Akciğer kanserinde ameliyatın tek kurtuluş şansı olarak görüldüğü 1930’lardan bu yana hem teknolojinin getirdiği yenilikler hem de hastaya özgü tedavilerin geliştirilmesi bakış açımızı değiştirmiştir. Hastalarımız için sunduğumuz tedavi seçenekleri güvenilir, etkin ve yan etkisi az yöntemler olmalıdır. Bilindiği gibi erken evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinde (KHDAK) cerrahi standart tedavi yaklaşımımızdır. Son dönemde hedeflenmiş ışın tedavi yöntemi olan sterotaktik ablative radyoterapi (SBRT) ile ilgili yapılan çalışmalarda SBRT’nin bu hasta grubu için etkin ve güvenilir bir yöntem olduğu görülmüştür.

Özellikle yaşlı ve performansı kırılgan hastalarda operasyona alternatif olabilecek olan SBRT yönteminin tek başına cerrahi kadar etkin olduğunun görülmesi ve işleme bağlı yaşam kaybı oranının (mortalite) yayımlanan çalışmalarda %0 olması "klasik tedavi yaklaşımımız değişiyor mu" sorusunu gündeme getirdi.

Saygın onkoloji dergilerinden Cancer’de yayınlanan çalışmada küçük hücreli dışı akciğer karsinomlu 92 hasta değerlendirilmiş. Akciğerdeki tümör çapı 5 - 7.5 cm olan ve lenf bezlerinde sirayet bulgusu olmayan erken evre operasyona uygun hastalara SBRT uygulanmış.

Küçük akciğer tümörlerinin sterotaktik vücut radyoterapisi SBRT ile tedavisi

SBRT şimdiye değin 5 cm’den küçük, ameliyat edilemez erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserinin standart tedavisi idi. Fakat 5 cm’den büyük tümörlerde bu yöntemin etkinliği hakkında az sayıda deneyim mevcuttu. Bu çok merkezli çalışma 5 cm’den büyük akciğer tümörleri için bugüne kadar bildirilen en geniş kapsamlı sonuçları bildirmiştir.

Çalışmanın sonucunda SBRT ile 1 yıllık bölgesel hastalık kontrol oranı %72 iken 2 yılda %54 olarak belirlenmiş. Hastalığa bağlı sağ kalım oranı 1 yılda %96 iken, 2 yıllık sağ kalım oranı %76 olarak saptanmış.

Bu çalışmada hastalarda SBRT işlemi öncesi çekilen PET/BT’deki tutulum değerinin genel sağkalımla ilişkili olduğu saptanmış. Yan etki açısından 4 hastada ışına bağlı zatürre (pnömoni) gelişmiş.

SBRT, erken evre KHDAK’de bu çalışmayla cerrahi kadar etkin ve güvenilir olduğunu kanıtlasa da var olan sonuçların olgunlaşmasını beklemek gerekiyor. Erken evre KHDAK’de cerrahi mi SBRT mi sorusunun cevabını arayan iki yöntemi birebir karşılaştıran dört iyi tasarlanmış çalışma halen devam ediyor. Önümüzdeki süreçte bu çalışmaların sonuçlarını beklemek tedavi stratejimizi hastaya göre karar vermek en uygun yaklaşımımız olacakmış gibi duruyor.