid içerikleri nedeniyle Asya ginsengi sıcak ot (yang), Amerikan ginsengi serinletici ot (yin) olarak nitelendirilmektedir.

Birçok sağlık probleminde etkili olduğu iddia edilen Amerikan ve Asya ginsengi, özellikle son yıllarda ciddi popülerlik kazanmıştır. Tüketimi gittikçe yaygınlaşan ginseng ürünleri, birçok formda üretilmekte ve pazarlanmaktadır. Toz, kapsül, tablet, yumuşak jel, sıvı özütleri, çay, kahve formunda ginseng ürünleri mevcuttur. Hatta bazı enerji içeceklerinde de ginsenge yer verilmektedir.

Uzun yıllardır Amerikan ve Asya ginsengi; yapılan birçok çalışmada, birçok sağlık probleminde denenmektedir. Öyle ki; literatürde ginsengin yatıştırıcı, afrodizyak, sinir sistemi uyarıcı, antidepresan, idrar söktürücü gibi etkilerine dair birçok çalışma mevcuttur. Ayrıca fiziksel performans, fizikomotor performans, HSV-2 enfeksiyonundaki etkileri de araştırılmıştır. Ancak sonuçta; ginsengin bu durumlardan herhangi birindeki etkinliği, makul bir kuşkudan öteye geçememiştir. Az sayıda sertleşme bozukluğunun tedavisinde etkili olduğunu belirten çalışma da mevcuttur. Ancak bu çalışmalar, herhangi bir sonuç çıkarmak için yeterli düzeyde değildir. Bağışıklık sistemi, bilişsel performans ve kan şekeri kontrolündeki etkilerine yönelik bulgular ise, nispeten daha güçlü olmakla birlikte henüz doğrulanmış değildir. 19 kişinin katılımıyla yapılan küçük bir çalışmada, Amerikan ginsengin, yemek sonrası kan şekeri düşüklüğünün önlenmesinde yarar sağlayabileceği belirtilmiştir. Diyabetik hastalarda standart tedaviye destek olarak kullanımının uzun dönem güvenilirliğinin değerlendirildiği bir çalışmada da yan etkiler yönünden anlamlı bir fark görülmemiştir. Amerikan ginsengin bağışıklık sistemini destekleyici özelliğinin araştırıldığı, 279 kişinin katılımıyla yürütülen bir çalışmada; 4 ay boyunca günde 2 kapsül Amerikan ginseng alanlar, almayanlara kıyasla nezleye daha az yakalanmıştır. Az sayıda hastayla yapılan bir ön çalışmada da; Amerikan ginsengin bellek performansını geliştirdiği görülmüştür. Bir başka çalışmada ise, Asya ginsenginin Alzheimer hastalarında bilişsel performansı artırdığı gözlenmiştir.

Ginseng, son yıllarda özellikle kanserdeki etkilerine yönelik iddialarla sıkça gündeme gelmektedir. Ancak ginsengin kanserin önlenmesi ve tedavisinde etkili olduğuna dair güçlü bir kanıt yoktur. Buna karşın kanser ve kanser tedavisine bağlı halsizliğin azaltılmasında yararlı olduğu gösterilmiştir.

Ginseng kanserin önlenmesi ve tedavisinde etkili midir?

Ginsengin, kanserin önlenmesi ve tedavisindeki etkilerine yönelik iddialar temelde laboratuvar çalışmalarına dayanmaktadır. Yapılan az sayıda klinik çalışmada ise, ginsengin bu etkilerine yönelik güçlü bulgular elde edilememiştir. Amerikan Sağlık Enstitüsü de, ginsengin kanserin önlenmesi ve tedavisinde etkili olduğuna dair yeterli kanıt olmadığını belirtmektedir.

Yapılan bir laboratuvar çalışmasında Amerikan ginseng özütü, kalın bağırsak kanserli hücre serilerinde hücre büyümesini engellemiş, bu etki kemoterapi ilacı 5-fluorourasil (5-FU) ile birlikte kullanımda daha fazla olmuştur. Sonuçta gelecekte Amerikan ginsengin, gerekli 5-FU dozunun azaltmasını sağlayabileceği belirtilmiştir. Bir başka laboratuvar çalışmasında Amerikan ginseng özütü, meme kanserli hücre serilerinde hücre çoğalmasını engellemiştir. Meme kanserli hücre kültürlerinde yapılan bir başka çalışmada ise; Amerikan ginseng kemoterapi ilaçları olan metotreksat, siklofosfamid, doxorubicin ve 5-fluorouracil ile birlikte hücre büyümesini engellemiştir. Yine bir başka çalışmada da; Amerikan ginseng özütü, kalın bağırsak kanserli hücre serilerinde hücre ölümünü tetiklemiştir. Asya ginsengi ile fareler üzerinde yapılan bir çalışmada ise; tümörün akciğere yayılmasını ve yeni damarlar oluşturmasını (anjiogenez) engellediği gözlenmiştir.

2006 yılında yapılan gözlemsel bir çalışmada; ginseng kullanan meme kanserli kadınlarda yaşam kalitesi daha yüksek, sağkalım süreleri de bir miktar daha uzun bulunmuştur. Ancak çalışmada ginseng türü ve dozları dikkate alınmamıştır. 40 sağlıklı katılımcıyla yapılan bir klinik çalışmada da; radyasyona karşı lenf hücrelerini koruyucu etkisinin olabileceği belirtilmiştir.

Ginseng kanserle ilişkili halsizlikte etkili midir?

Halsizlik; kanser hastalarında en yaygın görülen, en çok sıkıntı veren ve fiziksel aktiviteyi en fazla kısıtlayan şikayetlerin başında gelmektedir. Yapılan istatistiklere göre; kemoterapi alan hastaların %59 ila %96’sı; radyoterapi alan hastaların %65 ila %100’ünde halsizlik şikayetleri görülmektedir ve bu şikayetler teşhisten sonra ortalama 5-10 yıl devam etmektedir. Kanser hastalarında halsizlikten, birtakım yangısal olaylar ve kanda kortizolün yetersiz kontrolü sorumlu tutulmaktadır. Yapılan bazı laboratuvar çalışmalarında ginsengin yangıyı azaltıcı ve kortizolü düzenleyici etkisi gösterilmiştir. Bundan hareketle ginsengin kanserle ilişkili halsizlikte etkili olabileceği düşünülmektedir. Önde gelen onkoloji kuruluşlarından Mayo Clinic Kanser Merkezi tarafından yürütülen, 2012 ASCO (Amerikan Klinik Onkoloji Derneği) toplantısında sunulan kapsamlı bir çalışmada; yüksek doz (2000 mg/gün) Amerikan ginsengin kansere bağlı halsizlikte yarar sağladığı gösterilmiştir. 40 ayrı kurumdan 364 kanser hastasının katılımıyla, saf Amerikan ginseng köklerinden elde edilen kapsüllerin denendiği çalışmada; 8 hafta kullanımdan sonra kanserle ilişkili halsizlikte, standart halsizlik skalasına göre 100 puan üzerinden 20 puanlık bir gelişme sağlanmıştır. Ayrıca aktif olarak kanser tedavisi alanlarda, tedavisini tamamlamış olanlara kıyasla daha fazla yarar sağlandığı gözlenmiştir. Bunun yanında yan etki yönünden de anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Ayrıca çalışmada özellikle saf ginseng kullanıldığı; piyasada satışa sunulan ginseng ürünlerinin alkolle işlenmesi sırasında östrojen-benzeri özellikler kazandığı ve bu ürünlerin meme kanserli hastalar için zararlı olabileceği belirtilmiştir. Çalışmada sonuç olarak; kanserle ilişkili halsizlikte, bilinen etkin tedavilerin sınırlılığı da göz önünde bulundurulduğunda, Amerikan ginsengin denenebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Kanserle ilişkili halsizlikte Asya ginsenginin denendiği bir çalışmada ise; 30 hastaya 29 gün boyunca yüksek doz (800 mg/gün) Asya ginsengi verilmiş ve sonuçta yan etki farkı olmaksızın, halsizlik şikayetlerinde belirgin azalma gözlenmiştir. Asya ginsenginin, Amerikan ginsengle benzer özellikleri olduğu da düşünülürse, bu noktada etkili olması muhtemeldir. Ancak bu çalışma başlangıç raporu düzeyinde olduğundan, yapılacak yeni çalışmalarla desteklenmeye ihtiyacı vardır.

Ginsengin olası yan etki ve riskleri nelerdir?

Amerikan ginseng, Amerika Bitkisel Ürünler Derneği güvenlik derecelendirmesine göre 1. kategoride yer almaktadır. Yani uygun kullanıldığında genellikle güvenli kabul edilen bir üründür. Amerikan ginsengin doza bağlı yan etkilerinin değerlendirildiği bir çalışmada; 290 kişi ginseng kullanımına göre günlük 750 mg, 1000 mg, 2000 mg kullanan ve hiç kullanmayan şeklinde gruplara ayrılmış ve takip süresince gruplar arasında yan etki yönünden anlamlı bir fark görülmemiştir. Ancak yine de literatürde özellikle ilaç etkileşimleri ağırlıkta olmak üzere birçok yan etki bildirimi mevcuttur. Literatürde ginsengin bulantı, ishal, baş ağrısı, burun kanaması, kan basıncı yüksekliği, kan basıncı düşüklüğü, meme ağrısı gibi yan etkileri bildirilmiştir.

Yapılan çalışmalarla alkolle işlenmiş ginseng ürünlerinin, östrojen benzeri etki gösterebildiği belirlenmiştir. Bu yüzden östrojenden sakınması gereken kişilerin, ginseng kullanmaması gerektiği vurgulanmıştır (36, 37, 38). Ayrıca yapılan bir laboratuar çalışmasında ginseng, meme kanserli hücre serilerinde hücre büyümesini tetiklemiştir.

Ginseng kullanıma bağlı en önemli çekinceyi ilaç etkileşimleri oluşturmaktadır. Bu etkileşimlerden ginsengin aktif bileşeni olan ginsenosidler sorumlu tutulmaktadır. Yapılan çalışmalarla ginsenosidlerin monoamin oksidaz inhibitörleri denilen ilaç grubuyla etkileşime neden olduğu gösterilmiştir. Nifedipinle etkileşimine dair bir çalışma da mevcuttur. Yine warfarinle (Kumadin) etkileşerek kanama bozukluklarına; imatinible etkileşerek karaciğer hasarına; antidepresanlarla etkileşerek mani başlangıcına neden olabilmektedir. 20 sağlıklı birey üzerinde yapılan bir klinik çalışmada da; Amerikan ginsengin warfarinin pıhtılaşmayı önleyici etkisini azalttığı gösterilmiş ve sonuçta hekimlerin warfarin reçete ederken hastaların ginseng kullanımını sorgulamaları gerektiği vurgulanmıştır.

Peki o zaman ne yapmak gerekir?

Sonuç olarak; ginseng, birçok sağlık probleminin önlenmesi ve tedavisinde etkili olduğu iddia edilen bir bitkisel üründür. Ancak yapılan çalışmalarda, bu etkilerin birçoğu gösterilememiştir. Nezle, diyabet, Alzheimer, sertleşme bozukluğundaki etkilerine yönelik çalışmalar umut vaad etse de kliniğe yansıtmak için henüz yeterli değildir. Ginsengin kanserin önlenmesi ve tedavisine yönelik çalışmalar ise, temelde laboratuvar deneylerine dayanmaktadır ve son derece sınırlıdır. Ginseng’in kanserdeki rolü; uygun doz, yan etki ve ilaç etkileşimi profilinin net olarak aydınlatılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Ginsengin kanser hastalarında şu ana dek gösterilen tek net yararı, kanserle ilişkili halsizliğin azaltılmasıdır. Mevcut tedavi olanaklarının kısıtlılığı da göz önünde bulundurulduğunda, ginsengin bu noktada değerlendirilmesi makul olabilir. Ancak ilaç etkileşimleri konusunda çok dikkatli olunmalıdır. Özellikle bazı ticari formlarının, östrojen benzeri etkisi göstererek meme kanserli hastalarda zararlı etkiler doğurabileceği belirtilmiştir. Bu yüzden hekimlerin bu etkileşimler hakkında bilgi sahibi olmaları ve hastalarını yakından takip etmeleri; hastaların da hekimlerinin bilgisi ve kontrolü olmadan sağlıkla ilgili hiçbir ürünü tüketmemeleri son derece önemlidir.

*

- Bitkisel ilaçla tedavi fitoterapi ve kanseri önleme - hayal mi, gerçek mi?