Kanser hücreleri, çok hızlı çoğalma yeteneğine sahiptir. Bu sebeple fazla miktarda enerjiye ihtiyaç duyarlar. Kanser hücrelerinin temel enerji kaynağı glikozdur. Kanser hücrelerini glikoz açlığına sürüklemek önemli anti kanser stratejilerden biridir. Ancak, bu yaklaşım oldukça risklidir ve yan etkiler içermektedir, çünkü normal hücreler de enerji kaynağı olarak glikozu kullanmaktadır. Kasım 2018’de Nature’da yayımlanan ve dünya basınında da geniş yer bulan araştırmaya göre, bir şeker türü olan mannoz, kanser hücrelerindeki glikoz metabolizmasını bozarak, kanserin ilerlemesini yavaşlatabilmekte. Bu çalışma, yakın gelecekte kemoterapilerin etkisini artırabilir.

Not: Mannoz, yapısal bir şekerdir, normalde vücutta enerji elde etmek için kullanılmaz. Vücutta, bazı enzimlerin yapısına katılmak, proteinlere şeker moleküllerinin eklenmesi gibi yapısal görevleri vardır.

Araştırma, İskoçya’nın Glasgow şehrinde bulunan Cancer Research UK Beatson Kanser Enstitüsü’nde gerçekleştirildi.

Mannoz, insanda metabolik olaylarda pek çok rolü olan bir şeker türüdür. Ancak insan diyetinde temel öneme sahip değildir. Yani vücudumuz, dışarıdan alınmasa da ihtiyaç duyduğunda glikozdan mannoz sentezi yapabilir; tersi de mümkündür, yani mannoz glikoza dönüştürülebilir. Mannoz, hücre içine glikoz reseptörlerini kullanarak girer. Hücre içinde biriktiğinde mannoz-6-fosfata dönüşür. Hücre içinde mannoz biriktiğinde, enerji için mannoz kullanılmaya başlanır ve bu durum glikoz metabolizmasının yavaşlamasına sebep olur.

Araştırmacılar mannozun kansere karşı potansiyel etkisini incelemek için pankreas, deri ve akciğer kanserine sahip farelerin içme suyuna mannoz eklediler.

Araştırma sonucuna göre;

  • Farelerde tümör büyümesinin belirgin ölçüde yavaşladığı görüldü ve herhangi bir hastalık etkisi gözlemlenmedi.
  • Aynı zamanda, mannozun kanser tedavisindeki etkisi de araştırıldı. Farelere mannozun yanı sıra, iki yaygın kemoterapi ilacı sisplatin ve doksurubisin (adriamisin) verildi. 
  • Mannozun farelerde kemoterapinin etkisini artırdığı ve yaşam süresini uzattığı görüldü.

Bunun yanı sıra, osteosarkom, kan kanseri, yumurtalık kanseri ve kolon kanseri hücrelerinde de mannozun potansiyel etkisi incelendi. Bazı kanser hücreleri üzerine mannozun daha iyi anti-kanser etkisi olduğu görüldü. Bu durumun, hücrelerdeki fosfomannoz izomeraz (phosphomannose isomerase) enziminin aktivitesine bağlı olduğu tespit edildi. Düşük enzim aktivitesine sahip olan kanser hücrelerinin mannoz ile kolaylıkla büyümesinin engellendiği görüldü.

Peki bu çalışma bize neyi ifade ediyor?

  • Normal hücrelere zarar vermeden, mannoz kullanarak kanser hücresinin büyümesinin engellenebileceğini ve kemoterapinin etkisinin artırılabileceğini gösteren bir çalışmadır.
  • Kanser hücresinin glikoz yerine mannoz kullanması sağlanarak büyümesinin yavaşlatılması düşünülmektedir.

Önemle vurgulamak gerekir ki, bu bir preklinik çalışmanın sonuçlarıdır (insan deneyleri öncesi çalışmalar). Makalede çalışmanın ilk sonuçları yayımlanmıştır. Hücre kültürü ve hayvan modellerinde gösterilen sonuçlar insan çalışmalarında kanıtlanmadıktan sonra bir anlam ifade etmemektedir. Bu yaklaşım, henüz klinik çalışmalarda test edilmemiştir. Mannozun uzun süreli kullanımdaki etkisini henüz bilmiyoruz.

Bu çalışma size mannozu besin desteği olarak kullanmanızı söylememektedir. Mannozu besin desteği olarak kanser tedaviniz sırasında veya sonrasında kullanmamanızı öneriyoruz. Aksi takdirde yaşamınızı tehlikeye sokacak durumlarla karşılaşabilirsiniz. Doktorunuzun bilgisi olmadan diyetinizde değişiklik yapmamalısınız. Herhangi bir besin desteği almadan önce mutlaka doktorunuza danışın. 

- İlgili konu: Şeker kanser yapar mı?

Merak edenler için D-MANNOZ takviyeleri

Mannozun, besin takviyesi olarak paketlenmiş hali D-mannoz’dur.

İnsanlar neden D-mannoz takviyesi alma ihtiyacı duymuştur?

D-mannoz, karbonhidrat metabolizma bozukluğu olan glikoprotein sendromu tip 1b olarak adlandırılan nadir bir hastalığı tedavi etmek için kullanılır.

Bu hastalık kalıtsal (ailelerden) geçer. Bağırsaklardan protein kaybetmeye sebep olur. Bazı çalışmalar, glikoprotein sendromu tip 1b’ye sahip olan hastalarda, D-mannozun bu protein kaybını yavaşlattığını ve karaciğerin daha iyi çalışmasını sağladığını söylüyor. Bu hastalığa yakalanan kişilerde kanama bozukluklarını ve düşük kan şekeri sorununu da azaltabilir.

Avrupa kökenli bazı ön klinik araştırmalar, D-mannozun aynı zamanda idrar yolu enfeksiyonlarını önleyebileceğini de düşündürmektedir. Araştırmalar, bazı bakterilerin idrar yollarına yapışmasının D-mannoz alımı ile azalabildiğini göstermekte.

Ayrıca D-mannozun prebiyotik olarak yararlı bir rol oynayabileceğini ileri süren çalışmalar da mevcuttur. Prebiyotikler, sindirim sisteminizdeki "iyi" bakterilerin büyümesini uyararak vücudunuza yardımcı olabilecek maddelerdir.

D-mannoz doğal olarak gıdalardan alabilir misiniz?

D-mannoz, birçok meyvede doğal olarak yüksek miktarlarda bulunur. Bu meyveler şunları içerir: 

  • Elmalar
  • Portakal
  • Şeftali
  • Yaban mersini ve kızılcık gibi bazı meyveler (blueberry, cranberry)

D-mannoz tüketmenin bilinen riskleri nelerdir?

Hamileyseniz veya emziriyorsanız, D-mannoz kullanma konusunda dikkatli olmalısınız, çünkü bu koşullar altında güvenliği konusunda yeterli çalışma yapılmamıştır.

D-mannozun yan etkileri şunları içerebilir:

  • Şişkinlik 
  • Gaitada yumuşama

D-mannoz takviyeleri, diyabetiniz varsa dikkatli kullanılmalıdır. Kan şekerinizi kontrol etmeyi zorlaştırabilir.

Yüksek doz D-mannoz böbrek hasarına neden olabilir.

Her zaman doktorunuza, doğal olanlar ve reçetesiz satın alınanlar da dahil olmak üzere aldığınız takviyeler hakkında bilgi verin. Bu sayede doktorunuz herhangi bir yan etki veya herhangi bir ilaçla etkileşimlerini kontrol edebilir.