Kanser hastalık kaynaklı yaşam kayıplarının başında gelmektedir. Çevrenin ve yaşlanmanın etkisiyle hücre çoğalmasını ve hücrelerin birbirleriyle olan ilişkilerini kontrol eden genlerdeki hasarların (mutasyonlar) birikmesi sonucu kanserleşme meydana gelir. Kanserleşmeye nedenleri farklı olmasına rağmen sonuç hepsinde ortaktır: Kontrolsüz hücre çoğalması.

Bilindiği üzere kanser tek bir hastalık değildir. 120’den fazla türü vardır. Kansere karşı etkili tedavilerin geliştirilmesi kanserin temel özelliklerinin tespit edilmesine bağlıdır.

Bilim insanları kanserin 10 temel özelliğini belirlemişlerdir.

  1. Kendi büyüme faktörlerine sahip olma: Normal hücreler çoğalmak için dış ortamdan gelen büyümeyi sağlayan faktörlere ihtiyaç duyar. Kanser hücreleri geçirdikleri mutasyonlar sayesinde büyümek için kendi büyüme faktörlerini üretirler. Örneğin, HER2 pozitif meme kanserinde HER2 büyüme faktörünün sayısının artması ya da HER2 büyüme faktörünün bağlandığı reseptördeki (algaç) mutasyon sonucu hücreye sürekli çoğal sinyali gider.
  2. Büyüme engelleyici faktörlerden kurtulma: Normal hücreler homeostasis adı verilen iç dengeyi sağlamak için belli bir büyüme kapasitesine ulaştıklarında dış ortamdan alınan sinyal ile büyümelerini durdururlar. Kanser hücreleri büyüme engelleyici sinyallerini aldıkları reseptörleri (algaçları) bozarak bu sistemi atlatırlar.
  3. Bağışıklık sisteminden kaçma: Bağışıklık sistemimiz vücudumuza giren yabancı maddeleri tanır ve yok eder. Normal hücrelerimiz bağışıklık sistemi hücrelerine “dost” olarak görünmesini sağlayan proteinleri yüzeylerinde taşır. Aynı zamanda kanser hücreleri de bu proteinleri yüzeylerinde taşıyarak bağışıklık sistemine görünmez olmayı öğrenir.
  4. Sürekli bölünme yeteneği: Vücudumuzdaki hücreler (kök hücreler dışında) sınırlı sayıda bölünme yeteneğine sahiptir. Belirli bir süre bölündükten sonra senescence adı verilen yaşlılık dönemine girerler. Bu duruma telomerlerin kısalması sebep olur. Bilindiği üzere genlerimiz kromozom denilen yapılar içerisindedir. Kromozomların uç kısımlarında “telomer” adı verilen diziler bulunur. Her hücre çoğalmasında telomerler azalır ve böylece genler korunur. Kanser hücreleri telomer kısalmasını engellemek için “telomeraz” adı verilen enzimlerinin aktivitesi artırırlar. Böylece sınırsız çoğalma yeteneğine sahip olurlar.
  5. Kanserleşmeyi destekleyen iltihaplanma (yangı = enflamasyon): Tümör ortamı sadece kanser hücrelerini barındırmaz, aynı zamanda iltihaplanma ilişkili bağışıklık sistemi hücrelerini de içerir. Bu hücreler büyüme faktörleri ve enzimlerin sayısını artırarak kanserin damar oluşturmasını ve yayılmasını destekleyen bir ortam oluşturur. Aynı zamanda reaktif oksijen radikalleri üreterek DNA’nın hasar görmesine ve kanserleşmeye neden olur. 
  6. Başka doku ve organlara göç etme (İnvazyon veya Metastaz): Normal hücreler genellikle bulundukları konumlardan ayrılmazlar. Kanser hücreleri belirli bir büyümeye ulaştıklarında başka doku ve organlara göç ederler. Bu olaya metastaz adı verilir. Kansere bağlı yaşam kayıplarının % 90’ından metastazlar sorumludur. Hücrelerin birbirlerine veya bir dokuya tutunmasını sağlayan genlerde meydana gelen hasarlar metastazı tetikler. 
  7. Anjiyogenez (yeni damar oluşturma): Normal hücreler besin ve oksijen ihtiyaçlarını karşılamak için kan damarlarına ihtiyaç duyar. Ancak erişkin bireylerde damar oluşumu çok azdır. Kanser hücreleri çok hızlı bölündüklerinden dolayı yüksek oranda besin ve oksijene ihtiyaç duyarlar. Bu sebeple damar oluşturma yeteneğine sahiptirler. 
  8. Gen yapısında mutasyonlar (hatalar): DNA hasarlarının birikmesi kanserleşmenin en önemli sebebidir. Aynı zamanda DNA tamirinde görev alan enzimlerin fonksiyonlarının kaybolması gen yapısındaki bozulmaların artmasını destekler. 
  9. Hücre ölüm mekanizmasını atlatma: Normal hücrelerde DNA hasarı meydana geldiğinde tümör büyümesini baskılayan genler hücre çoğalmasını durdurarak DNA tamir mekanizmalarını başlatır. Ancak DNA’daki hasar tamir edilemeyecek boyutta ise programlı hücre ölümüyle (apopitoz) hücre ortadan kaldırılır. Kanser hücreleri bu programlı hücre ölümüne karşı direnç gösterecek mekanizmalara sahiptir.
  10. Enerji metabolizmasını değiştirme: Kanser hücreleri çok hızlı bölünme yeteneğine sahip olduklarından dolayı fazla miktarda enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bunun için oksijen varlığına bakmadan glikozu kullanarak sürekli enerji üretirler. Bu duruma “Warburg etkisi” adı verilir.

Kanser araştırmalarındaki ilerlemeyle birlikte her geçen gün yeni bir özellik keşfedilmektedir. Bu özellikleri hedef alan tedavileri sonraki yazımızda sizlerle paylaşmayı planladık.