Kemoprevensiyon, kanser gelişimini önlemek için maddelerin kullanılmasıdır. Kanserden korunma amacıyla “kimyasal önleme” şeklinde dilimize çevrilebilir. Bu maddeler doğal olabilir, bir laboratuvarda yapılabilir veya canlı bir kaynaktan alınabilir.

Kanser, sağlıklı hücreler kontrolsüz şekilde değişip büyüdüğünde başlar, tümör adı verilen bir kitle oluşturur. Bir tümör kötü huylu (kanserli = malign) veya iyi huylu (benign) olabilir. Kanserli bir tümör habis olup, vücudun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz). İyi huylu bir tümör, tümörün yayılmayacağı anlamına gelir. Sağlıklı bir hücreden kanserli bir hücrede geçiş genellikle yıllar sürecek bir süreçtir. Sigara içimi, obezite ve olumsuz yaşam tarzı faktörleri hücrelerin genetik yapısını etkileyip kanserleşmeyi (karsinogenezis) tetikleyebilir.

Kemoprevensiyon amaçlı kemoterapi genellikle kanser gelişme riski yüksek kişiler tarafından kullanılır. Bu anlamda daha yüksek kanser riski taşıyan insanlar, kalıtsal kanser sendromu veya ailesel yatkınlığı olanları içerir. Burada kemoterapi ilaçları kanseri tedavi etmek için kullanılmaz, çünkü ortada gözle görülür bir kanser yoktur, fakat bu kişilerde kanser gelişme riski yüksektir. Bununla birlikte kanser tedavisi için geliştirilen kemoterapi ilaçlarının çok azı, kanserden korunma (kemoprevensiyon) adına etkilidir. Hatta kemoterapi ilaçlarının çoğunun bu amaçla kullanılması gelecekte başka kanserlerin gelişme riskini veya daha dirençli kanserlerin gelişmesine neden olabilir. Bu nedenle önemle vurgulamak gerekir ki, kemoprevensiyon amacıyla kemoterapi ilaçlarının uygulanması oldukça nadir bir uygulamadır ve mutlaka hekim reçetesi ile yapılmalıdır.

Kanserden korunma & Kanser tedavisi

Vurgulamak istediğimiz bir başka önemli nokta ise kanserden korunma ve kanser tedavisinin birbirinden farklı konular olduğudur. Bunu birkaç örnekle anlatmak gerekirse, lifli gıdaların beslenmemizde yoğun yer almasının kalın bağırsak kanseri riskini azalttığı herkesin malumudur; buna karşılık lifli gıdaların kalın bağırsak kanserine yakalanmış bir kişide tedavi amacıyla bir etkisi yoktur. Aynı şekilde brokoli ve lahana gibi turpgillerin diyette tercih edilmesi baş-boyun kanserleri riskini azaltabilir, yani kemoprevensiyon kapsamında değerlendirilebilir; fakat brokolinin baş-boyun kanseri tedavisinde bir yeri yoktur. Fitoterapi başlığı altında incelenen birçok bitkisel ürün, probiyotikler, vitaminler (örneğin D vitamini) de benzer durumdadır.

Kemoprevensiyona örnekler

İşte kemoprevensiyon için kullanılan bazı ilaç örnekleri:

  • Tamoksifen (Nolvadex, Tamoksifen), Raloksife (Evista): Bu ilaçlar meme kanseri riskini azaltma yöntemi olarak incelenmiştir. Östrojen reseptörü pozitif meme kanseri riskini azaltmada en etkili yöntemlerdir. Östrojen reseptörü pozitif olan meme kanseri, kanserin büyümek için östrojen hormonuna bağlı olduğu anlamına gelir. Tamoksifen östrojenin tümör büyümesi üzerindeki etkilerini bloke eder. Ayrıca meme kanseri tanısı almış ve tedavi olmuş hastalarda hastalığın tekrar etme (rekürrens) riskini azalttığı bilindiği için onkoloji pratiğinde en yoğun kullanılan ilaçlardandır.
  • Aspirin ve diğer non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar NSAİİ'ler: Bu ilaçlar, kanserden korumada adına en güçlü kanıtlarını kolon kanserinde göstermiştir.
  • B3 vitamini - Niasin: Düzenli B3 vitamini kullanımının cilt (deri) kanserinin tekrarını engellemek için etkili olduğu görülmüştür. Fakat çalışmalar cilt kanserine yakalanmış bireyler üzerinde yapılmıştır, bu nedenle sağlıklı kişilerin B3 vitamini almasının cilt kanserini önleyip önleyemeyeceği henüz netlik kazanmamıştır.

Kemoprevensiyon kanseri geciktirebilir. Bununla birlikte, kanserden korunma için bir ilaç kullanan bir kişi gelecekte halen kanser geliştirebilir. Bu açıdan, kanser için kimyasal önlem, kalp hastalığını veya inmeyi önlemek için ilaçlar kullanmak ile benzer olabilir. Kalp-damar hastalıkları için bu gibi ilaçların örnekleri, % 100 koruyucu olmayan statinleri veya tansiyon ilaçlarını içerir.

Kemoprevensiyonun yararları ve riskleri

Kanserden korunma adına herhangi bir ilacı ya da doğal etiketi ile pazarlanan bir ürünü almadan önce, doktorunuzla kemoprevensiyonun riskleri ve yararları hakkında konuşun. Örneğin, kanser riskini azaltabilecek ilaçlar yan etki riskini artırabilir. Kanser gelişme riski yüksek olan insanlar belirli yan etkileri kabul etmeye istekli olabilirler. Bununla birlikte, başkaları zaten hasta değilken yan etkileri olan bir ilacı kullanmak istemeyebilir. Herkesin tercihleri ​​farklıdır.

Kanser geliştirme riskiniz, mevcut sağlık durumunuz ve ilaç almak için tercihleriniz hakkında doktorunuzla konuşun. Ayrıca ne tür bir kimyasal önlemin kanser riskinizi azaltabileceğini sorun. Araştırma çalışmalarında görülen kemoprevensiyon örneklerinin etkisi sizin için farklı olabilir.

Bir maddenin kemoprevensiyon özellik taşıyıp taşımadığı nasıl belirlenir?

Kanser riskini azalttığına dair kanıtlar gösteren tüm ilaçlar veya diğer maddeler klinik araştırmalarda test edilir. Klinik araştırmalar, gönüllüleri ilgilendiren araştırma çalışmalarıdır. Bir kemoprevensiyona özgü çalışma, bir maddenin kanseri geciktirmede veya önlemede güvenli olup olmadığını değerlendirmek için test eder. Tesadüfen bulunan kemoprevensyonlar da mevcuttur: örneğin, raloksifen başlangıçta kemik güçlendirmenin bir yolu olarak çalışılmıştır. Araştırma sırasında, raloksifen uygulanan kadınların meme kanseri olma ihtimalinin daha düşük olduğunu bulunmuştur.

Genellikle, laboratuvarda işe yarayan kemoprevensiyon ajanları insanlarda test edildiğinde kanseri önlemez. Dahası, bazı klinik araştırmalar, bazı kimyasal önlem tiplerinin bazı ciddi veya hatta yaşamı tehdit eden zararlara neden olduğunu göstermiştir. Örneğin, havuç, kabak ve benzeri sebzelerde bulunan beta karoten, laboratuvar ortamında akciğer kanserini önlemeye yardımcı olduğunu düşündürmüştür. Ancak, klinik çalışmalarda test edildiğinde, sigara içen insanlarda akciğer kanseri riskini artırmıştır.

Prostat kanseri için selenyum ve E vitaminini değerlendiren bir klinik araştırmada, hastalığın riskini azaltmadığını göstermiştir ve E vitamini takviyesi alan erkeklerin prostat kanserinde bir artış olduğuna dair kanıtlar vardı.

Klinik araştırmalar genellikle kemoprevensiyon amacıyla kullanılan ürünlerin herkes için uygun olmadığını gösterir. Bu, kanser tedavisinde veya kalp rahatsızlığı gibi diğer hastalıkların önlenmesinde kullanılan diğer ilaçlara benzer. Kemoprevensiyon klinik araştırmalarının sonuçlarını değerlendirirken, katılımcı grubuna bakmak da önemlidir. Genellikle, bu tür klinik araştırmalara katılan insanlar, sigara içen veya ailesinde kanser öyküsü gibi kanser riski fazla olan kişilerdir. Bu nedenle, çalışmanın sonuçları herkes için geçerli olmayabilir.