İngiliz tıp dergisinde yayınlanan araştırma sonucuna göre, kanser tedavisinde kemoterapi ile birlikte uygulanan goserelin, yumurtalık yetmezliği ve erken menopoz riskini azaltarak doğurganlığın korunmasına yardımcı olabilir.

Kemoterapi; meme kanserinde hastalığın evresine göre kimi zaman ana tedavi, çoğunlukla da ana tedaviye yardımcı (adjuvan) tedavi olarak kullanılan ve anlamlı derecede sağkalım avantaji sağlayan, kanserin en temel tedavilerindendir. Ana tedavi olarak özellikle uzak dokulara yayılmış, ileri evre kanserlerde kullanılırken; yardımcı tedavi olarak da cerrahi öncesi tümörü küçültmek veya cerrahi sonrası geriye kalan olası kanser hücrelerini öldürmek için kullanılmaktadır. Ancak bu tedavinin özellikle doğurganlığın kaybı gibi birtakım yan etkileri, meme kanserli hastaların bazen bu tedaviyi reddetmesine dahi neden olabilmektedir. Bu yüzden bu yan etkilerin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Goserelin de bu noktada üzerinde çalışılan ajanlardandır.

Goserelin, vücutta üretilen GnRH adlı bir hormonun sentetik halidir. GnRH hipofiz bezinden birtakım hormonların salınımını, bu hormonlar da testis veya yumurtalıklardan östrojen ve androjen salınımını uyarır. Ancak GnRH dışarıdan verildiğinde hipofiz-testis/yumurtalık arasındaki yolağı baskılamakta, böylece testis veya yumurtalıkları inaktive etmektedir. Bundan hareketle, Goserelin’in kemoterapiyle birlikte kullanıldığında yumurtalıkları baskılayarak, kemoterapiden zarar görmesini engelleyebileceği düşünülmüş ve bu konuyla ilgili yapılan çalışma geçtiğimiz günlerde İngiliz Tıp Dergisi’nde yayınlanmıştır.

Çalışmada; hormon reseptör negatif (hormonal tedaviye dirençli) menapoz öncesi 218 meme kanserli kadın 2 gruba ayrılmış ve grupların birine yalnızca standart kemoterapi uygulanırken, diğerine kemoterapiyle birlikte Goserelin verilmiştir. Hastalar 2 yıl takip edilerek yumurtalık yetmezliği (kısırlık) gelişme oranları değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler yalnızca kemoterapi uygulanan grupta kısırlık gelişme oranının %22 olduğunu belirlerken, kemoterapiyle birlikte Goserelin uygulanan grupta bu oran %8 olarak kaydedilmiştir. Ayrıca Goserelin uygulanan grupta %22 oranında gebelik görülürken, diğer grupta bu oranın %11’ler kaldığı tespit edilmiştir.

Sonuç olarak; kemoterapi, gerek meme kanseri gerekse diğer birçok kanser türünün tedavisinde vazgeçilmez bir yere sahiptir. Ancak bu tedavilerin yan etkileri hastaların yaşam kalitelerini ciddi derecede etkileyebilmektedir. Doğurganlığın kaybı da kemoterapi rejimlerinin nispeten sık karşılaşılan yan etkilerindendir. Bu yüzden kemoterapiyle birlikte uygulanan Goserelin’in, yumurtalık yetmezliği ve erken menapoz riskini azaltarak doğurganlığın korunmasına yardımcı olabilmesi, oldukça sevindirici bir gelişmedir. Ancak araştırma ekibinin de belirttiği gibi çalışmada birtakım eksik veriler mevcuttur ve çalışma sonuçlarını klinik uygulamalara yansıtırken temkinli olmakta fayda vardır.