Yetişkinlerde görülen en sık böbrek kanseri renal hücreli kanserdir. Öncelikli tedavi yöntemi ameliyatla tümörün çıkarılmasıdır. Erken evrede ameliyat sonrası yenilemeyi önleyici kanıtlanmış bir tedavi seçeneği yok iken, ileri evrede hedefe yönelik tedaviler yaşam süresini anlamlı oranda uzatmıştır.

ESMO 2016’da bildirilen bu alandaki 3 önemli çalışmaya gelin birlikte göz atalım;

Çalışma-1

Diğer organlara sirayet etmiş (metastatik) renal hücreli karsinomda başlangıç tedavisinde sunitinib isimli ilacın kullanımı standart tedavi yaklaşımımızdır. Sunitinib kanser hücre zarının iç bölümünde tirozin kinaz olarak adlandırılan hücre içi büyüme-çoğalma sinyalini baskılayarak etki eder. Yeni geliştirilen ilaçlarla birlikte standart olan bu ilaçtan daha iyi sonuçlar elde edebilir miyiz sorusuna yanıt aramak amacıyla yapılan çalışmada sunitinib ile hedefe yönelik bir tedavi olan kabozantinib karşılaştırılmış. Kabozantinib çoklu reseptör baskılayıcı olan ve aynı zamanda tümör direnç mekanizmalarında da rol oynayan algaçları baskılayan bir ilaçtır.

Metastatik (4. evre) renal hücreli karsinomlu 80 hastanın dahil edildiği bu faz-II çalışmada Kabozantinib Sunitibe üstün geldi. Kabozantinib ile ek 3 aylık hastalık kontrol süresi elde edildi. Ayırca kabozantinib ile 30 aylık genel yaşam süresi elde edildi. Bu sonuçlar, 4. evre renal hücreli kanser tedavisinde elde edilen en iyi yaşam süresidir. Bu çalışma henüz rutin pratiğimizi değiştirmeye yetmemekle birlikte ümit vericidir. Bu çalışmanın devamında başlayan daha geniş hasta grubunu içeren faz-III çalışma sonuçlarını hep birlikte bekliyor olacağız. Eğer aynı başarıyı Kabozantinib faz-III çalışmada da elde ederse onkoloji pratiğimizde büyük bir değişikliğe yol açacaktır.

Çalışma 2

Bir diğer çalışma, erken evre (metastaz yapmamış) böbrek kanserinde ameliyat sonrası koruyucu yani yenilemeyi önleyici tedavinin test edilmesiydi. Bugüne değin yapılan çalışmalarda erken evre böbrek kanserinde ameliyatla tümörün alınması sonrası yenilemeyi azaltıcı bir tedavi yönteminin etkisi kanıtlanamamıştır. Bu nedenle pratiğimizde ameliyat sonrası erken evre renal kanserde hastalarımıza ek bir tedavi vermeden takip ederiz. Koruyucu (adjuvan) tedavi vermenin faydası var mı sorusunun yanıtını arayan iki çalışmadan ilkinde yüksek riskli hastalarda 1 yıl sunitinib kullanmanın, tedavi bitiminden sonra hastalığın tekrarlamasına kadar geçen süreye katkı sağladığı (5 yılda %8’lik bir katkı), ve ilaç kullanmayanlara göre avantajlı olduğu gösterildi. Bu çalışma, kongrede sunulmasıyla eşzamanlı olarak saygın tıp dergisi New England Journal of Medicine’de de yayımlandı. Çalışmanın takip süresi devam ettiği için henüz genel sağkalım sonuçları yayımlanmadı.

Çalışma 3

Bu çalışmanın adjuvan tedavi lehine sonuçlarına rağmen, opere olan erken evre böbrek kanserinde koruyucu tedavi ile ilgili yapılan diğer çalışmada sunitinib veya sorafenib kullanmanın herhangi bir katkısı saptanmadı.

Ameliyat sonrası koruyucu kemoterapi verilmeli mi sorusuna yanıt olarak biri pozitif, diğeri negatif iki çalışma karşımıza çıkmakta. Sonuçta, klinik pratiğimizi değiştirmek için bu çalışmaların genel yaşam süresi analizlerinin sonuçlanmasını beklemek gerekmektedir.

Sonuç

Bu üç çalışma henüz standart onkoloji tedavisi olarak yerini almamakla birlikte, yeni nesil tedavi seçenekleri ile daha iyi sonuçlar elde edeceğimiz umudunu ortaya koymuştur.