
HPV-Negatif Baş ve Boyun Kanserinde Nivolumab ve Yanıta Göre Kemoradyoterapi
Kısaca Baş Boyun Kanserleri
Baş ve boyun kanserleri, dünya genelinde her yıl yaklaşık 900.000 yeni olgu ile tanı alan ve 500.000'den fazla yaşam kaybına yol açan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu tümörler ağız boşluğu, yutak (özellikle orofarinks), gırtlak (larinks), burun boşluğu, sinüsler ve tükürük bezleri gibi anatomik bölgelerde gelişir. HPV (İnsan Papilloma Virüsü), özellikle orofarinks kanserlerinde (dil kökü ve bademcik bölgesi) etkili olan bir etken olup, orofarinks kanserlerinin yaklaşık %60-70’inde HPV pozitifliği saptanırken, diğer baş-boyun bölgelerinde HPV pozitifliği çok daha düşüktür. Tütün ve alkol kullanımı, HPV ve EBV enfeksiyonları, kötü ağız hijyeni ve bazı çevresel maruziyetler (örneğin asbest, odun tozu) başlıca risk faktörleri arasındadır. Tanı anında hastaların yaklaşık %60’ı ileri evre (evre III veya IV) hastalıkla başvurmakta, bu da sağkalımı olumsuz etkileyerek tedavi seçeneklerini sınırlamaktadır. Bu nedenle HPV’ye karşı koruyucu stratejiler ve erken tanı girişimleri büyük önem taşır.
Baş-boyun kanserlerinin tedavi seçenekleri genellikle cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve immünoterapi kombinasyonlarını içerir. Özellikle HPV-negatif yassı hücreli baş-boyun karsinomu (YHBBK), tedaviye dirençli olması ve agresif seyri nedeniyle klinik pratikte zorluk oluşturur. Bu nedenle, tedavi etkinliğini artırırken yan etkileri azaltan yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Chicago Üniversitesi tarafından yürütülen ve sonuçları 6 Mart 2025'te JAMA Oncology dergisinde yayımlanan DEPEND çalışması, bu alandaki yenilikçi tedavi stratejilerinden biri olarak öne çıkmaktadır.
DEPEND Çalışmasının Kapsamı ve Yöntemi
DEPEND çalışması HPV-negatif, lokal olarak ileri evre IVa/b yassı hücreli baş-boyun karsinomu (YHBBK) olan hastaları dahil etmiştir. Evre IVa/b, hastalığın bölgesel olarak oldukça ilerlemiş ancak henüz uzak organ metastazı olmayan durumları tanımlar. Bu evrelerin standart tedavisi, kemoterapi eş zamanlı radyoterapidir (kemoradyoterapi).
DEPEND çalışması, Eylül 2019 ile Haziran 2022 tarihleri arasında yürütülen, tek merkezli, faz II düzeyinde randomize olmayan bir klinik denemedir. Araştırmaya ileri evre (IVa/b evre) HPV-negatif baş ve boyun kanseri tanısı almış toplam 36 hasta katılmıştır. Hastalar, 21 gün süren üç döngü halinde neoadjuvan (ana tedavi öncesi) olarak;
-
1. gün: 360 mg nivolumab ve AUC=5 karboplatin
-
1., 8. ve 15. günler: 100 mg/m² paklitaksel
şeklinde tedavi edilmiştir. Tedavi sonrasında tümörde en az %50 küçülme gösteren hastalar, elektif nodal alanları kapsamayacak şekilde azaltılmış dozda kemoradyoterapiye (66 Gy) tabi tutulmuştur. %50'den daha az küçülme yaşayan hastalar ise standart kemoradyoterapiye (70-75 Gy) alınmıştır. Ayrıca, tüm hastalar tedavi sonrası 9 siklus adjuvan nivolumab tedavisi görmüştür.
DEPEND Çalışmasının Önemli Bulguları
Çalışmanın ortanca takip süresi 20 aydır (aralık: 13-40 ay). Araştırmanın temel hedefi olan derin yanıt oranı (tümör hacminde en az %50 küçülme), hastaların %53’ünde (95% güven aralığı [CI]: %35-70) sağlanarak, çalışmanın başarı kriteri karşılanmıştır. Ayrıca, objektif yanıt oranı (tümörde en az %30 küçülme) %86 (95% CI: %71-95) olarak bulunmuştur.
Yanıta Göre Düzenlenmiş Tedavinin Sağkalıma Etkisi
Yanıta göre düzenlenmiş kemoradyoterapinin etkinliği iki grupta değerlendirilmiştir:
-
Azaltılmış doz KRT (19 hasta):
-
2 yıllık hastalıksız sağkalım oranı %69 (95% CI: %39-87),
-
genel sağkalım oranı %74 (95% CI: %41-90)
-
-
Standart doz KRT (16 hasta):
-
2 yıllık hastalıksız sağkalım oranı %69 (95% CI: %40-86),
-
genel sağkalım oranı ise %79 (95% CI: %47-93)
Sonuçlar, azaltılmış doz kemoradyoterapi uygulanan hastaların daha düşük akut yan etki ile benzer sağkalım oranlarına sahip olduğunu göstermiştir.
Tedaviyle İlişkili Yan Etkiler
Çalışmada her iki grupta da en sık görülen yan etkiler şu şekildedir:
-
Mukozit (ağız yarası): Azaltılmış KRT %74, standart KRT %94
-
Radyasyon dermatiti: Azaltılmış KRT %68, standart KRT %88
-
Kuru ağız: Azaltılmış KRT %37, standart KRT %63
Bu bulgular, azaltılmış doz uygulanan grubun daha düşük toksisite yaşadığını doğrulamaktadır.
DEPEND Çalışmasının Klinik Önemi ve Sonuçları
DEPEND çalışması, ileri evre HPV-negatif baş ve boyun kanserinde, neoadjuvan nivolumab ve kemoterapi kombinasyonunun etkili olduğunu ve derin yanıt oranlarının umut verici düzeyde bulunduğunu göstermiştir. Ayrıca yanıta göre kişiselleştirilmiş kemoradyoterapi yaklaşımı, benzer sağkalım oranlarıyla birlikte daha düşük akut yan etki sağlamaktadır. Bu tedavi yaklaşımı, klinik uygulamada baş ve boyun kanseri tedavisinde önemli bir paradigma değişikliğine zemin hazırlayabilir.
Yorum
Bu çalışmanın sonuçları, HPV-negatif baş ve boyun kanserinde immünoterapinin potansiyelini vurgulamakta ve daha geniş, çok merkezli randomize kontrollü çalışmalar için güçlü bir temel oluşturmaktadır. İlerleyen dönemde daha geniş hasta gruplarında yapılacak çalışmalar, tedavi protokollerinin daha da iyileştirilmesine olanak tanıyabilir.
Baş ve boyun kanserlerinde kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının önemi ve bu yenilikçi tedavi stratejisinin uzun vadede sağlayacağı faydalar göz önüne alındığında, DEPEND çalışması klinik pratiğe önemli katkılar sunmaktadır.
Rosenberg AJ, Juloori A, Jelinek MJ, et al. Neoadjuvant Nivolumab Plus Chemotherapy Followed by Response-Stratified Chemoradiation Therapy in HPV-Negative Head and Neck Cancer: The DEPEND Phase 2 Nonrandomized Clinical Trial. JAMA Oncol. Published online March 06, 2025. doi:10.1001/jamaoncol.2025.0081