Pembe Ekim 2024 – Meme Kanseri Farkındalık Ayında Merak Edilen 14 Soru ve Cevapları

Pembe Ekim 2024 – Meme Kanseri Farkındalık Ayında Merak Edilen 14 Soru ve Cevapları

Pembe Ekim

Meme kanseri, dünya genelinde kadınlarda en sık teşhis edilen kanser türüdür. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 2.3 milyon kadına meme kanseri teşhisi konulmuş ve 685 binden fazla kadın bu hastalıktan hayatını kaybetmiştir. Bu oranlar, her yıl meme kanseri farkındalık kampanyalarının ne kadar hayati olduğunu göstermektedir.

Meme Kanseri Farkındalık Ayı (Pembe Ekim) kapsamında hem hastalığın nedenleri hem erken teşhisin önemi hem de tedavi seçenekleri hakkında bilgi vermek, kadınların yaşamlarını katkı sağlamada önemli bir rol oynar.

Erken teşhis için tarama oranları halen istenilen düzeyde değil. Dünya genelinde kadınlar arasında en sık görülen kanser olmasına rağmen, mamografi ve diğer tarama yöntemleri sayesinde meme kanseri yaşam kaybı oranları %40’a kadar azaltılabilmektedir. ABD'de 2021 verilerine göre, 50-74 yaş aralığındaki kadınların yaklaşık %76'sı son iki yıl içinde mamografi taraması yaptırmıştır. Türkiye'de ise meme kanseri tarama oranları OECD raporlarına göre daha düşüktür. 50-69 yaş grubundaki kadınların yaklaşık %35’i son iki yıl içinde mamografi çektirmiştir. 

2024 yılında da farkındalık kampanyaları devam ederken, her kadının meme kanseri tedavilerinde gelişmeleri anlaması, ayrıca kişisel ve ailesel risklerini bilmesi ve düzenli kontrollerle erken teşhis imkânlarından faydalanması hedeflenmektedir.


Bir Dost Ol, Bir Dostuna Hatırlat!

"Bir Dost Ol, Bir Dostuna Hatırlat!" kampanyası, meme kanseri farkındalığını artırmaya yönelik bir girişimdir ve kadınların düzenli meme kanseri taramaları yaptırmalarını teşvik etmeyi amaçlar. Sevdiklerinizle meme kanseri hakkında konuşmak ve onları tarama yaptırmaya teşvik etmek hayatlarına çok önemli katkıda bulunabilir. Sadece birkaç dakikalık bir hatırlatma veya randevu alma desteği, büyük bir fark yaratabilir. Kampanyamıza katılın ve siz de bir arkadaşınıza meme kanseri taraması yaptırmasını hatırlatın. Birlikte küçük bir adım, büyük sonuçlar doğurabilir!

bir dost ol bir dostuna hatirlat meme kanseri farkindalik ayi kampanyasi pembe ekim 2024 883938


Meme Kanseri Hakkında En Sık Sorulan Sorular ve Cevapları

Soru 1: Meme kanseri dünya genelinde ne kadar yaygındır?

Cevap: 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 2.3 milyon kadına yeni meme kanseri teşhisi konulmuştur. Meme kanseri, kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olmasının yanı sıra, tüm dünyada akciğer kanserinden sonra en çok teşhis edilen ikinci kanserdir. Ancak, erken teşhis ve gelişmiş tedavi olanakları sayesinde sağkalım oranları önemli ölçüde artmıştır. Örneğin, meme kanseri erken evrede tespit edildiğinde 5 yıllık sağkalım oranı %99'a kadar çıkarken, tüm evreler göz önüne alındığında bu oran %90'a ulaşmaktadır.


Soru 2: Meme kanseri riskini artıran faktörler nelerdir?

Cevap: Meme kanseri riskini artıran en büyük iki faktör, kadın olmak ve yaşlanmaktır. Bunun yanı sıra, ailede meme kanseri öyküsü, erken yaşta adet görmeye başlama, geç menopoz, hiç çocuk sahibi olmama veya geç yaşta doğum yapma gibi üreme faktörleri de riski artırır. Ayrıca, aşırı alkol tüketimi, sigara kullanımı, menopoz sonrası kilo alımı ve obezite gibi yaşam tarzı faktörleri de meme kanseri riskini yükseltebilir.


Soru 3: Meme kanseri nasıl erken teşhis edilir?

Cevap: Meme kanserinin erken teşhisi için önerilen en etkili yöntem, düzenli olarak mamografi çektirmektir. 2024 yılında ABD Önleyici Hizmetler Görev Gücü (USPSTF), tüm kadınların 40 yaşından itibaren her iki yılda bir meme kanseri taraması yaptırmasını önermektedir. Bu yeni öneri, kadınların meme kanserinden yaşam kaybı riskini azaltmak amacıyla yapılmıştır. Önceden, 40'lı yaşlardaki kadınlara taramaya başlama kararı bireysel olarak doktorlarıyla vermeleri önerilirdi. Yeni rehberde ise, tüm kadınların 40 yaşından itibaren taramaya başlaması önerilmektedir.


Soru 4: Meme kanseri riskimi azaltmak için neler yapabilirim?

Cevap: Meme kanseri riskini azaltmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek oldukça etkilidir. Araştırmalar, yaşam tarzındaki olumlu değişikliklerin meme kanseri riskini önemli ölçüde düşürebileceğini göstermektedir. Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve ideal kilonun korunması, meme kanseri riskini azaltmada kritik öneme sahiptir. Örneğin, kilo vermek ve aşırı kilodan kaçınmak, vücutta östrojen seviyelerini düşürerek meme kanseri riskini azaltabilir. Aşırı yağ dokusu, östrojen seviyelerini artırarak meme kanseri riskini yükseltebilir. Ayrıca, sigara ve alkol kullanımı da meme kanseri riskini artıran diğer önemli faktörlerdir.

Akdeniz Diyeti: Yapılan araştırmalar, Akdeniz diyetinin meme kanseri riskini azaltmada oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Bu diyetin temel unsurları arasında zeytinyağı, taze sebze ve meyveler, tam tahıllar, baklagiller, balık ve kabuklu yemişler bulunur. Akdeniz diyetine bağlı kalan kadınlarda, meme kanseri riskinin %30’a kadar azaldığı bildirilmiştir. Ayrıca, Akdeniz diyeti vücut ağırlığını kontrol etmeye yardımcı olur ve vücutta insülin ve östrojen seviyelerini düzenleyerek kanser riskini azaltır.

Alkol Tüketimi: Alkol tüketimi meme kanseri riskini artıran faktörler arasında yer alır. Günlük 1 porsiyon alkol tüketimi meme kanseri riskini %7 artırabilir. Bu nedenle, alkol tüketiminin sınırlandırılması veya tamamen bırakılması önerilmektedir.

Düzenli Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz yapmak, meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltabilir. Araştırmalar, düzenli fiziksel aktivitenin meme kanseri riskini %20-30 oranında azalttığını göstermektedir.

Emzirme: Yapılan çalışmalar, emzirmenin meme kanseri riskini düşürdüğünü göstermiştir. Emziren kadınlarda meme kanseri riskinin %4 ila %5 oranında azaldığı bulunmuştur. Özellikle uzun süreli emzirmenin (6 ay ve üzeri) riski daha da düşürdüğü belirtilmektedir.


Soru 5: Meme kanserinde en sık karşılaşılan yanılgılar nelerdir?

Cevap: "Her 8 kadından biri meme kanseri olacak" ifadesi sıklıkla yanlış anlaşılır. Bu cümlede kastedilen, her 8 kadından birinin hayatının herhangi bir döneminde meme kanserine yakalanma riskinin bulunduğudur. Ancak, bu durum her yıl 8 kadından birinin meme kanseri olacağı anlamına gelmez. Aslında, meme kanseri riski yaşa bağlı olarak artar. Örneğin, genç kadınlar için meme kanserine yakalanma olasılığı daha düşüktür, ancak bu risk yaş ilerledikçe önemli ölçüde artar. Bu nedenle, yaşam boyu risk kavramı, belirli bir yaş aralığındaki yıllık riskle karıştırılmamalıdır.

Meme kanseri sadece kadınları etkileyen bir hastalık değildir; erkeklerde de nadiren görülmektedir. Erkeklerde meme kanseri vakalarının oranı çok düşük olmasına rağmen, her 100 kadına karşılık 1 erkeğin bu kansere yakalanma riski vardır. Erkeklerde meme kanseri, genellikle kadınlardaki kadar farkındalık yaratmadığı için daha geç teşhis edilebilir ve bu da tedavi sürecini zorlaştırabilir.

Bir diğer yaygın yanılgı, meme kanserinin sadece aile öyküsü olan kişilerde görüleceğidir. Oysa, meme kanserine yakalanan kadınların yaklaşık %80'inde ailede meme kanseri öyküsü bulunmaz. Aile geçmişi önemli bir risk faktörü olmakla birlikte, meme kanserine neden olabilecek birçok farklı etken vardır. Yaş, genetik faktörler, hormonlar, çevresel etkiler ve yaşam tarzı gibi etkenler, meme kanseri gelişiminde rol oynar.

Son olarak, bazı kişiler, sadece bir kitle fark ettiklerinde ya da belirtiler yaşadıklarında mamografi yaptırmaları gerektiğini düşünür. Oysa, meme kanseri genellikle belirti vermeden önce mamografi ile tespit edilebilir. Bu nedenle, düzenli mamografi taramaları yaptırmak, hastalığı erken evrede yakalamak açısından kritik öneme sahiptir.


Soru 6: Meme kanseri teşhisi konulduktan sonra neler yapılmalıdır?

Cevap: Meme kanseri teşhisi konulan kişiler için tedavi planı, kanserin evresine, türüne ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, kemoterapi, akıllı ilaçlar, immünoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi yer alır. Akıllı ilaçlar ve immünoterapi gibi ileri tedavi yöntemleri de kanser tedavisinde önemli gelişmeler sağlamıştır.


Soru 7: Meme kanseri olan birine nasıl destek olabilirim?

Cevap: Meme kanseri teşhisi konulan bir kişiye destek olmak, onların bu zorlu süreci daha kolay atlatmalarına yardımcı olabilir. Rutin kontrollerini hatırlatmak, mamografi randevusuna birlikte gitmek, duygusal destek sağlamak ve sağlıkla ilgili doğru bilgilere erişmelerine yardımcı olmak, bu süreçte büyük fark yaratabilir.

kanser hastalarina ne soylenmeli ve ne soylenmemeli bakim veren 556185


Soru 8: Meme kanseri sonrası cinsel yaşam nasıl etkilenir?

Cevap: Meme kanseri tedavisi, hormon seviyelerini değiştirebilir ve cinsel yaşam üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Fiziksel rahatsızlıklar, memede hassasiyet ya da hissizlik, psikolojik etkiler ve tedavinin yan etkileri bu süreci zorlaştırabilir. Ancak pelvik taban egzersizleri, vajinal nemlendirici kullanımı ve psikolojik destek bu süreçte yardımcı olabilir.


Soru 9: Dens/yoğun meme nedir ve meme kanseri riskini nasıl etkiler?

Cevap: Dens meme, meme dokusunun yoğun olması anlamına gelir ve meme kanseri riskini artırır. Yoğun meme dokusu, mamografide kanserli dokuların tespit edilmesini zorlaştırabilir çünkü hem yoğun doku hem de tümörler mamografide beyaz renkte görünür. Dens meme, kadınların %50’sinde görülür. Ancak, yoğun memeye sahip olan kadınlar mamografi ile tarama yapmaya devam etmelidir. Dens memesi olan kadınlar için ek görüntüleme yöntemleri (ultrason veya manyetik rezonans görüntüleme - MRG) doktorları tarafından önerilebilir.


Soru 10: Meme kanseri tanısı sonrası diğer memeye ne olacak? Diğer meme için riskler nelerdir? İki meme birden alınmalı mı?

Cevap: Meme kanseri tanısı konduktan sonra, diğer meme için riskler ve bu meme ile ilgili yapılması gerekenler, birçok faktöre bağlıdır. Bunlar, kişinin genel sağlık durumu, genetik yatkınlık, kanserin türü ve evresi gibi unsurlarla ilişkilidir.

Diğer Meme İçin Riskler: Meme kanseri teşhisi almış bir kadında, diğer meme (kontralateral meme) için risk artışı olabilir. Ancak bu risk, çeşitli faktörlere göre değişir:

  • Genetik Yatkınlık: BRCA1 veya BRCA2 gibi gen mutasyonlarına sahip kadınlar, ikinci memede kanser gelişme riski açısından yüksek risk altındadır. Bu mutasyonlara sahip kadınlarda ikinci meme kanseri gelişme olasılığı %40 ila %60 arasında değişebilir. Bununla birlikte, kalıtsal meme kanseri riskini artıran başka genetik mutasyonlar da bulunmaktadır. TP53, PTEN, PALB2 ve CHEK2 gibi genlerdeki mutasyonlar da meme kanseri riskini belirgin şekilde yükselten diğer genetik değişikliklerdir.

  • Yaş ve Kanserin Tipi: Meme kanseri erken yaşta teşhis edildiyse ya da hormon reseptörleri pozitif değilse, diğer memede kanser gelişme riski daha yüksek olabilir.

  • Kanserin Alt Türü: Özellikle üçlü negatif meme kanseri gibi daha agresif türlerde, diğer memede kanser gelişme riski artabilir. Ancak, düşük riskli ve yavaş büyüyen hormon reseptörü pozitif kanser türlerinde bu risk daha düşük olabilir.

İki Meme Birden Alınmalı mı? İki memenin de alınması (bilateral mastektomi) zor bir karardır ve her hastaya uygun olmayabilir. Bu tür cerrahi, genellikle yüksek risk gruplarında, özellikle genetik mutasyon taşıyan kadınlarda önerilir. Ancak her durumda gereklilik olmayabilir.

  • Kimler için uygun? Özellikle BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu taşıyan kadınlar için, kanserin tekrarını veya diğer memede yeni bir kanser gelişme riskini azaltmak amacıyla her iki memenin de alınması düşünülebilir. Bu tür koruyucu (profilaktik) mastektomi, riskleri ciddi şekilde azaltabilir. Araştırmalar, iki memenin birden alınmasının bu yüksek riskli grupta meme kanseri riskini %90’a kadar azaltabileceğini göstermektedir.

  • Fayda ve Riskler: İki memenin de alınması, kanser riskini ciddi oranda düşürebilirken, aynı zamanda büyük bir cerrahi prosedürdür ve fiziksel ve duygusal iyileşme süreci uzun olabilir. Bu nedenle, her hastanın kendi risk faktörlerini değerlendiren kapsamlı bir danışmanlık alması gereklidir.


Soru 11: Meme kanseri ne kadar hızlı büyür ve yayılır?

Cevap: Meme kanserinin büyüme ve yayılma hızı birçok faktöre bağlı olarak değişir. Bu faktörler arasında kanserin alt türü, hastanın yaşı, hormon reseptör durumu, tümörün genetik özellikleri ve genel sağlık durumu yer alır. Çoğu meme kanseri türü yavaş büyüme eğilimindedir, yani tümörlerin boyutları belirli bir sürede daha yavaş artar. Ancak bazı daha agresif türler, özellikle üçlü negatif meme kanseri veya HER2 pozitif meme kanseri, daha hızlı büyüme ve yayılma eğilimi gösterebilir.

Meme kanserinin ne kadar hızlı yayıldığı da kanserin türüne ve evresine göre değişir. Genellikle, bir tümör lenf düğümlerine yayılmadan önce 2-3 santimetre boyutuna ulaşır, ancak bazı tümörler daha küçük boyutlardayken bile lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. İnflamatuar meme kanseri gibi bazı agresif meme kanseri türleri daha hızlı yayılma potansiyeline sahiptir ve erken evrede dahi geniş alana yayılabilir.

Kanserin vücuda yayılması (metastaz), genellikle ilk olarak koltuk altındaki lenf düğümlerine gerçekleşir. Ancak daha ileri aşamalarda akciğerler, karaciğer, kemikler ve beyin gibi uzak organlara da yayılabilir. Bu süreçte kanserin ne kadar hızlı büyüyüp yayıldığı, hastanın tedaviye ne kadar erken başlandığıyla doğrudan ilişkilidir.


Soru 12: Meme kanseri tedavisinde kemoterapi her zaman gerekli mi?

Cevap: Her meme kanseri hastası kemoterapiye ihtiyaç duymaz. Günümüzde genomik testler, meme kanseri olan hastaların tekrarlama riskini belirleyerek, kemoterapi alması gerekip gerekmediğini gösterir. Özellikle erken evre, hormon reseptörü pozitif ve HER2 negatif meme kanserli hastaların %70’inde kemoterapiye gerek olmadığı bulunmuştur. Bu hastalar sadece hormon baskılayıcı tedavi ile tedavi edilebilir.


Soru 13: Kalıtsal meme kanseri nedir ve kimler risk altındadır?

Cevap: Kalıtsal meme kanseri, genetik mutasyonlarla nesilden nesile aktarılan genetik değişiklikler sonucunda ortaya çıkar. Tüm meme kanserlerinin yaklaşık %10 kadarı kalıtsaldır. Kalıtsal meme kanserlerinin yaklaşık %5-10'u, BRCA1 ve BRCA2 gibi belirli genlerdeki mutasyonlardan kaynaklanır. Bu mutasyonlar, meme kanseri riskini önemli ölçüde artırır. Örneğin, BRCA1 mutasyonu taşıyan kadınların yaşam boyu meme kanseri geliştirme riski %50-85 arasında değişirken, BRCA2 mutasyonu taşıyanlar için bu risk %40-70 oranındadır.

Kalite kontrolleri ve tespit yöntemleri: Kalıtsal meme kanseri riski taşıyan kişiler, genellikle ailede meme veya yumurtalık kanseri öyküsünün güçlü olduğu durumlarda belirlenir. Ailede erken yaşta (örneğin 40 yaşından önce) meme kanseri teşhisi konmuş bireylerin olması, birden fazla aile üyesinde meme veya yumurtalık kanseri görülmesi, erkeklerde meme kanseri öyküsü, BRCA1 veya BRCA2 gibi mutasyonların varlığı kalıtsal meme kanseri şüphesini artırır.

Bu tür durumlarda, genetik testler uygulanarak kişinin bu mutasyonları taşıyıp taşımadığı tespit edilebilir. Genetik testler, hastanın tümör dokusu veya kan örneği üzerinden yapılır ve BRCA1, BRCA2 ya da diğer meme kanseriyle ilişkili genlerdeki mutasyonlar incelenir.

Kimler genetik test yaptırmalı? Genetik test önerilen kişiler genellikle şu özelliklere sahip olabilir:

  • Ailede birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş, baba, kardeş) meme kanseri veya yumurtalık kanseri öyküsü varsa,
  • Ailede erkek meme kanseri öyküsü varsa,
  • Genç yaşta (örneğin 40 yaşından önce) meme kanseri teşhisi konulmuş bireyler varsa,
  • Aynı kişide hem meme hem yumurtalık kanseri görülmüşse,
  • Ailede birden fazla kuşakta meme kanseri vakası bulunuyorsa,
  • Üçlü negatif meme kanseri gibi daha agresif türlerin varlığı durumunda.

Risk azaltma yöntemleri: Kalıtsal meme kanseri riski taşıyan kişiler için bazı önleyici tedbirler ve izleme yöntemleri vardır. Bu kişilere:

  1. Düzenli ve erken yaşta tarama: Yüksek risk grubundaki kadınlar için mamografi veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile tarama programları 25-30 yaşları arasında başlatılabilir.

  2. Risk azaltıcı cerrahi (Profilaktik mastektomi): Yüksek risk taşıyan kadınlar için her iki memenin koruyucu amaçla alınması, meme kanseri gelişme riskini %90’ın üzerinde azaltabilir. Bu işlem, Angelina Jolie’nin yaptığı gibi tüm dünyada dikkat çeken bir koruyucu önlem olarak bilinir.

  3. Risk azaltıcı ilaçlar (kemoprevensiyon): Özellikle tamoksifen gibi ilaçlar, meme kanseri gelişme riskini önemli ölçüde azaltabilir.

  4. Genetik danışmanlık: Kalıtsal meme kanseri riski taşıyan bireyler, genetik danışmanlık alarak kendi risklerini daha iyi anlayabilir, izlenecek tedavi veya önleyici adımlar hakkında bilinçli kararlar verebilir.


Soru 14: Meme kanserinde biyobelirteç (genetik ve genomik) testleri hangi hastalara yapılmalıdır?

Cevap: Genetik ve genomik testler, meme kanseri hastalarında tedavi kararlarının kişiselleştirilmesine yardımcı olmak için önemli araçlardır. Bu testler, kanserin tekrarlama riskini, tümörün biyolojik özelliklerini ve tedaviye yanıt verme olasılığını belirlemede kritik rol oynar. Genel olarak bu testler üç ana kategoriye ayrılır: kalıtsal genetik testler, genomik biyobelirteç testleri ve kanser tekrarlama skor testleri.

Kalıtsal Genetik Testler (Germline Testing): Kalıtsal genetik testler, bireyin kanında veya tükürüğünde bakılan testlerdir ve belirli gen mutasyonlarının kanser riskini artırıp artırmadığını belirlemek için kullanılır. Bu testler, özellikle BRCA1, BRCA2 ve diğer kalıtsal kanser genlerinde yapılan analizlerle, hastanın ailesel genetik yatkınlığını ortaya çıkarır. Bu testler, özellikle aile öyküsü olan kadınlar ve genç yaşta meme kanseri tanısı alanlar için önerilir.

Tümör Genomik Testler (NGS - Next Generation Sequencing): Genomik testler, tümörün biyolojisini daha yakından anlamak için kullanılır ve genellikle tümörden alınan doku örnekleri ile yapılır. Tümör dokusuna ulaşılamadığında kandan da yapılabilir. Bu testler, tümördeki genetik değişiklikleri (mutasyonlar, amplifikasyonlar, silinmeler vb.) ortaya koyar ve bu sayede hastanın hangi tedavilere (örneğin, hedefe yönelik tedaviler) yanıt verebileceğini belirlemeye yardımcı olur. Genomik testler, özellikle hedefe yönelik ajanlar ve immünoterapi için uygun biyobelirteçleri araştırmak amacıyla kullanılır.

  • Kimlere Yapılır?

    • Hormon reseptör pozitif, HER2 negatif meme kanseri olan hastalarda tedavi seçeneklerini belirlemek için.
    • Metastatik ya da ileri evre meme kanserli hastalarda, hedefe yönelik tedavi veya immünoterapi uygunluğunu belirlemek için.
    • Daha önceki tedavilere yanıt vermeyen hastalarda, yeni tedavi seçeneklerini değerlendirmek için.
  • Örnekler:

    • NGS Panel Testleri: Genomik testlerle tümörlerdeki PIK3CA, AKT1, PTEN gibi gen mutasyonları tespit edilerek hedefe yönelik tedaviler planlanabilir. Örneğin, PIK3CA mutasyonu olan hastalar için alpelisib (PI3K inhibitörü) gibi tedaviler önerilebilir.
    • İmmünoterapi Biyobelirteç Testleri: PD-L1 ekspresyonu, TMB (tümör mutasyon yükü) ve MSI gibi immünoterapi biyobelirteçleri, immünoterapiye yanıt verebilecek hastaları belirler. İleri evre meme kanseri olan bazı hastalarda immünoterapinin etkili olup olmayacağını anlamak için bu biyobelirteçler analiz edilir.

Kanser Tekrarlama Skor Testleri (Recurrence Score Tests): Bu testler, özellikle erken evre meme kanseri hastalarında kanserin tekrar etme riskini ve tedavi seçeneklerini belirlemeye yardımcı olmak için kullanılır. Genellikle, hastanın kemoterapi alıp almayacağını belirlemeye yönelik olarak uygulanır. Tümör dokusu üzerinde yapılan bu testler, kanserin biyolojik davranışını ve tekrarlama olasılığını ortaya koyar.

  • Kimlere Yapılır?
    • Erken evre hormon reseptör pozitif, HER2 negatif ve lenf nodu metastazı olmayan meme kanseri hastalarına.
    • Bu hastalarda kemoterapinin gerekip gerekmediğini değerlendirmek için.
  • En Yaygın Kullanılan Testler:
    • Oncotype Dx: 21 gen analizine dayanan bu test, kanserin tekrarlama riskini belirler ve kemoterapi gereksinimini değerlendirir. Eğer Oncotype skoru düşükse, hastaya kemoterapi verilmez; yüksekse, kemoterapi önerilebilir.
    • MammaPrint: 70 gen analizine dayanan bu test, özellikle erken evre meme kanseri olan hastalarda tekrarlama riskini belirlemek için kullanılır. Düşük riskli hastalarda kemoterapi uygulanmayabilir.
    • EndoPredict ve Prosigna: Bu testler, meme kanseri biyolojisini analiz ederek, hormon tedavisi sonrası uzun vadeli tekrarlama riskini değerlendirir ve tedavi kararlarına rehberlik eder.

Sonuç

Meme kanseri farkındalık ayı, kadınların risklerini anlamaları ve düzenli taramaların hayat kurtarıcı önemini fark etmeleri için bir fırsattır. Yeni tarama rehberleri ile 40 yaşından itibaren meme kanseri taramasına başlanması, erken teşhisi artırarak daha fazla hayat kurtarabilir. Yoğun meme dokusu gibi özel durumlarda da doktorunuza danışarak ek tarama seçeneklerini değerlendirmek önemlidir. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır!

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Yaşam Sonu Kafeleri – Çay ve Kurabiye Eşliğinde Kaçınılmaz Olanı Konuşmak

Yaşam Sonu Kafeleri – Çay ve Kurabiye Eşliğinde Kaçınılmaz Olanı Konuşmak

Yaşam sonu (terminal dönem), çoğu insan için konuşulmaktan kaçınılan, rahatsızlık veren bir konu. Ancak son yıllarda,...

Tiroid Kanseri Gerçekten İyi Bir Kanser mi?

Tiroid Kanseri Gerçekten İyi Bir Kanser mi?

Tiroid kanseri, özellikle papiller tiroid kanseri, yıllardır "iyi kanser" olarak adlandırılan bir hastalık. Bunun nedeni, genellikle...

Prekanser (Kanser-öncüsü) Oluşumların Biyolojisini Anlayarak Kanseri Başlamadan Durdurmak

Prekanser (Kanser-öncüsü) Oluşumların Biyolojisini Anlayarak Kanseri Başlamadan Durdurmak

Kanser, modern tıbbın en büyük meydan okumalarından biri olmaya devam ediyor. Günümüzde birçok araştırmacı ve doktor,...

Kök Hücre Tedavisi Tip 1 Diyabeti Tersine Çevirdi – Çin'den Çığır Açan Bir Hasta Örneği

Kök Hücre Tedavisi Tip 1 Diyabeti Tersine Çevirdi – Çin'den Çığır Açan Bir Hasta Örneği

Kök Hücre Tedavisi ile Diyabete Çare mi Bulunuyor? Tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreasta insülin üreten hücrelere...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında