Obstrüktif uyku apnesi artan kanser vakaları ve buna bağlı yaşam kayıplarıyla ilişkilendirilmiştir. Son yapılan çalışmalar uyku apnesine sahip kişilerde görülen hiposik (oksijen azlığı) ortamın ve düzensiz hava akışının tümör hücrelerinin büyümelerini tetiklediğini göstermiştir.

Kasım 2016’da akciğer hastalıkları konusunda saygın bilim dergisi Chest’de yayımlanan çalışmada araştırmacılar laboratuvar hayvanları üzerinde uyku apnesinin kanser hücreleri üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Fareler iki gruba ayrılarak, bir kısmı  düzenli hava akışına maruz bırakılmış, diğer kısmı da düzensiz hipoksik ortama maruz bırakılarak farelerde uyku apnesinin tetiklenmesi sağlanmıştır.

Araştırma Sonuçlarına Göre;

  • Uyku apnesi gelişen farelerde akciğer kanseri hücrelerinin malignitesinde artış gözlemlenmiştir. Bunun sebebinin uyku apnesine bağlı olarak kan dolaşımına salınan eksozomlar olduğu tespit edilmiştir.

Eksozomlar proteinlerin, lipidlerin, miRNAların taşınmasında görev alan mikroskobik taşıyıcılardır. Temelde hücrelerin iletişiminde rol oynarlar. Eksozomları hücrelerin birbirlerine gönderdikleri mektuplar gibi düşünebiliriz. Ancak kanser hücreleri eksozomları büyümelerini artırmak için kullanır.Eksozom sayısı çok fazla artarsa, tümör büyümesi fazla olur ve daha kolay metastaz yapar. Son yıllarda eksozomların kan analiziyle yakalanarak kanserde erken teşhis ve hastalığa en uygun tedavinin belirlenmesine dair araştırmalar yapılmaktadır.

  • Dokularda meydana gelen oksijen azlığının “kanserli hücreyle dost” eksozomların salınmasını artırdığı bulunmuştur.
  • Araştırmanın en ilginç sonuçlarından birisi ise; uyku apnesi gelişen farelerden izole edilen eksozomlar ile uyku apnesi gelişen insanlardan izole edilen eksozomlar karşılaştırıldığında hücre kültürü modellerinde her ikisinin de aynı etkiyi göstermesidir.

Peki Bu Çalışma Klinik Açıdan Ne İfade Ediyor?

  • Uyku apnesinin kanserde kötü gidişatta bağımsız bir faktör olduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple kanserli hastalarda uyku apnesi önemsenmeli ve tedavi edilmelidir.
  • Araştırmacılar aynı zamanda eksozomlardan salınan RNA parçacıklarını da incelemişlerdir. Bu parçacıklar üzerinde ileri genetik analizlerin yapılması, kanserin agresif hale gelmesini sağlayan moleküllerin, hücresel yolakların keşfedilmesine katkı sağlayabilir.